• jean rhys ne yaşadığı zaman ne de sonrasında pek anlaşılmaya yanaşılmamış, öldükten sonra bile badem gözlü sayılmamış bir marjinaldir. anlaşılmaya yanaşılmamış olmasının en büyük nedeni dilin ve hayatın habire maskülen bir eksende üretilmesi, bu düzende kadın perspektifiyle varolmanın imkansızlığıdır. kabul görmek için en azından arada bir erkek söylemleri, erkek perspektifi ödünç alınmalı ve yaratılan şeyler, varoluş bunlarla süslenmeli, bunlardan güç almalıdır. öyle ya da böyle erkeksi düzenin geleneklerini izlemeye dayanan bir dünyada jean rhys'ın pırıl pırıl kafası, cömert kişiliğinin trajedisi es geçilmeye tabi ki mahkumdur. erkek olma halini bu kadar iyi anlayıp romanlarında bunu büyük bir zarafet ve canlılıkla ortaya koyması erkekler için aynaya korkmadan bakabilmeyi gerektirir ki zaten buna ne gerek vardır, niye kafa yorulsundur. kadınlar içinse rhys'ın romanları felaket tellalıdır, hayallerini gölgelendirici şeylerdir; umutları allaaşkına kırılmasındır.

    "rhys'ın erkekleri birbirine benzer çoğunlukla ama hiçbir zaman birer prototip olmamışlardır. bir yere değin iyi niyetli, şaşkın, hatta çaresizdirler. iyi niyetin kötü niyete, şaşkınlığın kararlılığa, çaresizliğin acımasızlığa dönüşmesi, "erkeklikleri"nin ya da işte "erkeklik" saydıkları şeyin tehdit altında olduğunu anlamalarıyla başlar; yavaş yavaş - ya da yerine göre çabuk - gelişerek korkunç boyutlara ulaşır. böylesi bir dönüşümün olmadığı durumlarda ise arkasına bakmadan çekip gider erkek. erkekliği tehdit eden alışılmış, yüzeysel ilişkileri sarsan duygulanımlardır genellikle - kadının (kadınca) sevgisi ya da gerçek dürüstlüğü de onları korkutmaya yeterlidir çoğu kez. gelenekselin, harcıalemin dışına çıkmadan, ne kendisinin ne de karşısındakinin kişiliğini fazla (erkekçe bakış açısının dışına çıkmadan) kurcalamadan, yorulmadan, kimsenin rahatını kaçırmadan keyif sürme çabasındadırlar. kadınları bilinçli olarak küçümsemezler - çünkü çok eskiden ve öylesine derine yerleşmiştir ki onları küçümseme duygusu, benliklerinden koparılamaz olmuştur - yalnızca pohpohlarlar. onları anlamaz, anlamaya çalışmazlar - anlaşılamadıkları için de kadınlara kızarlar! arada anlamak için yüzeysel çaba gösterenler çıksa da tez bıkarlar, sıkılırlar bu işten. en kolayı çekip gitmetir. çekip gitmeyenler ise... onlar en tehlikelileridir işte. ilişkilerin "keyif sürme" döneminde acı verdiklerini yada ileride acı verebileceklerini hiç akıllarına getirmezler. acı çekmek, yaralanmak, derinden sevmek... bunlar - erkeklik icabı (erk sürsün, düzen, korunma olsun çamurdan olsun) - kendilerine yasak ettikleri duygulardır. kendi kurallarına göre az ya da çok - ama hiçbir zaman "gereğinden" çok değil - severler. asıl "yaşam" belledikleri şeyin kıyısındadır sevgi; yaşamın tam ortasına dalmaya kalkıştı mı işler karışır. olaydan sıyrılmanın zamanı gelmiştir. sıyrılıp kaçamayanlar içinse öc almaya çalışmaktan başka yapılacak bir şey yoktur. bilinçle acı çektiren, kişiliğini (tehdit altında gördüğü erkekliğini, düzenini) korumak için zalimce işkenceye girişenler en kötüleridir... herkes kendi kendini korumakla yükümlüdür çünkü, kendi canlarını yakmayan birşeyin ötekinin canını yakıp yakmaması onları ilgilendirmez." - pınar kür'ün jean rhys romanlarındaki erkekler üzerine sözleri (parantez içlerinde küçük müdahaleler yapılmıştır)
  • jane eyre'in "happy ending"ini sorgulayan pırıl kadın.
  • 24 ağustos 1890'da batı hint adaları'nda doğumuş; 14 mayıs 1979'da ingiltere'de ölmüş yazar.

    jean rhys adıyla bilsek de, doğduğunda kendisine verilmiş olan ad ella gwendolen rees williams'tır. yazmaya başlamadan önce bir dönem oyunculukla uğraşmış, ingiliz yazar ford madox ford'la tanıştıktan sonra onun da cesaretlendirmesi ile öyküler yazmaya başlamış. öyküleri de romanlar takip etmiş.
    romanlarından ikisi sinemaya da uyarlandı fakat pek de iyi uyarlamalar olduklarını düşünmüyorum. (bkz: quartet) (bkz: wide sargasso sea)

    günaydın gece yarısı ya da good morning midnight jean rhys'ın aklımda en çok yer eden kitabı. bunun başlıca sebebini ise burada paylaşıyorum sözlük, aşağıya bakınız:

    “insanlar bir mutlu yaşam özlemidir tutturmuşlar. oysa asıl mutlu yaşama, ölsem de bir, yaşasam da dediğinizde kavuşuyorsunuz. uzun bir süre sonra, nice bahtsızlıklarla didiştikten sonra varıyorsunuz o yere. ve sanıyor musunuz ki insanlar sizi orada rahat bırakıyorlar? hiçbir zaman.
    bu kayıtsızlık cennetine vardığınız anda, sizi oradan çekip çıkarıyorlar. ulaştığınız cennetten çıkıp yeniden cehenneme dönmek zorunda kalıyorsunuz. tam dünyayı yok saydığınızda, o dünya gelip sizi kurtarıyor - en azından alay konusu yapmak için.”

    "tam dünyayı yok saydığınızda, o dünya gelip sizi kurtarıyor - en azından alay konusu yapmak için." ah jean rhys, ah.
  • 1890 - 1979 yılları arasında yaşamış karayipli kadın yazar. asıl adı ella gwendolen rees williams'tır. ford madox ford'la edebi ilişkisinin yanı sıra aşk da yaşamıştır, eserlerindeki karakterler kendi hayatından izler taşır.
  • güçlü bir edebiyatçıdır. underrateddir. güzeldir. kadındır. gençken paris'te yaşamış ve dansçılık yapmıştır. son yıllarını exeter'da geçirmiştir. kitaplarının türkçeye çevirisini pınar kür yapmıştır. pınar kür'ü severiz jean ryhs'dan ötürü.
  • tesadüf eseri galatasaray universitesi suna kirac kutuphanesinde gördüğüm 'gunaydın geceyarisi' isimli kitabın yazarı.
    yalnızca vakit geçirmek için elime aldığım bu kitabıyla bende merak uyandıran ve takip etmek istediğime karar verdiğim edebiyatçı.
    kitaptaki tespitlerinde ve bunlarla ilgili yorumlarında çok başarılı bulduğum, beni gülümseten ve etkileyen kadın.
  • bati hint adalarinda dogup buyumus, ingiltere ye 1920lerde donup adapte olamamis creole tayfasindan depresif bir kadin yazar. can yayinlarinda pinar kur cevirilieri bulunulabilecegi gibi, karanlikta yolculuk, genis genis bir deniz, gunaydin geceyarisi, dortlu, dalda duran kuslar turkceye cevrilmis eserleridir. nedense anlattigi londra toulouse lautrec in paris'i ile benzerlikler tasir, eglence, alkol, gece hayati, fahiselik, umutsuzluk, verem, yalnizlik, arayis (bkz: olaylar gelisir)
  • insanlardan korkan ya da nefret eden kadınları yazan kadındır.

    ekseri birinci tekil şahsın dilinden yazar. kadınları, kendi kendine konuşan, kendi kendine konuştuğunun yarısı kadar bile insanlarla konuşmayan, gerçeklikten ve onun kadar sert olan insan zalimliğinden kaçmak için gece ve gündüz durmadan içen, zengin ve fakir arasındaki uçurumun, insanlık tarihi boyunca hiç kaybolmadığının ve hiç kaybolmayacağının bilincinde olan, bu yüzden kendini "ezilmiş" sınıfında ve oradan hiç çıkamaz olarak gören, kabullenen, aşağılanan, aşağılandığı için ağlamaktan utanan ve fakat yine de çok fazla ağlayan kadınlardır. bu yapı pek fazla değişiklik göstermez. ben rhys'ın herhangi bir "iyi adam" çizdiğine denk gelmedim. belki o da öyle adamlara denk gelmemiştir.
  • sleep off it lady adlı kısa hikayeleri dalda duran kuşlar adıyla can yayınlarından pınar kür tarafından türkçeleştirilerek basılmıştır.

    jean rhys, carson mccullers the ballad of sad cafe ile beraber bana hikayeyi sevdirme yolunda yolunda önemli adımlar atmışlardır.
  • kendi tabiriyle "köşeye atılmış bir sirk aslanı gibi" 1979'da devon'da unutularak ölen, gözardı edilen yazar, 24 ağustos 1890'da çok sevdiği ancak bir türlü ait hissedemediği dominique'te doğmuştur.
    16 yaşlarında londra'ya drama okumak ve komedyen olmak üzere giden yazar, aradığı mutluluğu bir türlü bulamamıştır.
hesabın var mı? giriş yap