• bir başka nostalji köşesine hoşgeldiniz.

    93 çıkışlı in utero albümün başlıca özellikleri 1) inanılmaz büyük paradigmalara sahip olması 2) iki hafta gibi bir sürede kaydedilmiş olmasıdır.

    paradigmalarının en büyük sebebi her türlü olayın içiçe karışmış olmasından kaynaklanıyor. bunlardan birincisi, kendini rock müzik formunu allak bullak etmeye adamış steve albini isimli ses mühendisini nirvana'nın kayıt aşamasında işe almasıdır. (bakınız cobain'in vazgeçemediği pixies hayranlığı) albini genelde kayıtta kanallardan akan sesleri deneysel bir şekilde (anlamsız bir şekilde de diyebiliriz) mixlemesidir. bu eksi bir puan gibi görünüyor ama değil.

    ikincisi kayıt esnasında cobain'in başında birsürü derdin olmasıdır. o sıralar 16 yaşında olan bendeniz çok kısıtlı koşullarda kendisinin roportajlarına ulaşabiliyordum (bakınız trt-3'ün gece 12'den sonra mtv yayını yapması) ve liseli bir ergen olmama ragmen adamın gözlerinden başının belada olduğunu çok net görebiliyordum. hadi hissedebiliyordum diyeyim. bunların başında 1) cobain'in (cok buyuk ihtimalle psikolojik) mide agrilari, 2)lanet karısı courntey love (allah düşmanımın başına vermesin..) ve kurt cobain'e bir çocuk ve bir uyuşturucu bağımlılığı vermesi. 3) geffen'in bu adamlara çok saglam sözleşmelerle zırnık koklatmaması ama çok da agır turne, albüm, konser, klip baskıları. 4) ve cobain'in sanatçı/teknik kaygıları.

    şimdi bu arada bir es vermek ve ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum. 1991 yılında bir gün sanırım kurban bayramına bir kaç hafta vardı yanlış hatırlıyor olabilirim, insanlık olarak bir sabah yataklarımızdan kaltığımızda tüm müzik dünyasının (evet tüm müzik dünyasının dedim) değiştiğini gördük. nasıl oldu planlı mıydı bilmiyorduk ama 3 gencin üyesi olduğu nirvana isimli grup nevermind gibi bir albüm çıkarmıştı ve herşey değişmişti.. herşey!... şu anda ismini hatırlamadığım bir ses mühendisi (garbage in davulcusu olan sonradan işte) ile albümü kaydederken heralde bi 100bin satsak ekmek çıksa bize güzel olur diye düşünerek biraz cilalayarak albümü kaydetmişlerdi.. ortalamanın biraz üstünde punk rock albümü olsun mcdonalds da salata yerine daha güzel şeyler yeriz.. geleceğimiz olur falan diye düşünüyorlardı. ama işte release ertesi gün albüm bomba gibi düştü dünyaya.. hesaba katmadıkları şey kurt cobain'in bir yeteneği idi.. o da şu anda bile hem sanatın, hem dizaynın hem de mühendisliğin en etkin özelliği olan kıss, yani keep it simple stupid prensibini nota, armoni ve ilham ile en güzel şekilde kaynaştırma yeteneğiydi.

    dediğim gibi acık ucundan gitara girdiyseniz şöyle bir nirvana şarkısını notalarına baka baka çalmaya çalışın..hemen çalabildiğinizi zaten göreceksiniz.. bu basitlikte olup damarı yakalayabilen yetenekli cobain abimize has bir olaydır..

    allah vergisi bu yetenek nevermind gibi bir masterpiece çıkmasına sebep olmuştu. e ses de güzel, adam da güzel daha ne olsun. nirvana'dan sonra televizyonda bir tane perma saçlı görmedik. rujlu homo tipler görmedik. çok net iddialıyım ki david bowie'den rolling stones'a, metallica'dan bilmemkime kadar herkes kendine yeni yollar açma zorunluluğu hissetti. albüm tüm dünyada 75 (yetmişşşşbeşş) milyondan fazla sattı.. şu ilana cevap verip geyiğine de olsa gidenler acaba dünyanın en bilinen video klibinde rol alacaklarını biliyorlar mıydı : http://goo.gl/dh3fwn

    e cobain duygusal adam, artı çok para da kazanamadı, artı bir gecede dünyanın en ünlü müzisyenlerinden oldu, dave ghorl'da paranoya baş gösterdi, balkan kökenli krist novoselic (su anda memleketinde çiftçilikle uğraşmaktadır) kanı donmuş geziniyordu , olm sıçtık noluyo bize lan kafalar gitti.. gene de davulcu en kapitalistleriymiş, şu an hala öttürüyor galiba foo fighters' i.

    şimdi cobain ve arkadaşları zaten sanatsal anlamda bu kadar popüler olmaktan rahatsızdılar. nevermind'in bu kadar pop esintisi taşımasından da rahatsızdılar.. inat ettiler ve hem plak şirketinin / halkın / menejerlerinin baskılarına karşı koyarak giriştiler in utero'nun kayıtlarına.. bir sürü psikolojik engelin yanısıra bir de albümü bir garajda (inadım inat kıçım iki kanat), hem bir iki haftada hem de "hücum" kaydettiler.. (bazı şarkılarda cobain'i öksürürken falan duyabilirsiniz .. ipucu -serve the servants şarkısı dakika : 2:41-) .

    kaydı yapan aranjör bu kaydın çok boktan olduğunu hiç bir zaman söylemekten imtina etmedi. hatta yayınlandıktan bir kaç hafta sonra bile söylediğini hatırlıyorum. müzik eleştirmenleri de "bekledikleri pop temasını bulamadıklarından olsa gerek" hafif yerin dibine soktu. ama bi yandan halkın tepkisini de bilemediklerinden yazıların uçları hep açıktı. (ya bu müzik yazarları ne ipne ya.. get in the ring şarkısını boşuna yazmadı axl rose) geffen productions ise felaket şekilde kastı in utero'dan yeni bir pop ikonu çıkarmak için. çok ugrastı..

    ve...

    in utero albümünün yayınlanmasından 7-8 ay sonra da kurt cobain mide agrisi-uyusturucu bagimliligi-bunalım sonucu o zamanlar tamamen kendine bile ait olmayan satafatli görünen evinde intihar etti..

    ..

    evet.. meselenin benimle ilgili olan kısmına gelince; 16 yaşında bu albümü ilk dinlediğimde biraz tuhaf gelmişti.. benim bildiğim (en fazla üç beş yıl müziği dikkatli dinleme geçmişi olan bir çocuk olarak) müzik normlarının çok dışındaydı. çok garip geliyordu.. otobüste okula giderken veya gece gizli walkman ile dinlerken (raks cabrio 60lık) çok tuhaf hissediyordum.. bütün albümde bir terslik vardı.. ama garip bir şekilde bırakamıyordum..

    in utero hala gözümde aynıdır.. nirvananın peşinden yüzlerce yeni grup çıktı, mevcut yüzlercesi kendisini değiştirmek zorunda kaldı.. amerikan-ingiliz müziği bir daha asla aynı olmamacasına değişti... bütün peşinden çıkan grupların kimi devam ediyor kimi 1 sene bile dayanamadı.. tamamına yakınını unuttum bile.. ama in utero hala o agresif, o çok çok garip kaydedilmiş tüyleri diken diken eden haliyle hala dinlediğim, dinlemekten vazgeçemediğim bir albüm.. hakikaten zamanının çok çok ötesinde, hakikaten davullarının hiç alışık olmadığım şekilde çok çok yankılı, bazı şarkılarının sözlerinin bile olmadığı, köküne kadar dibine kadar hardcore noise punk albümüdür. teknik anlamda çok yanlış vardır. (bakınız kusur benim imzamdır) bir klasik müzisyenine dinletseniz deli mi öptü sizi der.. (ama çaktırmadan bütün şarkıyı dinler.. )

    emsalleri (ve kurt cobain) şu an mezardayken hala ve hala bir şekilde bir çok kişi tarafından hissederek dinlenmesinin ve bütün paradigmalarına ragmen 5milyondan fazla satmasının altında dediğim gibi cobain'e tanrı tarafından verilen ilham ve beste yeteneği yatar..

    oo saat 9u geçmiş .. ben çıkayım görüşürüz...
  • grungeın en büyük başyapıtlarından biridir. özellikle serve the servants da "teenage angst has paid off well now i'm bored & old", frances farmer will have her revange on seatleda "i missed the comfort in being sad", very ape de "out of the ground into the sky, out of the sky into the dirt" sözleri kurt cobainin albümü oluştururkenki hislerini çok iyi açıklar ve dinleyiciye de bunu çok iyi bi şekilde sunar. örnekler bununla sınırlı değildir tabiki, her şarkının her mısrası ayrı bir anlam taşımaktadır. müzikal anlamda da nirvananım tepe noktasıdır denebilir. kötü olan tarafı ise kurt cobainin dönüşü olmayan bir çıkmazın içinde olduğunu hissettirmesidir dinleyiciye.
    albüm, nirvana deyince aklına sadece smells like teen spirit gelen ve "hala nirvana mı dinliyosun, geçti onun devri, liseli özentiler dinliyo onu" diyen insanlara kapak olacak niteliktedir. yılın bazı dönemlerinde dinleme ihtiyacını hissettiğim bir albümdür. bu dönemler genelde her şarkının sıkıcı geldiği, hayata anlam veremediğim dönemlerdir, tam o anda bi yerlerlerden gözüme çarpar aylardır dinlememişimdir, ilaç gibi gelir işte in utero, her şeyin anlamı değişir...
  • topu topu 14 günde tamamlanmi$ albüm..

    grup ilk 3 günde -ekipmanlarinin henüz stüdyoya ula$mamasi nedeniyle- sadece $arkilari prova etmi$ ve hicbir kayit yapmami$.

    sonraki 8 gün ise grup tüm davul,bass,gitar ve vokal ve iki $arkida da cellonun kayitlarini tamamlami$.son 3 gün ise mix'lerle ugra$ilmi$ ve albüm scott litt'in mix'lerini saymazsak son halini almi$..

    $imdiii 18 milyon dolara, 13 yilda kaydedilmi$ chinese democracy'e bakiyorum,bir de in utero'ya..

    hasetinden cobain'e sürekli bok atan axl da sonucu görüyordur umarim.

    in utero senin albümünden daha cok satti.sadece iki haftada tamamlandi.üstelik satmak/sattirmak icin türlü türlü promosyon deneyleri yapilmadi.

    götünüzü sikti orospu çocukları diyecem.ordaki orospu cocugu sensin onu da biliyorum.

    axl rose zamaninda biri olmu$ olabilir(oldu demiyorum).hepimize giden yol müziktir.ve sen sictin axl..hem de cok feci..

    not: son paragraftaki ilhamim fante'nin sözleridir,hakkini verelim.fante tanridir.
  • sanilanin aksine düsük bütcelidir. 24000 dolarlik maliyetle 8 günde böylesine iyi bir soundda albüm kaydetmek her babayigidin harci degil. eger soundu nevermind gibi olsa in utero boka dönerdi. aksine cok cig olsaydi da "paralari var,yaptiklari albüme bak" olurdu.

    utanmadan iddia ediyorum ki nirvana adiyla yayinlanmasa underground albümlerin $ahi olurdu in utero..yanilsama grubun $öhretinden mütevellit.

    özetle nirvana yayinlanabilecek en underground albümü yapti..cayir cayir gitarlar,ani ini$ ciki$lar,birden degisen ritmler ve cigliklari ve ana akim tarafindan kabulü zor sarki sözleri ve duru$uyla bilinen bi albümü sahte orta cag tiyatrolarina benzetmek hakkaniyetli degil. eger nirvana albüme onlarca milyon dolar harcayip aylarca kayit yapsa,albümü ünlü isimlerle yapimcilarla doldursa,soundu parlatsa,büyük orkestrasyonlar falan yazdirsa samimiyetsiz olurdu. ama bu albümde bunlarin hicbiri yok.

    düsünün ki 13 milyonun üzerinde satan ve satmaya devam eden bir klasik yaratacaksin; medya,menajerler,hayranlar,plak sirketi senden ikinci bir nevermind beklerken sen onlarin önüne in utero´yu koyacaksin..bu bile basli basina bir punk´tir.

    bu sebepten ve tinisindandir ki in utero,dünyayi $ok eden albümler ve gelmis gecmis en gürültülü albümler listesine üst siralardan giri$ yapmistir..

    ve benim $ahsi fikrim,nirvana bu albümün underrated olacagini ba$indan beri biliyordu.
  • nirvana, in utero adlı bu albümünde uterus içinde gelişen varlığı ve yaşamsal zorunluluğunu , eziyet ve umutsuzluğuyla anlatmış içsel harmonik hüznü , asi bir çığlıkla yokoluşa sürükleyen canlılık nihayetine (düşünce ve duygu olarak) ulaşmaya çalışmıştır.
    kurt cobain in yaratıcılığının doruğunda olduğu bu albüm yeri doldurulamaz bir grunge şaheseridir.
  • gecen sene istanbul-bodrum yolunda 7 saat boyunca loop halinde dinleyerek kutsalligina inandigim underrated basyapit. babam veto koymasa molalarda da dinleyecektim ama kismet diilmis.
  • in utero adi albumun henuz rahimde olan dogmamis bir bebege benzetilmesinden gelir. kurt, courtney'nin* yazdigi birseylerden *in uterus ismini gormus ve onu degistirerek albumun adi yapmistir. nevermind ne kadar overproduced ise in utero onun tam zittidir. albumde cayir cayir gitarlar, agresif sarkilar vardir ve en kaba tabiriyle bir pop albumu olan nevermind'den epey farklidir.

    albumun gelismesi hakkinda en bariz ipuclari grubun brezilya, rio'da kaydettigi demoda mevcuttur. heart-shaped box, milk it, moist vagina, scentless apprentice, seasons in the sun, very ape, gallons of rubbing alcohol flow through the strip ve de iki adet untitled sarki bu demoda kaydetilmistir. with the lights out dvd'sinin sonundaki seasons in the sun ile, in utero'nun kendisinde hidden track olarak bulabilecegimiz gallons direk bu demodandir. geffen records'dakiler bu demodan genel olarak memnun olsalar da albumun nevermind gibi kolay hazmedilen bir album olmayacagini gormelerinden dolayi rahatsiz olmuslardir. orenegin bu demoda heart-shaped box'in 37 saniyelik bir "anti-solo"su vardir ve albume giren versiyonda kurt bu soloyu baskilara dayanamayarak cikartmak zorunda kalmistir. geffen ve in utero hakkindaki bir baska yaygin dedikodu ise grubun albumun final versiyonunu sirkete dinlettikten sonra "evet bu demolar cok guzel de albumun kendisini ne zaman dinleyecegiz?" seklinde bir tepki aldigidir. nevermind'in poplastirilmis produksiyonunu ve in utero'nun hamligini goz onunde bulunudurursak bu hic de supriz bir tepki degildir aslinda.

    grubun in utero'yu kaydetmeye harcadigi kadar zamani albumun sarki siralamasina karar vermek icin de harcadigi soylenir. birinci sarki olarak basta rape me dusunulmus, fakat sarkinin yapisinin nevermind'in ilk sarkisi olan smells like teen spirit'e olan benzerligi yuzunden bundan vazgecilmistir. album serve the servants ile acilir ki bu hem muzikal hem de sarki sozu olarak cok isabetli bir karardir. sarkinin ciglik atan gitarlarla giren ilk notalari nirvana'nin kendini tekrar etmediginin gostergesidir. (bkz: serve the servants/@pissed) aslina bakilirsa nirvana *3 studyo albumluk kariyerinde asla kendini tekrar etmemistir. albume ilk adini veren i hate myself and want to die bir sakadan ibaret olmasina ragmen insanlarin bunu anlayamacagi dusunulerek, sappy ise albumun tarzina uygun olmadigi icin albumden cikarilmislardir.

    pearl jam icin no code ne ise nirvana icin de in utero odur. daha once iki gruba da liste basarisi getiren albumlerde** yaptiklarini bozmak. bastan sona tek bir iska gecen sarkisi olmadigi gibi, in utero aslinda nirvana'nin basindan beri yapmak istedigi albumdur. bleach gibi bir album yapmalarindan veya sonic youth, dinasour jr, black flag gibi isimlerden etkilenmelerinden bunun ipuclarini alabiliriz. nevermind harika bir album olmasinin yaninda nirvana'ya in utero'yu yapma ve dunyaya duyurma firsati vermistir.
  • clear vinyle basilmis limited editionu bir kamyon - o kadar deil yahu, bir bisiklet sepeti dolusu para etse de; ele alindiginda ozenle sleeveinden cikarilip pikapa takildiginda, cd versiyonunun 100 kati bir haz veren album. ayrica adini zamaninda courtney love'in yazdigi bir siirden alir.
  • nirvana'nın grunge efsanesi olma yolundaki ustalık eseridir in utero. nevermind'in popüler sounduna karşılık bir noise punk sounduyla cevap veren, kısa sürede kaydedilmiş, bir nevi garage bir albümdür. noise punk'ın öncülerinden steve albini'nin grubun müzikal değişimindeki etkisi yadsınamaz derecede fazladır. dumb, heart-shaped box, all apologies ve favorim rape me gibi hitler çıkarmış bir albümdür ayrıca. grubun belki de tarihinde bir ilk olan scentless apprentice, tam anlamıyla horror - hardcore punk ayarında bir şarkıdır. bazı eleştirmenler "inanılmaz gürültülü" ve "nevermind soundundan farklı bir sound" olduğu için bu albümü beğenmemişlerdir. buna rağmen, gerçek nirvana hayranlarının ve kurt cobain'in en sevdiği nirvana albümüdür.

    günümüzde grup her ne kadar ağır poser grubu olsa da, kapanışlarını efsanevi bir biçimde gerçekleştirmişlerdir.
  • ancak normal bir nirvana dinleyicisinin de ötesindeyseniz bu albümün tamamından haz alabilirsiniz. milk it, scentless apprentice gibi şarkılar kesinlikle normal dinleyicinin kulağını tırmalar.
    bu albümden keyif alabilen birisi olarak fikirlerimi belirtirsem kesinlikle nirvana'nın en hisli albümü olduğunu düşünüyorum. bu yüzden in utero benim için kurt cobain'in tanımı haline geldi.
    albümü özel kılan şeylerden ilki rifflerin ve sözlerin agresifliği. serve the servants, radio friendly unit shifter ve milk it 92 sonrası cobain'in ve çocuk cobain'in içindekilerin harmanlanıp dışa vurumu adeta. riffler ise evet, yine power chord temelli ama nevermind'a göre çok daha sert. bunun sebepleri olarak fender mustang'in standard yerine eb ve drop c# olarak akort edilmesini gösterebiliriz.
    albümü özel kılan şeylerden ikincisi ise çıkılan turneler. yandaki pat smear, arkadaki in utero meleği önceki turnelere göre göze çarpan detaylar. live and loud* ve los angeles kayıtları favorilerim. hele hele the man who sold the world live and loud versiyonu unplugged versiyonundan daha iyidir. göz atmanızı öneririm.
    albümü özel kılan bir başka neden de bateri. dave grohl'un net biçimde zirvesini yaşadığını görüyoruz. riffler ve sözler gibi dave de agresif.
    son olarak, “albümden sonra kaydedilen you know you're right bu tarzdaki son eserleri oldu, keşke bu çizgiyle giden grubu daha fazla dinleyebilseydik.” diyorum.
hesabın var mı? giriş yap