• çocuklarımla expat yaşadığım şehir. inanılmaz trafiği anlatılmaz yaşanır.istanbulumun trafiğini öpüp başıma koyarım.yaya geçidi yoktur çünkü bu nem ve sıcakta şurdan şuraya yuruyebilene aşkolsun.bu kadar fakir olup o motosiklete ve yakıtına verecek parayı bulabilen motosiklet güruhu takdir edilesidir.jurassic parktaki dinozorlara eş güveleri,böcekleri ve kelebekleri kabusum olmuştur.abartmıyorum.ah o evimizde yaşayan mini minnacık sevimli şeffaf kertenkeleler.çiçak diyorlar bu kertenkelelere.işe yararlar.böcek ve sivrisinek yerler.şu meşhur kahveleri kopi luwak'ı proses eden luwaklar gece önünüzden sessizce geçer.korkmayın.ömrümde görmediğim bitkileri ,ağaçları ve çiçekleri muazzamdır.bir anda o derece yağmur yağar ki okullar tatil olur.heryeri sel basar.avmlerin eksi katlarında boğulan turistler haberlere çıkar.selin arkasından tifo,tifus gibi hastalıklar gelir.ramazanda heryer kapalıdır,herkes çift maaş alır ve 10 gun tatil yapar.kandiller resmi tatildir bu ülkede.çoğu müslümandır.ama yobaz değillerdir.hava ve rutubet açısından agustos en guzel aydır.pörsümüş ,100 yaşına gelmiş yabanci amcalarin elele dansettiği 1.50lik endonezleri izlemek ne kadar çirkin ve acıklı olsa da gece hayati gerçekten çok keyiflidir.tarihi eser göreceğim diye kasmayın yoktur.çöplük görmek isterseniz ayrı.
    endonezler ok dediklerinde birşey anladıklarını zannetmeyin.gulumsedilerse oradan kaçın.bilin ki devreler yandı adam kitlendi:)grammerli ingilizce ve tense vs.ile konuşmayın.fiiller yeterlidir.anlamadıkları halde siz ingilizce bilmiyorsunuz gibi davranırlar ve siz de kendinizden suphe edersiniz.
    bluebird veya silverbird taksilerden baska toplu tasıma asla ve katiyen kullanmayın.hatta silverbird daha guvenilirdir.
    katlanmıs dolar kabul etmezler.mumkunse rupiah taşıyın.
    avm.lerden hatta bir hata yapıp sokaklardaki minik arabalardan yemek yemeyin.aman diim.yerseniz reflor ve muadili ilaçlarınızı yanınızda tasıyın.bagırsak enfeksiyonu kuvvetle muhtemeldir.din tai fung isimli cin yemeği restaurantları şiddetle tavsiye ederim yemeye doyum olmaz.
    hafif bir grip baslarsa (malum klimalar)tolak anjin heryerde satılıyor.guvenle kullanabilirsiniz.(sıvı olanı)..
    şıkır şıkır bir denize girmek için jakartaya tekneyle 2 saat mesafede sepa island cennettir.pistir ama denizi görülmeye değerdir.hızlı bir scuba dive için dogru secimdir.
    sivrisineklere dikkat!!!ısırdığı an fenistil jel kullanın.dengue fever diye bir hastalıga neden olurlar ki insanı darmadagın eder.bana birşey olmaz demeyin.sivrisinek stickerlarını yapıştırın.yemekleri elle yerler.tuvaletten sonra ellerini yıkamazlar.sokakta bit ayıklayan insanlar sizi şaşırtmasın.vardır .zaman onlar için durmuştur.birgünlük işi 4 günde bitirirlerse iyidir.o da sizin dediğiniz gibi olmaz.endonezler dünyanın en çok kahkaha atan milletidir.yardımseverlikleri,neşeleri ,samimiyetleri,hizmet odaklı olmaları sizi hemen kendilerine bağlar,tüm geri kalmışlıklarına rağmen onların arasında yaşamak mutluluktur.
  • kendisi ve etrafındaki banten ile birlikte yaklaşık 40milyon kişilik dünyanın en kalabalık ikinci şehri.

    öncelikle yemeklerin kötü olduğundan ve temizliğini müslüman olmalarına bağlayanlara bakmayın. dışarıyı tabiri caizse bok götürüyor. bu kadar muhteşem bir doğa nasıl bir çöplüğe dönüştürülür resmen kanıtlamış adamlar. nehirlerin, okyanusun, sokakların hali içler acısı. bunun yanında gidilen iyi restoranlarda bir asya geleneği olarak sıcak havlu ile ellerinizi siler, çatalı bıçağı sıcak su içinde dezenfekte edebilirsiniz. yeme içme olarak ise oldukça iyi çünkü çok sayıda güzel japon restoranları var.

    şehirde turistleri cezbedecek tek bir yer dahi yok. koca şehrin gezilecek tek yeri karşılıklı birer cami ve katolik kilisesi. cami dediğim de bildiğin 8 katlı kongre binası kavramında. birkaç tane de hollanda yönetiminden kalma eski bina. bunun haricinde kendi kültürlerinden bir bina dahi bırakmamışlar.

    şehir kabaca büyük bir beylikdüzü. her yer koca koca gökdelenler ve çirkin çirkin siteler. şehir çökmesine rağmen de hala her yer inşaat projesi. türkiye ile birçok anlamda çok benzerlikleri var. türkiye'nin sanki gidişat böyle giderse 10 sene sonraki hali gibi. her yerde badem bıyıklı siyasetçi fotoğrafı görüyorsunuz, trafik leş, taksi bulmak zor, emniyet şeridinde çakarlı mercedes'ler fink atıyor, ortalığı bok götürüyor, her yer avm ile dolmuş, avm'lerdeki mekanlar şık görünümlü ama içi boş olan mekanlar. lüks markalar diğer ülkelerden çok daha pahalı ve içeri girip satıcıyı ezmeden adam yerine konmuyorsun. yine en lüks yerler adeta bir hristiyan mahallesiyken diğer tüm yerler müslüman. en lüks avm olan plaza indonesia'da noel şarkıları çalıyor, mini etekli kızlar kokteyllerini yudumluyor, 2km ötedeki bir avm'de millet sokakta namaz kılıyor, kara çarşafla geziyor ve alkolün a'sını bulmanın imkanı yok. trafik ise her daim keşmekeş ve taksi bulmak bir dert. bulsan orası uzak, burası yakın çekiyorlar. yüzüne gülüp inanılmaz bir hürmet gösterip seni kazıklamaya çalışan esnaflar da cabası. bildiğin türkiye yani. adamlar bizdeki imei olayını bile çakmış. yurt dışından gelen telefonlara imei kaydı yapıp para alıyorlar.

    ülke ise her geçen gün daha da muhafazakarlaşıyor. öyle ki geçtiğimiz günlerde turistler dahil evlilik dışı cinsel ilişki yasaklandı. yani bali'ye tatile giden 30 yaşında iki avustralya'lı sevgili odalarında ilişkiye girse odaları basılıp 1 yıl hapse girebilirler. dünyanın turizm cenneti bali! gerisini sen düşün. yine cumhurbaşkanına hakaret en büyük suçlardan biri haline getirildi. ne kadar da tanıdık değil mi? jakarta'nın birçok yerinde alkol ruhsatı almak ya da mevcut ruhsatı yenilemek o kadar zor ki bir yerden sonra alkol diyetine gireyim diyorsun. koskoca mercure hotel'in barı mocktail yapar hale gelmiş. ve tüm bunlar 25milyon hristiyan, 5 milyon budist, hindu vs. olan ülkede oluyor hem de. dahası ticaret anlamında da saçma sapan bir sürü kısıtlamalar ve rüşvete dayalı işler dönüyor ve bunların oranı her geçen gün artıyor. devletin bu baskısı dünyanın en kalabalık 4. ülkesini ve belki de doğa anlamında en zengin 1. ülkesini sefaletle yaşamaya devam ettiriyor. siyasal islamın iliklerine kadar işlediği ülkede bu sefaletin daha da artacak olması yakın gelecekte büyük bir olasılık. yüzyıllar boyunca koloni olarak ezilmiş halkın şimdilerde başka şekillerde eziliyor olması çok üzücü.
  • gece hayati inanilmaz olan sehir. fashion bar , hard rock ve x2 en gozde mekanlarindan. gidip tanismak istediginiz kisiye merhaba diyorsunuz sonra basliyor sohbet. havadan su dan konustuktan sonra bir bakmissiniz ki telefon numaralari havada ucususuyor. sonrasi size kalmis ister arkadas olun ister sevgili....

    cok cok onemli not: kizlarin cogunda biyik var. evet evet biyik var.karanlik ortamlarda cok dikkat cekmesede gun isiginda hersey acik net. bu konuya cok dikkat edilmeli. neden biyik biraktiklarini daha kimseye soramadim ama en kisa zamanda ogrenmeyi planliyorum.

    edit: biyigin sans getirdigine inandiklarini solediler. ne kadar dogru bilmiyorum. soyleyenin yalancisiyim.
  • isim hayvan sehirden tanidigimiz jaguar yazip puan paylasmak istemeyen insanlarin gotunden mamul jakarta su yilanina evsahipligi yapan sehir.
  • endonezyanin ba$kenti
  • bangkok gibi sex turizminin yaygın olduğu bu şehirde ramazan ayında herşey durulur gece kulupleri 12de kapanır camiler sabaha kadar kuran-ı kerim okur.tezatın bu kadarını göremezsiniz
  • bu şehri üç kelimeyle tanımlamak gerekirse bu ¨kaos, düzensizlik ve pislik¨ olurdu.

    herhalde hayatımda gördüğüm en düzensiz ve çarpık şehir. bundan daha beterini nerede görürüm emin değilim. kaotik şekilde büyümüş bir şehir. binalardan artan yerlere olabildiğince sokak eklemeye çalışmışlar gibi. o sokaklar da tıklım tıklım. aralarda bolca bok kokan kanal bulunuyor. şehrin her ara sokağında çöplere basmadan yürümeye çalışıyorsunuz.

    insanı yabancıya hiç alışık değil. herhangi bir ara sokakta (hatta bazen caddede) yürürken insanlar size bakıyor. ancak bu şöyle bir bakıp geçmek değil. bayağı bayağı kitleniyorlar. hatta birbirlerini dürtüp sizi gösteriyorlar. herhalde bulunduğum şehirler içinde turiste en yabancı şehir burası olabilir. gerçekten de şehirde yabancı görebildiğim kadarıyla hayli az.

    şehirde görülebilecek yerleri temelde 3 bölgeye ayırabilirim.
    1) old town/eski batavia
    hollanda sömürge döneminden kalma pek çok güzel yapıyı burada görebilirsiniz. maalesef müzeye dönüştürülen 2-3 tane yapı hariç hepsi çok bakımsız ve yıkılmaya bırakılmış gibi. yine de atmosferi iyi. benim gibi koloni dönemi tarihine ilgili bir insansanız keyif alırsınız. şehrin en güzel yeri de burası gördüğüm kadarıyla.

    2) merdeka meydanı ve çevresi
    meydan zaten bir park ve ortasında duran kocaman bir dikilitaştan ibaret. benzerinin her ülkede görülebileceği bir bağımsızlık anıtı. bunun hemen yakınında istiklal camii'si ki gerçekten aşırı çirkin bir yapı. keşke bu kadar önemli bir yapıyı daha estetik duygulara hitap edecek şekilde yapsalarmış. güneydoğu asyanın en büyük camiisi, dünyanın da en büyük camiilerinden bir tanesi; gel gör ki gerçekten dümdüz bir bina görünümünde. hiçbir anlamı yok. beni de içeri almadılar nedense. güvenlik ¨kapalı¨ dedi. ancak içeride yerellerin takıldığını görebiliyordum. aynı şeyi merdeka meydanında da yaşadım. içerini yerel doluyken beni içeri almadılar.
    camiinin karşısında ünlü katolik katedrali var. buraya giriş serbest. kimse neden geldin demiyor. neo gotik mimari. avrupa katedrallerini görmüş biriyseniz sizi pek etkilemez.

    3) finansal bölge
    gökdelenlerin olduğu, yaşamın aktığı bölge burası. eğer buraya geliyorsanız, konaklamanız gereken yer bu çevre. birincisi daha güvenli hissettiriyor. ikincisi benim gibi maceracı ve sokak yemeği seven biri için bile fazla kötü gözüken endonezya sokak yemekleri dışında pek çok alternatifi bulabiliyorsunuz. bu civarda kalan aç kalmaz. bir çok avm ve restoran var. en kötü adım başı bulabileceğiniz bir fastfood zincirinden beslenirsiniz. tayland'da devamlı sokakta yemek yiyen biri olarak burada daha açılışı yapamadım. sürekli restoranlardan beslendim. açılışı da yapabilir miyim emin değilim.

    gürültülü, trafik yoğunluğunun korkunç olduğu, yaya yürümenin bazı yerlerde imkansız olduğu, gerçek anlamda çirkin bir şehir. ben geldiğime pişman değilim, her zaman hayalimdi buraları görmek. ama sınırlı tatil imkanı olan biriyseniz hiç buralara adım atmayın derim.

    son olarak da insanından bahsedeyim;
    güvenlik anlamında hiçbir sorun yaşamadım. şu dik dik bakmaları olmasa keşke ama bunu da kötü niyetlerine değil, yabancı görmeye alışık olmamalarına bağlıyorum. kızları uzak asya'da gördüğüm yüz güzelliği anlamında en güzel kızlar. gerçekten aşırı tatlılar. bir tanesiyle tanışamazsam kendi adıma üzülürüm. * ancak çok dindarlar. halk dine aşırı takıntılı. en rahat gibi gözüken kızın bile instagram biyografisinde ¨allah alhamdullillah¨ falan gibi, türk bir muhafazakar kızın profilinde göremeyeceğiniz şeyler yazıyor. din hayatı çok etkiliyor. çoğu markette bu sebeple alkol satışı yok. ancak ilginç bir şekilde domuzlu ürün bulmak hiç zor değil. alkol zor buluyorsunuz, ama domuz her yerde var.

    yakında buradan yogyakarta'ya geçeceğim. açıkçası özlemeyeceğimi düşündüğüm nadir şehirlerden.

    edit: bu entryyi girdikten sonra 3 gün daha şehirde kaldım. daha fazla şey deneyimleyebilme imkanım oldu bu arada. şimdi biraz yeni tecrübelerimden bahsetmek istiyorum.

    öncelikle şehirle ilgili görüşlerim genel itibariyle değişmedi. hala çok kaotik, düzensiz ve pis bir şehir olduğunu düşünüyorum. ama ¨açıkçası özlemeyeceğimi düşündüğüm nadir şehirlerden¨ kısmını değiştirmek istiyorum. şehri dün terk ettim ve şimdiden özlemeye başladım. demek ki yeterince boş vakit harcarsam bağ kuramayacağım şehir yoktur. *

    arada ne yaptım? jakarta tarih müzesine gittim. şehrin kendisi gibi düzensiz bir müze. oldukça küçük, muhtemelen 1 saatten fazla vaktinizi yemeyecek bir müzedir. giriş 5000 rupi. yani 33 cent falan. buna kesinlikle değer. içeride jakarta'nın sömürge öncesi ve sonrası dönemi hakkında bilgi edinebiliyorsunuz. hollandalıların zamanında şehri nasıl planlı ve nizami bir şekilde kurduklarını, sonra da endonezyalı kardeşlerimizin bunun içine nasıl ettiğini görüp şaşırıyorsunuz.

    bu üç günde yerel yemekleri de deneyimleme şansım oldu. başta cesaret edememiştim ancak sonunda bir masaya oturup sadece resimlere bakarak siparişimi verdim. ilk denediğim yemek ¨nasi goreng¨ oldu. daha sonra da bol bol bunu yedim. çünkü nasi pilav demek. nasi goreng asya'nın birçok ülkesinde yediğimiz fried rice (kızarmış pilav) varyasyonlarından biri. bunu tavuklu, ördekli, deniz ürünlü bir çok versiyonu var. nasi goreng ayam (tavuklu kızarmış pilav) ve nasi goreng bebek (ördekli kızarmış pilav) en çok gördüklerim. menülerde %90 ingilizce bir şey yazmıyor. neyse ki latin alfabesi kullanıyorlar. bu sebeple temel bir kaç gıda ismi bilirseniz menüde ne olduğunu da kolaylıkla anlayabilirsiniz. ayam = tavuk, bebek = ördek, ve en önemlisi nasi = pilav/pirinç.

    bir diğer yediğim sokak yemeği ise bakwan oldu. bizdeki mücver gibi bir şey. lezzetli ve ucuz. hem de çok ucuz ama yabancıya aşırı pahalıya satıyorlar. ilk başta yerel bir arkadaşla birlikte satın almıştık. tam fiyatını bilmiyorum ama kız 10.000 rupi vermişti satıcıya ve bir torba dolusu alabilmişti. maalesef ben kendim satın almaya kalktığımda tanesine 3000 fiyat çektiler. ben de daha almadım. ama lezzetli. endonezya'da yerel arkadaş edinmek herşey, bunu anladım. çünkü dolandırıcılık her yerde.

    bakın bu entrryi girdikten sonra kaldığım kapsül otelde başıma ne geldi: (bkz: #153268461)

    anladığım kadarıyla otel dolandırıcılığı bali hariç bütün endonezya'da çok yaygın. kısaca mevzuyu özetlemek gerekirse siz booking veya benzeri bir siteden rezervasyon yapıyorsunuz. otele vardığınızda işletme sizin rezervasyonunuzu iptal edip iki katı fiyat istiyor. siz de alternatifsizseniz bunu kabul etmek zorunda kalıyorsunuz. daha da kötüsü sizin kartınızdan parayı sizin haberiniz olmadan sistem üzerinden çekebiliyorlar. bu başınıza gelebilir. benim geldi. başkalarının da gelmiş. haberiniz olsun.

    son olarak da ¨kızları uzak asya'da gördüğüm yüz güzelliği anlamında en güzel kızlar. gerçekten aşırı tatlılar. bir tanesiyle tanışamazsam kendi adıma üzülürüm.¨ yazmıştım. neyse ki jakarta beni bu konuda üzmedi. * yalnız görüştüğüm kızın tinder'ına girdiğimde bayağı türk eşleşmesi olduğunu gördüm. bir kaç tanesine yazdım hatta ¨yazmayın lan bu kıza artık¨ gibilerinden. haha! adamlar tinder gold alıp endonezya'dan kız düşürmeye çalışmışlar. abazamız her yerde.
  • yemekleri berbat, hijyen adamların gram umrunda degil, bokun pisliğin içinde yemek yapiyorlar. birkac tane shawarma restoranı var ama döner dürüm ne adamlar bilmiyor vıcık vıcık bir lavaşın üzerine ufak ufak dilimlenmis tavukları koyuyorlar al sana endonezya shawarma sı :d

    onun dışında şehir çok sıkıcı, toplu taşıma rezalet. hala 1970 den kalma tren kullaniyorlar. istanbuldaki kadar iyi bir metro sadece central jakarta'da var o da 6-7 durak falan her yere gidemiyorsun. bir yere gitmek istedigin zaman taksiye gidiş dönüş 150-200 tl vermen gerekiyor ulaşım için onun dışında gojek den motosiklet kullanarak bu fiyatları 30-40 tl ye düşürebilirsiniz.

    komşu ülkeleri hatta aynı kültüre sahip oldukları aynı dili konuştukları kuala lumpur burayı tokatlamış. ekonomileri çok daha iyi 1 euro 4rm ediyor ve restoranları temiz, daha lezzetli, ve yemek konusunda daha international bir şehir ayrıca daha cok turist arkadas edinebilirsiniz. kuala lumpurda 1 haftada jakartada geçirdiğim 1.5 aydan daha çok arkadaş edindim.

    toparlamak gerekirse: gelişmemiş bir ülke. eğer türkiye avrupa ve asyada olmasaydı aynen böyle bir ülke olurdu.
  • endonezya'nın başkenti , ama benim için zengilik ve fakirliğin başkentidir.

    iş dolayısı ile ocak ayında 10 gün kadar kaldım bu şehirde , hiç unutamayacağım yerlerin başında gelir diyebilirim. uçak havalimanına yaklaştığında camdan baktığımda, içinden birsürü kanalizasyon geçen bir şehir gördüm. gördüğüm şeyler nehirmiş esasında.

    gün içerisinde ara ara dursada , şehir bu mevsimde sürekli yağış alıyor. havası ise, çok sıcak suda duş almışsın da banyoyu havalandırmamışsın gibi desem yeridir , inanılmaz nemli. havalimanı türkiye'nin 1960-70'li yıllarından kalma gibi , pasaport kontrolümün yapıldığı oda rutubet kokuyor , boyaları akmış. yanımda bir kaç parça malzeme vardı , vergisini pazarlık yaparak düşürdüm öyle geçirdim gümrükten. ilk söylediğim şey "ben nereye geldim?" oldu.

    kaldığım otel alam sutera diye bir yerdeydi. otele yerleştiğim ve dışarı çıktığım an fikrim direkt değişti şehre aşık oldum diyebilirim. insanlar güler yüzlü , çok samimi ve yardımsever. tam karşımda the flavor bliss adında bir sokak vardı , her türden restaurant ve bar bulabilirsiniz. bandar djakarta 'da çok ucuza kaliteli ve lezzetli yengeç,kalamar,ıstakoz,midye yiyebilirsiniz. endonezya'nın kendi birası bintang' ın 1 litresini 2,5 euro'ya içebilirsiniz.

    ülke genelinde özellikle jakarta'da gelir dağılımında çok büyük bir adaletsiz olduğunu söyleyebilirim. mercedes'ini park edip arabandan inerken kapını 9-10 yaşında ayakları çıplak , eli şemsiyeli çocuklar açar ve gideceğin yere kadar sana şemsiye tutar. verdiğin bahşiş ise yaklaşık 50 kuruş.

    gökdelenler ve gecekondular yanyana bu şehirde , çok fakir ve çok zengin aynı yerde yaşıyor ve herkes mutlu halinden. jakarta'da çalışan zengin kısım genelde bogor ve bsd gibi yerlerde 4-5 katlı çok büyük bahçeli villalarda ikamet ediyorlar. izmir'in sahilevleri diyebilirim ama emin olun çok çok daha gösterişli. evlerin sahipleri genelde ticaretle uğraşan kısım ve 1 euro yaklaşık 16.000 rupiah.

    jakarta'da olduğum süre içerisinde sel olayına şahit oldum şansıma , gidip görmek istedim. devasa gökdelenler var ve alt katlarını su basmış. adamların 100 metrelik binalar dikmeye teknolojileri var ancak şehirde altyapı yok. çocuklar sokaklarda kanolarla geziyor , yüzüyor , mutlular. endonezya'lı arkadaşıma suları nasıl tahliye ediyorsunuz diye soruyorum "bekliyoruz" diyor.

    trafik konusuna değinirsem , istanbul'lu trafikten bahsetmesin. şerit olayı yok ve trafikte milyonlarca motorsiklet var. herkes kafasına göre kullanıyor arabayı , polis kaza olmadan hiçbirşekilde müdahale etmiyor hatta kaza olsa da etmiyor bazen.

    kısaca özet geçersem ; insanları mükemmel , yemekleri oldukça iyi , gece ve eğlence hayatı kusursuz biryer. bana 10 gün kesinlikle yetmedi burada seve seve 1 yıl kalabilirdim.. burayı asla unutmayacağım ve bir gün mutlaka tekrar gideceğim..
hesabın var mı? giriş yap