• hukukta bir savunma biçimi
  • inkar müessesesi yarım yamalak çalışmaz. inkar gevşemez kapaklı, sızdırmaz contalı, geçit vermez azimli, kıçı başı oynamaz duruşlu, baştan sona tutarlı ve total konseptli olarak tasarlanmalı, planlanmalı ve uygulanmalıdır.

    (bkz: inkar hep inkar daima inkar)

    .
  • "ikrar etme"nin karşıt anlamı.
  • -inkar etmek= ben bi'şey yapmadım.- katlanamadığım tek kelimedir.
  • kendine karşı yapılanı acımasızca olandır.
    gözünüzün önünde bir gerçek durur ama bakış açınızla oynayıp inkar edersiniz edebildiğiniz kadar sonundaysa hem inkar edecek gücünüz kalmaz hem de korktuğunuzun çoktan başına gelmiş olduğunu anlarsınız bu da tükenmişliği bırakır sadece ardında.
  • "boşver jo, inkâr o kadar güçlü duygudur ki bazılarını saçı yanarken saçının yandığına iknâ edemezsin"
    (bkz: inkâr et yakalanırsan inkâr ettiğini de inkâr et)
  • aydın boysan tarafından bir söyleşi sonrası yapılan sohbette çapkınlığın ikinci kuralı olarak tanımlanan eylem. birincisi için (bkz: iltifat etmek).
  • " şu muhakkak ki inkâr edenleri uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir. onlar inanmazlar."

    (bakara suresi, 6. ayet, elmalili muhammed hamdi yazir meali)
  • uzun süre tekrarlandığında, kişinin olduğu yerde saymasına neden olan bir düşünce biçimidir.

    sevgimi de nefretimi de inkar etmem, onun yerine yaşarım ben. neden mi? herşeyden önce kendi sağlığım için. inkar varsa zehir damarlarımda dolaşıyor demektir. bedenim bununla savaşıyor ve buna rağmen ben savaşmadığını söylüyorum demektir.

    diyelim ki savaşmayı bıraktım ve kabullendim daha savaş başlamadan herşeyi, işte o zaman ruhsuzum, duygusuzum, fazla kontrollüyüm. risk almadan yaşıyorum, inkar etmiyorum ama göz ardı ediyorum. bu inkar etmekten de kötü benim için, donmak gibi, zamanı durdurmak gibi, nefessiz kalmak gibi...

    oysa inkar eden savaşıyordur, kendine bile yalan söylüyordur her sabah ama savaşıyordur. büyük bir kaybın ardından ilk başta bir süre inkar edersin herşeyi, bu çok doğaldır (bkz: 5 stages of grief). ancak gerektiği kadar inkar edeceksin, daha fazla değil.

    yaşadıkça atarsın içinden zehrini...çoğu zaman gözümüzün önünde kalır inkar ettiğimiz duyguların kaynağı karakterler. işte o zaman inkar etmeyecek kadar cesur musun acaba? tamam, bir süre korktun, kaçtın, bakmadın o taraflara, ama artık yüzleşme vakti. tek bir şey var senden beklenen, bugüne kadar hiç düşünmeden yaptığın şey, olanca hızıyla akan hayat nehrine kendini bıraktığında doğal olarak gerçekleşen, saniyelerin senin sayamayacağın kadar hızlı akıp gittiği zamanlarda yaptığın şey, seni sen, beni ben yapan; yaşamak.

    bazense ölümdür bizi yaşatan...sevginin ya da nefretinin kaynağı öldüğünde aslında seni yaşatandır ölüm sen farkında olmadan...
hesabın var mı? giriş yap