jaguar
-
hah, işte adam gibi bir adam, kedigiller içinde asil bir prens. biz onu panter diye de biliyoruz. aslan kaplan kadar meşhur değildir ama zaten o popüler olma sevdasında da değildir. bulunduğu yere leopar gibi ayak oyunlarıyla da gelmemiştir, tevazu sahibidir. leoapar belgesel kameralarının önüne atlayıp türlü taklalar atarken, jaguar kenara çekilir, şana şöhrete prim vermez. bravo jaguar, hep denedin hep yenildin. olsun, yine dene yine yenil. daha iyi yenil....
-
2008 yılında ford grubu tarafından koç grubuna teklif edilmiştir. rahmi koç'a sorulduğunda ise "cesaret edemedik" demişler kendileri. ben mi cesaret edeyim sayın koç, bir de şu aileye aristokrat muamelesi çekiyorlar anlamıyorum inanın. ülkenin en büyük sermayesinin amacı marketçilik yapmak. cesaret edememişler, kriz varmış da borcu çokmuş da, jaguar land rover'ı değil sadece land roverı istermiş de. kusura bakma da zaten bu şartlar olmasa sana teklif ederler mi? tata cesur çıktı sadece ve sadece 2.3 milyar dolara satın aldı, sonra ne mi oldu? yıllık 2.5 milyar pound net kar.
-
kedi familyasindan, buyukler arasinda en kucuklerden biri. a$iri hizli ve cevik, ayrica karizmatik de.
-
turkiye distributorlugunun borusana verilmesiyle, ortaklardayken 59.900 euro ya satilan xf modelinin fiyati 80 bin euro olmustur. borusan, jaguar adinin turkiyede sahip oldugu prestigle inanilmaz kar yuzdeleriyle bu araci satacaktir. kazik yemeyi seven kapitalistlere duyurulur. parayi nasil olsa tanidik vasitasiyla hukumetten soken ak alinli kodaman abiler de nasil olsa haydan huya deyip altlarina cekeceklerdir biseyler.
uzucu olan, nitekim kucuk sayilabilecek ortaklar oto'dayken gercek anlamiyla cogu kisinin bilmedigi ve bilenlerin de gayet ucuza alabildigi araclar, fahis fiyatlarla borusan tarafindan satilacak, ust uste binen karlar, allah bilir dunyanin hangi ucra koselerinde kendilerine yeni yuva bulacaktir. -
ufak bir wiki ziyareti sayesinde öğrenebileceğimiz üzere;
tata group
mal varlığı: 200 milyar dolar
hasılat:(100 milyar dolar)
çalışan sayısı: 660.800
koç group
mal varlığı: 73 milyar tl(dolar değil tl)
hasılat:(70 milyar tl)(yine tl)
çalışan sayısı: 91.304
ekstradan koç'un ebit'i(faaliyet geliri): 6.667 milyon tl
yani 2.5 milyar dolarlık yatırım yapmak tata ile koç için aynı şey değilmiş. tata alıp efsanevi bir sıçış yaşasa en fazla küçülmeye gider, koç alıp başarılı olamazsa efsanevi bir sıçış yaşar.
ekleme: altta bayer denmiş. beyler bayer'in esasında ne olduğunu merak ediyorsanız "i.g farben" diye bir araştırın. koç emeklerken babalar 1 numaraydı. -
gün itibariyle türkiye distribütörü borusan otomotiv olmuştur. kısa bir süre içerisinde türkiye'deki yetkili bmw satıcılarında jaguar da satılmaya başlayacak. benim tahminim firma jaguar land rover olarak global isimlendirildiği için land rover araçları ile yan yana sunulacak jaguar'lar..
-
vay arkadaş, tamam hadi firmayı aldın ey tata, j'den ne istedin? yeminle gitti karizma. o "j" u düzen içinde, çizgilerin dışında asil asil duruyordu, aldın kısalttın ters büyük l(le) haline getirdin.
-
orta amerikada yasayan, su aygirindan sonra karada yaşayan cenesi en guclu 2. memeli hayvan olmasindan dolayi yasadigi bolgenin habitatinda kendini hic bir sekilde tehdit altinda hissetmeyen bir kediymis. rakipsiz bir yaratik yani. bu sebeple agaca tirmanma ve yavrularini agaca kacirma gibi icguduleri ve dolayisiyla kuyrugu afrikali kuzenleri gibi gelisememis, gorece kisa kuyruklu bir kedi.
leoparlardan farkli olarak, uzerindeki minik desenlerin ortasinda siyah noktalar bulunuyor. vucudu leoparlara gore cok daha yagli ve agir, kafasi buyuk, cenesi genis ve kendi ailesindeki cenesi en guclu 2. kedi olan kaplandan neredeyse 1.5 kat, aslandan ise 3 kat daha yuksek isirma gucune sahip. bu sebeple rakibine bir sekilde dis gecirebilirse bir kac saniye icerisinde agzina denk gelen seyi isirarak parcalayabiliyormus. bu kafatasi olur ya da boyun olur, artik ne denk gelirse. mucadelede eger ilk 10 saniye icerisinde rakibini tamamen olduremez ya da felc edemezse daha fazla risk almadan ortamdan uzaklasirmis. hayat oyununu easy modunda oynayan enteresan bir mahlukat.
kendi agirliginin 4 katina kadar olan ve bolgesinde yasayan timsahlari yukarida yazdigim ozelliklerinden oturu kolayca avlayabiliyormus. cogunlukla kendisine tam olarak tehdit gormedigi kara kaplumbagalari tarafindan arka ayak kemigi ya da patisi isirilinca avci etkinligini bir sure yitirdigi icin erken yasta olurmus. kahrolasi kaplumbagalar.
cesitli hayvanlarin isirma gucleri -
küçükken, babamın 180 km/h civarında kullandığı arabamızın yanından fiyuuuuuuu diye geçip de beni hayretler içerisinde bırakan araba markasi. bu da ne ! ama nasıl ? biz 180, o kaç ? nedir ? diye afalladığımda babam dönüp "o bir jaguar" demişti. o gün bugündür nedense jaguar denince o an aklıma gelir. sanki jaguar marka arabalar hep hızlı gitmek zorundaymış gibi bir havası var beynimde.
-
en güzel murathan mungan şiirlerinden biri;
1.
masumlar ne anlatır yüzlerinde?
cennet, neyi yitirdikten sonra aramaya
başladığımız şeydir?
içimizdeki boşluktan başka nedir ki ölüm?
bu boşlukla nereye dek gidilebilir?
umutsuzluk bir karanfildir,
yalnızca bir karanfil
hangi masaya yerleştirilirse o masanın rengini alır,
ve bir masanın iki ucunda duran o mutlak uzaklıktır.
kapanı olur o rengin, sahibini izler jaguar
adımlarıyla
ormanlar geçer içinizden
izdüşüm hızıyla
2.
kendimizin karartma saatleri:
ormanlar gözükür
ışıklarımız kısılırken
yüzümüze vuran çocukluğumuzun
kabartma resimlerinden
ve kitap sayfalarından edinilmiş geçicilikler,
zorlanmış incelikler,
umutsuzluğun kolladığı gerçeklik duygusu,
buzulu çözülmemiş inançlar,
tapınmalar;
kurcalanmış içtenlikler,
saplantının sayrılı yörüngesinde durmadan dönen
izlekler,
çağın bizi kuşattığı değerlerden uzak kalamayan
-yerleştirildiğimiz- gündelik metinler,
kişiliğimizin teorik ikliminde yeniden-üretim'in
karmaşık sorunları,
gündemimizde maddeler maddeler maddeler
algılarımızın coğrafyasına mutsuzluk pahasına
kattığımız şeyler
oysa bilirsiniz yaşamın ivmesini:
gelecek uzun sürer!
3.
gelecek masalı;
dinlendiriciliğinde nice uykuların uyunduğu
gün gelir siz de inersiniz
duyarlığınızın beyaz atlı kır atından
bir masal devi karşılar sizi
-ormanınızın başlangıcında-
der ki: yolunuz işte buraya kadar!
anası, babası cüce olanlar,
gün gelir başkasının yoluna duran
dev olurlar
hangi insan sonuna dek şair kalabilir ki?
kırık vezinli şiirlerde gizlenirken o anatomik hayvan
ormanı bırakmıştık ya masanın başında
akşam vururken karanfile
duyarlığımızn şamdanları tutuşurken
ve usulca çıkagelirken deniz
kıyısındaki her masaya hüzün
eğilip kulağına fısıldamıştım o şarkıyı:
-naim böyle yazacaktı öyküsünü-
herkesin aşkında vardır gözüm!
arabesk bir muhabbete doğru yol alırken
yahya kemal'in, fikret'in, haşim'in şiirleri,
nedense osmanlıca yazmakan söz açmıştı biri
-oysa masadaki karanfili bile fark etmemişti daha-
"osmanlıca dediğin nedir ki, bir imla üzre gurbete
çıkmaktan gayrı"
demiştim
karafilin gözleri gözlerime değmişti
bir minyatür ikindisiydi.
sonra başa dönüp, masumlar ne anlatır yüzlerinde?"
diye yinelemiştim.
4.
jaguarı uyandırılmamış ne çok masum sevmiştim
ne kadar çok sevişmiştim
beni sevdikçe kendini tanıyan
benimle seviştikçe bedenini yurtsayan
ne çok anı edinmiştim.
5.
ah palestra! yitik ütopya!
kalıntılarının üzerinde jaguarlar geziyor
ürkek ve vahşi adımlarıyla
ayaklarında kendi ormanlarını gezdiriyorlar
her gittikleri yerde saklanmak için
bir ören üstüne kurulu bir kentten
yeni bir imparatorluk yaratılırken
her adımda kundaklayacak kendi gerçeğini
artakalmış bir avdan, bir posttan, jaguar denilen o
büyülü intikam
yani kendimizi yakmadıkça içimizden çıkmayacak o
şeytan!
6.
oysa başlangıçta bir avuç küldü,
yüreğimizin balçığında bekletilmiş bir avuç kül,
artakalmıştı biz çok küçükken çıkmış orman
yangınlarından,
davranışlarımıza eşlik eden
(çocukluğumuza saklanmış)
nice duygudan
öldü sanılan
sözcükler denenmişti. sevgi de.
tartışmak, benimsemek, karşı çıkmak.
ve asıl anlatılmak istenenin önüne saklanmak hep.
şimdiyse
jaguar geziniyordu aramızda;
suskunluk başlamıştı
herkes birbirine nefretini anımsamaya çalışıyordu
bellek yoklanıyordu
bozgunlar, yıkımlar, ihanet yerine geçebilecek kimi
ayrıntılar
zehrin şizofrenik bilinci
masanın etrafı çoğalıyordu
şimdi hiçbir karanfil yetmiyordu hiçbir uzaklığı
tanımlamaya
bütün tanımları altüst ediyordu içimizde beklettiğimiz
jaguar
çıkageliyordu delirmenin ateş hattından
çıkageliyordu umutsuzluğun büyülü ideolojisi intihar
7.
bir öte-masalda kendine yer açan
cüceler, devler, pelerinler, kuleler, şehzadeler
umutsuzluğun bir yaşama sevinci olması epeydir
düpedüz yaşanırken sanrıl ilişkiler
biliniyordu, birbirinin yarasını görmeden dost
olamayanların,
birbirini acısız, ağrısız sevemeyenlerin
duygu sarkacındaki tetik tutkusu
ve her ilişkiye av borusuyla girenler
kimse kimseyle hiçbir şeyi paylaşmıyordu nicedir,
bir hastalığın birlikte yaşanması isteniyordu yalnızca
her yara bulaşsın diye gösteriliyordu bir başkasına
büyük ve ulu korolar katılıyordu
kurbanın kıyıcılığını anlatan tragedyalara
sessizlik zıpkındı yalnızca. sözcükler mızrak.
böyle zamanlarda hiçbir şey anlatmıyordu ne konuşmak,
ne konuşmamak.
8.
karanfil diyelim masanın rengine benzemekten çıkmıştı
epeydir
yalnızca pörsük ayrıntısıydı kırık vazonun
-vazo sahiden kırıktı, akşama, o masaya çok
yakışıyordu-
artık her şey yalnızca bir zamanlama işiydi
rakılar buğulanırken denizden
izin isteyip ayrıldım hepinizden
işte olmuştu. artık sevecektiniz birbirinizi
herkesin jaguarı beni izlerken
oysa ne kahraman, ne kurbandım ben
masanın dirliğini korurken,
küçük bir hesap yapmıştım ben de
jaguarımı yanıma almış, ormanımı bırakmıştım size
biliyordum çıkamayacaktınız içinden.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap