• hiçbir fransız erkeğinin savaş alanında başarılı olamayacağını kanıtlayan tarihi figür. 1412 yılında fakir bir köylü ailesinin kızı olarak doğduğu sırada fransa, ingiltere ile devam eden yüzyıl savaşlarında sindirilmiş ve topraklarının çoğu ingiliz ya da ingiliz yanlısı bourgogne düklalığı gibi güçlerin eline geçmişti. 1337'de ingiltere kralı 2. edward'ın fransa tahtında hak iddiası ile başlayan savaşlar dizisi, jean doğduğu sırada fransa'yı bir iç karışıklık içinde ve kralsız bırakmıştı.

    1425 yılına kadar sıradan bir yaşam süren jean, bakire meryem'in onunla konuştuğunu ve ona orleans şehri ve fransa'yı kurtarması ve ona bir kral vermesini söylediğini ileri sürerek ülkeyi erkek kılığında bir baştan diğerine dolaşmaya başlar ve kendisini bir azize, bir kurtarıcı olarak gören halkı etrafına toplayamayı başarır.

    1429'yılında bu figürün halkı birleştirebileceğini farkeden veliaht charles ile chinon şatosunda buluşarak onunla güçlerini birleştirir. jeanne, aynı yıl bir zamanlar charlemagne'ın araplara karşı büyük bir zafer kazandığı poitiers'de silah kuşanarak charles'ın hizmetine girer. olay tüm sembolizmi ile charles'ı fransa'yı yeniden işgalden kurtaracak olan genç charlemagne, jeanne'ı ise onun ilahi koruyucu meleği olarak gösteren başarılı bir propaganda çalışmasıdır.

    sonuç olarak propaganda olumlu bir etki yaratır. jeanne'ın bir nevi maskotu olduğu, charles'a ait fransız ordusu uzun süredir yorucu bir kuşatmayı sürdüren ingiliz ve bourgogne kuvvetlerini yenerek stratejik olmaktan ziyade sembolik anlamda önem taşıyan orleans kentini kurtarır. jean'ın savaş sırasında ön saflarda bulunması ve omzundan yaralanmasına rağmen hayatta oluşu bu gittikçe ilahi bir kisveye bürünen figürün halk gözünde daha da yücelmesine sebep olur.

    yine 1429 yılında veliaht charles'ın reims katedralinde 7. charles adıyla jeanne'ın desteğinde taç giymesi fransız halkının ortaçağın izin verdiği kadar ulusal bir bilinç ile tahtın ardında birleşmesine ve ingilizler karşısında yeniden bir tehdit olarak durmasına yol açar. ancak giderek 7. charles için de bir tehdit halini alan ve gereken yararı fazlası ile sağladığından kullanışlılığını yitiren jeanne'ın günleri sayılıdır.

    jeanne d'arc 1431 yılında bourgogne dükalığı tarafından kuşatılan compiégne kentine, hiç de kuşatmayı yarması mümkün olmayan bir güç ile birlikte gönderilir ve hareketin başarısızlığı sonucunda bourgogne ve ingiliz güçlerine esir düşer. ingilizlere satılan jeanne, rouen kentinde engizisyon önüne çıkartılır. haklındaki suçlamalar tanrı ile konuştuğu iddiası yüzünden kafirlik yönündedir. ancak bir isyan çıkarmak ya da fransız direnişini güçlendirmek istemeyen ingilizler idamına karşıdır. ancak iki kere jeanne'ı yargılayan ve ona ne meryem'in sesini ne de günahını itiraf ettiremeyen engizisyon aynı kanıda değildir. sonuç olarak jeanne d'arc aynı yıl yakılarak idam edilir.

    bu hareket tam ingilizlerin korktuğu gibi sonuç verir ve fransız halkı jeanne örneğinde birleşerek 7. charles'a destek verir. yüzyıl savaşları 1453'de ingiliz güçlerinin calais heriç tüm fransa üzerindeki denetimlerini kaybetmesi ile son bulur. bu durum ingiltere tahtını york ve lancaster aileleri arasında gerçekleşecek ve iki gül savaşı olarak adlandırılacak olan bir iç savaşa iterken; fransa monarşisine yeniden yapılanma ve tekrar diplomatik sahnede yerini alma şansı tanıyacaktır.

    jeanne yıllar sonra kendisini yakan kilise tarafında azizler arasına yükseltilir. bu katolik kilisesinin özür dileme yöntemidir... jeanne d'arc'ın orleans şehrini kuşatmadan kurtardığı gün halen kentte onun adına bir bayram ile kutlanmaktadır.

    durum : fransa yüz yıl savaşlarını şizofren bir kadın sayesinde kazanmıştır.
    sonuç : hiçbir fransız erkeği bir savaş kazanamaz...
  • tarihte yaşamış önemli kadın figürlerinden bir tanesidir.

    ancak, jeanne d'arc'ın ölümüyle ilgili dillendirilmeyen çok önemli bir dipnot vardır. yakalandıktan sonra kendisinin soruşturmasını ve suçlamasını paris üniversitesi * yapmıştır. peki paris, o dönem için neyi temsil etmektedir? farklı görüşleri, düşüncenin kudüslüğünü, ilerlemenin başkentliliğini ve entellektüelitenin simgesini temsil eden bu şehir nasıl olur da tarihin en gaddar kararını verir?

    aslında fransızlar, 15. yüz yılın başında sert bir iç savaş yaşıyorlardı. 1396 yılında niğbolu muharebesi'ne katılan ve esir olarak düşen jean de bourgogne *babasının, yıldırım bayezid'e ödediği yüklü miktarda *fidye ile tekrar ülkeye döner ve babası ölünce, 1404 yılında burgonya dükü olarak tahta çıar. amacı kral * ve yandaşlarını tahttan indirmekti. dönemin kralı vi. charles * * ise 1380 yılında tahta çıkmasına rağmen -o zamanlar 11 yaşında olduğu için- fransa, naipler birliği yani amcaları tarafından yönetildi. amcaları, dolu olan kasayı boşalttı ve özellikle ingiltere ile yaşanan yüzyıl savaşları için giderden kısmadılar. vi. charles yönetimi eline aldığındaysa, ülkesi v. henry * tarafından işgal edilmek üzereydi. işte tüm bu şartlar içerisinde korkusuz jean, kralın kardeşini * öldürdü ve sonucunda 1407 yılında ülke kendisini iç savaşta buldu. 1413 yılında paris'li bir çiftçi olan simon caboche'nin başını çektiği ve yaklaşık 450-500 fransız esnafının katıldığı ekonomik bir isyan olan caboche isyanı patlak verdi ve esnaf, korkusuz joan'dan yana oldu. ancak kral vi. charles, göstermelik bir radikal kanun ile herkesi kucaklayacağını söyledi ve ardından kanunu iptal ederek isyancıları sindirdi. kralın da gücünü arkasına alan armagnac'lar * ile burgonyalılar * arasındaki savaştan yenik ayrılan korkusuz joan, armagnac'lar tarafından paris'ten kovuldu. böylece paris'e yerleşenler armagnaclılar oldu.

    fransa'nın içinde bulunduğu bu zor durumdan yararlanan v. henry, fransızları 1415 yılında agincourt savaşında hezimete uğrattı ve işgale başladı. işgal esnasında korkusuz joan, işgalci ingiltere kralı v. henry ile müttefik olmaya çalıştı ancak başaramadı. bunun üzerine vii. bernard d'armagnac ile arayı düzeltmek için köprüde buluştu ancak 1419 yılında bu görüşme esnasında katledildi. (yerine geçen oğlu iyi philippe * babasının kanını yerde bırakmayacağına ant içiyordu ama artık bu yazıda yer alan bu hikaye kapandı). işte tüm bu ahval ve şerait içerisinde , 1420 yılında akıl sağlığını iyiden iyiye kaybeden *kral vi. charles, oğlunu piç ilan etti ve kızını ingiltere kralı v. henry'e nişanlayarak tacını ingiltere'ye devretti. 1422 yılında vi. charles, ülkesini ingiltere'ye vermiş bir şekilde vefat etti.

    jeanne d'arc, dünyaya geldiğinde ve tanrıyla konuştuğunu iddia ettiğinde fransa'nın bir kralı yoktu ve iç savaş vardı. kralın yaptığı anlaşmayı kabul etmeyen bir grup vatansever halkın içerisinde, bağımsızlık ateşiyle yanıp tutuşan dindar jeanne de vardı. veliaht vii. charles, bu savaş meleğini propaganda aracı olarak kulanır. 1429 yılında, vii. charles tanrıyla konuşan bu mübarek kızın * ellerinden tacını giyer (600 sene önce charlemagne'ın araplara karşı gücünü elde etmesi için tüm avrupa'yı birleştirerek, papa tarafından tac giymesi gibi) ve halkını konsolide eder. bu esnada ingilizler ellerini kollarını sallaya sallaya orleans'a kadar gelmişlerdir. işte ilk defa, burada çok şiddetli bir direnişle karşılaşırlar. ingilizler püskürtülür ve fransızlar küllerinden yeniden doğmak için bir adım atırlar. jeanne d'ar ise yaralanmasına rağmen, yarasını duayla iyileştirdiği iddia edilir ve şanı daha da büyüyerek tüm ülkeye yayılır.

    ancak 1430 yılında yapılan bir kuşatma esnasında* jeanne d'arc canlı olarak ele geçirilir ve 10.000 fransız livre'sine ingilizler'e satılır.

    paris ise ingilizlerin eline geçmişti. paris üniversitesi'ndeki hocalar şehir dışına kaçmışlardı ve veliaht vii. charles'ın etrafında toplanmışlardı. paris'te hüküm sürenlerse ingilizlerin eteğini öpen burgonyalılardı. burgonyalılar ise papaz pierre cauchon ile iş birliği içerisindeydiler. pierre cauchon, döneminin güçlü müzakerecilerindendir. kilise ile fransa'yı; işgal sonrasındaysa yüzyıl savaşları esnasında ingilizler ile fransızları masaya oturtan; ancak çok sert vii. charles muhalifi olan bir adamdır. jeanne d'arc tutuklanır tutuklanmaz pierre cauchon hemen harekete geçer; çünkü ingilizlere çok büyük zararı dokunmuş olan bu kızı sapkın ilan edip daha büyük mevkiler kovalamaktaydı. soruşturma dosyasını kilise kanunlarına göre oluşturur ve paris üniversitesi'ne gider. burgonyalıların eline geçen ve ingilizlerden nemalanan paris üniversitesi komple siyasallaşmıştır. dosyayı kabul eder. dönemin rektörü thomas de courcellesdava dosyasını alır. soruşturma heyeti böylece papaz pierre cauchon, yardımcısı jean lemaître ve paris üniversitesinden oluşturulur. soruşturmayı finanse eden ve politik sonuçlarını merakla bekleyense ingiltere krallığıdır.

    ilk olarak bakire olup olmadığının öğrenilmesi için emir çıkartıldı. bedford düşesi, bekaret kontrolü yaptı. jeanne d'arc bakireydi. daha sonraki aşamalarda suçunun itirafı konusunda baskı yapıldı ancak sapkınlıkla suçlanan jeanne, suçunu itiraf etmedi. paris üniversitesi imzalı bir "suçunu itiraf et. sana yöneltilen tüm suçlardan dolayı suçlusun" kağıdı gönderildi. işkencelerle tehditler devam etti. on beş defa sorgulandı. * ancak yine de suçu(!)nu itiraf etmeyen jeanne için soruşturma heyeti hakkında işkence kararı verdi. işkenceyle suçunu itiraf edeceği tahmin ediliyordu fakat jeanne d'arc gıda zehirlenmesi geçirdi. dava bitmeden ölmesi, kilise adına büyük bir prestij kaybıydı. davanın yavaş ilerlemesi hem maliyeti hem de sabırları zorluyordu. jeanne, işkencelere rağmen *sapkın olduğunu itiraf etmez. davanın sonlanması için, soruşturma heyeti bir daha erkek kıyafeti giymemesi için tövbe ister. (jeanne hem savaş alanında erkek kıyafeti giyiyordu hem de gardiyanların tecavüzünden korunmak için erkek kıyafeti giyiyordu) jeanne, bu isteği kabul eder ve tutukluluk haline devam kararı verilir.

    tabi bu esnada ingilizler, jeanne'in öldürülmemesinden dolayı hayal kırıklığına uğramıştır. jeanne, hapishanede kalırken hücresine bir ingiliz muhafız gelir ve kadın giyisilerini elinden alır. jeanne'a erkek giyisileri verilir. jeanne, giyisileri giymek istemez ancak zorla erkek kıyafeti giydirilir. erkek kıyafetini giymesi demek, tövbesini bozması anlamına gelir ve paris üniversitesi'nin imzasıyla beraber mahkeme sonucu açıklanır: yakılarak idam. haberi ingilizlere sevinçle veren ve kamuya açıklayan da paris üniversitesi'nden başka bir kurum değildir.

    bu olay, fransa topraklarına bomba gibi düşer. dilden dile yayılır ve vii. charles liderliğinde fransızlar küllerinden yeniden doğarlar. ingilizler, jeanne d'arc politikasıyla hata yapmışlardır. fransızlar, ingilizleri topraklarından püskürtür ve bu başarısızlığın üzerine ingiltere derin bir iç savaşa sürüklenir. *

    paris üniversitesiyse sahip olduğu entellektüelitesini ve prestijini jeanne d'arc olayıyla beraber kaybetmiştir. 1451 yılında yapılan soruşturmada jeanne d'arc'ın suçsuzluğu yeniden kanıtlanır. dönemin paris üniversitesi rektörü olan thomas de courcelles ve soruşturma yardımcısı jean lemaître kalıplarının adamı değillerdir ve kendilerini "ingilizler bizi canımızla tehdit etti" diyerek savunurlar.

    pierre cauchonise, fransızlar yeniden bağımsızlıklarını kazandığında fransızlar için çalışmaya başlar. basel konseyine elçi olarak atanır. 1442 yılında ölür. ancak hikaye burada bitmez. 1451 yılında soruşturma yeniden açılır. jeanne d'arc soruşturması için 115 tanık birer birer dinlenir ve dosyalar yeniden okunur. kilise, hata yaptığını anlar ve pierre cauchon, 1457 yılında papa callixtus ııı tarafından afaroz edilir. gömüldüğü kiliseden cesedi alınır ve lağıma atılır. kendisinden hiçbir iz bırakılmaz.

    paris üniversitesiyse, burgonlaştığı için tüm prestijini yitirir. fransa'nın bağımsızlığı için savaş parası alınmasına zorlanır. 1445'te hukuki ayrıcalıkları kaldırılır. 1452'de kilise tarafından, kralın da isteğiyle bir güzel baştan aşağıya yapılandırılır. 1470'de burgonyalı hoca ve öğrenciler kral xi. louis'e yemin ederler ve nihayetinde 1499 yılında grev hakkı elinden alınarak tamamen krala bağlanırlar. böylece 13 ve 14. yüzyılın gelişiminin merkezi olan paris, barındırdığı omurgasız hocalar ve rektörü yüzünden tüm itibarını kaybeder ve gücünü jeanne d'arc'ın küllerine gömer.

    bir not daha eklemekte yarar var: paris üniversitesi'nin iz bırakan rektörü ve ortaçağ'ın önemli düşünürü olan jean gerson'ın ömrünün sonlarında *jeanne d'arc konusundaki fikirleri o'nun lehine olduğu bilinmektedir.

    uzun lafın kısası orta çağ da olsa bir üniversitenin bu denli siyasallaşmasını, gözü kör bir şekilde güce tapınmasını ve halk düşmanı olmasını tarih acımadan yazar; yeri geldiğinde de suratına çarpar. ama yine de: geciken adalet, adalet değildir.

    jeanne d'arc gecikmiş bir adaletin simgesi, bağımsızlığın vurucu gücü, kralın tacını giymek için öne sürdüğü bir piyon ve siyasetçiler içinse propaganda aletiydi. modern zamanlar içinse tanrıyla konuşan epileptik bir şizofreniydi. ışıklar içinde uyusun.
  • kara harp okulu üçüncü sınıfım o aralar.

    harbiye de bilenler bilir, satın aldığınız kitapları komutanınıza onaylatmadan katiyyen okuyamazsınız. komutan inceler, onaylar. hareme patlıcanın dilimlenerek girmesi gibi bir şey bu.

    neyse ntv'nin başvuru kitapları yayımlanmış o aralar, bir arkadaşımda sağolsun hediye etmiş bana. kitap sorumlusuna teslim ettim tabii kitabı onay için oturdum televizyona bakıyorum derken, "efssiaan" diye soluk soluğa giriverdi sınıftan içeri sorumlu arkadaş beş dakika sonra. "komutan seni çağırıyor".

    içimdeki "noluyor lan" nidalarına kulak vermeden, koştura koştura gittik tabi, içeride sinir küpü bir üsteğmen bizi beklemekte. topuk, baş, el, ayak, çene, parmak bildiğim bütün selamları vererek girdim içeri. "komutanım beni emretmişsiniz!"

    eşiği geçmemle kükremeye, başladı.

    "lan bu ne? bu ne? dalgamı geçiyorsun benle!?"

    diye retorik sorularını yüzüme haykırırken, eliyle diğer elinde ki kitabı gösteriyor. gözlerinden manyetolu çakmak hızıyla kıvılcımlar çıkartıyordu.
    ulan ne desen boş, neresinden sıyrılırız bu işin diye düşünürken vakit kazanmak adına, dürüstlükten de ödün vemeden vakur bir edayla,

    "kitap komutanım"

    daha bir delirdi tabi, sonra diğer elinin parmağıyla kapaktaki resmi gösterdi. kapakta eugène_delacroix'ya ait 1848 devriminin ünlü resmi var. ünlüce bir eserdir kendisi, hatta şu son dönemlerde çokça da gündeme gelmiştir. uzunca bir kadın sağ elinde fransa bayrağı, solunda tüfek, bir göğsü açılmış, hasımlarının cesetlerin üzerinde yükselmiştir. hatırladınız değil mi?

    vel-hasıl komutanın parmağının ucuna odaklanınca tutuştum. "parmağının bitip kitabın başladığı yerde memeler'i vardı kadının. memeleri kahramandı sonra." bütün askerlik hayatımın sonu olabilirdi bu memiktolar.

    kahraman! memeler! cemal süreya! fransa! memeler! kahraman. evet evet.

    o an hiç düşünmeden dökülü verdi ağzımdan

    "jeanne d'arc komutanımız komutanım, kendisi yüzyıl savaşlarında büyük kahramanlıklar göstermiştir"

    ben dedim, ben inanmadım ama "yaa öylemi" deyip rahatladı komutan, aralarında bir bağ kurmuş olmalıydı. kendisi de komutandı nasıl olsa, ayrıca fransızca da biliyordu. jeanne d'arc'ı nasıl bilmeyebilirdi. usulca gerisine yaslandı, manikürlü tırnakları artık kadının göğüslerinde değildi. kadın rahatça masanın üzerine uzandı. "tamam yine de kapla sen bu kitabı, ben onaylıyorum" dedi. derince bir nefes aldık hep beraber.

    benden sonra odaya giren kitap sorumlusunun yeni ödevi "jeanne d'arc ve yüzyıl savaşları" oldu tabi bölüğe arzetmek üzere.
    bense bir daha asla kadın memelerinden korkmadım.
  • kanimca dunya tarihini degistirmis kadinlardan (bkz: kleopatra) biri olan jeanne d'arc la pucelle, yuzyil savaslari'nda ingilizlere karsi zayif dusmus fransa'nin kurtaricisi olarak gorulmektedir. 1425 yili civarinda, fransa krali charles vii'ye yardim etmesini emreden tanrinin sesini duyar. birlikte orleans'i ve reims'i kurtarirlar. 1430'da ingilizler tarafindan yakalanir, ve cadilik sucuyla yargilanir. ertesi yil, iddialarini geri almadigindan, rouen'de diri diri yakilir. 1456'da sucsuz bulunur, 1920'de ise azize ilan edilir.
  • jeanne d'arc yakılmasını bernard shaw "çünkü dünya,erdemlileri istemiyordu" şeklinde açıklar.

    jeanne'ın eliyle tahta çıkardığı kral vii. charles, onun yakılmasına göz yumar. vii. charles'ın kaba saba bir köylü kızının eliyle tahta oturmak ince soyluluğuna pek ağır geldiği gibi minnet altında yaşayamazdı. vii. charles'ın kilisenin düşmanlığına ise hiç dayanamazdı. bir yandan ingilizlerle iyi kötü bir anlaşma arayan vii. charles'ın görevini bitirmiş bir büyücüyü de kolayca gözden çıkardı.

    monarşiden başka, aristokrak sınıfta jeanne d'arc'ın yakılmasına göz yummuştu: çünkü jeanne, aristokrasiyi bir kenara atıp kralı mutlak hükümdar kılıyordu. kral, soyluların sadece birincisi olmaktan çıkıyor, onların efendisi oluyordu. soyluların toprakları tehlikedeydi. kral bütün fransa topraklarının sahibi kılınmıştı.

    jeanne'ın yakılmasından yirmi beş yıl sonra gerekler değişecek, köylü kızının ermişliği, fransa'nın menfaatlerine daha uygun görünecekti. elli bir yaşına basmış olan kral vii. charles, bir büyücünün gücüne değil, bir ermişin gücüne dayanmak istiyordu. dava, jeanne'ın annesiyle kardeşlerine açtırılıp jeanne temize çıkarıldı; ermişliği de, artık güçlenmiş bulunan kralın isteğine uyularak, kilisece onaylandı. bu sonuç halkın da duygularını karşılıyor, ingilizlere karşı yeni bir üstünlük sağlıyor, bir taşla birkaç kuş vurulmuş oluyordu.
  • kendisini azize ilan eden notre dame de paris kilisesinin içinde bir heykeli vardır.

    ayrıca adı kuvvetle muhemelen okçu jeanne anlamına gelmektedir. jeanne yerine adam, ok yerine silah koyarsanız (bkz: gens d'armes) (bkz: jandarma)

    edit: adı okçu jeanne anlamına gelmiyormuş. arc köyünden jeanne olduğu söyleniyor ancak wikipedia'daki detaylı bir yazıda bunun da yanlış olduğu açıklanmakta. özet olarak o zamanlar düzenli bir soyadı sistemi yokmuş. doğduğu yörede geleneksel olarak kadınlar annesinin soyadını alıyormuş ama jeanne yaşadığı sürece belirli bir soyadı kullanmamış. kendisi sıkça la pucelle (maiden) adını kullanmış (the maid of orléans denmesi bu yüzden herhalde). babasının soyadı darc olduğu için 19. yüzyılda (öldükten bir kaç asır sonra) babasının soyadıyla anılmaya başlamış. üstelik 15. yüzyılda fransızca adlarda kesme işareti olmadığı halde, 19. yy modasına uyup babasının darc olan soyadı d'arc olarak bizim jeanne'a yapıştırılmış.

    yani, yanlışın yanlışının yanlışı, uydurma bir soyadı ithaf edilmiştir kendisine.
  • fransizlarin ulusal kahramani,politika oyunlarina kurban edilmis,cadi olmak ile itham edilerek yakilmis kadin..(bkz: st michel) lisesinin eski adi..
  • hakkinda cokca efsaneler ve hurafeler dolasan fransiz milli kahraman ve katolik azizesi. hakkinda anlatilanlarin yarisi gercek, yarisi efsanedir ve bunlar tarih icinde iyice harmanlandigi icin cogu zaman insanlar hangi bilgilerin efsane hangilerinin tarihi gercek oldugunu anlamakta zorlaniyorlar.

    jeanne adli kizimiz fransa ile ingiltere arasindaki 100 yil savaslari sirasinda dogmustur ve savastan cok etkilenmistir. anlatilan hikayeye gore yasadigi kasabada evde gunluk hayatina devam etmekteyken birden tanri kendisine seslenir ve fransizlari ingilizler'den kurtaracagini soyler. bazilari kendisinin gercekten tanriyla konustuguna, bazilari sizofrenik bir an yasadigini, bazilari da icinden gelen ve gercekten inandigi sozu "bu tanri sozu olmali" diye makyajladigina inanir.

    kendisi "tanri'yla olan konusmasindan" sonra zamanin fransiz kraliyla gorusmek istemektedir ve ustun ikna yetenegini kullanmasi gerekmektedir. once fransiz kralinin askerlerinden biriyle tanisir ve onu kendisini dinlemeye ikna eder, daha sonra bu kisi vasitasiyla daha ust bir askerle gorusur ve onu da ikna eder ve sonra daha ust duzey bir askeri ikna eder. bu sekilde krala kadar uzanan bir zinciri tek tek ikna ede ede kendisini kralin karsisinda bulur. krala "orleans'daki kardeslerimiz isgal altinda, emrime biraz asker ver onlari kurtarayim" der ve tanri ile olan konusmasini soyler. o sirada fransiz krali ona inanmakta midir inanmamakta midir bilinmez ama zaten kaybedecek fazla bir seyi olmayan eleman "dur bir de bunu deneyelim" der.

    orleans sehri yuz yil savasinda onemli bir yer arzeder. normalde kuzey fransa'yi isgal eden ingiltere hemen hemen tum sehirleri hic direnis gormeden ele gecirmistir ve orleans'ta da boyle olmasini beklemektedir. bu yuzden ingiltere bu sehirde fazla kasmaz ve topu topu 4 bin asker yollar. beklenenin aksine orleans halki direnmeye karar vermistir ve sehri dis dunyadan ayiran bir kopruyu de kendi elleriyle yikmislardir. bundan sonra catismalar cikar ve orleans civarinda ne ingiltere ne fransa ordulari ustunluk saglayamaz. bu sirada ingiliz askerleri yoneten komutan tam kafasina top mermisi yer ve kafatasi parcalanarak feci bir sekilde can verir.

    genelde efsanelerde anlatilan sudur: ingiliz ordusu orleans'i eze eze ele gecirmek uzeredir ve jeanne olay yerine gelip savasin cehresini tamamen degistirir. son bulgulara gore tarihciler buna inanmamaktadir. jeanne olay yerine gelene kadar iki taraf pek yenisememekte, golsuz esitlik henuz bozulamamaktadir ve jeanne'nin getirdigi ek askerler sayesinde kontra atakla bir gol bulan fransa ibreyi kendi yonune cevirir ve son dakikaya kadar defans yaparak ingilizleri defederler.

    ikinci efsane sudur: jeanne eline kilic alip cephede savasmistir ve bir kilic darbesiyle 70 kuffari birden kesmistir. halbuki sonradan ortaya cikan tarihi dokumanlarda jeanne'nin savasta kilic sallamadigi, adam oldurmeye karsi oldugu icin ordunun bayraktarligini yaptigi ortaya cikmistir. yine de surekli on cephelerde dolastigi icin kilic sallamamis olmasi kendisinin kahramanligindan bir sey eksiltmez.

    ucuncu efsane sudur: yuz yil savasini fransa onun sayesinde kazanmistir. bu da tarihciler tarafindan dogrulanmaz cunku kendisi yuz yil savasinin cok kucuk bir bolumunde yerel olarak yer almistir. zaten kendisi yakalanip infaz edildikten sonra savas 20 yil daha devam etmistir ve fransa savasi bundan sonra kazanmistir. yine de kendisinin savasta yaptigi katkilar unutulmamalidir.

    zamanin fransa krali koltugunu saglama alip tacini taktiktan sonra jeanne'ye "gel yanimda kal, burada devlete hizmet edebilirsin" deyince kendisi "fransiz topraklarinin tamamini kurtarmadik, ingilizlerle savasmaya devam edecegim" deyip fransa'nin kuzeyine giden ordulara katilir. catismalarin birinde fransa ordusu bozguna ugrar ve kendisi ingilizler'in muttefigi olan burgonyalilarin eline esir duser. ingilizler boyle sembolik birini bulmusken infaz etmek istemektedir ve kendisini yargilanmasi icin katolik kilisesine teslim ederler. kendisine isnat edilen suclama "tanri'yla konustugunu iddia etmesi, dinden cikmis olmasi ve tanri'ya karsi isyan etmis olmasi" suclaridir ve cezasi yakilarak idam olarak belirlenir. kendisi bu sucu kabul etmez ve altina imza atmaz. o zamanin kurallarina gore suclu sucunu itiraf etmek zorundadir ve sucunu itiraf etmesi icin kendisine gunlerce iskence yapilsa da sucunu itiraf etmez.

    en sonunda katolik kilisesi kendisine "tamam bu suclamalari kabul etme, daha hafif suclamalari kabul et ve sana omur boyu hapis verelim" deyince bunu kabul eder. bu kez de kendisini erkekler kogusuna atarlar ve jeanne taciz ve tecavuzlerden korktugu icin sacini kisacik kestirir ve erkek kiyafetleriyle dolasir. bu kez de katolik kilisesi kendisini yeniden yargilar ve "bir kadinin erkek gibi giyinmesi tanri'ya isyandir" deyip yeniden idama mahkum ederler. kendisi once tahta bir carmiha baglanip sonra yakilacaktir. kendisine son bir istegi olup olmadigi ve son kez af dilemek isteyip istemedigi sorulur ve bunlara cevap vermez. yakilirken son sozu gayet gur ve net bir sekilde "isa" (jesus) olur.

    aradan 20 yil gecip fransa savasi kazaninca kendisi bu kez fransa'nin hakimiyetindeki kilise tarafindan yeniden yargilanir, hem sucsuz hem de azize ilan edilir. boylece itibari iade edilir. ayrica fransa'nin bir cok yerinde kendisinin heykelleri dikilir ve ismi olumsuzlestirilir.
  • yuzyil savaslarinin gidisatini tersine ceviren, sarl'i tahta cikaran, savasta yaralanip sadece dua ederek iyilesen, saraydaki politik oyunlar sonucu ingilizlere satilan dallama fransizlarin dallama olmayan halk kahramani.jeanne'yi suclu bulup yakan engizisyon mahkemesi daha sonra papa tarafindan feshedilmistir.son olarak jeanne'nin bekareti kutsalligin sembolu olarak surekli kontrol edilmistir.(bkz: discovery channelden entry girmek)
  • 1412-1431 yılları arasındaki kısacık ömründe fransa'yı kurtarmak için hem kralı hem de halkı peşinden sürüklemeyi başaran kız.
hesabın var mı? giriş yap