• isfahan günleri
    yazar: ilber ortayli

    kaçıncı sefer gidersem gideyim isfahan beni büyülüyor

    "bir zamanlar şark'ın en büyük şehriydi; kuşkusuz bu büyüklüğü ortaçağın teknik imkanları içinde tasavvur etmek lazım. bazı tarihçilerin, özellikle iranlıların 1250'deki moğol istilasından önceki isfahan'ın nüfusunu bir milyon olarak göstermeleri tam bir ölçüsüzlük. aynı ölçüsüzlüğü istanbul ve bağdat için de yaparlar. bir milyonluk halkın yiyeceği hangi araçlarla gelecek; o kadar kişinin günlük kanalizasyona yığdığı hangi suyla temizlenecek, hesaplayan yok.
    şurası açık. isfahan güzeldi ve her zaman güzel, sakinleri de allah yoldan çıkarmasın, her zaman şehirliydi, bugün de öyle. nitekim bir ara şehrin ortasına işbilir belediyecilerin; para kazanırız, hem de şan olur deyu dikmeye çalıştığı -gerçi bizimkilerle kıyaslanamaz-gökdelen, unesco'nun ve iran aydınlarının tepkisini çekti diye "yarı yıkık" duruyor. onlar da açgözlü ama isfahan'ın ortasında veya kenarında çürük diş gibi dikintiler yok. oysa baku'nun iç şehrinde bir kgb şefinin yenilerde diktiği binaya bakılınca; bu gibi rezaletin sadece para hırsı ile izah edilmesi mümkün değil. galiba bizim türk kavminin estetik kıstaslarında önemli bir sapma var. italyanların roma'yı, siena'yı, palermo'yu rezilane binalarla donatması gerekirdi. demek ki, paranın önüne koydukları değerler var. iranlılar da şehirlerini seviyor. sadece isfahan değil; yezd, şiraz, kaşhan ve her yerde bu görülebilir.
    isfahan'ı gezmek, iran'ın tarihini, medeniyetin bu ünlü kompartımanını öğrenmek demektir. şehirde halen küçük bir zerdüşti cemaati var, mabetlerini gezmek ve ibadetlerini izlemek mümkün. şehrin ortasından geçen zayende nehri'nin öbür yakasında, culfa'da ermeni kiliseleri var. isfahan'ın eski mahallelerinin ortasında yahudi sinagogları bulunuyor ama yahudilerin sayısı azalmış. selçuklular devri, bütün haşmetiyle cuma camii'nde, sarıvan denen uzun minareyle isfahan'da yaşıyor; fakat şehre zorlukla vize alıp gelen avrupalı turist grupların yanında, iran'a vizesiz gelebilecek türk gruplara hiç rastlanmıyor. oysa sanırsınız ki, isfahan'dan çıkmayacağız; türkiye'de iddiaların aksine, milliyetçiliğin zayıf bir duygu olduğunu bu gibi durumlarda gözlemek mümkün. prag'ı istila eden alman kalabalıkların, iktisadi vaziyette çalkantılar olsa bile anadolu'da ve mısır'da hellenizmin izlerini arayan yunanlı turist grupların ilgisini, türkler arasında göremeyiz.
    "isfahan nısfh-ı cihan" yani dünyanın yarısı denmiş; istanbul gibi kendisine hor davranılsa, isfahan'da bu lafı doğrulayacak hiçbir şey kalmazdı. oysa nehir üstündeki italyan rönesansı'nın etkilerini taşıyan sisepol (33 kemerli köprü), hacıpol gibi köprülerin tadını çıkaran isfahanlıların şehirlerini ne kadar sevdikleri belli.
    bu arada biraz mahalle dedikodusu yapalım. kahvelerdeki kalın duvarların içindeki pencere pervazlarına gençler, kız-oğlan yerleşmiş nargile çekiyorlar. artık el ele gezen gençleri görüyorsunuz; "aşna fişne artmış değil, açığa çıktı" diyorlar. ramazan'ın ilk günü birtakım restoranlarda oruç yiyenlerin sayısı da bir hayli kabarık gibi.
    isfahan 17'nci asırda düzenlenen nakş-ı cihan adlı ünlü meydanıyla bilinir. şah mescidi, şeyh lütfullah mescidi yanında babıali'nin daha türkçesi olan "ali kapu" denen hükümet binası şehre bir hava veriyor. isfahan güzel. çölün kenarında zümrüt yeşili. bu bölgede su, dikkatle kullanılıyor. dünyanın derdi bir yana, kaçıncı sefer gidersem gideyim isfahan beni büyülüyor...."

    kaynak:http://www.milliyet.com.tr/…/04/pazar/yazortay.html
  • şehrin mottosu "esfehan nesf-e cehan" (isfahan dünyanın yarısına bedeldir) olan şahane şehirdir.

    tebrizliler buna karşı atağa geçerek şöyle derler: "eger tebriz nebaşed"( eger tebriz olmasaydı)

    istanbul'dan biz de onlara şöyle deriz: "estanbul heme cehan est eger sed esfehan başed" (yüz isfahan olsa da istanbul cihanın hepisidir.)
  • iranın vakti zamanında en güzel şehri. sanat, bilim, ticaret ne var ise burada imiş. gidilesi görülesi yer.
  • iran azerileri dışındaki iranlı tüm halkların 'isfehan nisf-i cehan' (isfahan dünyanın yarısıdır) diye tarif ettikleri şehr-i tarikh u temeddun. ancak iran azerileri 'isfehan nisf-i cehan/eger tebriz nebaşed' (isfahan dünyanın yarısıdır/eğer tebriz var olmayaydı) derler.

    isfehan, iran'ın gezdiğim şehirleri arasında en büyüleyicisiydi. birşeyler içmek için buluştuğumuz isfahanlı couchsurferdan öğrendiğim kadarıyla isfahan'ın adı sepah kelimesinden geliyor. ordu demekmiş yani. isfahan'da uluslararası kowsar otel ve abbasi otel var tavsiye edebileceğim. hatta abbasi otel söylediklerine göre dünyanın en eski oteliymiş. çeharbag caddesi üzerinde. kowsar otel ise siosepol'e yakın.

    monar jomban (sallanan minareler) ziyareti çok eğlenceliydi. minareler mimari bir hatadan dolayı sallanıyor ama yıkılmıyormuş. minarelerden birinii sallayan bir görevli var. saat başı çıkıp gelen turistler için minareyi sallıyor diğer minarede onunla birlikte sallanıyor ve minarelerdeki çanlar çalmaya başlıyor. evet çan var minarelerde. benim en çok dikkatimi çeken minarelerin olduğu bina kompleksinde otantik bir derviş türbesi vardı.

    siosepol ve pol-é khaju'da bu senenin temmuz'unda da su yoktu. zaten su sorunu vardı o vakitler isfahanda taksicinin söylediği kadarıyla. pol-é khaju'yu ziyaret ettiğimiz gün iran şiileri için 'tevelludu imam mehdi' günüydü. (imam mehdi'nin doğumgünü). köprünün altında iranlılar şarkı söylüyorlardı. geleneksel iran ezgileri. biz de katıldık türkü söyleyenlere.

    kutlamalar çok ilginçti. arabalara balon bağlayıp konvoy yapıyorlar ve araçlarda bangır bangır müzik çalıyorlar. şerbetler, tatlılar dağıtılıyordu heryerde. kutlamaya özel çorbalar kazanlarda pazar yerlerinde kaynatılıyordu.

    insanlar, yaz olduğu için, güneş battıktan sonra kuru nehrin kenarındaki yeşillik ve parklara piknik yapmaya gidiyorlardı. anladığım kadarıyla zaten piknik iranilerin milli sporu.

    ama o 'dünyanın haritası' anlamına gelen naksh-é cehan meydanı kadar etkileyici hiçbir şey yoktu isfahan'da. ali gapunun üzerinden imam camii'ni (şah camii de deniyor) ve ardındaki isfahan panoramasını izlemek mükemmel bir histi. yalnız aklımda kalan en ilginç ayrıntı ali gapu'daki dik merdivenlerdi.

    çarşının bir köşesindeki gayseriyye çarşısını isfahanlı couchsurfer'ımızla gezdik. kayserili bir arkadaşımla yapmıştım ziyareti. o yüzden çok anlamlı buluşmalar yaşandı bir anlamda. zaten isfahan şehir olarak kayseri'ye; isfahanlılar ise yetenek ve kişilik olarak kayserilere benziyorlar bence. kayserililerin ticaret için nerelere geldiğini görmüş olduk. tabi isfahanlıların da kayseri'yi ikinci vatan bildiklerini de öğrenmiş olduk.

    imam camii kubbesindeki çinilerdeki mavi derinliğe hayran kaldım. iran camiilerindeki kubbe sistemi çok otantik gelmiştir bana oldum olası zaten.

    nizamülmülk'ün türbesini bulmak için çok uğraştık ancak kimse yerini bilmiyordu. hatta bir kişi '-yıktı devlet orasını' gibi birşey söyledi.

    vank kilisesi'ni de gezdik jolfa dedikleri ermeni semtindeki. kilisenin içerisindeki freskler hıristiyan kıssalarını o denli teferruatlı bir şekilde anlatıyordu ki şiddet içeren konuşma ve görüntülere zerre dayanamayan arkadaşım kendini zorla dışarı attı kiliseden.

    çehel sotun (kırk sütun) kişisel olarak favorim. çünkü bu kompleksin duvarında 1514'te osmanlılar ve safeviler arasında yapılan çaldıran savaşı tasviri bulunmakta. iranlılar, çaldıran savaşı'nı şah ismail'in kazandığını düşünüyorlar. çehel sotun'da kırk tane sütun yok bu arada. yirmi tane aslında. ancak binanın önündeki havuza düşen sütunların yansımaları nedeniyle kırk sütun (çehel sotun) deniyor.

    içerisinde insanların satranç oynadığı, yazın sıcağından kaçıp serinlediği heşt beheşt (sekiz cennet) bahçesi gülhane parkından katbekat daha güzel doğrusunu söylemek gerekirse.

    isfahan halkı, gezi boyunca karşılaştığım tüm iran halkları gibi çok mihmandar(misafirperver), mihriban(şefkatli) ve yardımsever.

    iran'a gidip de isfahan'a gitmemezlik etmeyin efenim. gittiğinize değmez iran'a allah muhafaza.
  • türkiye'nin neden iran olamayacağının kanıtıdır. esrarlıdır, tarihidir ve yaşadığı tüm yıkımlara rağmen dimdik ayaktadır.
  • şarktır isfahan.
    ve herkes ölmeden önce en az bir defa mutlaka nakş-i cihan meydanında, akşam vakti, çarşının üzerindeki çayhanede çay ve nargile içmelidir.
  • eski iran başkenti. belki şu anda siyasi açıdan bu özelliğini tahran'a kaptırmış olsa da tarihi ve kültürel açıdan iran'ın kalbi olmaya devam ediyor. 24 saate sıkıştırılmış bir gezide bile kendine hayran bırakmayı başardı. ama en büyük şanssızlığım kısıtlı vakitten ziyade gidiş zamanım oldu sanırım. kış mevsimi olmasından dolayı meşhur siosepol ve khaju köprülerinin altından su akmıyordu. sadece burda yılbaşı kabul edilen nevruz zamanında iki haftalık bir periyotta köprülere su verildiğini öğrendim. aynı şekilde muazzam güzellikteki nakş ı cihan meydanındaki havuzlar da boştu ve meydanı en mükemmel haliyle görme fırsatım olmadı. fakat sanırım en çok üzüldüğüm kısım ise chehel sütun (40 sütun) sarayının önündeki havuzun boş olmasıydı. zaten saray, ismini girişindeki 20 sütunun havuzda yansıması sonucu oluşan 40 sütundan alıyormuş. bir daha gitme fırsatım olmazsa bu da sanırım içimde kalıcak. bunun dışında cuma olması nedeniyle, halen aktif olarak eğitimin devam ettiği medreselere (belki de ders olduğu için giremedim, bilemiyorum) ve ali qapu sarayına giremedim. fakat cuma namazının çıkışındaki kargaşadan faydalanıp şah cami'sine girebildim. geniş avluları, nerdeyse tüm iç kısmı kaplayan mozaikleri ve büyük ve görkemli kubbesiyle tam bir başyapıt.

    bunların haricinde nakş ı cihan meydanını çevreleyen ve 2 km uzunluğundaki çarşı, culfadaki vank ermeni kilisesi ve müzesi ve titreyen minareli cami diğer gezme fırsatı bulduğum yerlerdi. ayrıca zerdüştlerin ateşgahına (şehir merkezine yakın bir tepe ve yaklaşık 10-15 dakikalık bir tırmanış gerektiriyor) tırmanmak yorucu bir tecrübeydi ama yukardan isfahan'ı seyretme zevki buna değiyor. ama sanırım isfahan'daki en büyük sürpriz ise burda bulunan kuş parkıydı. onlarca türden farklı kuş büyük ve geniş bir alanda ziyaretçilerin görüşüne sunulmuş durumda. kuşların bir çoğuna dokunma mesafesindesiniz ve park gerçekten hoş bir ortam sunuyor.

    sonuç olarak isfahan iran'ın mutlaka görülmesi gereken şehirlerinden ve mümkünse gezinizi nevruz zamanına ya da yaz mevsimine denk getirmeye çalışın. o zamana kadar buralarda olur muyum bilmiyorum ama nevruz zamanı bir daha gitmek ve en güzel haliyle görmek istiyorum.
  • oryantalist ya da doğu romanlarının güzel mekanı hafif karanlık, şarap ve kadın kokan bir ortamı akla getirir hep...
  • bush ve şaron yönetimlerinin nükleer tesis*. bahanesiyle vurmak istediği şehirdir bu.

    nil*, kenan*, mezapotamya*'tan sonra şam ile birlikte vurulmayı bekleyen tarih/bilinç.
  • isfahan, iran'da bir bolge ismidir aslinda. tarihte, ortadogu'nun ticaretinin en gelismis yerlerinden biridir (iskenderiye, istanbul ve muskat'dan sonra).
hesabın var mı? giriş yap