• the last dance'de yeniden gündeme gelen meşhur handshake olayıyla beraber gözler yine 1992 olimpiyatlarındaki dream team ve thomas'ın dışarıda kalmasıyla ilgili nedenlere çevriliyor. esasen bunun tek nedeni michael jordan ve el sıkmadan sahayı terk ettikleri 1991 doğu finalleri de değil. boşlukları biraz doldurmak gerek.

    jordan ile arasındaki husumetin başlangıç nedeni aslında biraz enteresan çünkü bu hikayedeki gerçek chicago'lu jordan'dan ziyade thomas. doğup büyüdüğü yerde yıllar boyunca yuhalanan isiah'nın, doğduğu yerin takımını tepelere çıkaran jordan ile olan uyuşmazlığı burada başlıyor. thomas çoğu zaman ailesinin evine gittiğinde bile akrabalarının onun formasından daha çok jordan forması giydiğini söyler. jordan'a attığı ilk taş ise 1991'in çok öncesinde, jordan'ın çaylak yılındaki 1985 nba all star'ına dayanıyor. smaç yarışmasındaki ısınmaya takımın eşofmanı yerine sponsoru nike'ın tasarladığı başka bir eşofmanla çıkan jordan dikkatleri üzerine çekiyor. iddialara göre thomas'ın başını çektiği bir grup oyuncu da all star maçında çaylak jordan'ın alçaktan uçmasını sağlayarak topu ona pek göstermiyor. jordan'ın ilk all star maçı 9'da 2 isabetle 7 sayıda bitiyor.

    1987 konferans finallerinde boston celtics'e elenmelerinin ardından dennis rodman, soyunma odasındaki gazetecilere biraz da zevzekçe " larry bird eğer beyaz değil de bizim gibi siyah olsaydı bu kadar iyi bir oyuncu olarak anılmazdı.." diyerek bird'ün beyaz bir basketbolcu olarak bunları yapmasının daha ilgi çekici olduğunu ima etmişti. thomas da bird'ün iyi bir basketbolcu olduğunu belirtmesine rağmen "beyaz olması" ile ilgili kısma katıldığını söyleyerek müthiş bir skandala imza attı. bunun ses kaydını alan bir gazeteci 1987 nba finalleri sırasında da bunu yayınladı. ihale thomas'a kalırken imajına da büyük bir darbe vurdu. iş o kadar büyüdü ki, thomas ve bird 1987 finalleri devam ederken yan yana gelerek bir basın açıklaması yaptı. thomas bu demecin şakayla söylenmiş olduğunu ve ırkçılığa* yorulmaması gerektiği şeklinde günah çıkarsa da bird'ün 1988'de elenirken el sıkmamak için bir nedeni olduğunu söyleyebiliriz. bird, pistons ve özellikle bill laimbeer'dan nefret ederdi.

    o yıllarda arasının çok iyi olduğu magic johnson'la da 1988 nba finallerinin 3. maçında ortaya çıkan atışma aralarına kara kediyi sokuyor. gözler önünde bir dirsek yüzünden başlamış gibi görünen olaylar sonraları daha da sarpa sarıyor. finaller devam ederken dünyaya gelen thomas'ın oğlu için magic ziyarete bile gitmiyor. asıl hikaye ise magic johnson'ın hiv pozitif olduğu dönemde, isiah'nın onun hakkında eşcinsel olup olmadığı ile ilgili bazı dedikodulara karıştığını duyduğunu iddia etmesiyle başlıyor. jackie macmullan'ın 2009'da piyasaya çıkan "when the game was ours*" kitabında da magic bunu birinci ağızdan açıklıyor. thomas bu olanları reddediyor ve 2017 yılında magic johnson ile bir espn programında barışıyorlar.magic, aslında tam olarak ne için olduğunu çok da açıklamadığı bir özür diliyor. fakat 92 olimpiyat kadrosu için thomas'ın önüne taşı koyanların başında onun da olduğunu söylemek çok da zor değil.

    karl malone'la da pek harika bir ilişkileri olmadı. yıllar sonra malone için "jazz'in şampiyonluk kazanamamasında zayıf halkaydı. çünkü faulleri sokamazdı.." diyecek kadar haz etmezdi. stockton ve malone da bariz şekilde isiah'nın karşısındaydı.

    charles barkley de bad boys pistons'dan nefret edenler kervanında kendini sakınmayanların başındaydı. 92 olimpiyat takımının başına chuck daly'nin belki de thomas kararının üzerine biraz toprak atmak için baş koç olarak seçilmesinin ardından "o götlere koçluk edebilen birisi herkese koçluk edebilir.." diyerek pistons hakkındaki düşüncelerini az çok açıklıyordu.

    92 dream team üyelerinden yalnızca clyde drexler, thomas'ın kadroda olmasıyla ilgili bir problemi olmadığını, david robinson ve patrick ewing'in de onun gibi düşündüğünü söylemişti. ağır topların yanında bu üç ismin görüşü de pek önemli değildi zaten. jordan'dan bağımsız, isiah istenmeyen adamdı.

    en nihayetinde, thomas'ın 92 olimpiyat takımından dışlanmasının başlıca nedeni hep jordan üzerinden yürütülür. işin medyatik kısmında bu daha çok satar ve tabi ki hayli etkisi vardır. ama işin aslı, bad boys pistons'ın lideri olarak o takımın temsil ettiği şeyleri sırtlamak zorunda olan thomas'ın o süreçte papaz olduğu her olaya ve kişiye dayanır. thomas her zaman şampiyon bir takım olarak saygı görmediklerinden yakınsa da, tırnak içerisinde "sevimsiz" bir takımın pek saygı görmesini bekleyemezsiniz.

    thomas da hem kendi hatalarının, hem de o dönemdeki bad boys kültürünün yüzü olmasının bedelini dream team'de yer alamayarak ödedi.
  • bu isim, murat murathanoğlu tarafından sylvester stallone dublajı yapan sezai aydın ağzıyla söylendiğinde apayrı bir anlam kazanır, akıllara kazınır: ayyziyahh tağğmıshğ.
  • majesteleri "isiah thomas gelirse ben gelmem" diyerek dream team'den kesmiştir kendisini. o günden beri nefret ediyor jordan'dan.

    ayrıca, pistons - bulls mücadelelerinde jordan'a yapılan fauller insanlık dışıdır. kural ile alakası yoktur. açın izleyin, 3 kişi nasıl tekme tokat dalıyor jordan'a. ona rağmen 30 sayıya yakın bir ortalama ile oynuyor jordan.

    pistons'ın 3. senede yenilmesinin sebebi ise kural değişimi falan değil, pippen'ın prime zamanına girmesidir. prime dönemlerinde jordan ve pippen'ı durdurabilmek için saha içinde aduket atmaktan fazlasına ihtiyacınız vardır.

    jordan'a karşı karın ağrısı olanlar ölene dek lebron diyecektir. basketboldan anlayan ve objektif yaklaşabilen herkes michael jordan'ı tercih edecektir.

    ayrıca, kural değişikliği deniyor, jordan günümüz kuralları ile oynasaydı muhtemelen 40-50 sayı arası ortalama tuttururdu. james harden'ın sakalına değmek bile faul malum şu son yıllarda.
  • meşhur gülüşü ve murat murathanoğlu'nun telaffuzuyla * hatırlanan detroit pistons'ın bad boys lakaplı efsane kadrosunun yıldız oyun kurucusu.

    aynı zamanda nba'in gelmiş geçmiş en iyi 50 oyuncusu arasında yer almıştır.

    1981 yılında indiana üniversitesini ncaa şampiyonluğuna taşıdıktan sonra erken profesyonel olma kararı alarak nba draftı'na katılmış ve 1. tur 2. sıradan detroit pistons tarafından seçilmiştir. kariyeri boyunca 3 kere all nba first team e seçilmiş olmasının yanında 13 yıllık kariyeri boyunca 12 kez all star seçilmeyi başarmıştır. iki kez de all star mvp seçilmiştir.

    kuşkusuz kariyerinin en parlak dönemi iki kez şampiyonluk yaşadığı 1989 ve 1990 yıllarıdır. ayrıca 1990 yılında nba finals mvp seçilmiştir.

    13 aralık 1983'te denver nuggetsa 47 sayı atarak kariyerinin en yüksek sayısına ulaşmıştır
    7 şubat 1985 washington bullets ve 13 şubat 1985 dallas mavericks maçlarında yaptığı 25 asist yine kariyer rekorlarıdır.
    19 haziran 1988'de nba finalleri 6. maçında los angeles lakers'a karşı, sakat bileği ile toparlayarak oynarken 3. çeyrekte attığı 25 sayı halen nba finalleri tarihinin bir çeyrekte atılan en fazla sayısıdır.
    kariyerindeki en büyük hayalkırıklığı kuşkusuz micheal jordan'ın diretmesi üstüne 1992 yılında orjinal dream team kadrosuna davet edilmeyişidir.

    1994 de emekli olduktan sonra nba'ye yeni girecek olan toronto raptors takımının küçük ortağı ve gm'i olmuştur. 4 yıl boyunca başarılı işler yapmış olmasına rağmen büyük ortaklarla anlaşamıyarak ayrılmış ve cba'yi satın almış fakat ticari olarak başarısızlığa uğramıştır.

    2000 yılında larry bird'den boşalan indiana pacers koçluğu görevine getirildikten sonra 2003 yılında bu sefer gm'liğe getirilen aynı isim tarafından görevine son verilmiştir. genç bir kadroya sahip olan indiana'yı 3 sezonun ikisinde play-offa sokmayı başarmış olmasına rağmen her 2 sezonda da ilk turda elendikleri için başarılı bir koçluk kariyeri olduğu söylenemez

    2003'ün aralık ayında sürpriz bi şekilde scott layden'ın yerine new york knicks gm liğine getirilmiş ve yaptığı stephon marbury takası ile dikkatleri bir kez daha çekmeyi başarmıştır.
  • vay arkadaş şu herif için ergen oldum ya şaka gibi. 32 yaşındayım, buraya yazanların çoğu daha altına işerken lisanslı basketbol oyuncusuydum. muhtemelen nba'i benim kadar yakından takip eden insan sayısı 50'nin üzerinde değildir. maçlar haricinde inside the nba ve espn'in programlarını gündelik olarak takip ediyorum.

    aklı başında olan, birazcık zekası olan ve hayatında bir kere nba maçı izlemiş herkes isiah thomas'ın jordan nefretini bilir. adamın gözlerinden okunuyor o nefret. kaldı ki bad boys'un tüm karizmasının bittiği ve kuyruklarını götünlerine sıkıştırarak salonu terkettikleri maç bulls maçıdır.

    daha fazla cevap vermek isterdim fakat burası sözlük, atışmaya gerek yok. muhtemelen cahilin teki hakaret ederek bir şeyler anlatmaya çalışıyor. jordan zaten pazarlama ürünü canım, aslında bok gibi oyuncu. en iyisini bizim ekşiciler bilir zaten.
  • "jordan 80'lerde ki güçlü takımları onların iyi zamanında yenemeden kendi kariyerini sonlandirmistir." tek başına fact tir, ancak context eksikliği vardır. bunu görmek için de bir gerekli şart vardır. zeka ve algı yeteneği. bu yeter şart değildir. yeter şart ise fanboy olmamaktır. 80'lerdeki takımlar da jordan'ın en iyi takımlarını yenmemiştir (ideal olarak 92 ve 96 bulls). aynı mantıkla detroit te 80'lerdeki güçlü takımları onların en iyi zamanında yenememiştir, bu örnek te çoğaltılarak nba tarihinde şampiyon olan takımların çoğuna uygulanabilir. ayrıca oynamasının imkansız olduğu takımları (nba'e '85 girişli jordanın '83 sixers'ı yenmesi gibi absürt mesela, ki bence 80'lerin en iyi 2. takımı) mesela "lebron kobenin lakersının en iyi döneminde şampiyon olamadı" da doğrudur, ancak aklı başında birisi karşılaştırma yaparken böyle birşey söylemez. birileri neden götünden standart uyduruyor orası malum.

    tanım: takımıyla beraber 1988 finallerini 6.maçını son anda kılpayı kaybedip neredeyse three-peat yapmış olan efsane pg.
  • basketbolu bir önceki sezon hiv yüzünden bırakan magic'i dream team'in liderliğine yükseltip isiah thomas'ın safdışı kalmasına magazinel diyenleri gösteren oyuncu.

    bad boys pistons'tan tüm nba oyuncuları ölümüne nefret ediyordu ve bu bile durumu hafife almak olur. o kadronun üyesi olup bulls'a gelen dennis rodman, 2011'de verdiği bir röportajda jordan ve pippen'la saha dışında konuşmadığını itiraf etti. o derece bir nefret vardı bad boys'a yönelik. bill laimbeer bugün hala detroit dışında nefret edilen bir isim mesela. ve haliyle o takımın lideri olan isiah thomas'ın sevilmemesi de normal.

    pippen 2012'deki dream team belgeselinde açık açık isiah'ı istemediğini söylemişken şu olaya magazinel demek gülünç. jordan hakkında her ne kadar elle tutulur bir kaynak olmasa da "cumhuriyetçiler de ayakkabı alıyor" diyecek kadar pragmatist bir adamın bunu itiraf etmesini beklemek naiflik olur. 1985 all-star'ında çaylak jordan'ın burnunu sürtmek için pas verdirmeyen (evet, nba sandığınız kadar steril bir yer değil. 1993 all-star'ında taraftar oylarıyla ilk 5 çıkan orlando'lu shaquille o'neal'ın dakikalarını knicks'li patrick ewing'le bölüşmek zorunda kaldığı bir yer. bilin bakalım doğu all-star kadrosunun koçu kim? knicks koçu pat riley.), 1991'e kadar tüm ligde çirkefliğin kitabını yazan takımı yönlendiren isiah thomas tabii ki de dream team dışı kalacaktı. 1987'de robert parish'i bill laimbeer'ı alenen dövecek kadar çileden çıkaran bir takımdı o takım. ve doğal olarak her oyuncu bu takımdan nefret ediyordu. o yüzden thomas'ın takımda olmaması "zaten 2 pg var, isiah kim?" gibi saçma sapan söylemlerle aklanamaz.

    30 yaşına kadar 11 defa all-star seçilip 2 şampiyonluk kazanan isiah thomas'ın seçilememesini "magic ve stockton varken kim o" seviyesine düşürmeyin. thomas o basketbol katillerinin 2 yüzük kazanmasının en önemli sebebiydi. o kadroya girememesinin tek sebebi nba'in kötü adamı olmasıydı, o kadar. bu da magazinel bir şey değil, bir gerçektir. bir de şu açıdan bakın, eğer isiah thomas bu kadroyu hak edecek derecede bir adam olmasaydı hiv+ olan magic döndürülmezdi, yerine joe dumars gibi o kadronun görece iyi adamlarından olan biri alınırdı.

    edit: süpürme kısmı için uyarı geldi, @mcb okuyorum ben ya'ya teşekkürler. magic'in serinin yarısında olmadığını gözden kaçırmışım, haksız bir değerlendirme oluyor öyle olunca da.
  • hala michael jordan'ı istatistikten ibaret sanan kişiler var. isiah thomas'ın michael jordan'dan nefret etmesi tamamen kuyruk acısı ile alakalı. ayrıca bad boys'un eskiden ne kadar pis bir grup olduğunu sanırım gençler bilmiyor. jordan'a yaptıkları insanlık dışı faulleri bugün lebron'a yapsalar lebron siner ya da kafa göz dalardı. michael jordan ise aksine geri adım atmayan oyun disiplininden de hiç kopmayan muhteşem bir sporcu idi. oyun dışında kötü karakter vs olabilir ama o parkede kazanmak için hiç bir sporcu jordan kadar varını yoğunu sahaya koymaz. o yüzden jordan'ı sadece istatistik olarak kıyaslamak çok yanlış.

    şu videoda jordan'ın içeri yüklenmesinde dennis rodman'ın belinden jordan'ı tutup yere fırlattığı görüntü var. yani bu bad boys zamanında ki kurallar bugün olsa james harden, westbrook, chris paul gibi içeri drive eden kısalar pota altında tekme tokat dayak yerdi.

    https://www.youtube.com/watch?v=uvsox5qw2ta
  • detroit pistons'ın tüm zamanların ; "top çalma , asist , sayı , saha içi isabet , süre alma , oynadığı maç" kategorilerinde birinci sırasındadır.
  • 17 aralik 2006 ny knicks denver nuggets maci'ndaki olayları başlatan sert faulü yapmalarını oyuncularından isteyip istemediği tartışılan, eğer böyle bir istekte bulunduysa ceza almış olması gerektiği bütün spor yazarlarınca iddia edilen kişi.

    aynı spor yazarları bir çok şampiyon takımın ve efsane oyuncunun, potaya sürekli drive eden bir rakip oyuncuyu caydırmada nasıl sert faulleri kullandığını ballandıra ballandıra anlatırken, neden thomas'a bu kadar karşı olduklarını ancak amerikan eyyamcılığıyla açıklayabiliyorum. zira nba yazarı olup new york knicks ve isiah thomas aleyhinde yazı yazmamak bu devirde ayıptır. karşı takım son dakikaya sizin 18 sayı önünüzde giriyorsa ve hala skoru arttırmaya çalışıyorsa, bu tip bir faul yapılır. bakın "yapılır da ne güzel" demiyorum ama yapılmamasını beklemek hayalperestliktir. söz konusu maçtaki faul belki haddinden sert olmuştur ayrı bir konudur. aynı şekilde sonrasında kavga çıkması da, eğer thomas "sert faul yapın" dediyse onun sorumluluğunda değildir zannımca. efendim zamanında jordan ile pippen potaya yüklenen kevin johnson'u yere serince "vay ne takım ruhu" diyeceksin, sonra isiah thomas'a verip veriştireceksin.

    sonuçta thomas olaydan cezasız kurtuldu. ne alakası varsa..
hesabın var mı? giriş yap