• bir namık kemal romanı… nam-ı diğer “sergüzeşt-i ali bey”.
    daha doğrusu, bir roman değil bu; uzun soluklu bir öykü ya da gerçek yüzlü bir masal!
    değerini türünün kesatlığından alıyor ve osmanlı’da bir çığır açıyor.
    üdebâ yeni bir kapıdan giriş yapıyor ve iz takip ediyor; namık kemal’in, şinâsi’nin ayak izlerini; intibah’ı, cezmi’yi, sergüzeşt’i…

    * * *

    intibah üzerine yazılanlara şöyle bir göz attım ve birçok tahlil ve incelemeyle karşılaştım. intibah, edebiyat tarihimizin ilk roman çalışması kabul ediliyor. romana ilham olarak da bir meddah hikâyesi, “hançerli hanım” gösteriliyor. “hançerli hanım”ın “sergüzeşt”in de ilhamı olduğu söyleniyor. (“hançerli hanım hikâye’yi garibesi” anonim bir eser. iv. murat dönemine ait olduğu tahmin ediliyor. 1851-1852’de ceride-i havâdis yayınevi’ce tab ediliyor. önemi ve ünü arkasından gelecek birçok esere ilham olmasından geliyor.)

    intibah, bir çırpıda okunuyor.
    olaylar çorap söküğü gibi hızla gelişiyor, içine çekiyor, sürüklüyor.
    ne yapayım, özetleyeyim bari!

    ali bey, babasını kaybediyor. annesi fatma hanım oğlunu ve kendini hayata bağlamanın yollarını arıyor. ali, mehpeyker’e tutuluyor, ama onun bir fahişe olduğu bilmiyor. öyle bir tutulma ki bu mehpeyker’in gerçek yüzünü öğrendikten sonra bile devam ediyor. mehpeyker’le aşk yaşamaya başlıyor. sonra mehpeyker’in başka erkeklerle birlikte olduğunu öğreniyor ve annesinin kendisi için bulduğu bir cariyeyle, dilaşup’la evleniyor. mehpeyker, ali’in peşini bırakmıyor ve türlü oyunlar kurarak genç çiftin arasını ayırıyor. ali içkiye ve eğlenceye düşüyor ve kısa zamanda ailesinin bütün varlığını yitiriyor. bir zaman sonra annesini kaybediyor. mehpeyker’in oyunu devam ediyor. ta ki ali’yi öldürmeyi planlayıp, ali sanarak dilâşup’u öldürene ve bunun üzerine ali’in de mehpeyker’i öldürüp hapse girmesine kadar… namık kemal doğa tasvirleriyle başladığı romanı, bir atasözüyle bitiriyor: “son pişmanlık fayda vermez!”

    intibah’ta isim sayısı parmak sayısını geçmiyor. bu isimlerin de karakter olup olmadığı tartışılıyor. hangileri tip, hangileri karakter; inceleyenlerce karar verilemiyor ya da ittifak edilemiyor.

    başrolde ali bey var. ali bey, bir delikanlı. en fazla yirmi-yirmi iki yaşında. iyi eğitim görmüş, evcil büyümüş. kitaplarla arası iyi. soruyor, sorguluyor, öğreniyor. inatçı, tartışmacı, kararlı ve yakışıklı. tabir caizse erkek güzeli. ama eksikleri var: gün görmemiş, hayata karışmamış, dokunmamış, hissetmemiş… saf ve mahrum; dört duvar arasında, işten eve, evden işe sade ama silik bir hayat! ali bey’in mehpeyker’e bir görüşte tutuluşunun, kendini kaybedişinin sihri burada aranmalı!

    sonra mehpeyker… alımlı, bakımlı, seksapel, fettan bir kadın. namık kemal bu hanıma karşı çok kaba. yosma diyor, aşüfte diyor, kalleş diyor… ne bileyim, mehpeyker okur muhayyilesinde yerin dibine sokuluyor. tabii kalem namık bey’de olduğu için istediği resmi çiziyor. kâh özeniyor, kâh ceffelkalem geçiyor. anlıyoruz, kadın zevkine düşkün tamam, erkeğin güzelini, seksi, şöhreti, malı mülkü seviyor! hilekâr, yalancı, namussuz, sahtekar! anlıyoruz! ama her ismi anıldığında karalanmasını, anlatıcı tarafından yerilmesini, hicvedilmesini anlamıyoruz! namık kemal, romanda pekâlâ taraftarlık yapıyor! okuru yönlendiriyor! okurun kendi kararlarına, değer yargılarına, yorumlarına izin vermiyor! okuru özne makamında görmek istemiyor. taraftarlık yapıyor, kendi ahlak kurallarıyla okura ders vermeye çalışıyor! okur ne der, nasıl düşünür, umursamıyor! mehpeyker’i dünyanın en kötü kadını haline sokuyor! kadını insanlıktan çıkarıyor! kafasına göre kesiyor biçiyor, veriyor veriştiriyor! bence yanlış yapıyor! aralara girmemeli, anlatmalı, yorum yapmamalı, okura ders vermemeli! okura ders verirsen, almaz; ders anlatırsan alır! anlat geç! niçin bu taraftarlık?

    evet, niçin bu taraftarlık?
    namık kemal, romanlarını, şiirlerini haddizatında bütün eserlerini araç olarak kullanmıştır. bildiği, gördüğü, düşündüğü ve inandığı doğruları halka ulaştırabilmek için bir araç. yani burada edebî yahut sanatsal kritikler yapmak boşunadır, namık kemal bir dava adamıdır ve davası yolunda kalemini bir silah, bir enstrüman, bir mikrofon, bir megafon olarak kullanmıştır. mamafih namık kemal’i ve hayatını tahlil etmeden, eserlerini tahlil etmeye çalışmak adaletli ve isabetli bir sonuç vermeyecektir!

    ve dilâşup…
    namık kemal’in mehpeyker’e karşıt olarak çizdiği iyi kadın resmi! dilâşup bir cariye. ama görgülü, bilgili. sonra güzel mi güzel. yüzü, gözü, eli ayağı, beli bacağı… her şeyi dört dörtlük. ahlaklı, sadık, vefakâr. her türlü iyi haslet var bu kadında; ama bir şey yok! irade. iradesiz dilâşup, tercihsiz. kelimenin tam manasıyla kendini ali bey’e adıyor. ama ne yazık, silik, edilgen. kendi kendine bir hiç. varlığına anlam veren bir ruha muhtaç, bir iradeye. mehpeyker bir yosma evet, ama bir insan! aşkıyla, şehvetiyle, kahpeliğiyle bir insan! dilâşup’sa ne insan, ne melek! var diyemiyoruz, çünkü seçemiyor, müdahale edemiyor, sevse bile kızamıyor, kıskanamıyor! yok diyemiyoruz, çünkü adanıyor, her şeyini feda edebiliyor, acıya katlanabiliyor, can verebiliyor… acaba namık kemal ne yapmak istiyor? çizdiği resimlerden tek bir şey mi anlaşılsın istiyor?

    namık kemal ne istiyor?
    o, ahlaklı fertler istiyor. geleneğine, örfüne, inançlarına bağlı ama okuyan, öğrenen, batı’yı da en az doğu kadar bilen bir toplum istiyor. iyi kötü ayrımını dinine göre yapan, erdemli, dürüst, ailesine bağlı bireyler… namık kemal, halkı için yazıyor ve doğru gördüklerini halkıyla paylaşıyor. namık kemal öğretmek istiyor, kürsüye çıkıyor ve sesleniyor.

    ve fatma hanım… ali’nin annesi. derdi ali, dermanı ali, sevgisi ali, kendisi ali, hayatı ali… o, ali için var ve ali için yaşıyor. bu bakımdan dilâşup’la kaderdaş ve hatta karakter-daş! silik, sönük, sinik. bir yerde irade koyabiliyor, o da gene ali için, ali’yi mehpeyker’in pençelerinden kurtarmak için.

    ve birkaç figüran: abdullah efendi, mesut bey, atıf bey. bunları geçiyorum.

    * * *

    intibah, magosa’dan halka yollanan bir mektup.
    aşk, acı, hicran, pişmanlık.
    nasihatlerle, vecizelerle, beyitlerle süslü bir gecelik masal.
  • yazıldığı sene 1876 ve insanların o günkü düşünce yapıları, ahlaki değerleri açısından tam anlamıyla seyirciye oynanmış bir kitap. yazılışından sonra aradan 134 sene geçmiş bir kitaptan, senin değer yargılarına uygun olmasını nasıl beklersin. bu gün bir fahişenin hayatı pozitif bir şekilde anlatılsa eminim hoş karşılayanların yanında özenen insanların bile olması mümkün. hatta hali hazırda dilaşub gibi geyşa ruhlu bir hatun hangi dönemde kabul görmez ki?
  • eskiden feriköy'de bulunan bir çamaşır fabrikasının* adıdır aynı zamanda:

    görsel
  • tatil için gittiğimiz behramkale'de misafiri olduğumuz otelin kitaplığında görüp okumaya başladığım namık kemal eseridir.

    çimenlerden bahsederken yaptığı tespiti ilginç buldum: "... bahar mevsiminde ise, sanki yeryüzünün her zerresi yeşillenir.

    hatta kendisini insan sanan ve aslı aranırsa bitkilerden farkları, istediklerinde yer değiştirebilmekten başla bir şey olmayan birtakım beylerimiz de ötede beride rastladıkları hanımlara yeşillenmeye çalışır..." (syf:34)
  • "insan vicdanındaki sırları, kalbin en gizli köşelerine ulaşmadıkça bulmak imkansızdır."
  • bir diger adi da son pi$manlik olan roman.
  • kelime anlamı "uyanış"tır.
  • namık kemal'in olay seyri bakımından günümüz aptal dizilerini andıran, abartılı karakterlerden oluşan(bir insan tamamen iyi veya kötü olamaz) fakat toplum ve insan doğası anlatımı, kalbin zayıflıklarını göstermesi, değişen şartlara göre oluşan insan hayatı betimlemeleri ve doğa-konum tasviri bakımından hoş olan kitabıdır.

    ilkbahar sevgisini yaşayarak başlanılan kitap; ihanet, ızdırap, pişmanlık, kıskançlık, intikam, kin gibi duygularla beslenmiş bir beyinin kusmasıyla bitmektedir.

    kitapta dikkat ettiğim husus güzel olan şeylerin acele şekilde yazıldığı kanaatidir. mahpeyker'in aşufteliği, dilaşub'a atılan iftira, fatma hanım'ın ızdırabı, zevk geceleri ballandıra ballandıra anlatılırken ; ali bey-dilaşub birlikteliği , ali bey'in düzenli hayat oluşturması vs. saat 3'te odalarına çekildiler diyecek kadardır.

    bir erkek, aşk ve kadın-erkek ilişkileri konusunda bu kitaba bakar ise bir kadınla sadece mesai çizelgesine imza atar.
  • --- spoiler ---

    insanoğlu, her adımını mezardan uzaklaşmak için atar, fakat yine de her adımda mezara biraz daha yaklaşır. her nefesini ömrü uzatmak için alır, fakat yine de her nefes alışta ömründen bir nefeslik zaman eksilir...
    --- spoiler ---
  • yazarının mahpeyker karakteri için kullandığı bir cümleye aklıma geldikçe gülerim.

    --- spoiler ---

    sırtındaki beni bütün istanbul bilir.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap