• kendisiyle ilgili ufak bir anım var, hep gülerek hatırlarım...

    80'lerin başı.. ankara'da çocukluk ile iştigal ediyor, o zamanlar bomboş olan portakal çiçeği vadisinde at koşturuyoruz... vadinin refik belendir sokak'a bakan tarafında bir yerini top sahası bellemişiz.. akşama kadar top peşindeyiz... akşam olunca da mahallenin çocukları bir araya gelip saçma sapan sohbetler yapıyoruz... konu da hep inci baba... öyle yapmış, böyle yapmış yazıyor herkes...

    bir yaz günü yine top oynuyoruz.. top dediğim patlak bir top eskisi.. neyse, bir araba durdu yanımızda.. içinden bir adam indi, bize doğru yürümeye başladı..ama, kıyafete falan bakınca bizi sinir tuttu, kıkır kıkır gülüyoruz.. bi garip çünkü, kocaman gözlükleri falan var... yaşça büyük olanlardan biri fısıltıyla -inci baba dedi... yirmi çocuk bir anda çakıldık kaldık yerimize... daha nereye gülüyorsun? adamı kaynatıp çorbasını içmiş diye anlatıyorlardı bir akşam önce... korkunç bir sessizlik... toplanın gelin bagayım diye seslendi.. koştuk gittik yanına... topu istedi.. verdik topumuzu ama zangır zangır titriyoruz...

    -patlak topla maç mı yapılır lan?
    +.....
    -alsanıza oğlum hepiniz para toplayıp...
    +...........
    -ali... koş bakkaldan top al lan çocuklara...

    bunu duyunca hepimiz gevşedik tabi.. abuk sabuk sorular sorduk, abi dabançan var mı dedi biri hatta, arkasındaki götüne tekmeyi basıp susturdu veledi... neyse, 5 dakika sonra eleman belirdi ilerde, elinde bir çuval plastik topla... adam çuvalla almış topu.. aklımızı oynattık sevinçten, kalbimiz yerinden çıkacaktı... arabaya binmeden toplardan birini alıp bize doğru bir şut çekti.. ben de gözlerindeki mutluluğa denk geldim tam o sırada.. sonra bastı gitti.. günahını sevabını hukuğu olanlar bilir, ben hakkında sadece bunu bilirim.. bir de adamın birini kaynatıp çorba yapmış, onu bilirim..
  • --- spoiler ---

    iran-ırak savaşının sürdüğü 1982’de erkekçe’ye verdiği röportajda, iran’la işbirliği yapıp ırak’ı istila etmemiz gerektiğini söyler ve planını şöyle açıklar:

    “iran devlet başkanı humeyni’ye türkiye’den birkaç çember sakallı tipi hediye göndereceksin. iran’da hediye çok mühimdir. ‘bak bu peygamber efendimizin pabucu, bizim müzedeydi, sana hediye ediyoruz’ diyeceksin, ama pabuç sahte. gerçeğini verme yani. sonra humeyni’ye ‘bak kardeşim sen de müslümansın biz de. ama hep bana, hep bana diyorsun. şu petrolden biraz da bize ver bakalım. gel ırak’ı da birlikte halledelim. ırak bitmiş zaten, hasta yatağında s.k.lir’ diyeceksin. kabul etmedi mi, basacaksın yaygarayı, ‘zaten bu humeyni sürgündeyken bursa’da kalmıştı, belki de .bnedir’ diyeceksin. o da mı olmadı, git amerika’ya ‘şu bizim borcu sil, dört yüz tane uçak ver, ortadoğu’yu cümbüş yerine çevirelim’ de.”

    (aktaran murat toklucu, ‘türk erkeği ve diğer mucizeler – zihinler altında 20.000 fersah’, iletişim yay., 2014, s.210)

    --- spoiler ---
  • star tv'de kendinden "yeraltı dünyasının ünlüsü" şeklinde bahsedilmesi üzerine cem uzan'ın babası kemal uzan'a ağır hakaretler de içeren, özünde "zamanında sana teminat mektubu bulup, ihale bağlarken böyle demiyordun." temalı bir mektup gönderir. mektup 8 ekim 1993 tarihlidir. kısa süre sonra, 4 aralık 1993'te, hem de yakın koruması olan yakup yaşar güven tarafından öldürülmüş, katili yakup yaşar güven de tahliyesine 5 gün kala hapishanede tabancayla vurularak öldürülmüş. (bu arada kemal uzan da, inci baba da süleyman demirel'in has adamlarındanmış.)

    nedim şener'in uzanlar - bir korku imparatorluğunun çöküşü kitabında bu olay ve inci baba'nın mektubu yer almakta.(7. basıda s. 59 vd.)
  • süleyman demirel cumhurbaşkanı olduğunda kızılay'dan çankaya köşkü girişine kadar kurban kestiren, evinde kaplan besleyen, korumalarını japonya'ya uzak doğu sporlarını öğrenmeleri için gönderen fantastik kabadayı. namı o kadar büyüktür ki discovery channel veya national geographic'te dünyanın en büyük mafya babalarını anlatan bir belgeselde kendisinden bahsedilmişliği bile vardır.
  • ankara'da iş gören bir mafya babasıydı. 1993'ün son aylarından birinde, yeğeni ile yakup güven adlı adamının kavgası sırasında -adamlarından birinden dinlediğime göre- yakup güven'in paniğe kapılarak ateş etmesi sonucu öldü. kurşun hassas bir yerine isabet etmediği halde şeker hastası olduğu için kan kaybından ölmüş.*

    daha önce mutlaka yeraltı sektörünün çeşitli kollarında iş yapmıştır, ama dışarıdan "müteahhitlik" gibi görünen son numarası şuydu: devlet ihalelerine girerdi. ihaleye giren tüm müteahhitleri toplar, o ihaleyi kimin ne kadarlık teklifle alacağına karar verir, diğerlerinin ondan yüksek teklif vermesini sağlardı. (bkz: açık eksiltme) ankara'daki ihaleleri o toplantılarda sırayla dağıttıkları için müteahhitler de durumdan şikâyetçi değildi. ha tabii sıkıysa şikâyetçi olsun demeliyiz, o ayrı. ihaleye fesat karışmış, bu danışıklı ihalede devlet/kamu zarara uğratılmış olurdu. inci baba'nın ihaleyi almasını sağladığı müteahhitten de avantasını aldığını tahmin etmek zor değil. bu arada kendisinin bizzat aldığı ihalelerden medyada en fazla yer bulan, darphane binasının inşaatıdır.

    ayrıca dönemin* en popüler magazin figürlerinden ahu tuğba bir ara bunun mülkiyetindeydi.

    ha bir de kendisini öldüren yakup güven, cezasını tamamlayıp cezaevinden çıkmasına artık sadece günler kalmışken içeride öldürülmüştür. çankırı, çorum, ya da işte o taraflarda bir cezaevinde. bu işler böyledir, bulaşmamak lazımdır. (bkz: entry'den ders çıkarmak)

    edit: tarih verilmişmiş, görmemişim, şimdi gördüm. inci baba 4 aralık 1993'te öldürülmüş.
  • tansu çiller'in süleyman demirel'in yerine dyp lideri olduğu dönemde bir gazetecinin "sayın çiller sizce iyi bir lider mi?" sorusuna "onu bilemeyiz. sayın çiller kavun değil ki dibini koklayıp da anlayalım iyi bir lider olup olmadığını.. bekleyip göreceğiz." biçiminde cevap veren fantastik insan.
    (bkz: kavun değil ki koklayıp da alasın)
  • vurulmadan once onu vuran eski adamiyla aralarinda,
    i.b: nasilsin oglum?
    katil: nerden oglun oluyorum lan anami mi siktin?
    seklinde bir dialog gectigi rivayet olunur.
  • 1979-80 yıllarında tunus caddesi'nde yürürken, müstakil bir evin balkonunda bir aslan ve iri bir köpek görmüştüm. aslan köpeği kovalıyordu. yıllar sonra o evin inci baba'ya ait olduğunu öğrendim. tabi artık o evin yerinde başka bir bina var.
  • bir röportajında okul yıllarını şöyle anlatmıştır:
    "müzik dersinden hep çaktım. nasıl oldu bilmiyorum allah ses vermemiş. bir de urfalı olacağım. bizim urfa'nın afedersin eşşeği bile notalı anırır. istiklal marşı'nı okuyup geçtik işte."
    ...
    dışişleri ve milli istihbarat'ın milli gelini filiz akın'ı ankara'da kasığından bıçaklatmıştı. sebebi de galiba "yüz vermemesiydi".
  • bir söyleşisinde "ulan, bu papa müteahhit mi, gazinocu mu, kredi vermeyen banka müdürü mü? sevdiğim karıya 'inci baba'ya sakın verme' mi dedi? ben niye vurdurayım papa'yı?" demiştir.

    erkekçe dergisine verdiği bir röportajda da iran'la birlikte irak'ı istila etmek gerektiğini söylemiş. eğer kabul etmezse yaygara koparıp, "bu humeyni zaten sürgündeyken bursa'da kalmıştı, belki de ibnedir" deriz diye eklemiş. evinde, iki leopar besleyip bir kuru kafayala sohbet ediyormuş.

    katıldığı bir yurtdışı gezisinde demirel'in washington anıtı'na çelenk koymasından etkilenip, chicago'ya giderek al capone'un mezarına çelenk koymuştur. bir kahvehanede kurduğu demokratik parti, 1980 darbesine kadar tabela partisi olarak yaşamıştır.

    cenazesine dönemin dep milletvekileri sırrı sakık ve hatip dicle katılmıştır.
hesabın var mı? giriş yap