• derler ki:
    "hürriyetin ilk zevkini çıkaranlar sarhoşlar, ilk parasını kazananlarda meyhanecilerdir."
  • mekteb-i harbiye çıkışlı olan askerler kasıtlı olarak imparatorluğun en karışık bölgelerinden biri olan makedonya'ya yollanıp kelle koltukta komitacı avlarken,erat arasından yükselen okuma yazmayı dahi zor bilen alaylı askerler istanbul'da padişah iradesiyle ikbal içinde yüzüyordu.

    harbiyeliler makedon dağlarında gayr-i nizami harbin kitabını yazıp aynı zamanda pratiğe döküyorlardı ama karşılığında kariyer basamaklarını istanbuldaki alaylı askerler hızla çıkıyordu.alaylı askerler cuma selamlığında dahi para alırken mekteblilerin aylarca maaş dahi alamadığı oluyordu.

    yıllarca askeri okulda diresek çürütüp teğmen rütbesiyle mezun olan harbiyelilerin karşısında bir de şehzadeler ve üst düzey bürokrat çocukları çıkıyordu.bu çocuklar için 1880-1890 yıllarında özel sınıflar açılmıtı. hepsi yüzbaşı,binbaşı,yarbay ve hatta albay olarak göreve başlardı.böyle bir ortamda elbette bir resneli çıkıp kendini makedon dağlarına vuracaktı.
  • tüm osmanlı vilayetlerinde semayı inleten bir alkış tufanıyla karşılanmıştır; ilk defa vatandaş sayılacağını duyup sevinçten havalara uçan, "çok yaşa osmanlı" sloganı atan rumlar ve ermeniler çok değil 5-10 yıl sonra yok oluş raddesine varacak bir felaket yaşayacaklarından habersizdi...

    teoride güzel, pratikte ise faciayla sonuçlanmış bir hülya idi meşrutiyet osmanlısı.
  • o günleri şevket süreyya aydemir şöyle anlatmıştır:

    "23 temmuz 1908'de ihtilal koptu. padişah ve saray teslim olmuştur. osmanlı ittihat ve terakki cemiyeti'nin belirli tek hedefi olan 1876 mithatpaşa kanunu esasi iade edilmiştir. hürriyet ilan olunmuştur. manastır'da hürriyet topları atılır. camilerde ezanlar okunur. kiliselerde çanlar çalınır. yer yerinden oynamıştır. dağlarda kovalanan çeteler, dağlara çıkan subayların hürriyet müfrezeleriyle kol kola şehirlere inerler. hocalarla papazlar, hahamlar ile kucaklaşırlar. sokaklarda hem de gece gündüz iğne atsan yere düşmez. dünya, bu kadar renkli bir çoşkunluğu kaç defa görmüştür bilmem. ama gerçek olan şudur ki, bu çoşkunluk otuz üç yıldır uyuyan, uyuşturulan, zincire vurulmuş bir zinde kuvvetin birden şahlanışıdır. türkiye, hele bütün rumeli allı yeşilli bayraklara bürünmüştür. bayraklardan yeryüzü görünmez.

    bütün bu uyanış, bu mucize, bu mesut kıyamet üstünde iki genç insanın isimleri bir anda yıldızlaşıvermiştir: hürriyet kahramanı binbaşı enver ve hürriyet kahramanı kolağası resneli niyazi..."
  • 109 yıl önce bugün ilan edilmişti. yaşasın ittihat terakki! yaşasın hürriyet kahramanları!
  • 31 mart vakasında abdülhamit yanlıları alaylı subayları yanlarında, okumuş subayları öldürmüşlerdir. meclisi basmışlar ve milletvekillerini tartaklamışlardır. bir tane milletvekili de hedef olmuştu ama son akıbeti ölüm müydü kesin konuşamam. abdülhamit vatan evlatlarına bana karşı gelmesinler bile tayını kötü veren, maaşı 6 ay vermeyen bir adamdı.

    2013 yılında çapulcu olarak çağrılmış biriyim.

    alman idaresine bütün orduyu teslim eden enver paşa'nın bu fikrinin yeni oluşmadığı ancak senelerce abdülhamit'in ingilizlerden yediği kazıklardan dolayı, almancı kesildiğini anlayamayan siyasetçilerden bir kısmının ingilizlere o dönem sempati duydukları bilinir.

    ingiliz muhipleri cemiyeti adından da anlaşılacağı üzere bu rezalet yancılık politikasının bir sonucudur. hürriyet ve itilafçılar da ingilizcidir.

    ancak ittihat ve terakki, ingilizlere karşı mesafe almak zorunda olduğunun farkındadır. bunun sebebi de reval görüşmeleridir. bütün meşrutiyet idaresi olayı da bundandır.

    subaylar ellerindeki abdülhamitçe güçlenmesi engellenen ordunun toprakları tutamayacağının farkındaydı, o yüzden hürriyet bayramı ile ülkede demokrasi kurmak istemişlerdir.

    ingilizlerin demokratik düzeniyle, ingilizlerin emperyal heveslerine karşı koyacaklarını sanan naif ve cahil birtakım insanlar bahane edilerek ittihat ve terakki'nin neden meşrutiyet ilan ettiği değiştirilemez.

    ingilizlerin temsilcileri meşrutiyetten hiç memnun olmamışlardır.

    "tarih: 24 kasım 1917.

    bolşevik devrimi'nin önderlerinden troçki, izvestiya gazetesinde yazdığı makalede; ingiliz ve fransızların, rus çarlığı'nın onayıyla, osmanlı'nın ortadoğu topraklarını paylaşmak için gizlice imzaladığı sykes-picot antlaşması'nı ortaya çıkardı.

    bundan 1.5 yıl önce…

    tarih: 16 mayıs 1916.

    ingiliz diplomat mark sykes ve fransız diplomat françois george picot ortadoğu'nun nasıl paylaşılacağı konusunda altı aydır yaptıkları toplantı sonucunda karara vardılar.

    buna göre…

    1) fransa'ya; doğu akdeniz bölgesi, adana, antep, urfa, mardin, diyarbakır, musul ile suriye kıyıları;

    2) ingiltere'ye; hayfa, akka limanları, bağdat ile basra ve güney mezopotamya;

    3) rusya'ya; trabzon, erzurum, van ve bitlis ile güneydoğu anadolu'nun bir kısmı verilecek.

    4) fransa ile ingiltere'nin elde ettiği topraklarda arap devletleri konfederasyonu veya fransız ve ingiliz denetiminde tek bir arap devleti kurulacak,

    5) iskenderun serbest liman olacak,

    6) filistin'de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktı.

    sykes-picot antlaşması'ndan öncesi var.

    tarih: 8 nisan 1915.

    ingilizler, sir maurice de bunsen başkanlığında, osmanlı'nın paylaşılması konusunda rusya, fransa ve italya ile yapılan pazarlık görüşmelerinde izlenecek politikaları belirmek için “de bunsen” adında komite kurdu.

    sykes-picot antlaşması'na adı verilen sir mark sykes, savaş bakanı lord h. herbert kitchener'i temsilen bu komitedeydi. görüşülen konularla ilgili olarak savaş bakanı kitchener'in yakın arkadaşı ve yardımcısı albay oswald fitzgerald'a düzenli bilgi aktarıyordu. bu arada…

    kendisi de, istanbul'da bir dönem birlikte çalıştığı “akıl hocası” ingiliz büyükelçisi baş tercümanı gerald h. fitzmaurice'den fikir alıyordu.

    gerek “de bunsen” ve gerekse “sykes-picot antlaşması”nın beyni bu adamdı. bunun sebebi, salt kurnaz ya da siyasi manipülasyoncu olması değildi; komite üyelerinin tamamının osmanlı devleti ve ortadoğu toprakları konusunda bildikleri; okudukları latin ve yunan klasikleriydi; iki bin yıl önceki yunan coğrafyacıların terimlerini kullanıyorlardı. özetle, bölgeyi hiçbiri tanımıyordu!

    fitzmaurice ise yıllardır bölgedeydi. ve tüm enerjisini ingiliz emellerini gerçekleştirmeye harcıyordu!

    bugünlerde vizyonda; nicole kidman'ın ortadoğu sınırlarını cetvelle çizen ingiliz casus kadın gertrude bell'i oynadığı “çöl kraliçesi” adlı berbat film var.

    ne tesadüf; bell'in suriye ile ilgili yazdığı kitapta da 100 yıl önce outlooks'da “yılın kitabı” olarak tanıtılıyordu! neyse.

    fitzmaurice; özel ilgi alanı haritacılık olan mark sykes'ın değil; haritada sınırları çizen gertrude bell'in de akıl hocasıydı!..

    ve. tüm bu olup bitenin merkezinde siyonistler vardı ve en büyük destekçileri fitzmaurice idi.

    ingiliz siyonist federasyonu başkanı chaim weizmann, fitzmaurice'nin yakın arkadaşıydı.

    aynı fitzmaurice'nin “ittihat ve terakki, yahudi ve dönmelerin kontrolündedir” diye yalanları osmanlı kamuoyuna aktaran kişi olması da ne tesadüf değil mi?

    bu yalanlar sayesinde, 31 mart 1909 dinci ayaklanmasıyla ittihatçıları iktidardan düşürmek isteyen de oydu!"

    http://odatv.com/…-yeni-mi-sandiniz-2205161200.html

    gördüğünüz üzere bir takım cahil insanların ingilizlerce kullanılmış olması, ingilizlerin meşrutiyet düşmanı olduğu gerçeğini değiştirmez.
  • ikinci meşrutiyetin ilanından önce mustafa kemal tarafindan kurulan bir "vatan ve hürriyet cemiyeti" vardır ki tarih sayfasında mustafa kemal adının geçtiği ilk kısımdır.

    daha sonra bu cemiyet ittihat ve terakki ile birlesiyor. bu olay 1907 de gerçekleşiyor. yani mustafa kemal henüz 26 yaşındayken...
  • 10 temmuz 1324 (rumi) tarihinde ilan edilen ve imparatorluğun sonuna kadar 10 temmuzlarda hürriyet bayramı olarak kutlanan anayasal devrimdir. türkiye cumhuriyeti'nin ilk on yılında gerçekleştirilen devrimlerin birçoğunun kökenleri ikinci meşrutiyet'te yaşanan dönüşüme dayanmaktadır. tabii ki ikinci meşrutiyetin temelleri de tanzimat döneminde yaşanan ideolojik,siyasi ve toplumsal değişimlerle açıklanabilir. ikinci meşrutiyeti detaylı bir şekilde anlayabilmek için tarık zafer tunaya, zafer toprak, erik-jan zürcher ve bülent tanör ün eserlerini okuyarak başlayabilirsiniz. ittihat ve terakki cemiyetiile özdeşleşen ve imparatorluğun en tartışmalı dönemlerinden olan ikinci meşrutiyet dönemi, kanımca günümüz türkiye siyasetinin de temel ayrımlarını belirleyecek kadar önemli bir dönemdir.
  • ikinci meşrutiyetin doğumunu hazırlayan en önemli etken abdülhamit rejimine karşı yürütülen muhalefettir.
  • bu dönemde mesleki ve teknik okullarda yeniliğe gidilmiş ve halkın müracaat edebileceği bölümler açılmıştır;

    polis mektebi (1909)
    maliye memurları mektebi (1909)
    belediye memurları mektebi (1911)
    evkaf memurları mektebi (1911)
    sıhhiye memurları mektebi (1912)
    ameli ticaret mektepleri (1913'ten sonra tüm vilayetlerde)
    darülelhan (konservatuar) (1916)
hesabın var mı? giriş yap