• madde 1: butun insanlar ozgur ve onurda ve haklarda e$it olarak dogarlar . akil ve vicdanla donatilmi$lardir ve her teki bir digerine karde$lik anlayi$i ile davranir .

    madde 2: herkes, irk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da diger goru$, uyrukluk ya da toplumsal koken, mulkiyet, dogum ya da ba$ka bir statuye dayali ayrimcilik olmaksizin bu buldiri'de duzenlenen tum haklara ve ozgurluklere sahiptir .

    madde 3: herkesin ya$am, ki$i ozgurlugu ve guvenligi hakki vardir .

    madde 4: kimse kolelik ve kulluk durumunda tutulamaz . butun bicimleriyle kolelik ve kole ticareti yasaklanacaktir .

    madde 5: hic kimse i$kenceye ya da zalimane, insanlikdi$i ya da a$agilayici muamele ya da cezaya tabi tutulamaz .

    madde 6: herkes, nerede olursa olsun, hukuk onunde bir ki$i olarak taninma hakkina (bkz: sahis) sahiptir .

    madde 7: herkes hukuk onunde e$ittir ve herhangi bir ayrimcilik olmaksizin hukukun e$it korumasi hakkina sahiptir . herkes, bu bildiri'yi ihlal eden herhangi bir ayrimciliga ve bu tur bir ayrimciliga yonelik herhangi bir ki$kirtmaya kar$i e$it bicimde korunma hakkina sahiptir .

    madde 8: herkes, anayasa ya da yasa ile kendisi icin gunvece altina alan temel haklari ihlal eden tasarruflara kar$i yetkili ulusal yargi yerleri araciligi ile kullanilacak etkin hukuk yollarina ba$vurma hakkina sahiptir .

    madde 9: hic kimse, keyfi olarak gozaltina alinamaz, tutulamaz, alikonamaz ya da surgun edilemez .

    madde 10: herkesin, haklari ve yukumlulukleri belirlenirken ya da kendisine herhangi bir suclama yoneltilirken, tam bir e$itlikle, bir bagimsiz ve tarafsiz yargi yeri onunde adil ve aleni olarak yargilanma hakki vardir .

    madde 11:
    1. kendisine bir suc yoneltilen herkesin, savunmasi icin gereken tum guvencelere sahip kilindigi acik bir yargilama yoluyla yasa uyarinca suclulugu kanitlanana dek masum sayilma hakkina sahiptir .
    2. hic kimse, i$lendigi zaman ulusal ya da uluslararasi hukuk cercevesinde bir suc olu$turmayan herhangi bir eylem ya da ihmalinden oturu suclu sayilamaz . bunun gibi, sucun i$lendigi zaman uygulanabilecek olandan daha agir bir ceza verilemez .

    madde 12: hic kimsenin, ozel ya$amina, aile ya$amina, konutuna ya da haberle$mesine yonelik keyfi mudahalelerine ya da onuruna ve $ohretine yonelik saldirilara maruz birakilamaz . herkesin, bu tur mudahale ya da saldirilara kar$i hukuken korunma hakki vardir .

    madde 13:
    1. herkes, her bir devletin sinirlari icersinde hareket etme ve yerle$me ozgurulu hakkina sahiptir .
    2. herkes, kendi ulkesi de dahil, herhangi bir ulkeyi terketme ve ulkesine geri donme hakkina sahiptir .

    madde 14:
    1. herkes, zulumden kurtulmak icin ba$ka ulkere iltica etme ve bundan yararlanma hakkina sahiptir .
    2. bu hak, gercekten siyasal nitelikli olmayan suclardan ya da birle$mi$ milletler'in amaclarina ve ilkelerine aykiri tasarruflardan oturu kovu$turmalar yapilmasi durumunda, ileri surulemez .

    madde15:
    1. herkesin bir uyrukluga hakki vardir .
    2. hic kimse keyfi olarak uyruklugundan yoksun birakilamaz ve hic kimsenin uyruklugu degi$tirme hakki yadsinamaz .

    madde 16:
    1. evlilik ya$indaki erkekler ve kadinlar, irk, uyrukluk ya da din bakimindan herhangi bir sinirlama olmaksizin, evlenme ve bir aile kurma hakkina sahiptir . erkekler ve kadinlar, evlenmede, evlilik surecinde ve evliligin cozulmesinde e$it haklara sahiptirler .
    2. evlilik ancak bu konuda istekli olan e$lerin serbest ve tam rizasiyla yururluge girer .
    3. aile, toplumun dogal ve temel birimidir ve toplum ve devlet tarafindan korunma hakkina sahiptir .

    madde 17:
    1. herkesin tek ba$ina ya da ba$kalariyla birlikte, mulkiyet hakki vardir .
    2. hic kimse keyfi olarak mulkiyetinden yoksun birakilamaz .

    madde 18: herkes, du$unce, vicdan ve din ozgurlugu hakkina sahiptir . bu hak, dinini ya da inancini degi$tirme ozgurlugunu, ve tek ba$ina ya da toplum icinde ba$kalariyla birlikte ve acik ya da ozel $ekilde dinini ya da inancini ogretme, uygulama, ibadet etme ya da gereklerini yerine getirme yollariyla aciklama ozgurlugunu de icerir .

    madde 19: herkesin goru$ sahibi olma ve ifade ozgurlugu hakki vardir . bu hak, mudahele olmaksizin bir goru$e sahip olma ozgurlugunu ve herhangi bir ileti$im araci ile ve kaynagi ne olursa olsun bilgi ve du$uncenin ara$tirilmasi, elde edilmesi ve yayilmasi ozgurlugunu de icerir .

    madde 20:
    1. herkes bari$cil nitelikli toplanma ve orgutlenme ozgurlugu hakkina sahiptir .
    2. hic kimse bir orgute girmeye zorlanamaz .

    madde 21:
    1. herkesin, dogrudan ya da serbestce secilen temsilcileri araciligi ile ulkesinin yonetiminde yer alma hakki vardir (bkz: hukumet) .
    2. herkes, ulkesinin kamu hizmetlerine e$it bicimde girme hakki vardir .
    3. halkin istenci, yonetme yetkisinin temelini olu$turur . bu istenc, gizli oy ya da e$deger serbest oylama usulleri ve genel ve e$it oy esasiyla yapilacak duzenli ve gercek secimlerde ifade edilir .

    madde 22: herkesin, toplumun bir uyesi olarak, sosyal guvenlik hakki vardir ve her ki$i onuru icin ve ki$iliginin serbestce geli$mesi icin vazgecilmez olan ekonomik, sosyal ve kulturel haklarin, her bir devletin orgutlenme bicimine ve kaynaklarina uygun olarak, ulusal cabalarla ve uluslararasi i$birligi ile gercekle$tirilmesine hak sahibidir .

    madde 23:
    1. herkesin cali$ma, i$ini serbest olarak secme, adil ve elveri$li cali$ma ko$ullarina ve i$sizlige kar$i korunma hakki vardir .
    2. herkes, herhangi bir ayrimcilik olmaksizin, e$it i$ icin e$it ucrete hak sahibidir .
    3. cali$an herkesin, kendisi ve ailesi icin insan onuruna uygun bir ya$ami temin eden ve eger gerekiyorsa, ba$ka sosyal koruma araclariyla da tamamlanan adil ve elveri$li ucret almaya hakki vardir .
    4. herkes cikarlarini korumak icin sendika kurma ve bunlara katilma hakkina sahiptir .

    madde 24: herkesin, cali$ma saatlerinin makul bicimde sinirlanmasi ve duzenli aralikli ucretli tatil dahil olmak uzere, dinlenme ve bo$ zaman hakki vardir .

    madde 25:
    1. herkes, beslenme, giyim, konut, tibbi bakim ve gerekli sosyal hizmetler dahil, kendisinin ve ailesinin saglik ve refahini temin icin elveri$li ya$ama standartlari hakkina, ve i$sizlik, hastalik, maluliyet, dulluk, ya$lilik hallerinde ya da gecim olanaklarindan kendi denetimi di$indaki ko$ullardan dogan diger yoksunluk durumlarinda, (sosyal) guvenlik hakki vardir .
    2. analik ve cocukluk ozel bakim ve yardim gorme hakkina sahiptir . tum cocuklar, evlilik icinde ya da di$inda dogsunlar, ayni sosyal korumadan yararlanirlar .

    madde 26:
    1. herkesin egitim hakki vardir . egitim, en azindan ilk ve temel egitim a$amasinda parasizdir . ilkogretim zorunludur . teknik ve meslik ogretimin herkes icin mumkun olmasi saglanacaktir ve yuksek ogretime girme yeterlilik temelinde herkes bakimindan e$it olarak acik olacaktir .
    2. egitim, insan ki$iligini tam geli$tirmeye ve insan haklarina ve temel ozgurluklerine saygi gosterilmesini guclendirmeye yonelik olacaktir . egitim, butun uluslar, irklar ya da dinsel gruplar arasinda anlayi$, ho$goru ve dostlugu ilerletmeli, ve birle$mi$ milletler'in bari$in korumasina yonelik etkinliklerini geli$tirmelidir .
    3. ana-babalar, cocuklarina verilecek egitimin turunu oncelikle secme hakkina sahiptir .

    madde 27:
    1. herkes, toplulugun kulturel ya$amina serbest olarak katilma, sanattan yararlanma ve bilimsel ilerlemeleri ve bunun getirdigi yararlari payla$ma hakkina sahiptir .
    2. herkes yaraticisi oldugu her tur bilimsel, edebi ya da sanatsal urunlerinden dogan manevi ve maddi cikarlarinin korunmasi hakkina sahiptir .

    madde 28: herkes, bu bildiri'de duzenlenen haklarin ve ozgurluklerin eksiksiz olarak gercekle$tirilebilecegi bir sosyal ve uluslararasi duzene hak sahibidir (bkz: hadi bakalim) .

    madde 29:
    1. herkesin, ki$iliginin ozgur ve tam geli$mesini olanakli kilan topluma kar$i odevleri vardir .
    2. haklarini ve ozgurluklerini kullanirken, herkes sadece, ba$kalarinin hak ve ozgurluklerinin usulunce taninmasini ve bunlara saygi gosterilmesini saglamak ve bir demokratik toplumda, genel ahlaka, kamu duzenine ve genel refaha ili$kin me$ru gereklerin kar$ilanmasi amaciyla, yasayla belirlenmi$ turde sinirlamalara tabi tutulabilir .
    3. bu haklar ve ozgurlukler, hic bir halde, birle$mi$ milletler'in amaclarina ve ilkelerine celi$ik bicimde kullanilamaz .

    madde 30: bu bildiri'nin hic bir hukmu, hic bir devlete, gruba ya da ki$iye, burada duzenlenen herhangi bir hakki ve ozgurlugu tahrip etmeyi amaclayan herhangi bir etkinlik icinde olmaya ya da herhangi bir eylemi yapmaya hak verir bicimde yorumlanamaz .

    ilgililere duyrulur .
  • gunluk hayatimiza bugune kadar ciddi bir yansimasi olmamissa da insanligin genel gelisim tarihinde onemli bir adim oldugunu dusundugum bir bildirgedir kendileri. hukuku iktidarin yaptigi yasalara indirgeyen pozitivist hukuk okulu'nun olum ilani gibi geliyor bana. modern devlet'in ortaya cikisindan beridir(yaklasik 2 yuzyil mi demek lazim?) tu kaka edilmis olan tabii hukukanlayisi'na bir tur donus surecinin baslangici gibidir. yani ki insanin bir kulturel, politik ya da yasal aidiyetinden degil sirf insan dogmus olmasi sebebiyle hakkin ve hukukun konusu olduguna olan inanci "niyet" baglaminda da olsa imzaci devletlerin cok hosuna gitmese de tekrar gundeme getirmistir. yani sonuclariyla olmasa bile dogurdugu tartismalarla onemlidir. ama butun bu dediklerim de dort dortluk bir bildirge ve insanlik faaliyetine muhatap oldugumuzu dusundugum anlamina gelmiyor tabii ki. 200 yildir dunyanin her yerinde iktidar olan ve yonettikleri ustunde tarihteki en buyuk krallarin firavunlarin padisahlarin bile ulasamadigi bir mutlak gucun sahibi olan modern devlet(ler)in 20. yuzyilda sahneye koydugu en buyuk oyunculuklarindan biridir bu bildirge bir baska acidan bakinca. bu rol yapma ozelligiyle oskarliktir, dort yildizliktir.

    ikinci dunya savasinin yikimiyla, insan haklari konusunda topu ele geciren sivil toplumsal taleplere karsi, modern devletin kayarak mudahale'si ve topu tekrar ele gecirmesidir. topu orta sut karisimi bir vurusla tribunlerin gundeminin arkasina asiran modern devletin bu hareketiyle epey zaman kazandigini yasayarak gorduk. evet bu kadar yil gecince anladik ki sayin bildirge insan haklarini simdiye, hayatimiza dair bir "sahici ve mutlak talep" olmaktan cikarip, muphem ve utopik bir "ideal" haline getirmistir. ayni demokrasi gibi. demokratlik iddiasi en bagnaz orgutlerden en kapali toplumlara, en kanli diktatorlerin konusmalarindan en ucuz parti bultenlerine kadar herkesin ileri surdugu bir iddiaydi. karsi olani pek gormedik. herkes demokrasiyi hedeflemisti ama iste kahrolasica ic ve dis gercekler bu canim teoriyi bi turlu fiiliyata dokmeye izin vermiyordu. butun bi yuzyili pencerelde demokrasiyi bekleyerek gecirdik. gelmedi. simdi bu deneyimlerime bakarak bu bildirgenin de islevinin insan haklarini herkesin mazaretsiz olarak su anda sahip olmasi gereken haklar olmaktan cikarip, "valla olsa iyi olur, insanlarimiz en iyisine layiktir. binaenaleyh bu hedefe ulasmak icin ne lazimsa yapilacaktir" tadinda bir "ideal hedefe" donusturmustur. ornegin bildirgenin (bkz: #336619) 25. maddesi. "herkes, beslenme, giyim, konut, tibbi bakim ve gerekli sosyal hizmetler dahil blah blah blah... (sosyal) guvenlik hakki vardir" cumlesi. bunlardan bir suru serpistirilmis. biz de okudukca ne dusunceli adamlar, neleri neleri dusunmusler" diye etkileniyor durmadan kalbimizde sukela butonlarina basiyoruz. bir an icin bu adamlarin tebasi oldugumuzu unutup titreyip ozumuze donup insan oldugumuzu hatirlayalim. bir insan gibi dusundugumuzde yukaridaki cumlenin ne kadar suslu olursa olsun bir gerceklikten cok bir "niyet" bir "ideal" oldugunu anlayabiliriz saniyorum. yani o cumledeki seyler elbette olmasi lazim gelen seyler ama tarih 1948, gerci o konularda bi degisiklik yok tarih 2003 diyelim ama "ya bu bildirge simdi herkese konut ver, sigorta verin, ucretli tatil gibi guzellikler olsun diyor. simdi hemen bugun bunlari verelim de sayin bildirgeye yamuk yapmis olmayalim" diye dusunen bir tane imzaci devlet var midir? yoktur. ne olmustur sonucta? bildirgeye gerceklesmesi zamana bagli ekonomik ve sosyal guvenlik hedefleriyle doldurularak, bildirgenin basinda bir yerlere serpistirilmis, insan'in bugun burada ve suanda sahip olmasi gereken vazgecilmez ve hicbir gerekceyle ihlal edilemeycek haklari(mesela yasam hakki, mesela insan bedeninin kutsalligi, iskence edilemezligi, dusunce inanc ve ifade ozgurlugu) gibi sivil ve politik haklarinin verilmesini de zamana birakilarak ahlaki zorlayicilik alaninin disina cikarilmasi saglanmis, "birgun gerceklesse iyi olacak" tadinda utopik bi ideale donusturulmustur. bu arada devlet'in topu tekrar ele gecirirken yaptigi faulu ise hakem ve tribunler gormedigi icin oyun devam etti.
  • insan haklarinin, ikinci dunya sava$i sonrasi uluslararasila$masinin en onemli belgesi . kendinden baglayici ozellik ta$imayip, sadece tavsiye niteliginde karar almakla yetkilendirilmi$ . kabul tarihi ise 1948 . bu bildiri doneminin bir sentez arayi$i oldugundan bunu da bayagi bir yansitmakta . hazirlanirken uluslararasi platformda minimumda bir uzla$ma hedefiyle yola cikildigi soylenebilir .

    bildiri 8 cekimsere kar$i 48 olumlu oyla kabul edilmi$ ve hicbir red oyu almami$ (o tarihte bm uyesi devletlerin sayisi sadece 56) . cekimser kalanlar ise donemin sscb'si, polonya, yine donemin cekoslovakya'si, beyaz rusya, ukrayna, suudi arabistan ve guney afrika birligi . canimiz turkiye'miz ise bu bildiriye olumlu oy veren devletlerden biri .

    (bkz: hukuk)
  • sovyet rusya ve uydu ülkelerinin bildiğim kadarıyla 17. madde yüzünden çekimser oy vermiş olduğu bildirgedir. suudi krallığının da şeriat hükümleriyle çelişen maddelere (neredeyse hepsi yahu?) çekimser kaldığını farzedersek geriye apartheid şerefsizliğini bildirgeden sonra 50 yıl daha sürdüren güney afrika kalıyor, ki zaten o da birleşmiş milletlerden şutlanmış, ancak apartheid'in tamamen feshinden sonra geri alınmıştır.
  • bir insanın bu bildirinin özünü kavramadığının en net göstergesi, çeşitli kişi ve gruplar seçip onların bu haklardan mahrum olduğunu, çünkü (mesela) onların başkalarını bu haklardan mahrum ettiğini söylemesidir. bu problemi aşarsak türkiye şahane bir yer olacak zaten. zeki ama çalışmıyor.
  • insanların pek çoğunun varlığından habersiz olduğu,ya da var olduğunu bildiği fakat neleri içerdiğini bilmediği,hatta hayatında hiç okumadığı bildirge...
  • az önce twitterda da anlattım biraz ama orada ulaşabileceğim kitle kısıtlı. buraya da aynı minvalde şeyler yazmak istiyorum ki ne kadar çok insan okursa o kadar iyi olacak sanki.

    bence yaşama hakkından sonraki en büyük hak mutluluklu büyüme hakkı olmalı. bildirgeye eklenecek kadar önemli bir hak. çünkü mutluluksuz büyümek çok yazık bir olay, zor yoldan bir büyümek işte. mutluluk baya kolay ama. mutluluklu büyüyen insanlar baya güzel yaşıyorlar bi bakın etrafınıza. ne kadar büyük zorluklar içinde de olsalar bir şekilde mutlu oluyorlar çünkü default olarak bu yüklenmiş bünyeye.

    sevildiğini bilen ve mutlulukla büyüyen insanların hayatla çok kavgası olmuyor işte geleni yaşıyorlar. ben şanslıyım mesela biraz, mutlu yetiştim, sevgiyle böyle. bok gibi şeyler yaşayıp yine bi mutluluk bulabildim. bugün bir kedi gelip kucağıma oturdu, çıldırdım sevinçten. geçen ay bir bebeğin ilk adımlarına ve annesinin büyük sevincine şahit olup o anı tülbentleyip saklamak istedim. bugünkü kedi sevincinden sonra anneme babama bir de ablama içimden teşekkür ettim. güzelce büyüttüler beni. mutlu oldum o yüzden. bir kedinin teması ya da bir bebeğin yürüyüşü mutluluk kaynağı olabiliyor. sonra bir de bunun için mutlu oldum salak gibi.

    neredeyse hepimiz geleceğin anne-babalarıyız, çoktan olanlar da var, her çocuk mutlu yetişme hakkına sahip olmalı. bu yüzden anlattım bunları hep. umarım hepimizin mutlu çocukları olur. bir kişilik özelliği olarak mutlu olmak çok güzel. karanlık ise baya zor.
  • birinci dünya savaşını takip eden senelerde evrensel barışı sağlamak adına kurulan milletler cemiyeti başarılı ve uzun ömürlü olamamış, dünyada ikinci bir büyük savaşın çıkmasını engelleyememiştir.

    ikinci dünya savaşının doğurduğu büyük acılar bazı devletleri, kaos ve insanlık suçları nedeniyle insan varlığını tehdit eden, birey olarak insanı hiçe sayan eylemleri engellemek, insan hayatını ve onurunu korumak amacıyla etkin bir uluslar arası örgüt kurma arayışına yöneltmiştir.

    bu arayışın ilk nüvesi haziran 1941 yılında londra'da bir araya gelen büyük britanya, kanada, avustralya, yeni zelanda ve güney afrika birliği ile belçika, çekoslovakya, fransa, yunanistan, lüksemburg, hollanda, norveç, polonya, yugoslavya sürgün hükümetleri tarafından imzalanan st. james sarayı bildirgesi - the declaration of st. james' palace ile ortaya çıkmıştır: "barışı sürdürmenin tek gerçek temeli, saldırganlık tehdidinden kurtulmuş olan ve herkesin hoşuna gidebilecek bir dünyada özgür insanların ekonomi ve sosyal güvenliğe dayalı işbirliğidir. amacımız savaşta ve barışta diğer özgür halklarla birlikte çalışmaktır".

    londra'da imzalanan bu bildirgeden iki ay sonra a.b.d. başkanı roosevelt ile birleşik krallık başbakanı churchill tarafından açıklanan ve "atlantik şartı" diye adlandırılan bildirge ile ulusların kendi kaderlerini benimseme haklarının bulunduğu beyan edilmiş, baskı yönetimlerine ve yayılmacı siyasetlere son verilmesi, saldırgan devletlerin silahsızlandırılmasını sağlayacak ve bütün ülkelerin, toplumsal ve ekonomik refah için tam bir işbirliğine gidilmesi yeni bir dünya düzeni oluşturulması ilkeleri benimsenerek insan hakları açısından da uluslar arası adalet ile sosyal güvenlik ve çalışma standartlarının geliştirilmesine yönelik adımlar atılmıştır.

    daha sonra 47 ülke tarafından da kabul edilen bildirgeyi 1 ocak 1942’de 26 ülkenin mihver devletleri’ne karşı birleşme ve savaşı sürdürme kararlarını içeren ve atlantik şartı ile belirlenen ilkeleri aynen ve geliştirerek benimseyen birleşmiş milletler bildirisi (declaration of the united nations) izlemiştir.

    tüm bu gelişmeleri müteakip 30 ekim 1943 moskova ve 1 aralık 1943 tahran konferanslarının ardından dünya barışının kalıcı olarak korunması ve insan haklarını daimi bir şekilde teminat altına alınması için "birleşmiş milletler" adı ile anılacak bir örgüt kurulması için 21 ağustos-7 ekim 1944 tarihleri arasında "dumbarton oaks konferansı" düzenlenmiş ve en nihayetinde yalta konferansı sonrasında 26 haziran 1945'de "birleşmiş milletler antlaşması ( charter of the united nations)" imzalanmıştır.

    birleşmiş milletler antlaşmasının birinci maddesine göre, birleşmiş milletlerin amaçlarından biri "ekonomik, toplumsal, kültürel ve insancıl nitelikteki uluslararası sorunların çözümünde, ırk, cinsiyet, dil ve din ayrımı gözetmeksizin herkes için insan haklarına ve temel özgürlüklere karşı saygıyı geliştirip özendirmede uluslararası iş birliğini gerçekleştirmektir".

    birleşmiş milletler antlaşmasının 24 ekim 1945 tarihinde onaylanması ile birlikte dünya barışını, güvenliğini korumak ve uluslararasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak amacıyla birleşmiş milletler kurulmuş ardından örgütün insan hakları komisyonunca hazırlanan "insan hakları evrensel beyannamesi" birleşmiş milletler genel kurulunun 10 aralık 1948 tarihinde paris'te yapılan oturumunda oy birliğine yakın bir çoğunlukla kabul edilmiştir.

    bildirgenin oylaması sırasında "sovyetler birliği, ukrayna, beyaz rusya, çekoslavakya, yugoslavya, polonya soyut birtakım özgürlüklere yer vermesi ve kişinin devlet karşısındaki ödevlerini yeterince belirtmemesi bakımından, bildiri’yi gerçekçi bulmadıkları için, güney afrika birliği, sosyal ve ekonomik hakların bu metinde yer almaması gerektiği görüşüyle, suudi arabistan ise, bildiri’de benimsenen bazı ilkelerle, islam ve şeriat kuralları arasında bağdaşmazlık gördüğü için; çekinser oy kullandıklarını açıklamışlardır (rona aybar, açıklamalı insan hakları evrensel bildirisi, türkiye barolar birliği, 2006, s.1, münci kapani, insan haklarının uluslararası boyutları, bilgi yayınevi, 2.bası, 1991, s.24)

    beyanname türkiye cumhuriyeti tarafından 6 nisan 1949 tarih ve 9119 sayılı bakanlar kurulu ile "insan hakları evrensel beyannamesi'nin resmi gazete ile yayınlanması yayımdan sonra okullarda ve diğer eğitim müesseselerinde okutulması ve yorumlanması ve bu beyanname hakkında radyo ve gazetelerde münasip neşriyatta bulunulması" kararlaştırılmıştır (resmi gazete 27 mayıs 1949 tarih, sayı 7217, https://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/7217.pdf ).

    insan hakları evrensel bildirgesi ile birleşmiş milletler antlaşması'nda tanımlanan insan hak ve özgürlükleri ayrıntılı olarak açıklanmış ve kapsamının nelerden ibaret olduğu tarihte ilk defa kesin ve açık bir şekilde ortaya konmuştur.

    insan haklarına yönelik tarihteki diğer metinlerden farklı olarak o tarihte hemen hemen dünyadaki tüm ülkelerce kabul edilen beyanname; 4 kasım 1950’de roma’da imzalanan ve 3 eylül 1953’te yürürlüğe giren ve yaptırım gücü olan insan hakları ve özgürlüklerinin korunmasına ilişkin avrupa sözleşmesi'ne temel teşkil etmiştir.

    insan hakları evrensel beyannamesinin ilanını bir "insanlık devrimi" olarak adlandırabiliriz.

    bildirge'nin ilk maddesi insanlık tarihi kadar eski olan özgürlük ve eşitlik mücadelesinin vazgeçilmez ve değiştirilemez sonucunu betimler: " bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar". maddenin devamında insanların akıl ve vicdana sahip olarak birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmeleri gerektiği beyan edilerek barış ve adalet vurgusu yapılmıştır.

    ikinci madde ile yine insanları yüzyıllardır ayrıştıran ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş gibi etkenlerin beyanname ile ilan olunan tüm hak ve özgürlüklerin kullanılmasında engel teşkil etmeyeceği, herkesin bu haklardan yararlanabileceği açıklanmış ve üçüncü madde ile tarih boyunca insanların mücadele ettiği yaşam, özgürlük ve kişi güvenliği hakları beyan edilmiştir.

    diğer maddelerde ise kölelik ve köle ticaretinin yasak olduğu, insanlara işkence, zulüm yapılamayacağı ve onur kırıcı cezalar verilemeyeceği, herkesin kanun önünde eşit olduğu ve keyfi tutuklama, hapis ve sürgünden korunma, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde adil ve kamuya açık olarak yargılanma hakkı ile düşünce, vicdan, din, toplanma ve örgütlenme özgürlükleri bulunduğu, herkesin özel hayat, aile, mesken ve haberleşme dokunmazlığı ile mülkiyet hakkı serbestisinin bulunduğu gibi temel medeni ve siyasal haklar kapsamlı bir şekilde açıklanmıştır.

    yine tarihte ilk defa yukarıda sayılan temel haklarla beraber ve onların yanında olarak tüm insanların sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetler de içinde olmak üzere sağlığına ve esenliğine uygun bir yaşam düzeyine kavuşma, çalışma, işini seçme özgürlüğü, eşit çalışma karşılığında eşit ücret, sendika kurma ve üye olma ile dinlenme, eğlenme ve ücretli izin, sosyal güvenlik hakkı ile fikri haklarının korunmasını talep etme gibi ekonomik ve sosyal kültürel haklara da sahip olmaları gerektiği beyan edilmiştir.

    son maddede de ise belirlenen hak ve özgürlüklerin herhangi bir devlete, zümreye ya da ferde, beyanname ile ilan olunan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyete girişme ya da eylemde bulunma hakkını verir şekilde yorumlanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

    insan hakları evrensel beyannamesinin yaptırım gücü, avrupa insan hakları sözleşmesi kadar bağlayıcı değildir. beyanname imzalayan devletler açısından daha çok ahlaki yükümlülükler getirmektedir. fakat 17 temmuz 1998 tarihinde birleşmiş milletler uluslararası ceza divanı konferans'ında yüz yirmi katılımcı ülke tarafından kabul edilen "roma statüsü" ile ilk defa tüm dünyayı kapsayacak bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmasının adımları atılmış ancak türkiye cumhuriyeti bu antlaşmanın tarafı olmamıştır.

    bu gelişmenin ardından 1 temmuz 2002 tarihinde uluslararası ceza hukuku kapsamında devlet sorumluları tarafından işlenebilecek en ağır suçlar olan soykırım, insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarını soruşturmak ve kovuşturmak amacıyla uluslararası ceza mahkemesi kurulmuş ve 11 mart 2003 tarihinde çalışmaya başlamıştır.
  • bu konu hakkındaki çok güzel bir çalışma için:

    http://www.youtube.com/watch?v=htlrsybcbhe
hesabın var mı? giriş yap