istidat

• anıklık; yetenek, yatkınlık, eğilim.
• "yüksek istidatlı insanlar geç olgunlaşır" demiş japonlar.
• duvar olanı; istinat'tır.
  
  (bkz: istinat duvarı)
• ilk kez geçtiğimiz gün duyduğum, tınısına ve manasına hayran kaldığım harikulade sözcük.
  cümle içerisinde kullanacağım günü iple çekiyorum.
• alm. anfälligkeit
• insanın kim olduğunu belirleyen anahtar kelimelerden biridir.
  
  yaşadıklarımız, okuyup öğrendiklerimiz, hissettiklerimiz, aile ve çevremiz değildir bizim kim olduğumuzı belirleyen bunları yorumlama şeklimizdir. burada saydığım türden etkenler, bilgiler birer harf, alfabe gibidir. biz bu harfleri yaşar, hisseder, okur ve sonra bunları istidadımız doğrultusunda bir araya getirerek kelimeler, cümleler, paragraflar ve nihayetinde bir dünya görüşü, yaşam tarzı benimseriz. işte kimliğimiz bu yorumlardır esasen.
  
  din mesela. bilgiler ortadadır. din şemsiyesi altında bulunan herkes temelde aynı bilgiye muhataptır. fakat bakıyorsun kimi veli olmuş dost olmuş. kimi terörist olmuş kimi sapkınlığa düşmüş.. bir ışid mensubuna sorsan en iyi müslüman o, ötekine sorsan kendisi mehdi. bu oluşumları bir diğerinden ayıran sunulan alfabeden yanlış cümleler çıkarmaları. doğru paragrafları oluşturanlar sessiz sedasız yollarında ilerliyor zaten.
  
  his dünyası da aynı şekilde. saymaya kalksan insanoğlunun hissettiği kaç his var ki. ama bakıyorsun aşkın elinden kimi mevlana hazretleri olmuş, kimi yunus emre hallac olmuş kimi katil olmuş kimi de rezil... tolstoy'da anna karenina olmuş mesela, bir müziyende notaya dönüşmüş.
  
  uzun lafın kısası bizler sahip olduğumuz bilgiler duyduğumuz hisler ve yaşadığımız hadiseler değiliz. istidadımız doğrultusunda yaptığımız yorumlardan ibaretiz.
• doğal yetenek, bir kimsenin ilk defa yaptığı bir şeyde acemilik göstermemesi, hatta başarılı olması.
• bir şeyi yapmaya doğuştan hazırlıklı olma..
• (bkz: kabiliyet)
• kabiliyetten çok, potansiyel kelimesinin karşılığı gibi oluyor. sonradan kazanılabilecek bir yetenek değil, yeteneğin kazanılabilir olup olmaması durumu.