• ozellikle sozleriyle gonulleri fethetmis cem karaca parcasi.

    "guneste demlerim senin cayini,
    yuregimde suzer oyle veririm."

    bolumu en can alici yeridir.
  • her dinlediğimde bir tanrının aşık oluşunu hayal ettiğim şarkı. güneşte demlerim senin çayını... ya da belki aşk insanı tanrılaştırır kimbilir.
  • kim tarafından icra edilirse edilsin, cem karaca gibi söylenen şarkı. her söylenişinde tüm söyleyenler cem karaca olur, o'nu yadeder. öyledir kuralı. bu şarkının en güzel tarzı o şekildedir çünkü, başka şekilde söylenemez.
  • sözlerini de yazayım tam olsun

    gecenin nemi mi düsmüs gözlerine
    ne olur islak islak bakma öyle
    saçini dök sineme derdini söyle
    yeter ki islak islak bakma öyle

    sürerim buluttan tarlalari
    yagmurlar ekerim gögün gögsüne
    güneste demlerim senin çayini
    yüregimden süzer öyle veririm

    ben felegin su çarkina çomak sokarim
    ben felegin tekerine çomak sokarim
    yeter ki islak islak bakma öyle
    ne olur islak islak bakma öyle
  • içerisinde bu güzelim parçaya neden konduğu anlaşılamayan, 50 milyon liralık casio org'un trompet sound'u ile çalınmış 10 saniyelik rezil bir klavye solosu vardır.

    (bkz: ülen milyon mu kaldı)
  • akademi turkiye denen programda baris denen elemanin muhtesem söyledigi ve söylediginde tüylerimin diken diken oldugu sarki
  • insanı mahveden şarkıdır.
    bu kadar içten, bu kadar net ve bu kadar doygun söylenen başka şarkı dinledim mi, bilmiyorum.

    hani cem karaca hırslanarak "ben feleğin tekerine çomak sokarım!" dedikten sonra birden sakinleşip "yeter ki ıslak ıslak bakma öyle..." diyor ya.
    işte orada bitiyorum ben.

    artık şu yazla ne alıp veremediğim varsa, aklıma hemen yaz geliyor.
    biraz rakı kokusu.
    sonra diyorum;
    "güneşte demlerim senin çayını
    yüreğimden süzer öyle veririm."

    iyi ki varmışsın be cem karaca.
  • bu şarkıyı kimbilir ömrüm boyunca kaç kez duymuşumdur, dinlemişimdir. velakin bu gece, gecenin bir vaktinde eş dost toplanmış içerken, hiç de efkârlı filan olmadığım bir anda çalmaya başladı ve hayatımda ilk defa bu şarkının büyüsüne hakkıyla kapıldığımı hissettim. adeta künhüne vardım.

    sevdiğine duyduğun o çaresizlikle karışık isyan hissini bildin değil mi? illa ki gelmiştir başına. işte hatırlat kendine, öyle anlarda bu şarkı çalmalı zihninde, çalmalı ki ondan güç alasın, gereğince o çomağı sokasın hayatın tekerine...
  • alla beni pulla beni ile paslaşan bir şarkıdır efendim bu. her ikisinde de sevdicek için yapılacaklar sıralanır, "ben senin için her şeyi yaparım" vurgusu yer alır. ancak alla beni pulla beni'de aşk daha masum, daha bir çocukça iken bu şarkıdaki duygu daha bir yoğun, daha bir alttan alttandır. bu, sözlerde kullanılan benzetmelerle pekala alakalı iken, "...yeter ki ıslak ıslak bakma öyle" sözleri şarkıyı öyle bir hale sokar ki açık açık acımayla karışık bir sevgi ile duygu yoğunluğu tavana vurur.

    "ne olur ıslak ıslak bakma öyle" denir şarkıda. buna engel olunamazsa göğü ağlatırım, "yağmurlar ekerim göğün göğsüne" denir şarkıda. ama bu denirken, o tarafı dindirmeye çalışırken bizleri mahveder şarkı. o ekilen bulutlar bizim kötü hatıralarımızla beraber yağmur olup düşer üstümüze. bu yüzden tehlikeli şarkıdır. içte enkazlara yol açabilir.
  • anadolu rock nedir diye sorana ders anlatımı şeklinde dinletilebilecek bir parçadır. öyle ki, dinlerken yeşil ormanlar, çorak bozkırlar, karlı dağlar geçer sanki gözünüzün önünden ay yıldızlı tren camında.
hesabın var mı? giriş yap