• senede 6 bölüm dizi çekerek insanı fıtık eden kuzey avrupalı insanlar.
  • var olan her şeyin evrimle var olduğu, yaptığı tek önemli devrimin sanayi devrimi olduğu millet. bu toplumda her şey evrimleşerek gelişiyor. mesela demokrasi, 1215'teki magna carta'dan başlayıp zamanla evrimleşerek günümüzdeki haline ulaşıyor. o kadar sağlam evrimleşmiş ki, yazılı anayasa bile yok; bütün prosedür teamüllerle, geleneklerle yürüyor. spencer gibi bir sosyolog "bireyler toplumu yaratır ve toplumu dengeye ulaştırır; devlet topluma müdahelede bulunmasın." derken adam smith gibi bir ekonomist de "ekonomide her şey görünmez el dediğimiz şeyle bir dengeye ulaşır; devlet ekonomiye müdahale etmesin." diyor.

    bu millet "muhafazakar liberal"in yaşayan örneği; adamların paradigmaları "devlet çok fazla karışmasın, her şey kendiliğinden oturur, biz de onu devam ettiririz. devrim gibi şeylerle çat diye her şey değişmemeli." ilginç bir millet kısacası.
  • dünyaya müzik yapmaya gelmiş millet. arkadaş hangi müzik türünden olursa olsun bir tane de kötü bir şey çıkmaz mı bir ülkeden? sonra da diyorlar ki ''britanya'nın köpeği helele hölölö''. şöyle bir müzik yeteneğine sahip millet zaten yönetsin dünyayı. hiç şikayetim yok. yeter ki müzik yapmaya devam etsinler.

    yetmiş yaşına gelmiş paul mcartney bile demiyor ki; ''ben unumu eledim eleğimi astım benden bu kadar'' adamın 70 yaşında yaptığı şarkıya bak!

    not: video linkini mecburen viva'dan verdim çünkü burada, almanya'da bu telif işleri insan öldürmekle aynı cezaya dahil olduğundan youtube'dan hiçbir şey izleyemiyoruz. alles verboten! yani. alles verboten diye diye ömrümü yedin almanya. internete girmeye korkar olduk acaba bir telif ihmali yapar mıyız diye. yok yok almanya da güzel memleket. seviyoruz onu da, darılmasın.
  • bu amk insanlarının aileye zerre saygısı yok bence. hiç akraba nedir eş dost nedir bilmiyorlar. aile bağlarını siklerine sallamıyorlar. nerden çıkarıyorsun desen, adamların akrabalık bağları için ürettikleri özel isimler yok lan! mesela kayınço, elti, bacanak falan gibi kelimelerin adamlarda karşılığı yok! hepsini geçtim, görümce yok görümce! birbirlerine sister in law diyorlar. kim yenge kim görümce kim elti belli değil. koskoca dünürlük müessesini in-law'a indirmişler.

    hadi bunları geçtim: mesela uncle john diyorlar. bu eleman amcan mı dayın mı yoksa enişten mi? üç farklı akrabalık bağı için tek bi kelime kullanmışlar: uncle! olacak iş değil ya! aklım hafsalam almıyor.

    bak elin korelisi çinlisi falan öyle değil he. halaya teyzeye ayrı ayrı isimler bulmuşlar. hatta bizim dede diye kestirip attıklarımıza, annenin babası mı yoksa babanın babası mı ona göre farklı farklı isim bile bulmuşlar. adamlar o kadar sayıyor aileyi. sonuçta saygılı, hatırşinas insanlar. bu zırtapoz ingilizler gibi değiller. adamlar aileleriyle daha bi ilgilenip kıçlarını kırıp edepleriyle adalarında otursaydılar, dünyanın anası daha az sikilirdi bugün.

    bu arada şunu farkettim ki biz hakkaten dedeleri ayrı isim bulacak kadar hiç siklememişiz lan. anane babanne daha önemli bi figürmüşse demek.
  • ingiliz olmayanlarin tarih boyunca cephede ingiliz ordularina verdikleri ad
    ingilizler su tepenin ardinda mevzilenmisler
  • dizi yapma işini gerçekten iyi başaran bir millet. çok nadirdir sevmediğim bir dizileri olsun.

    aksanlarına hiç değinmedim dikkat edilirse, o apayrı bir olay zaten.
  • en sevdikleri ve sevmedikleri ülkeler şöyleymiş; http://i100.independent.co.uk/…nd-least--gjfcsdchsx
  • 1000li yıllarda norman istilası ile köken topluluklarında gelen asilzadelerin neredeyse tamamının malına mülküne el konulan, ünvanları sökülen yerine normanların belirlediği kişiler geçen sinsi millet. deniyor ki; normanlar donemin ingiltere'sini(artik adı herneyse) işgal ettiğinde, devlet örgütlenmesi normanlardan oldukça ileriymis. normanlar ingiliz dilindeki pekcok kelimeyi de asimile etmiş.

    neyse efenim, bunları köken milletlerinden keltlerin 3 kabilesi trakya'dan yardırıp gelmiş ta kayseriye kadar gitmisler. bir kısmı boğaz manzarasını beğenip bugünkü galata civarina yerleşmiş. bu 3 kavmin anadoluda ki adı da galatlar imis.

    nasıl bu derece sinsi, bu kadar bolüp parçalayan, bu kadar güçlü olduklarinı anlayamiyorum.
  • 18., 19. ve 20. yüzyılın en çok fitne çıkaran sinsi insanları.

    ön dişleri kerpetenle sökülmüş gibi konuştukları aksanlarını da, olmayan yemek kültürlerini de, içtikçe kıpkırmızı olan suratlarını da, insan sömürme zihniyeti atar damarlarına kadar işlemiş kültürlerini de, akademik küstahlıklarını da, içine süt katıp kedi gibi içtikleri çaylarını da, sürekli nemli, rutubetli, yağışlı, depresif ve gereksiz derecede pahalı olan ülkelerini de sevmiyorum.

    bir kızılderili atasözü der ki; ''bir suda iki balık kavga ediyorsa, oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir ingiliz geçmiştir.'' nasıl bir toplumsa fitneleri, sinsilikleri atasözlerine konu olmuş.

    ironik olan şu ki bu adamları bu kadar sevmememe rağmen üniversitede bunların filoloji bölümünden mezun oldum. bir ülkenin dilini öğrenip milletinin eserlerini okursun, tarihini, kültürünü tanır, öğrenir ve bütün bunların toplamından o topluma en azından asgari ölçüde bir sempati duymaya başlarsın ya hani... hah, işte bende tam tersi oldu.

    (bkz: ingiliz dili ve edebiyatı)
  • alçakgönüllü millet. bu alçakgönüllülüğün sebebi fazla mağrur olmaları da olabilir bilmiyorum ama ata sporları futbol -hemen hemen- tüm dünyada revaçta iken bununla övünmemeleri türk insanında görebileceğiniz bir erdem değil kesinlikle. düşünsenize tüm dünyanın yağlı güreş falan yaptığını. güreşçilerin yanısıra bir de kasım kasım kasılan türkleri gevşetmek için ayrıyetten dingil yağı gerekirdi. *
hesabın var mı? giriş yap