• arapça "meyve" anlamındaki semer'den gelir ve dolayısıyla, birşeyi istismar etmek; meyvelerini toplamak, yararlanmak anlamında olumlu bir fiil olarak da kullanılır.
  • cehalet bey ve yoksulluk hanım'ın evliliklerinden olan ilk çocukları. kalabalık bir aile oldukları söylenir.
  • bebeklerde istismar lehine değerlendirebilecek yüksek spesifite gösteren radyolojik bulgular:

    1- metafiz kırıkları kolay kolay olmaz.

    2- posteromedial kaburga kırıkları da kolay kolay olmaz. hele arkadan kırıklar şüphe doğurur.

    3- skapula kırığı

    4- sternum kırığı

    5- spinal proses kırıklarıdırlar.

    ve lineer kafatası kırığı da olabilir ama bu çok yüksek spesifite göstermez. çünkü bebek gerçekten kafatasının üzerine düşebilir. ve klavikula kırığı da normalde olabilir çok yüksek spesifite göstermez.
  • semere'den gelir, ürün vereni sömürmek manasına.
  • istismar eden için çoğunlukla bilinçli ve ihtiyari bir seçimdir. istismar edilen için ise; çoğunlukla bilinçsizce ve edilgenleşilerek yaşanandır. bilinçdışı yahut bilinçaltı bir düzlemde ve/veya o anın/zamanın somut koşullarında istismara açık bir kişi yahut durumu kullanan kişiler; kötülüğü seçerler.

    "oysa insan, yalnız davranışıyla değil, içinden de kötülüğe karşı direnmemeli; hayatında kötülüğe karşı direnmekten başka yüksek ve güzel şeyler olmalı ki bütün ilgisini bu konuya toplamasın benim gibi. bütün vaktini bununla kaybetmesin ve yorulmasın benim gibi. her nefes alışında bu cümleyi alıp vermeli insan: kötülüğe karşı direnmeyeceksin. ilk tokadı yediği zaman insan bu gerçeği bilse... yapılan işkenceler önemini kaybeder. önemsiz bulduğunuz için de işkence yapılmaz size: faydasız hareketlerden kaçınır insanlar. oysa, yüzünüze bakar bakmaz, gözlerinizin ifadesinden, size eziyet etmenin onlar için faydalı olacağını görüyorlar. ne kadar gözlerinizi kaçırmaya çalışsanız fayda vermiyor, daha beter oluyor. sizi ölü sanmaları gerekiyor önce: bizden bu dünya için ümitlerini kesmeleri gerekiyor. bir ölüyü konuşturamayacaklarını bilirler ve vazgeçerler işkenceden. haksızlığın insan ruhunu nasıl yıprattığını biliyorlar ve bunun için ısrar ediyorlar. herkesin başına bir sorgu yargıcı dikiyorlar: neden bu sözü söylediniz? neden mi? öyle istedi canım. olmaz. bir sebep bulmalısınız. mantık denen bir zehir aşılamışlar. nedenini bulmak sorumluluğunu duyuyorsunuz. canın cehenneme, diyemiyorsunuz. hürriyet, gerçek hürriyet kalkıyor ortadan." - (bkz: oğuz atay) (bkz: tutunamayanlar)

    aslında bana sorarsanız; sadece "kötülüğün kenidisi"ne karşı değil; genel olarak "kötülüğün varlığı"na karşı da direnmemek gerekiyor. kötülüğe maruz kalıp gerçek anlamda madden ve/veya manen istismar edilen kişilerin, bilinçaltlarında karşılarındaki insan ya da durumun "kötü ol(a)mayacağı" önyargısının/sanrısının yattığını düşünüyorum. neredeyse her türlü istismar vakasında, istismar edilenin o ya da bu noktada "kandırılmış" olması ya da hissetmesi bu yüzden. aslında belki de sizi kandırmaya çalışan yok. kötülüğün varlığını inkar ederek içinizde; siz kandırıyorsunuz kendinizi karşınızdakiyle ilgili olarak. velhasıl; kötü insanlar ve durumlar vardır. gözününü kapamayın. hatta bunun çocuklara daha küçük yaştan hayatın bir gerçeği olarak öğretilmesi gerektiği kanaatindeyim. kötülüğün sıradanlığı, es geçilmemeli. tek başına suç psikolojisi alanı dahi yeterinden fazla veri sunuyor bu konuda.

    "kötülük olmasın!" direncinizi kırın. bir keresinde bana çok yakın biri, "sendeki en büyük problem bu kadar iyi olman," demişti sinirle. egomdan, sevgiden vs. o lafın ağırlığını hissedememişim o gün. hatta muhtemelen hoşuma gitmişti. bugün; hayatımda kerelerce, tekrar ve tekrar başıma gelen şeylerde kendi payımı ve sorumluluğumu arıyorum. hayat sizi korumuyor. kimsenin de umrunda filan değilsiniz birkaç çok yakınınız dışında. o yüzden, eğer o pis anlamıyla istismarı hayatınızdan çıkarmak istiyorsanız; öncelikle onun varlığını kabul edin, derim. ihtimal dahilinde görüp ona göre davranmaya başladığınız an, daha güvenli olacak bu dünya artık sizin için...
  • iyi niyeti kötüye kullanmak ile tecavüz etmek gibi iki alakasız kavram için kullanılan ortak kelime. tecavüz gibi net ve vurgulu bir kelimenin alternatifi istismar etmek olamaz.
  • duygusal ilişkilerde istismarcıların takip ettiği bir kalıp var. önce sizi çok iyi hissettirirler, el üstünde tutarlar. en güzel, en iyi, en başarılı sizsinizdir. bir kez ona aşık olduğunuzu anladıklarında, yavaş yavaş hayatınıza nüfus ederler. arkadaşlarınızla daha az görüşmeye başlarınız, yaşamınız onun çevresinde dönmeye başlar. kontrol edebilme derecesine göre, örneğin ilişkiyi bitirme ihtimali gittikçe azaldıkça, evlilik yoluna girilince mesela, önce aşağılayıcı şakalar başlar, sonra o şakalar direkt aşağılamalara, hakaretlere dönüşür öfke patlamaları eşliğinde. hep bir açıklamaları vardır ama, streslidirler, siz öyle yapmasanız onlar da böyle davranmayacaktır, şu ev alınınca, hayat düzene girince, her şey başka olacaktır. siz bu davranışları affetdikçe ya da göremezden geldikçe özürler de ortadan kaybolur. size neyi, ne zaman, nasıl yapacağınızı söylemek isterler, en iyiyi onlar bilir. size çocukmussunuz gibi davranılarlar ama davranışlarında hiç şevkat yoktur. tıpkı kendi çocukluklarında deneyimledikleri gibi. bu sırada ilişkiden çıkmaya çabalarsanız, kendine zarar verme ihtimalleri, sizi travmalarından sorumlu hissettirme, suçluluk duygusuna gark etme ihtimalleri yüksek. sonra bir an gelir, aynı eve girmişsinizdir mesela, ilişki bitti dediğinizde bitmeyecektir, el arttırırlar. agresyon fiziksel olmaya başlayabilir. ılla ki dövmesi gerekmez, kolunuzdan tutup sarsar, parmaklarınızı kıvırır, eşyalarınıza zarar verir. sizi diken üstünde yaşatır, ev içinde hapsolmussunuzdur, yaptığınız her şey yanlıştır, kendinizi sürekli tehlikede hissedersiniz. anksiyeteniz kontrol edilmez hal alır, zihniniz bulanıklaşır, doğruyu yanlışı ayırt etmekte zorlanirsiniz. en basit kararlar bile çok zor hale gelir. evden çıkamamaya başlarsınız, korkaklaşirsiniz, insan içine karışlmakta zorlanırsınız. hatta korktukça, korkunuzun kaynağı o olmasına rağmen, ona sığınırsınız. dışarıya karşı hala melaikedir ama, herkes ne şanslı olduğunuzu düşünüyordur. kariyerli güçlü başarılı bir kadından ayağına görünmez prangalar takılmış bir hayalete dönüşürsünüz. bu cendereden çıkmak daha da zorlaşır. kilo verirsiniz, saçlarınız dökülür, adetiniz duzensizlesir, yaşlanırsınız ama gördüğünüz muameleyi ispat edemezsiniz.

    ...
    nasıl kurtulacağınızı kurtulunca anlatıcam. yakında kısmetse.
  • duygusal olanı idrak edebilmek çok zaman alabiliyor maalesef. üstelik bunun yaş sınırı da yok. yani mesela otuzlarınızda bile duygusal olarak istismar edildiğinizi fark etmeyebilirsiniz, olaya aymanız kırkların sonunu bulabilir. geçen sürede sizi nasıl etkilediğini, neleri engellediğini fark edince hele çok sinir bozucu olabiliyor.

    bunu insanlarla arasına hep belirli bir mesafe koyan biri olarak söylüyorum.
  • istismar, türkçeye arapçadan geçen ve sözlük anlamı olarak iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme anlamına gelen bir sözcüktür.

    istismar etmek, bir kişinin ya da kişilerin iyi niyetini kötüye kullanarak yararlanmak, bir düşünceyi kötüye kullanarak zarar vermeyi hedeflemek, karşısındakinin kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürmek gibi anlamları içerir. istismarlar her toplumda, her kurumda ve her koşulda mümkündür. ahlâk kurallarına ters ve çoğunlukla da yasa dışı olarak değerlendirilir. genelde gücü (ekonomik, sosyal, siyasal ya da cinsel) elinde bulunduranların başkalarına yönelik suistimalleri ve keyfî yönelimleri olarak ortaya çıkmaktadır. burada bireylerin kişisel mahremiyetleri ve temel hak ve özgürlükleri açık bir şekilde ihlal edilmiş olmakta; cinsel istismarlardan tecavüze, zorbalıktan işkenceye kadar ilerleyen istismarlar kişilerde ruhsal ve fiziksel bozukluklara ve hatta can kayıplarına neden olur.

    belli başlı istismar biçimlerini ise;

    *fiziksel istismar: bir kişini rızası olmadan şiddete maruz kalarak fiziksel olarak acı verilmesi;
    *cinsel istismar: bir kişinin rızası olmadan veya fiziksel ve psikolojik baskıya maruz kalarak cinsel amaçlar için kullanılması;
    *psikolojik istismar: bir kişiyi yapmak istemediği bir şeyi yapmaya razı etmek için duygusal durumundan yaralanarak psikolojik baskı uygulanması;
    insan hakları ihlalleri;
    *hayvan istismarı: hayvanlara yönelik şiddet, kötüye kullanım;
    *zorbalık;
    *çocuk istismarı: çocuklara yönelik fiziksel, duygusal ya da cinsel istismar.
  • tecavüz yerine kullanılan kelime.
hesabın var mı? giriş yap