• xxiv. teğlük kulun irkek yonda emiğ tileyürkün ortu yütürük tün ortu kanta neğüde bolgay ol tir ança bilinler yabız ol

    "(bir) kör tay erkek attan şifa dileyor öğleyin yüklü olarak gece yarısı kanlı olarak ne vaziyettedir bu bunu biliniz fenadır bu."

    xviii. kerekü içi ne teğ ol tüğünüki ne teğ ol közünükki ne teğ körüklüğ ol eğni neteğ edğü ol bagışı ne teğ var ol tir ança bilinler ayıg edğü ol

    "çadırın içi nasıldır? onun duman deliği nasıldır? pencereleri nasıldır? iyidir. ipleri nasıldır? vardır. bunu biliniz fena iyidir bu."

    liii. boz bulıt yorıdı budun üze yagdı kara bulıt yorıdı kamıg üze yagdı tarıg bişdi yaş ot öndi yılkıka kişike edğü boltı tir ança bilinler edğü ol

    "boz bulut yürüdü. halkın üstüne yağdı. kara bulut yürüdü. her şeyin üstüne yağdı. ekinler oldu. taze ot fışkırdı. atlara, insanlara iyi oldu. bunu biliniz iyidir bu."

    lvi. öğrine kutlug adgır men yagak ıgaç yaylagım kuşlug ıgaç kışlagım anda turupan menileyür men tir ança bilinler edğü ol

    "tavlada mesud ayğırım yapraklı ağaç (altı) yaylağım; kuşlu ağaçlar kışlağım burada durarak zevk alırım. bunu biliniz iyidir bu."

    xlviii. kara yol tenri men sınukının seper men üzükinin ulayur men iliğ itmiş men edğüsi bolzun tir ança bilinler

    "kara yol tanrısıyım. kırılanları birleştiririm; yırtılanları bir araya koyarım; ülke tanzim ettim. iyisi olsun. bunu biliniz."

    xxv. eki öküzüğ bir bukarsıka kölmiş kamşayu umatın turur tir ança bilin yablak ol

    "iki öküzü bir kösteğe bağlanmış hareket edemeden durur. bunu bil fenadır bu."

    xxxii. bir tabılku yüz boltı yüz tabılku min boltı min tabılku tümen boltı tir ança bilinler asıgı bar edğü ol

    "bir gül yüz oldu. yüz gül bin oldu. bin gül on bin oldu. bunu biliniz faydası var iyidir bu."
  • türkçe dil özellikleri gösteren ve tamamı elimize geçmis falla ilgili tek eser ırk bitig'dir.

    turfan'da bulunmuş bu el yazması, göktürk yazısı ile yazılmıştır.

    10. yüzyıldan veya daha önceki bir zamandan kalma olduğu zannedilmektedir.

    ırk bitig’in, maniheist bir çevrede yazıldığı düsünülüyorsa da, eserde ne maniheizm’le ne de baska bir dinle ilgili herhangi bir motif yoktur.

    ırk bitig yazması, tarihî uygur devletinin hakim bulunduğu bir coğrafyada yazılmış ve ele geçirilmis olmasına rağmen dil yönünden uygurcaya değil, göktürkçeye yakındır." diyerek genel kültür bilgimizi verdikten sonra sadede gelelim.

    öncelikle ırk bitig, fal kitabı demek.

    buradaki "ırk" sözcüğü, eski türkçede fal anlamına geliyor. ilk şaman olan arkıl/ırkıl ve oğuzun bilgiç veziri olan "lrkıl han" adlannın temeli de "fal" anlamına gelen "ırk" sözcüğüne dayanmakta.
    bitig ise, kitap anlamına geliyor.

    şimdi, ırk bitig’de 65 tane fal var. her falda önce üç tane şans sayısı ardından fal metni, en son olarak da falın iyi veya kötü olduğunu belirten sonuç bulunuyor.

    şans sayıları (mesela 3-2-3) eserde ooo oo ooo şeklinde gösterilmiş.

    sayıların en küçüğü 1, en büyüğü ise 4. bu durumda basit bir matematikle fal sayısı aslında 64 olmalıydı. yani bir fal fazla. gerçekten de bu noktada sorun var çünkü falda 1-1-3, 1-2-4, 3-1-1 eksik, 1-1-4 ve 3-1-3 iki defa geçiyor, 3-4-1 sans sayısı ise üç defa geçiyor.

    bu durumda bazı sayıların unutulduğu, bazılarının ise birden fazla kullanıldığını anlıyoruz. (muhtemelen yazar taslak üzerinde son düzeltmeleri yapacak zaman bulamadı.)

    fal bakan kişi (büyük bir ihtimalle her yüzünde o, oo, ooo ve oooo şeklinde şekil veya delik bulunan kare prizma şeklinde bir fal çubuğu bu) elindeki çubuğu peş peşe 3 defa atarak kendi falını buluyordu.

    ondan sonra çıkan sayılar neyse (mesela 2-3-1/oo ooo o) falda bu maddeyi bulması gerekiyordu.

    burada da yine şöyle bir zorluk vardı. fallar sistematik olarak sıralanmadığı için kişi kendi şans sayısının olduğu falı bulmak için kitabın tamamını taramak zorunda kalabiliyordu. (ya sizin rakam en sondaysa:))

    bir diğer nokta da şu, ırk bitig fal metinlerinde öyle 'üç vakte kadar para gelecek' ya da 'kız çocuğun olacak' gibi cümleler yok.

    onun yerine mesela 'oğlan şahin tuttu, bu iyidir' gibi ifadeler var. artık bunu nasıl yorumlayacağınız sizin takdirinize kalmış. ıçinizden bir dilek tutup sondaki 'bu iyidir/bu kötüdür' ifadelerinden çıkarımlar yapabilirsiniz diyeceğim ama bazı fallarda o da belirsiz, olumlu veya olumsuz herhangi bir yargı yok.

    netice olarak işin fal kısmını bir tarafa bırakırsak ırk bitig, kağıda basılı (bilinen) en eski türkçe eserlerden biri olarak sadece türk dünyası açısından değıl bütün filologlar için önemli bir eserdir.

    (2-2-2)
    1. göğün oğluyum. sabah akşam altın taht üzerinde oturarak mutlu oluyorum. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-4-4)
    2. alaca atlı yol tanrısıyım. sabah akşam (atımla) rahvan gidiyorum. (bu yol tanrısı) güler yüzlü iki insanoğluna rastlamış. insanoğulları korkmuş. (yol tanrısı) korkmayın, demiş, (size) kut vereceğim demiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-3-3)
    3. altın kanatlı yırtıcı (bir) kartalım. vücudumun tüyleri henüz tam büyümemiş olmakla birlikte, deniz (kıyısın)da yatarak dilediğimi tutuyor, sevdiğimi yiyorum. onca güçlüyüm. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-1-1)
    4. beyaz tekir renkli doğan kuşuyum. sandal ağacı uzerine oturarak eğlenirim. öylece biliniz...

    (2-4-2)
    5. bey kişi atlarına varmış; ak kısrağı kulunlamış. ona altın damgalı aygırlık yaraşır. develerine varmış, beyaz devesi yavrulamış. ona altın burunluklu buğralık yaraşır. evine gelmiş, üçüncü olarak da karısı bir oğlan doğurmuş. ona beylik yaraşır, der. bahtiyar bey imiş, bu çok iyidir.

    (1-2-2)
    6. (bir) ayı ile (bir) domuz (bir) dağ geçidinde çarpışmışlar imiş. ayının karnı yarılmış, domuzun azı dişleri kırılmış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-1-2)
    7. adam koşarak gelir. iyi haber getirir. biliniz ki bu iyidir.

    (1-2-3)
    8. altın başlı yılanım. altın kursağımı kılıç ile keserek nefsimi kopar ininden, başımı kopar evinden, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (3-2-1)
    9. büyük (bir) ev yanmış. katına kadar (sağlam yeri) kalmamış, köşe - bucağına kadar (yanmadık yeri) kalmamış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-4-3)
    10. esneyip duran kaplanım. kamışlar arasında başım (görünür). onca cesur (ve) onca erdemliyim. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-4-2)
    11. sarı atlı haberci, serbest atlı elçi iyi haber getirir. biliniz ki bu çok iyidir.

    (2-4-3)
    12. adam ava gitmiş. dağda düşmüş. tanrı göklerde (güçlüdür), der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (3-4-2)
    13. dindar (bir) yaşlı terk edilmiş kamp yerinde (yalnız) kalmış. yağlı bir kepçe bulup yalamış, (öylece) hayatta kalmış, ölümden kurtulmuş, der. öylece biliniz...

    (2-3-4)
    14. (bir) kuzgunu ağaca bağlamışlar. sıkı bağla, iyi bağla, der. öylece biliniz...

    (1-4-1)
    15. yukarıdan sis bastırdı, aşağıdan toz kalktı. kuş yuvasından uçup yolunu kaybetti, geyik yavrusu koşup yolunu kaybetti, insanoğlu (da) yürüyüp yolunu kaybetti. (bunlar) yine tanrı lütfu ile üçüncü yılda sağ salim (buluşup) görüşmüşler. hepsi (de) mutlu olur, sevinirler, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-1-4)
    16. zayıf at semirdi. (kaldığı) yerini düşünüp koşarak gitmiş. yolda karşısına (bir) hırsız çıkmış, (atı) tutup (üstüne) binmiş. (at hızlı koşmaktan) yelesine ve kuyruğuna kadar yara bere içinde kalmış, kımıldayamadan duruyor, der. öylece bilin. bu fal kötüdür.”

    (2-3-3)
    17. (bir) binek atı çölde yorgunluktan (ve susuzluktan) bitkin hâlde kalakalmış. (sonra) tanrı’nın inayeti ile dağ üstünde yol (ve) su görerek, dağ çayırında (da) taze ot görerek yürüyüp gitmiş; su içip ot yiyerek ölümden kurtulmuş, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-4-1)
    18. çadırın içi nasıldır, bacası, penceresi nasıldır. manzaralıdır. damı nasıldır? güzeldir. ipleri nasıldır. vardır. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (4-1-3)
    19. beyaz at rakibini 3 kez seçti ve dilsiz birine dua etmeye gönderdi. korkma. iyice yalvar. biliniz ki bu iyidir.

    (2-2-3)
    20. dişi deve(li) (bir) erkek deveyim. ak köpüklerimi (ağzımdan öyle) saçarım (ki)
    yukarıda göklere erişir, aşağıda yer(in dibin)e girer. uyuyanları uyandırıp yatanları kaldırırım. onca güçlüyüm. öylece biliniz. bu iyidir.

    (3-3-1)
    21. yaşlı hut hut kuşu gün ışımazken öttü. heyecanlanmayın, görmeyin, ürkmeyin. öylece biliniz.

    (1-1-2)
    22. (bir) kadın aynasını göle düşürmüş. (bu yüzden) sabah söyleniyor, akşam sızlanıyor, der. öylece biliniz. bu üzücüdür, çok kötüdür.

    (4-4-2)
    23. çocuk/oğlan yeni bir şahin buldu. eti kutlu olsun. öylece biliniz. bu iyidir.

    (3-1-3)
    24. kör (bir) tay (emmek için) erkek atta meme arıyor. güpegündüz kaybedip gece yarısı nerede, nasıl bulacak, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (3-1-3)
    25. iki öküzü bir sabana koşmuşlar. (öküzler) kımıldayamadan duruyor, der. öylece bilin. bu fal kötüdür.

    (4-2-1)
    26. şafak söktü ve yer aydınlandı ve güneş doğdu. her şeyin üzeri aydınlık oldu, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-2-2)
    27. zengin (bir) adamın koyunu ürküp kaçmış. (yolda bir) kurda rastlamış. (o sırada) kurdun ağzı zehirlenmiş (koyun böylece) sağ salim kalmış, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-1-1)
    28. han tahta çıktı. orduyu kurdu, şehri inşa etti, yükseltti, her taraftan güç topladı, sevindi, her tarafı süsledi, diyor. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-3-2)
    29. (bir) sakatatçı çocuklarını (ve) karısını rehin olarak koyup (bir yarışta, kesilen koyunların) iç organ ve bağırsaklarını oymaya gitmiş. (yarışta) çocuklarını (ve) karısını kaybetmemiş, üstelik doksan koyun kazanmış. çocukları ve kadını hep seviniyorlar, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-2-3)
    30. yoksul (bir) adamın oğlu (para) kazanmaya gitmiş. yolculuğu yararlı olmuş. neşe ve sevinç içinde (eve) geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (1-4-4)
    31. (bir) kaplan avlanmaya gitmiş. avını bulmuş. (avını) bulup yuvasına neşe ve sevinç içinde geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (1-1-4)
    32. bir hünnap yüz oldu. yüz hünnap bin oldu. bin hünnap on bin oldu, der. öylece biliniz: yararı var, iyidir.

    (4-2-4)
    33. adamın biri keçeyi suya sokar. sertçe bağla, sıkıca vur, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (2-4-4)
    34. bir han sefere çıkmış, düşmanı mızraklamış. (askerlerini) göç ettire kondura geliyor. kendisi ve askerleri neşe ve sevinç içinde karargâhına doğru geliyor, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-3-4)
    35. (bir) adam orduya gitmiş. yolda atı yorulmuş. adam (bir) kuğu kuşuna rastlamış. kuğu kuşu (onu) kanatlarına vurup onunla uçmuş ve anasına babasına eriştirmiş. anası babası neşe ve sevinç içinde, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (4-1-1)
    36. (sende) çok atı olan (bir kişinin) sevinci yok; (öte yandan, sende) az atı olan bir kişinin korkusu (da) yok. (uzun sözün kısası), uçuşan bayraklarla kutlanacak iyi bir talihin yok, der. öylece biliniz. bu çok kötüdür.

    (1-3-4)
    37. yaşlı bir öküzü, bir karınca, belini biçerek yemiş. öküz yerinden kımıldayamadan duruyor, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (3-1-4)
    38. (bir köle kız) kamışlar arasında (yalnız) kalmış. tanrı (bunu) doğru bulmamış. (bu köle kız) hatun olsun!, der. öylece biliniz. bu iyidir.

    (2-2-4)
    39. demir kırı (bir atın ayaklarını) çapraz olarak kösteklemişler. (at) kımıldayamadan duruyor, der. öylece biliniz. bu kötüdür.

    (4-4-1)
    40. cesur bir genç, omuzları açık, okunun ucu ile yalçın kayaları yara yara yapayalnız yürüyor, der. (bu genç) öylesine güçlü imiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-2-4)
    41. ak benekli, bir inek doğurmak üzere imiş. öleceğim, (galiba) demiş; (fakat ölmemiş,) ak benekli bir erkek buzağı dünyaya getirmiş. (bunu) tanrı’ya kurban etmek uygun olur, (çünkü inek böylece) kötü talihinden kurtulmuş olur der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-1-4)
    42. bir kadın kabını kacağını bırakıp gitmiş. sonra iyice düşünmüş. kabımdan kacağımdan ayrı nereye gidiyorum ben, demiş. sonra yine gelmiş, kabını kacağını sapasağlam bulmuş. mutlu olup seviniyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-3-4)
    43. bir şahin, su kuşu avlamaya gitmiş. (ama) yırtıcı bir kartal yerinden uçup karşısına çıkmış, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-4-2)
    44. bir şahin (işte) bir tavşan! diyerek göklerden aşağı inmiş ve (tavşanı) kapmak istemiş. (bu arada) şahinin pençeleri yolunmuş ve sıyrılmış. şahin pençeleri yolunmuş olarak uçup gitmiş, tavşan derisi soyulmuş olarak koşup gitmiş. (fal) böyle diyor. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-3-2)
    45. geyik yavrusuyum. oysuz ve susuz nasıl yapabilirim nasıl hayatta kalırım der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-3-3)
    46. bir deve bir bataklığa düşmüş. bata bata (yine) yemeye devam etmiş, (fakat) kendisini (de) bir tilki yemiş, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (1-1-4)
    47. adamın biri konukluğa gitmiş. (yolda) tanrı’ya rastlamış. (ondan) şans dilemiş. (tanrı da ona) şans vermiş: ‘ağılında atların olsun, ömrün uzun olsun!’ demiş. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-4)
    48. yaşlı yol tanrısıyım. senin kırıklarını onarırım, çıkıklarını yerine oturturum. (nitekim) ülkeyi (de) düzene sokmuşum. hayırlısı olsun, der. öylece biliniz...

    (3-4-1)
    49. bir kaplan avlanmaya gitmiş. orta yerde bir yaban keçisine rastlamış. benekli yaban keçisi gidip yalçın bir kayaya çıkmış, ölümden kurtulmuş. ölümden kurtulup sevinç ve neşe içinde yürüyüp gidiyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-4-3)
    50. demir kırı atın kuyruğunu düğümle ve onu osurtuncaya kadar son süratle sür; yağız atı (da) yıkılıp yere yayılıncaya kadar koştur. (öyle ki) dokuz kat teyeltin yırtılıp delininceye kadar terlesinler, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-3-3)
    51. yırtıcı bir kartalım. yeşil kayalar yazlığım, kızıl kayalar kışlığım. dağlarda kaldığım için mutluyum. öylece biliniz...

    (3-1-2)
    52. adam kaygılı, gök bulutlu oldu. bulutlar arasından güneş doğmuş, kaygılar arasından (da) sevinç gelmiş, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-3-2)
    53. boz bulut yürüdü, halk üstüne yağmur bıraktı, kara bulut yürüdü her şeyin üstüne yağmur bıraktı. ekinler olgunlaştı, taze otlar çıktı. hayvanlar ve insanlar için iyi oldu, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (1-3-1)
    54. kölenin sözü beyinden ricadır, kuzgunun sözü tanrı’ya yakarıştır. (bunları) yukarıda tanrı işitti, aşağıda insan bildi, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-1-2)
    55. yiğit bir adamın oğlu savaşa gitmiş. savaş alanında (kendine) güçlü bir sözcü türetmiş, der. evine doğru gelirken kendisi ünlü ve mutlu, atı (da) yetkin olarak geliyor, der. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (2-3-1)
    56. sürüsü ile mutlu bir aygırım. cevizlikler yazlığım, kuşlu ağaçlar kışlağım. buralarda yaşayıp mutlu oluyorum, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-2-1)
    57. su kabı tükenmiş, donmuş. güneşin altında nasıl donabilir. biliniz ki bu falın basında biraz keder var, sonra iyidir.

    (3-2-2)
    58. (evin) oğlu babasına anasına öfkelenerek kaçıp gitmiş. (sonra) yine düşünmüş, (geri) gelmiş. anamın öğüdünü alayım, babamın sözlerini dinleyeyim diye (geri) gelmiş, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-2-3)
    59. bir yıla erişmişi kokutmayayım, bir aya erişmişi bozmayayım. hayırlısı olsun, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (4-3-1)
    60. dokuz çatallı boynuzu olan erkek geyiğim. yüksek dizlerimin üstüne çıkarak böğürürüm. (beni) yukarıda tanrı işitmiştir, aşağıda insanoğlu bilmiştir. onca güçlüyüm, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-1)
    61. turna kuşu tüneğine konmuş. farkına varmadan tuzağa takılmış, uçamadan
    oturuyor, der. öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    (2-1-3)
    62. yargun denilen hayvanım. yazlık dağıma çıkarak yazı geçiriyorum. mutluyum, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (2-1-2)
    63. hanın ordusu ava çıkmış. avlak içine bir erkek karaca girmiş. (onu) elleri ile tutmuşlar. (hanın) bütün sıradan askerleri seviniyor, der. öylece biliniz. bu fal iyidir.

    (3-4-1)
    64. ak boyunlu gri bir şahinim. manzaralı kaya(lık)lara konup etrafa bakınırım, üstü
    cevizle dolu kavak üzerine inip yazı geçiririm, der. öylece biliniz. bu çok iyidir.

    (3-3-2)
    65. semiz atın ağzı sertleşti. sahibi (onu iyileştirmek için hiçbir şey) yapamıyor, der.
    öylece biliniz. bu fal kötüdür.

    okuma yapılan ve yararlanılan kaynaklar:
    talat tekin - ırk bitig
    jean paul roux - eski türk mitolojisi
    celal beydili - türk-mitolojisi-ansiklopedik sözlük
    ceval kaya - ırk bitig’de falcılık
  • runik türk alfabesi kullanılmış ve taşa kazılı olmayan tek eser değildir. başka buluntular da vardır. ancak az sayıdaki örnekten biri olduğu doğru.

    yazının gayet okunaklı olmasından özel olarak hazırlandığı anlaşılıyor. taşıdığı önem bu kadar yüksek olmayan yazıların ekseriyetle pek okunaksız, düzensiz olduğunu görüyoruz.

    ayrıca, "doğan" kelimesinin (kuş olan yani, eski hâli "togan") ilk geçtiği yer sanıyorum bu kitaptır.
  • 9.-10. yy. mani muhitinden göktürkçe fal kitabı. 60 küsur parça. ilk thomsen okumuş. çevriyazısına şurdan ulaşılabilir: http://web.sakarya.edu.tr/…ygur/html/irk_bitig.html hüseyin namıl orkun "eski türk yazıtları"nda çevriyazısını yayımlamış ve metni kaşgarlı'ya danışarak çevirmiştir. bu kitapla nasıl fal bakıldığını şöyle açıklıyor:

    "bu eser 65 paragraftan ibarettir. her paragrafın başında birden dörde kadar içleri kırmızı mürekkeple dolu siyah daireler vardır. bu dairelerin mahiyeti son zamanda anlaşılmıştır. thomsen'in izah edemediği bu daireler zarların göstereceği rakamları gösterir. bir zarı üç defa attıktan sonra mesela birincisinde bir numara, ikincisinde 3, üçüncü atılışta da dört rakamı çıkar ise bu kitabın bir, üç, dört yuvarlıklı paragrafına bakılır..."****

    ayrıca (bkz: codex cumanicus)
  • tahminen 930 yılında göktürk harfleriyle (runik) kaleme alınmış olan ırk bitig, mani muhitinde yazılmış önemli bir eserdir. içinde dine ait unsurlar bulunmakla birlikte dini bir eser değildir; bir fal kitabıdır ve şairane bir üslupla yazılmıştır. kitap, her biri ayrı bir fal olarak yorumlanan 65 paragraftan meydana gelir.

    ırk bitig'in son derece ilgi çekici bir yapısı ve üslubu vardır. her fal; "şöyle biliniz iyidir" veya "şöyle biliniz kötüdür" şeklinde bir hükümle bitmektedir.

    örneğin:

    ben sandal ağacına tünemiş bir şahinim, orda mutlu.
    böylece biliniz.
    bu iyidir..."

    orijinali:

    ürüng esri togan kuş men. çıntan ıgaç üze olurupan mengüleyürmen.
    anca bilingler
    edgü ol.

    kaynak: http://dergiler.ankara.edu.tr/…ler/12/849/10756.pdf
  • orhun abidelerinden daha önce 530 yılında yazıldığı söylenir.bu bakımdan bazı tarihcilerce türklerin ilk yazılı eseri olduğu kabul edilir.
  • uygurlar döneminde yazılmış olmasına rağmen, göktürk alfabesi kullanılmıştır. bu yönüyle diğer uygur dönemi eserlerinden ayrılır. ayrıca göktürk alfabesi, yazma eserler arasında sadece bu kitapta kullanılmıştır. bunun dışında günümüze kalan göktürk alfabeli yazıların tamamı taşların üzerine kazınmıştır.
  • göktürk yazısıyla yazılmış bir fal kitabıdır. her biri ayrı fal olarak yazılmış 65 paragraftan oluşur.çeşiti inanışlar ve masal unsurlarının bulunduğu kitapta günlük dile ait pek çok kelime de mevcuttur.
  • oldukça ilginç ve bir anlamda türk kültürü hakkında, modern dünya içinde geleneksel türk düşüncesi için faydalı, türk alfabesi, rünleri ile yazılmış olan, 'tam' ( eksik içeriği olmayan ) olduğu düşünülen tek el yazmasıdır. farklı bir bakış açısıyla, keyif ya da bir amaç için yazılmış olasılık içeren, algoritmik bir 'alamet kitabı'dır.

    basit zihinlere göre, elbette sadece falcılık ile ilgili bir kitap yazmışlar ve bugünlere taşınmış, başka ne beklenirdi denebilir. ancak, bu sadece üstün körü, açıkça engin türk tarihine düşman olanların bir görüşü olacaktır.

    ırk bitig'de 65 ( altmış beş ) parçalı, ayrık ifade belirten cümle, yargı bulunmaktadır. sonradan keşfedildiği üzere, bu cümleler şu anda basit gibi görünen ama zarlara bağımlı bir değişken olarak kabul edilmelidir.

    muhtemelen bir şaman, kendisine danışan kişi ya da kişilere, gelecekte olabilecekler için haber verme adına, üç farklı zarı atarak ( belki de bir zarı ardı adına üç kere), 65 cümle içinden, zarda işaret eden önceden işaretli yargıları birleştirip, kişiye uygun gelecekte olabileceğini düşündüğü şeyleri anlatmış olduğu düşünülmektedir.
    zarlar da 1-2-3 ve 4 rakamları ( işaret olarak) bulunur. üç zarın sahip olduğu rakamların ardışık şekilde ilerlemesiyle kişinin falına bakıldığı düşünülür. aslında bugünün modern anlayışında kahve falına bakmak değil, 'alamet' okumak olmalıdır.
    bu sebeple ırk bitig'in fal kitabı olduğu iddiası ve çevirisi yerine alamet kitabı demek daha yerine olacaktır.

    mesela, burada bilinmeyen şeylerden biri, 3 zarın aynı anda atılıp, soldan sağa ya da sağdan sola veya orta, sağ, sol, orta, sol, sağ zarların sıralaması ile mi yargıların seçildiği yoksa, tek zarla veya 2 zarla mı bu işin yapıldığıdır.

    burada üstüne düşülmeyen şey ise 9. yüzyılda, türklerin bilinen ilk modern algoritmayı, kendi tarihleri içinde yazmış olduklarıdır. bakınız insanlık tarihinden bahsetmiyorum. kendi tarihlerinde, keyfi veya dini olarak, savaş gibi konular haricinde, algoritma ve olasılık üzerine yazılmış bir örnek kitap olarak kabul edilmesi gerekir.

    dolayısıyla, bu kitabın yaratıcısı, lineer denklemleri en kötü ihtimalle sezgisel olarak bildiği gibi zar ve birden fazla zarın olasılıkları hakkında da bilgi sahip olması gerektiği sonucunu rahatlıkla çıkartabiliriz.

    gruplara ayrılmış kehanetlerden bazıları kayıp, bazıları tekrar eden şekilde kitapta yerini almıştır. ilk bakışta, düz mantığında, birbirini tekrar eden kehanetlerin aptalca olduğu düşünülebilir ancak modern algoritma ve örüntü sistematiğine bakıldığında, zarla beraber gelebilecek tekrarlanan örüntülerini, dönemin şartlarına uygun, ek olasılıkla eklenecek, tekrar edecek yargıların gerekli olduğu düşünülmüş olabilir.

    basitçe, kitabın sahibi, yazarı kişilerin falına bakarken, o kişilerin okuma - yazma bilen kişiler olduğunu hesaba katarak, her şeyin iyi ya da kötü gideceğini bildiren şeyleri kitaptan okurken, fal baktıran kişileri ikna etmek için kitabı gösteriyor olabilir. bu sebeple, dönemin şartlarına uygun örüntüleri birden fazla kitaba koyduğunuzda, bu örüntülerin sıralanma olasılıklarını da elinizdeki zarın davranışına göre düzenlediğinizde elinizde sizi haklı çıkartacak muazzam bir kehanet kitabı olacaktır.

    böylesine, bir düzeni sağlayabilmek içinde döneme göre hiç beklenmeyecek bir olasılık hesabı, algoritma düzeni, gözlem yeteneği gerekecektir. yani, kitabın sahibi basit bir falcıdan daha fazlası, döneme göre iyi bir matematikçi, gözlemci olma olasılığı oldukça yüksektir.

    önemli olduğunu düşündüğüm, derlediğim, kendi çıkardığım notlar;
    * talat tekin'in araştırmalarına göre millattan sonra 3.yy'dan olduğu düşünülen dikdörtgen ve üzerine dairelerin olduğu zar keşfedilmiş ve ırk bitig ile ilişkisi kurulmuş.

    * ırk bitig, british museum'da sergileniyormuş. 58 yaprak. 13.6 cm boyu, 8 cm genişliğinde imiş.

    * hani olurda, ingiliz milletlerine özenerek, book of omens, book of dead vb vurgularla dört köşe olup keyiflenirken, elimizde kapı gibi 8.-9. yüzyıldan veya daha öncesinden yazıldığı düşünülen türkçe bir 'alamet kitabı' olduğunu söylemek isterim.
    hem içerik bakımından mistik, hem de rasyonel yapı bakımından olasılık ve algoritma içeren, oldukça keyiflendirecek türk tarihinden bir kadim nesne ya da 'ancient item'. *
  • asıl okunuşu ırk bétig (fal kitabı) olan, eski türkçenin uygur n ağzında, orkun-yenisey damgalarıyla yazılmış fal kitabı.

    çubuk biçiminde bir zar atılınca üst yüzüne denk gelen dolu ve boş yuvarlaklara göre ilgili sayfaya gidilen fal kitabıdır. her falın sonunda ya énçe bilingler, edgü ol (rahatça biliniz, -bu fal- iyidir) ya da énçe bilingler, yablak ol (rahatça biliniz, -bu fal- kötüdür) sözleri bulunur. son sayfalara doğru bazı çince karalamalar vardır. çinli eski ev arkadaşıma o yazıları okutmuştum (evet çinlilerin yazısı hiç değişmemiş!) ve faldaki tümcelere benzeyen anlamlar vardı, muhtemelen çevirisidir, ya da olsa olsa çince bir faldır.

    ayrıca bkz: talat tekin, "ırk bitig: eski uygurca fal kitabı", öncü kitap, ankara 2004.
hesabın var mı? giriş yap