• sadece 2 tanesini sifir aldigim 20. arabama geldigimde ogrendigim en onemli kural : "surasi soyleyse soyledir" "bilmemnesinde sorun cikarir servisten cikamazsin" diyen dallamalari dikkate almamak ve bariz problemli olmadigi surece hakikaten icinize sinen arabayi almaktir.

    karar verirken en onemli sey : kilometresi.

    100 bin km altindaki arabalar (eger o modele ozgu bir uretim sorunu yoksa ve insan gibi kullanildiysa) sorun cikarmaz. 100bin-150 bin km iyidir. 150-200bin arasi dusunebilirsiniz. ama 200 bini gectikten sonra arabanin problem cikarma orani exponansiyel olarak artiyor. sebebi de araba karmasik bir alet ve eskiyen bir cok parcasi var. cogu parca 12-13 yil ideal calisir (yilda 15 bin km hesabiyla budur, daha az da dayanabilir daha fazla da) ama sonra eskir ve yavas yavas her tarafindan problem cikarmaya baslar. ama mesela 3 yil omru olan bi parca dusunun. 12 yillik bir arabada bu parca 4 kere degismistir bunun yaninda o parcayi arabaya sabitleyen vidalar da sokulup takilmaktan gevsemistir bi sorun cikarmasa da takir takir ses yapar. yatirim yapmiyosunuz alet aliyosunuz ne kadar az kullanilmis o kadar iyi.

    her araba icin gecerli olan teknik checklist :
    * gitmeden once: burasi cok onemli. alacaginiz arabanin calisma videolarini youtube'dan arastirin. nadir bi araba degilse kesin ilk calistirma, motor kaputu ve test surusu yapilan videolar vardir izleyin ve calismasina bakin. dilini anliyorsaniz adamin soylediklerine ve yorumlara bi bakin. sonra "<araba> <model yili> problem" tarzi bi arama yapip yaygin gorulen sorunlarin semptomlarina bakin videoyu ceken adami dinleyin neye bakmaniz gerektigini soyler zaten size.
    * gitmeye karar verince sahibini arayin, adamin direk soyledigi ufak problemleri varsa calismasini etkilemese yada size fark etmese bile basta biraz fiyat kirin. "etek boyali" "ciziklerde lokal boya var" "tamponu park ederken koseden hafif kirdim" "x parcasi orjinaliyle degisti" "dosemeler biraz eski" "servisler yan sanayide yapildi (ama evraklari var)" "yedek anahtari yok" "kitapcigi kayip" "cd calar bozuk" ciddi problem degildir ama fiyat kirdirir
    * giderken bir arkadasinizla gidin
    * disina bakin facia gorunuyosa almayin
    * yanlarda boya ufak hasar tampon kirik onemli degildir tavanda darbe veya boya varsa kacin
    * butun kapilar, bagaj kapagi, motor kaputu, varsa sunroof acilip kapaniyor mu diye bakin
    * lastiklere bakin ortadaki kanalda kontrol centikleri vardir bu centik lastigin geri kalaniyla ayni hizadaysa o lastik kabaktir (bkz: http://roadsafety.co.za/…ads/2010/03/tread-wear.jpg)
    * eski arabada kaput eger destekli degil amortisorluyse kendi kendine dusebilir birisi tutsun. destekliyse destek cubugu kirilmis olabilir yine birisi tutsun. yada bisey koyun
    * yag seviyesine ve yagin kalitesine bakin. yag cubugunda yada yag doldurma kapaginin altinda mayonez tarzi beyaz birikintiler gorurseniz kapak contasi yakmistir ve tamiri masraflidir sahibi ne soylerse inanmayip kacin
    * anahtari kontaga koyup cevirin butun lambalar test amacli yanar. arabanin yag basinci vb onemli bi problemi olup ta adam gosterge panelini sokup yag lambasini cikarmis olabilir, bir iki saftirik satici yakaladim yapmaya calisan.
    * motor kaputu acik bicimde motoru calistirin sagindan solundan duman geliyo mu diye bakin (mumkunse sahibiyle konusun kabul ederse o gun ilk siz calistirin)
    * egzozdan gelen dumana bakin. iyi motorda egzozdan (soguk havada azicik buhar haricinde) duman gelmez. maviyse yag yakiyordur (masmavi olmaz beyaz ama mavi bi tonu olur) ciddi miktarda yag yakiyosa mavimsi yogun beyazdir ama kirli beyazdir pamuk/bulut gibi temiz beyaz degildir ve igrenc kokar, yanik yag kokusunu bir kere alinca direkt anlarsiniz. bulut gibi bir beyazsa su kaciriyodur (ayirt etme kolayligi olsun diye dumana bi sure elinizi tutup tadina bakin, yag kirli ve yanik bir koku verir, su da suyun icindeki antifriz/glikol oranina gore tatlidir) bu ikisi basta kapak contasi yada varsa turbo (yakinda patlayacak turbo araba soguk calisinca ve cok yakinda patlayacaksa gaza yuklendikten sonra birakinca mavi bi duman bulutu atar sonra keser iste bu yuzden motor sogukken bakmaya gidiyoruz. patlak turbo zaten james bond filmi dumana bogar ortaligi anlarsiniz) problemleri olmak uzere cok ciddi olabilir. siyahsa motora yakabileceginden fazla benzin geliyordur, oksijen, maf, map sensoru yada varsa karburator ayari falan olabilir, buji(ler) zayif atesliyor olabilir (bir buji hic ateslemiyosa inanilmaz sarsar) turbo varsa emme borularindan birinden basinc kaciriyo olabilir, yada bi sorunu olmayip sadece hava filtresi biraz kirli olabilir genelde o kadar ciddi degildir (ama dumanin miktarina gore yakin zamanda yada derhal tamir ister kacip kacmama karari verin)
    * rolantisi duzgun mu bakin. iyi motorda rolanti yumusak olur motor devri belli bir degerde dimdik durmalidir ve yukari asagi oynamaz. araba eskiyse biraz oynayabilir ama araba rolantide yaldir yaldir sallaniyosa gecicen
    * bujilerden biri hic atmiyosa araba rolantide feci sarsar ve istop edebilir. test etmek icin mesela motor 4 silindir mi? buji kablolarini teker teker cikarip yerine takarsin. bi kabloyu cikarinca motorun durumu daha kotuye gidiyosa o silindirde bisey yoktur. ama mesela bi kabloyu cikarinca hic farketmedi o silindir zaten olmus demektir
    * 10-15 saniye orta devirde gaz verin nasi hissettigine bakin sonra arkadasiniz versin siz sagindan solundan ses geliyo mu ona bakin. araba dedigin seyin sesi asagi yukari bellidir arabadan cikmamasi gereken sesler geliyosa kacin
    * tam gaz verip yine aynen duman ve sese bakin
    * manuelse debriyaja ve butun viteslere rahat girip girmemesine bakin.
    * otomatikse sanziman yag cubugu varsa (her sanzimanda yoktur) kontrol edin. iyi durumda sanzimanin yagi pembe ve berraktir yanmis, kahverengi, berrakligi kaybolmus koyu renkli ve icinde tortu vb varsa kacin
    * hararet gostergesine bakin. hic isinmiyosa arabada su olmayabilir radyatore su ekleyip bakmaya devam edin. (ve adamin arabasini bi sure susuz calistirdigini ve bunun motorda ciddi hasarlara sebep olmus olabilecegini akliniza getirin) iyi arabada hararet gostergesi sifirdan acilir 2-3 dakikada oynamaya baslar (yazin direk baslar) ve 10 dakikada ortada bi yerde sabitlenir. isinmiyosa motorda bi problem vardir ben genelde kapak contasi derim ama hava soguksa biraz surun arabayi gec de isinabilir veya ibre bozuk olabilir (yada ciddi bi sorunu gizlemek icin ibre bozuk diye kakalama yapiliyo olabilir) yada cok cabuk isinip ortayi gecip kirmizi bolgeye dogru ilerliyor ve su kaynatiyorsa sogutma faninin sigortasi patlak olabilir (sigorta panelinden sigortayi bulup cikarip bakin sigorta 1 lira) fani devreye sokan termostat acilmiyo yada su pompasi devridaim yapmiyor olabilir (motoruna gore 500 lira falan alabilirler) yada conta yakmistir (pistonlar falan zarar gormemisse bile temiz 2 bin lira civari masraf) kacin.
    * direksiyonu tam saga ve tam sola cevirin. donus esnasinda gicirti yada "klik klik" tarzi olmamasi gereken sesler gelirse sebebini sorun soylemezse kacin. direksiyon aksaminin degismesi gerekmiyorsa, alt rotiller yada tekerlek yataklari gibi suspansiyon parcalari kullanimla eskir evet ama ucuzdur ve buna gore iyi fiyat kirabilirsiniz. yalniz suspansiyon cok kotu durumdaysa otobanda 120yle giderken tekerlegin falan kopup takla atip feci sekilde can vermenize de sebep olabilir. (mesela alt rotilin artik bitme asamasina geldigi noktada hangi tekerin rotili bozuksa direksiyonu cevirdikce oradan kapi gicirtisi gibi bir ses gelir. rulmanlarda da araba giderken o tekerden duzenli "klik" sesleri gelir ve bu ses virajda o tarafa giderken daha kuvvetli gelir) tam sagda yada tam soldayken "viyk viyk viyk" tarzi bi ses geliyorsa direksiyon hidrolik pompasi eskidir genelde direksiyonun biraz sert olmasi disinda problem olmaz, kacmayabilirsiniz ama fiyat kirin.
    * motor calisma sicakligina gelip hararet yapmadigina gore biraz surun arabayi bakin icinize sinecek mi
    * park yerinden cikarken arabanin oldugu yere inip bi bakin, bisey damlamissa (su, yag, benzin..) bu sivi gokten inmedi ya, arabadan geldi.
    * direksiyon hassasiyeti nasil, araba saga sola cekiyor mu, kasislerde cok mu sarsiyor sagindan solundan ses geliyor mu, guvenli hissetmiyosaniz kacin
    * frenler nasil durmasi gereken mesafede duruyo mu, abs varsa calisiyor mu, tam basinca abs lambasi falan yaniyor mu
    * el freni tutuyor mu tutmasi lazim
    * yol tutusu nasil
    * hem dur kalk trafikte test edin (trafik yoksa bos yolda simulasyon yapin) hem otobanda
    * otobanda basin biraz hizlanmasi nasil. hem sakin hem devirli surmeyi deneyin.
    * buyuk problemi olan araba otobanda hizli giderken belli eder
    * her vitesi kontrol edin otomatikte varsa manuel modda kontrol edin yoksa 1'den gaza basarken vites gecisi sayin
    * iyice isittiniz arabayi simdi haydi bir yerde kenara cekip tekrar sagina soluna bakmaya
    * kenara cekince geri vitese bakin bi arkadasa cok temiz diye araba aldik her yeri cok temizdi evin onune park yerine getirince fikrimiz degisti
    * yag cubuguna ve kapaga tekrar bakin yag yakmis mi, mayonez yapmis mi, evet ise kacin (yag yakma notu: dizel pek kullanmadim ama benzinli arabada motorun cesidine gore 1000 km'de 1 litreye kadar yag yakabilir. su anda kullandigim saab 9-5 2.3 turbo 1500 km'de 1 litre civari yag aliyor, ama onceki arabam 96 tek kapi polo tek damla yag yakmadi. uzun surede 1 litre normal ama mesela 50-60 km lik test surusunde cubuktaki yag gozle gorulur bicimde eksiliyorsa problem vardir. eksilen yag muhakkak bi yere gidecek ya arabanin altina damlar ya da eksozdan mavi duman olarak cikar, bu sekilde bi yag kacirma sorunu tespit ederseniz adam "evet abi surdan kaciriyo" derse tamir fiyatina gore ve bir ustaya dogrulatarak alabilirsiniz ama "olur mu bisey yok her araba yapar" falan derse kaaaaaccc...)
    * rolanti aragaz ve tam gaza tekrar bakin duman var mi kontrol edin
    * arabanin durumunu en iyi belli eden sey hararet yapip yapmadigi, motor sesi ve duman cikip cikmadigidir. hararet yapiyosa %90 kapak contasidir yada baska bir onemli motor problemidir. isininca motorun ustunden tikirdama sesi geliyosa subaplar problemlidir yada eski yagdir. altindan vurma sesi geliyosa pistonlarda biyel kollarinda yada krank milinde problem olabilir kacin kayis gicirtisi geliyosa kacin. yukarida dedigim gibi sifir araba duman yapmaz yasina gore biraz yapabilir ama ciddi bi duman yapiyosa kacin
    * aku ve sarj dinamosu: akunun durumunu en iyi calismasindan anlarsiniz, saglam aku iyi akim verir ve cart diye calistirir arabayi. eger bakim gerektiren tip akuyse uzerinde kontrol icin icindeki suya bakabileceginiz delik vardir yaninda da ne renk olunca saglam oldugunu soyleyen ufak bir not olur. sarj dinamosunu test etmek icin araba calisirken akunun pozitif ucunu cikarabilirsiniz motor istop ederse sarj dinamosu nanaydir. eger voltmetreniz varsa akunun iki kutpu arasindaki voltaj normalde 14 volt civari, marsa basarken 9 volta dusebilir ve tam gaz verince 18 volt olarak okunmalidir.
    * buraya kadar kacmadiysaniz arabanin yuruyeni (bir iki istisna durum haric) saglamdir ve binilecek durumdadir diyebiliriz. simdi butun elektrik aksesuarlari, farlari, uzaktan kumandali kapi kilidini, radyoyu kontrol edin, klimanin gazi var mi sogutuyo mu isitiyo mu kontrol edin (isitici motor sicakligiyla calisir isitmiyosa motor isinmiyo olabilir motor sicakligiyla ilgili yazdigim seylere bakip kacip kacmamaya karar verin)
    * calismayan her aksesuari not edin "bunlar calismiyo bunlara bakim istiyo" diye pazarlik yapacaksiniz cunku.
    * buraya kadar 40 dakika- 1 saat arasi bakmis olmaniz lazim
    * varsa bakim muayene ve diger tamir evraklarini isteyin. arabanin omru boyunca nelerde sorun cikmis neler yapilmis onlara bakin. unutmayin ki motorun en temel bakimi yag degisimi ve sogutma suyudur. yag degisimi zamaninda ve uygun yag kullanilarak yapilirsa ve motor uzun sure susuz calistirilmadiysa motor %90 saglikli olacaktir, duzenli bakimla 2-3 milyon km yapan motorlar bile vardir. kullanimla eskiyen parcalar genelde suspansiyon ve yuruyen aksamdir. ayrica evraklari olmayan araba sorunludur diye bir sey yok, sorunsuzsa binersiniz iyi de pazarlik malzemesi yaparsiniz. triger kayisi varsa kayisin ne zaman degistigini ogrenin, gozle gorulur bir yerdeyse durumuna bakin curumeye baslamissa degisecek ve masraflidir. kayis eskiyse ve motor calisirken kirilirsa o arabayi cope atabilirsiniz. triger kayisi yerine triger zinciri varsa kayisa gore saglamdir genelde omurluktur ama saglam degilse degismesi daha masraflidir, zincirin sesine bakip karar vereceksiniz, zincir sesi cok gurultuluyse zincirde gevseme olabilir en son ne zaman bakilmis ogrenin.
    * eger arabaya vereceginiz para buyukse ("buyuk para" nedir ekonominize gore siz karar vereceksiniz) bi ustaya goturun o da bi baksin. onemli bi para verecekseniz kapak contasi, silindirlerin durumu gibi seyleri anca kompresyon test aletiyle kesin olarak belirleyebilirsiniz alet ucuz ama sizde buyuk ihtimal yoktur varsa da benzin pompasinin sigortasini ve bujileri sokeceksiniz o yuzden sahibi izin vermez kullanmaniza, ama ustada muhakkak vardir. ama mesela 5-6 milyar maas alip "haftasonlari evin ordaki bos arsada drift atayim sagini solunu kurcalayip motor ogreneyim hobi olsun" diye ikinci araba olarak eski kasa sahin aliyosaniz cok ta luzumu yok.
    * ustanin da gorusunu alin sonra fiyatta anlasin. kayserili tarzi bol bol pazarlik yapin. eger yakinda yapilmasi gereken ciddi sorunu varsa ciddi fiyat kirin. kirmazsa almayin. para sizde nasi olsa
    * bu kadar surusten testten sonra icinize sinmediyse yada aklinizda en ufak bir suphe varsa kacin ve baska bi araba bakin. 2 ay otobuse binmek problemli arabaya bilmem kac bin lira vermekten iyidir
    * keyifli surusler.
  • işbu entry gerçek hikayeler silsilesi olup gerçek isimler kullanılmamaya özen gösterilmiştir.

    29 yaşına kadar arabaya ilgi duymayan, arabalarla ilgili bilgisi "logolarından tanımak"tan öteye geçmeyen biri iken, "evlendik artık olm almak lazım, ihtiyaç olacak" uyanışı yaşayıp bu alemlere dalmış biriyim. "17 aralık 2013 euro'nun dolar'ın zıp zıp zıplaması" nedeniyle; "amaaan 5 daha veririm sıfırını alırım" düşüncesi tarihe karışmış bulunuyor, opel, ford, fiat, kia, volkswagen, seat galerini gezip "kim alcak lan bu arabaları?" serzenişiyle 2.ele gönül veriyorum. dalıyorum google'a, donanımhaber'e, sahibinden'e, veriyorum filtrenin dibine.

    kriterlerim: 100.000 km'den az, otomatik vites, 2006 model ve sonrası b/c segmenti, bütçe 27.000 tl civarı.

    ilk hedefimiz alman malları, malum "almanlık ne güzel". opel corsa'lara bakıyorum, sağa sola sorduğumda "aman abi opel, servisten çıkamazsın, easytronik şanzımanı sorunlu" gibi yönlendirmeler alıyorum. easytronik sorunlarını çözmüş olduğu söylenen 2011 model ve sonrası corsalara bütçe sebebiyle bakmadan opel'den vazgeçiyorum.

    ardından birçok arkadaşın kriterlerime göre yönlendirmesiyle honda jazz'da karar kılıyorum, bütçeyi biraz arttırıyorum, 32.000 tl.

    bilader honda jazz'ına aşık olup blog kuranlar mı dersin, "oooh abi bu ay bi kastım 100 km'de 4.5 lt yaktım" diyip halay çekenleri mi, "içine 6 arkadaş sığıştık antalya'ya tatile gittik araba gık demedi, şu kadar yaktı iyi mi" diyip şova kalkanları mı...

    aha dedim işte şimdi sıçtım; zira millet memnun, ya satmayacaklar piyasada az bulunacak, ya pahalıya satılacak, ya da her markada olduğu üzere çarık çürükler satılmaya çalışılacak. bu arada bu başlığı okuyup kendime soru listeleri ayarladım, çünkü ilandaki numarayı aradığımda cahilliğim sebebiyle "lastikleri ne durumda?" gibi bi ilk soruyla başlıyorum falan. bikaç telefon denemesi yapıyorum, galerici bebeleri arıyorum ki bu işin ağzı nedir, nasıl konuşulur, ne edilir, olduğu kadar.

    ardından baktım jazz'ın güzelini satacakları yok, ya sel hasarlı var, ya çalıntı buluntu kayıtlısı, ya da el yakan temizi, dedim km kriterini biraz yükselteyim 130.000 civarına, japon bu yapmıştır dayanır dedim.

    135.000 km'de 2008 model otomatik (oo cvt şanzıman alırım bi dal), değişensiz, sadece 3 parça boyası olduğunu iddia eden adamla sözleştim. cuma günü dar zaman sebebiyle sadece görsel olarak arabaya bakılıp şöyle bi sürülecek, pazartesi honda servise ve tanıdık ustaya gösterilip uygunsa notere geçilecek. arkadaş soner sarıkabadayı tadında, götünde gri eşofmanla karşıma çıkıyor, ağızlar biraz işin pici tadında (al-sat'çı olmadığını söylüyor), arabam şöyle güzel böyle temiz... tamam görsel olarak temiz, ben de ilk defa araba bakıyorum amk, adam kaputu açıyo "hmm hmm" diyip sağına soluna bakıyorum, 135008. km'de, içerde 1 sigara yanığı, bi de teybin klimanın olduğu panelde sağ tarafta tornavida sokulmuş plastikten kanırtılmış izlerini görüyorum, görebildiğim bu. arabanın 3.sahibi olduğunu, 3 ay önce adana'dan aldıklarını, sincan'da bi ustaya gösterip aldıklarını, bir hanım akrabasının üzerine olduğunu söylüyor. serviste çıkacak masrafları karşılayacağını, arabasına güvendiğini, pazartesi erken buluşup usta işlerini hallettikten sonra notere geçebileceğimizi söylüyor. "hele bi ustaya servise gösterek" diyip kabaca
    pazarlığı yapıyorum, 32500tl'den 31750'ye iniyor. pazartesi günü ona ustanın yerini bildirecek şekilde saat 3'te sözleşiyoruz. bu arada ilanı yayından kaldırdığını, farklı iletişim bilgileriyle yeniden yazdığını söylüyor. incelediğimde yayından kaldırılan ilandaki isim (gerçek isim kullanmayacağım) "maykıl şumaher" iken, yeni yayında ise "maykıl skorsese" oluyor. inceden kıllanıyorum. telefonda sorduğumda ise şumaher başkası, ben skorsese'yim diyor. pazartesi 2'de aradığımda ise haftasonu benden haber beklediğini, gelmeyince başkasına arabayı göstermek üzere saat 4'te sözleştiğini öğreniyorum. lan! honda resmi servisinden zar zor adam sokup randevuyu kapmışım, parayı ayarlamışım, işten izin almışım, hani sözleşmiştik? eleman "oruc ağzımla ben o adama yalan söyleyemem, onu ekemem söz verdim ona gösterecem, anlaşamazsak seni ararım" diyor. iyi diyorum mal senin ne bok yiyosan ye. akşamın 8'inde arayıp "adam çok aşağıda fiyat verdi, üslubunu sevmedim, 31.000tl teklif etti kabul etmedim, yarın senle buluşalım" diyor. en fazla benden 31.000 işler hacı dediğimde önce bi sessizlik, sonra "iyi yarın gel al" diyor. ertesi gün saat 3'te tekrar sözleşiyoruz, honda servise computeste sokulacak, kaportacı ustaya gösterilecek, uygunsa 31.000'e el sıkışılacak. plaka ve şasi no ile sms sorgulamalar temiz, ilanda da yazdığı gibi 400 ve 500 tl'lik iki kayıt var, yalnız şasi no'yu sms atan eleman aracın sahibini bi erkeğin ismi yazmış, hani kadındı ruhsat sahibi lan? telefonda konuştuğumuzda kadının hasta olduğunu gelemeyeceğini, vekaletle kendisinin geleceğini söyledi halbuki. honda servisteki tanıdığım arkadaşıma şasi no'yu verince işler tepetaklak değişiyor, çünkü ilanda söylenen 3 parça boyanın üstüne; alttan tahmini 7000-8000 tl'lik hasar, rot kapağından motor kulağına kadar (bunlar da neyse bilmem etmem amk) elden geçirilmiş, sağ ön çamurluk sadece boyalı değil değişmiş, altındaki şasi de işlem görmüş. mart 2014'te adana honda'da servise 148.489 km'de girmiş. lan oynadınız km'siyle bari az daha oynayaydınız 15bin km geri almak da ne amk? arkadaşa duamı/teşekkürümü edip elemanın beni buluşma saatinde aramasını bekliyorum, honda servise gitmiyorum. hani beni dün ekmiştin de gelmemiştin ya pezevenk, şimdi ben seni zikicem.

    "abi ben geldim, nerdesin?"
    "hocam arabanın şasisini sorgulattım bi yığın hatası var ne iş?"
    "abi ben de şimdi geldim burda arkadaşlara sorgulattım, ben de anlamadım, biz alırken bunnarı görmediydik, yok şöyle yok böyle..."

    bi de diyo ki "ya ben sana üzülmüyom sen kendine araba bulursun, kendime üzülüyom, ben bunu nasıl satacam?"

    "kimsenin günahını almak istemem, allah kolaylık versin" diyip kapatıyorum.

    güzel kardeşimiz "hasarlı arabayı alayım da cilalayayım kitleyeyimcigiller"den çıkıyor, verilmiş sadakam olduğunu düşünüyorum. hikayesindeki onca tutarsızlığa rağmen (araç sahibinin kadın değil erkek olması, senden haber gelmeyince başkasıyla sözleştimler, işlerinin çok yoğun olması ama telefon görüşmelerinde hep uykulu yeni uyanmış konuşmalar vs. vs..)

    tramer sorgusuydu arabanın görsel güzelliği hikaye, sadece computest hikaye, sadece kaportacıya göstermek hikaye.
    alın adamdan şasiyi resmi servisine, yoldan geçen teyzeye ona buna herkese soruşturun.
    hikayesi tutarsız tekinsiz itlerle iş yapmayın, ikinci bi şans vermeyin. babanızın oğluna dahi güvenmeyin, herşeyi ama herşeyi soruşturun.

    aman diyim.
  • arabaya bakarken lastikler tekmelenmez. zira tekmeleyenin bi sikim bilmedigi ortaya cikar.
  • kural şu; neredeyse herkes birbirini kandırarak haksız kazanç peşinde, ayrıca motor yürüyen önemli, çiziğe ve darbesiz vuruğa takılmayın.
    şu konuya bir bakın, silinmişse bir mesaj uzaktayım ibret-i alem olsun diye yollarım bütün fotoğrafları. cin olmadan nasıl çarpıyorlar adamı görün.
    http://forum.donanimhaber.com/…/mpage_1/key_/tm.htm

    edit: bazıları görememiş mesajlar geldi, buyurun:
    aks, salıncak kısaca yürüyen
    jantlar kırılmış, kampana bile hasarlıdır
    şasi rijitliğini kaybetmiş, toplansa bile sağlıksız araç olur
    normalde bir daha sağlıklı yürümez

    veee;

    değişeni
    olmayıp
    çizikten dolayı
    lokal boya vardır

    siz insanım diyorsunuz değil mi sorulunca, ben sözünüze inanıp 3 yaşındaki kızımla dağılmış aracınıza oturayım değil mi 10000 tl kar edin diye. boya takıntısı olan aramasın yazmış bir de, pes.

    edit: ne alaka yazmışım bilmiyorum ama 3 yaşında kızım filan yok lan, ya olsaydı diye yazmışım galiba.
  • araba çok temiz, askere gideceğim için satıyorum diyen birisi, takas da yaparım diyorsa almayın. madem askere gideceksin, neden takasa giriyorsun koçero?
  • bu zamana kadar en az 50 araç bakmış, bu araçların içinden yalnız 3-4 tanesini beğenmiş ve 2 tanesini satın almış, henüz işin başında ancak hemen hemen tüm çakallıkları görmüş biri olarak naçizane birkaç kelam etmek isterim.

    malum, en ucuz ekspertiz ücreti şu an 500 lira civarında. 10 tane arabaya baksanız 5000 lira eder. haliyle bu parayı havaya vermek canınızı sıkabilir. o sebepten, bildiklerimi ve uyguladığım kontrolleri sizlerle paylaşacağım.

    öncelikle olayın en başından başlayalım. x miktar paranız var ve araç almak istiyorsunuz, bu sebeple araç ilanlarına bakmaya başladınız. sarı site olsun, kırmızı siteler olsun, facebook pazarı olsun tüm ilanlara bakmalısınız.

    ilan bakma aşamasında dikkat etmeniz gerekenler:

    1) araçların bulunduğunuz şehirde yahut bulunduğunuz şehre yakın, çevresi geniş olan insanlar için ise arabalardan gerçekten anlayan dostlarınızın ikamet ettiği şehirlerde olmasına özen gösterin. aşağıda yazacağım maddeler doğrultusunda en beğendiğinizden başlayarak bir liste çıkarın, “bakmaya değecek araçlar listesi”.

    2) hiçbir araca görmeden kapora göndermeyin. kesinlikle yapmayın bunu.

    3) alacağınız aracın piyasasını bilin. kaç para civarında gittiğini aklınızda tutun. örneğin 150-170 bin bandında satılan bir model için ilana 120 bin yazıldıysa o arabadan şüphelenin. aciliyeti ne kadar olursa olsun, kimse sağlam malı yok paraya satmaz. bedava peynir, fare kapanında olur.

    4) öncelikle modelli bir araç alacaksanız, karşı taraftan bir ekspertiz raporu talep edebilirsiniz. ekspertiz rapor tarihinin çok eski olmamasına dikkat edin.

    (ara madde 1: gaziantep, kahramanmaraş, adana, şanlıurfa, hatay, konya gibi şehirlerden araç alacaksanız ekspertiz raporunun güvenilir yerler tarafından çıkarıldığına bakmalısınız. bu iller dökük araçların toplanma merkezleridir. 2 arabadan 1 araba çıkarırlar, eklerler, size hatasız diye satmak isteyebilirler.)

    5) ekspertiz raporunda yazılan notlara muhakkak bakın. öncelik sırasına göre şaseler, direkler (a, b, c sütunu da denir), podyelerde hasar veya işlem var mı dikkat edin. motorda yağ yakma, üfleme, suya yağ ya da yağa su karışma var mı onlara bakın. tabii notlarda yazıldıysa.

    6) ekspertiz raporu aklınıza yattıysa 5664’ten aracın hasar kaydını sorgulayın. alacağınız arabada ağır ya da yüksek hasar kaydı olması, değerini düşürecektir.

    7) araç hasar kaydını sorguladınız ve sonuç olumlu, sıra ptt’den km sorgulamaya geldi. aracın plakasını girerek km sorgusu yapın. km sorgu verileri, aracın muayene yapılan tarihlerdeki km rakamlarını gösterir. eğer bu rakamlarda, yıl ilerlemesine rağmen düşüş var ise, arabadan uzak durun.

    8) ekspertiz raporunu istediniz, hasar ve km sorgusu yaptınız, her şey tamam. ilan sahibini arayın ve araca bakacağınız zamanı netleştirin.

    aracın başına geldiniz, yapmanız gereken iş kaporta kontrolü.

    (ara madde 2: arabanın muayene zamanını, ruhsattaki sahibinin kim olduğunu, ruhsattaki yakıt türü ile araç yakıt türünü, ruhsattaki şase no ile araç şase nosunun tutup tutmadığını kontrol edin)

    9) araca muhakkak gündüz bakın.

    10) araç kaportasında çürük, boyasında kabarma ya da çatlama var mı bir bakın. boyada kabarma/kusma varsa altta bir çürük olduğunu, çatlama varsa da o bölgenin macunlu olduğunu anlarsınız.

    11) araca uzaktan baktığınızda kordonları, çizgileri birbirini yakalıyor mu dikkat edin. çamurlukta başlayan çizgi, kapılardan geçerek arabanın kıç kısmına kadar dümdüz ilerlemelidir. eğer çizginin/kordonun seyahat istikameti doğrultusunda derinliğinde yahut çıkıntısında ya da düzlüğünde bir abukluk varsa, abukluğun bulunduğu yerde/parçada işlem vardır.

    12) aracın boyasında dalgalanmalar var mı dikkat edin. araç etrafında gezerek gezdiğiniz kısımlarda öbekler halinde boyada dalgalanma ya da boya yansımasında karıncalanma görürseniz o gördüğünüz kısımda işlem mevcuttur.

    13) aracın kaportasında işaret ve orta parmaklarınızın tırnakları ile tıktıkıtıktıkıtıktıkı diye ritim tutturmak suretiyle eski kaporta/boya ustalarının boyaölçer icadından önce yaptığı gibi macun kontrolü yapabilirsiniz. eğer bu tıktıkıtıktıkı sesleri bir bölgede, diğer yerlerden daha farklı geliyorsa kıllanın. *

    14) aracın dış kaportasına baktınız. beğendiniz. şimdi sıra çamurluklara ve diğer hareketli parçalara bakmaya geldi. bu hareketli parçalar (kapılar, bagaj kapağı ve kaput) ve çamurlukları tutan vidalar bulunur. vidaların üstünde anahtar izi var mı bir bakın. eğer var ise, o parça sökülmüştür ya da değiştirilmiştir.

    15) baktığınız parçaların boyalarında alttan farklı bir renk çıkmış mı siz yine de bir kontrol edin. eğer çıkmışsa o parça değiştirilmiştir. * eğer bu farklı boya rengi tüm parçalarda mevcutsa, araç rengi değiştirilmiştir. tabii değişen araç renginden şüphelenmeniz gerekiyor, belki araç change (yani mevcut araca bir başka aracın şase numarasının kopyalanması) yapılmıştır. eğer ardışık parçalarda aynı renkler çıkıyorsa, araç ekleme olabilir. kapı fitillerini açıp punto izlerine bakın. puntolar birbiri ile eş mesafede aynı derinlikte mi, dikkat edin.

    (ara madde 3: kaporta dışı kontroller
    1- camlar orijinal marka mı, değil mi kontrol edin. sadece ön cam değişmişse kabul edilebilir, taş sıçramıştır, bir şeyler olmuştur. ancak kapılarda değişen camlar varsa, orada bir darbe almış olması olasıdır.

    2- farlar ve stop camları araç markasını taşıyor mu kontrol edin. çoğu marka, üstünde kendi markası yazılı far ve stop camı kullanır. önde veya arkada sağ ya da sol olarak tek taraflı değişen cam varsa o kısımda darbe olması olasıdır)

    (ara madde 4: taksi çıkması riski- baktığınız araç başka markalardan ucuz bir sedan (egea, linea, megane, symbol, taliant, c-elysee, 301 gibi) ise, taksi çıkması olma riski taşır. 10 yaşa kadar bir aracın döşemelerinin yenilenmesi çok normal karşılanmaz. döşemeler orijinal olmalı. direksiyon simidi, vites topuzu gibi yerler anormal derecede aşınmış kaymak gibi olmuş mu ona bakın. araç kaportasında köşe yerlere ve girinti-çıkıntılara dikkatlice bakın. ne kadar iyi boyanmış yahut sarı kaplama ne kadar dikkatli sökülmüş olursa olsun, böyle yerlerde sarı sarı kalıntılar bırakacaktır.)

    şimdi sıra motor kontrolünde.

    16) araç motoru yeterince soğuduysa, radyatör kapağını açın ve soğutma sıvısına bir bakın. sıvı üzerinde sarımtırak, mayonezimsi köpükler var mı, ya da sıvıya parmağınızı daldırdığınızda elinizde yağ kalıyor mu diye kontrol edin. eğer bunlardan biri var ise müjdeler olsun, araç suya yağ karıştırıyor, uzaklaşın.

    17) aracı çalıştırın, biraz ısınsın. ardından yağ çubuğunu çıkardıktan sonra gaz halatını çekmek suretiyle arabaya gaz verin. (gaz halatının nerede olduğunu bilmiyorsanız, yahut gaz halatı diye bir organın varlığını bile duymadıysanız* araç sahibinden içeriye oturmasını ve gaz vermesini isteyin.) eğer gaz verildiği esnada çubuktan egzoz dumanı gelirse, egzoz kokusu gelirse, çubuk kanalından yağ sıçratırsa uzak durun. motor, kartere egzoz gazı kaçırmaya başlamıştır. (not: bazı motorlarda çubuktan yağ sıçratma standarttır. mesela opel ecotec motorlarda bu normaldir. yine de istisnalar kaideyi bozmaz.)

    18) araç çalışır vaziyette ve rölantide iken yağ kapağını sökün çıkarmayın. yağ kapağı dişlerinden kurtulmuş vaziyette iken motor, yağ kapağına vakum yapıyor mu diye kontrol edin. sağlıklı çalışan bir motorun yağ kapağını fırlatmaması, kendine çekmesi gerekir. (ki bu kontrolü çoğu motor ustası bile yapmaz. benim gibi kıl alıcılar ve işini aşkla yapan ustalar yapar.)

    19) araç yine çalışır vaziyette, araç sahibi direksiyon başında iken siz de aracın arkasına geçiyorsunuz. araç sahibinden arabaya gez verip çekmesini isteyin. yüksek devir gaz verdikten sonra gazı kesince, egzozdan duman atıyor mu bir bakın. beyaz dumanla beraber yoğun şekilde su geliyorsa motor conta yakmış ve su sızdırıyor olabilir. mavi duman geliyorsa araç yağ yakıyordur, sorun piston sekmanlarında ve/veya blokta olabilir. kara duman geliyorsa araca yazılım atılmıştır*, ya da motorun tam hava alamamasında veya farklı başka bir sebepten kaynaklı zengin yakıt karışımı yakıyordur. beyaz, mavi ya da siyah, duman olmasın.

    motor kontrolünü de tamamladık. sıra sürüş testine geçti.

    21) sürüşünüz esnasında aracı kaldırmada (manuel araçlar için), yoğun titreme var ise, patinaj yapacak kadar fazla gaz vermenize rağmen araç patinaj yapmıyorsa, sürüş sırasında 3./4./5. viteslerde gaz vermenize rağmen hızlanmasında anormal bir yavaşlık yahut araç bağırmasına rağmen gitmiyorsa, müjde! baskı balata son demlerini yaşıyor.

    22) araç rölanti halde iken rölanti seviyesi bir düşüp bir yükseliyorsa bir sıkıntı vardır. egr valfinden tutun, gaz kelebeğine kadar bir sürü sebebi vardır ve sanayideki sanatkâr ustalarımız genelde bu sıkıntıyı tek seferde çözemezler. uğraşırsınız.

    23) motorda tekleme, gaz yememe falan varsa bu bir sorundur. bujiler, buji kabloları veya ateşleme bobini gibi ateşleme aygıtlarından biri yahut birkaçı arızalı olabilir.

    24) sürüş esnasında araba sağa sola çekiyor mu bir bakın. çekme var ise rot ayarı bozuk olabilir, aks kafası sorunlu olabilir, amortisörlerden biri patlak olabilir yahut tekerlerde asimetri olabilir. (tekerlerde asimetriyi kontrol etmek için araçtan inip, ön tekerler ile bu tekerlerin çamurlukları arasındaki mesafeyi arasına parmaklarınızı sokara ölçebilirsiniz. sağ ve sol tekerlerdeki çamurluk mesafesi birbirinden farklıysa, asimetri vardır.)

    25) eğer araç belli bir hızdan sonra titriyorsa balans ayarı bozuktur, lastiklerden biri arızalıdır ya da jantlardan biri yamuk olabilir.

    26) sağa, sola dönüşlerinizde amortisörlerden lokloklok diye ses geliyorsa, sesin geldiği amortisör patlaktır. amortisörler ön ya da arka şeklinde, sağ-sol takım olarak değişmelidir.

    27) aracı sürerken kasislerde, çukurlu tümsekli yollarda ön kısımdan tıkırtı benzeri sesler geliyorsa ön takımda sıkıntı vardır. biraz uğraştırabilir.

    bonus madde 1) araba karbüratörlü lpg’li ise hem lpg’de, hem de benzinde çalışıp çalışmadığını kontrol edin.

    bonus madde 2) lastikler yeni mi, kabak mı kontrol edin. şu an en ucuz takım lastik 5000 lira. yazık değil mi? *

    ***
    evet, kontrollerimizin sonuna geldik. boya ve kaporta kontrolümüzü elimizde boyaölçer olmadığını farz ederek yazdım, boyaölçeriniz varsa zaten kullanmayı da biliyorsunuzdur.
    ***
    bu yazdıklarımı 100.000 lira ila 120.000 lira bandındaki nispeten ucuz araçlar için (ne günlere geldik yarabbi!) uygulayabilirsiniz. yüksek meblağlardaki arabalar için muhakkak kendiniz bir ekspertize gidin.
    ***

    yeni aracınız şimdiden hayırlı uğurlu olsun, kazasız belasız sürünüz efenim.

    2 ay sonra gelen edit:
    100.000-120.000 lira bandındaki "ucuz" araçların artık 150.000 liraya kadar gideri var.
    en düşük ekspertiz ücreti de 500'den 850'ye çıkmış. 1000 deyin ağzınız yorulmasın.

    4 ay sonra gelen edit:
    o ucuz araçları şöyle 170.000 bandına kadar çıkarın. ekspertiz ücretine de 1500 deyin. :(

    6 ay sonra gelen edit:
    ucuz araçları 200.000’e kadar çıkarabilirsiniz arkadaşlar. maalesef…
  • öncelikle aynı modelin daha alt donanımının sıfır fiyatlarını inceleyin. şartları uydurabilirseniz alt donanım da olsa sıfırını almak daha mantıklı.
    bir hafta içinde yaşadıklarımla artık kesin kararım budur.

    neler yaşandı?
    daha önce belirlediğim marka ve modeller içerisinden 60.000km altı - 5 yaş ve üstü araçlara yoğunlaştım. toplamda 50-60 ilanı incelemişimdir, heralde 10 kişi ile de görüşmüşümdür. (telefonda)
    boya ve değişmesi olmayan araçları seçtim. ayrıca tramer sorgusu (hesapta) işimi çok kolaylaştırdı, hasarsız olan 2 tanesi ile buluşup expertiz için servislere gittik.

    ----

    ilk aracımız: 2008 model renault clio iii, 1.2 aut. , 58.000 km

    satıcı görüşmelerimizde boya-değişme yok dedi. zaten tramer de hasarsız diyordu, o zaman son olarak expertiz için servise gittik.
    borç vb. satışı engelleyici birşey çıkarsa o da noter işlemlerinde belli olacağı için rahatım.
    araba ilk geldiğinde zaten kendini belli etti. kasada bir yorgunluk var belli. o nasıl birşey? diye soran olursa; ben de kelimelerle anlatamam ama emin olun belli ediyor. araba dirilik yok ve fazlaca kılcal(!) çizik var. (resimler her detayı göstermiyor)

    işleme ilk önce işi bilen bir ustanın gelip sağa-sola bakması ile başlandı. kaporta ve direklere fantastik açılardan bakışlar...
    sonuç;
    madde 1: arabanın ön tamponun da boya var ( pek önemli değil benim için )
    madde 2: ön kaputta kasnama olmuş, düzeltilmiş ve elle gösterdiği yerde 10cm çapında boya. ( şok!)
    madde 3: sağ iki kapıda bel altı boya ( şok! )

    mekanik aksama girmeden expertiz işini sonlardırdım. (benim için boyasız,değişensiz olması gerekliydi varsa da önceden söylenmeli).
    söylenilenlerden yola çıkarak aklıma gelenler;
    1.madde + 2. madde : muhtemelen önden düşük hızda bir yere çarptı ve büyük ihtimal akan trafikteki yakın takip kazaları gibi bir kaza.
    3.madde: tatsız sürtüşme.

    belki araba almaktan vazgeçirecek sorunlar değil ama işin yalan kısmı can sıktı ve daha ilginç olanı arkadaşımız arabayı henüz - 2 (iki) - gün önce almış! kendisinin de boyalardan yeni haberi oldu, ona boya yok denmişmiş...

    ---

    araştırmalara devam edilip bulunan ikinci aracımız: 2009 model hyundai i20, 1.2 team, 32.000 km.

    ablamız satış günü yedek anahtarı unutup geldi, işleri hallettikten sonra verirmiş. (anahtarı)
    yine boya ve değişeni olmayan, tramer sorgusunda kazasız görünen, telefonda servis bakımlı olan aracımızla hyundai servisine gittik.
    ( allah için araba temizdi )

    gelirken konuşuyoruz.
    -aracın muayenesi ne zamana kadardı?
    -biz aldığımızdan beri yaptırmadık, muayeneye girmesi gerek. sanırım araba hiç muayeneye girmedi.

    tamam hata ben de daha telefonda sormam gereken soruyu son dakikaya sakladım ama nereden bileyim milletin yapılması faydalı, ucuz ve yapılmaması durumunda hem satışta zorlanacağı hem aracı kullanırken ceza yiyeceği birşeyi yapmadığını...

    servise geldik ve ruhsatı verdik, bir yıldır kendisinde olan araç 4,5 aylık çıktı. ( hadi ayları karıştırdın, mevsimleri say bari! )
    sonraki adım olarak; aracın alındıktan sonra hyundai servislerine hiç mi hiç uğramadığını gördük.
    dolayısıyla garanti kapsamının kenarından geçmeyen ve geçmişine dair hiçbir bilgisine ulaşamayacağımız bir araç.
    araç 4 yaşında ve bir gün olsun yetkili servise uğramamış.

    ortada muayenelerden ve servis kayıtları toplamından biraz da olsa çözebileceğimiz bir geçmişi hatta hiçbir kayıtlı geçmişi olmayan araba ve tek anahtarı var. yine kıllandım.

    ---

    benim bu arabalara yönelme sebebim nispeten yeni model ve az kilometre oluşu değil miydi?
    kazasız, boyasız hatta garantisi devam eden bir araç bulursam deyip, sırf bu yüzden bu tip b segmenti araçlara yönelmemiş miydim?

    ---

    bir veda sahnesi ve ben yaya sıfatımı kaybetmeden yine evime döndüm.
    yaza doğru belki bir kampanya denk gelir, üstüne üç-beş birşey koyabilirsem boşline da olsa sıfır alır, yoluma devam ederim dedim ve konuyu kapattım.

    özet olarak;
    benim gibi araba işlerinden pek anlamayan,
    expertizlere güvenerek yola çıkmayı düşünen,
    en ufak şeyde huylanan herkesin ikinci el araba piyasından uzak durmasını, şartları zorlayıp gerekirse bir müddet de bekleyip sıfır bir araç almasını tavsiye ederim.

    hiç söylenildiği gibi olmuyor.
    bu iki araç boyasız, değişensiz, bakımlı, istediğin servise götür araçları.
    1-2 parça boyalı, kaskodan değişen parçalı, sanayideki enişte bakımlı araçları düşünemiyorum bile...

    unutmadan, tramer sorgusuna da çok güvenmeyin, kaskodan yapılmayan tamiratları görme şansınız yok. özel servislerde çok güzel toplayabiliyorlar, böyle olunca da tramer sorgusu hayal dünyası'nda yaşama devam ediyor.

    edit: imla

    nihai edit : opel astra h hb. 0km alınarak kafamızdaki soru işaretleri giderilmiştir. belki iki yıl taksite bağlandık ama olsun diyorum. darısı benim gibi sıkıntı çekenlerin başına diyelim.
  • ufak da olsa geçimimi burdan sağlayan bir kardeşiniz olarak amme hizmeti yapmaktan gurur duyarım.
    1) galericilerden uzak durun. galerici anasını boyayıp babasına satar,galericiden almak zorunda kalsanız bile size gösterdikleri ekspertiz raporlarına inanmayın,o adamların tanıdığı onlarca ekspertiz var. gidin galericiden uzak rasgele bir ekspertize kendiniz yaptırın.
    2) sahibinden ilanlarında isim soyisim yerine "mert bey,ahmet ahmet" yazan, "mesaj atın dönüş yapayım" diyen al-satçıdır.
    3) şehir içinden araç almak şehir dışına göre daha risksizdir. 500 km yol tepip eliniz boş dönme ihtimaliniz var,satıcıdan mutlaka güvence alın.hatta o şehirde tanıdığınız varsa o gitsin ekspertiz yaptırsın araca bu en güvenli yöntemdir.
    4) internetten araç alırken "kara meleğimi satıyorum","hastasına" gibi ilanlara bakmayın bile. bu araçlar kazalı,yorulmuş,zorlanmış araçlardır.
    5) bu biraz 3. maddeye bağlı fakat önemli. chip tuning uygulanmış hiçbir aracı almayın. bir aracı ortalama 2000 mühendis geliştiriyor ve araca bir yazılım üretiliyor. karabağlar sanayideki suat usta750 liralik casper bilgisayarıyla bu 2000 mühendisten daha iyi şeyler yapıyor olamaz. ayrıca chip tuning uygulatan biri araçtan performans almaya çalışan,zorlayan biridir. eğerki s2000 gibi performanslı,zorlamaya gelen bir araç almıyorsanız,misal ford fiesta gibi günlük kullanım için otomobil alıyorsanız aracın yüksek performansta kullanılması aracın ömrünü ciddi şekilde azaltır.
    6) hiçbir sigorta şirketi "araç sigortadan para alınmak için perte çıkartılmıştır" olayına gelmez. airbaglari patlamış,podye ve direkleri (aracın statiğini oluşturan iskelet) zarar görmüş araçlar perte çıkartılır.airbaglar tekrar tamir edilir fakat patlama ihtimali ciddi şekilde düşer,ayrıca arabanın şasesinde yapılan oynamalar aracın dengesini bozar,araç sağa sola çeker,yolda titreme yapar,daha fazla yakar. ağır hasar kayıtlı araçlardan uzak durun.
    7) boya ve değişen konusu bence yaşa göre önem kazanıyor. 3 yaşındaki araç komple boyalıysa tabiki vardır bir anormallik. genç araçlarda 2,3 parça boya olması özellikle büyük şehirlerde normal. 1-2 parça (kapı v.s.) göz yumulur. fakat kaputu değişen araçtan korkun. çamurluk bir derece fakat kaput korkutsun sizi.
    10 yaşında araç alıyorsanız komple boya normal hatta güzel birşey. özellikle eski mercedes,bmw,woswos gibi görüntüsüyle de ilgi çeken araçlar genelde boyalı olur.
    8) aracın temizlik durumu belki de en son bakmanız gereken şey. içi yıpranmamış ise hor da kullanılsa detaylı temizlik ile 500 liraya içi dışı 0 gibi olur aracın. siz içine değil yürüyenine bakın.
    8)geldik en önemli şeye. bu yürüyene,değişene,motora nasıl bakacaksınız ? ekspertiz. kesinlikle ekspertiz. araç alırken ucuz olsun diye "sanayide bi reno ustası varmış,3 km uzaktan secere çıkartıyormuş 20 lira atarız" gibi duyumlarla ustaya götürmeyin aracı.
    usta biliyor ki sen o aracı alır almaz bakıma getireceksin,sana hoşgeldin masrafı çıkartıyor hey maşallah. o da yetmiyor senin 2 ay sonra tekrar gelmen için herşeyi de ellemiyor. zaten ustamız her konuda usta olamaz.kaportadan anlasa motordan anlamaz,motordan anlasa alt takımdan anlamaz.
    bunun yerine götürür en baba ekspertize 200 lira verirsin. adam gözüyle değil makinayla bakar inciğine cinciğine. 10 sayfa rapor tutar. sen aracı aldıktan sonra bilirsin ne bakımı yaptıracağını. ona göre gider ustaya bakımını yaptırısın.
  • öncelikle şu bkz. daki ilk iki paragraftan sonrasını okumadıysanız bu entry i okumasanız da olur *
    (bkz: #19414404)

    güzel mesajlarınıza, şukularınıza teşekkür ederim. devam edelim:
    buraya kadarki adımlarımızı hatırlayalım ve bir örnek ile üstlerinden geçelim

    1-amaç ile bütçeyi kapıştırıp seçenek çıkarmak
    2-ödevimize çok iyi hazırlanmak

    aslında çok geniş başlıklar ama 5 ders dediğim için tükürdüğümü editlemek istemiyorum*. lütfen örnek de bahsi geçenlere bakarak yaftalamayın. örnekleme ve anlatımlara spoiler ibaresi koydum sadece stepleri okumak için onları atlayınız.

    --- spoiler ---

    uzatmayacağım dediğimde direk başucuma gittiği için lütfen hikaye kısımlarını hayal ediniz. amacınız, abartmadan yani işe gitmeden günlük kullanıma uygun bir araç almak. büyük ihtimalle ikinci araç olacak çünkü aile olarak düşünürsek herkesin işe gidebilecek servis veya toplu taşıma gibi imkanları olabilir. arada top yekün tatile veya yazlığa gitmek, ki ikincisi sezon başı ve sonlarında bagaj hacmi ister, ilk hedeflerden biridir. eğer birinci araba var ise ve küçük sınıf dizel bir şirket aracı ise nispeten konfor aranabilir. günlük kullanım çok önemli bir kriterdir ve yakıt tüketimi, yedek parça fiyatı ve servisle kanka olma önkoşullarını ekler. şöyle bir özet geçersek amacımız bir adet station wagon almak. bu iş için hazır ayırabileceğimiz nakit bütçe max 20 bin tl. uzun seneler kullanmak istiyorsak opsiyonlara bağlı olarak kredi çekilebilir ama unutmayın ki nakit parayı masaya koyduğunuz zaman kredi ihtiyacı bile ortadan kalkabilir. şahsen krediye karşı bir insanım, eğer paranın geleceğinden eminseniz birikene kadar bekleyin, unutmayalım ki ihtiyaç değil demiştik.

    20 bin tl nin üstüne giderler için aylık kenara ne kadar koyabileceğimizi iyi hesaplamalıyız. özellikle gençlerin en büyük hatası budur, tüm nakit arabaya yatırılır ve ilk arıza da akbillerin bitikliğine küfredilir. çok hesap kitap yaptık, aylık ıvır zıvır giderleri için 300-400 lira vermenin kilo vermemize sebep olmayacağını keşfettik. daha önce bahsettiğim için acil durum fonu olarak da 3 bin lira toparlanması zor bir rakam olmaz dedik.

    bütçemiz belli olduğuna göre geldik model aramaya. bütçeye bağlı olmakla beraber internette fiyat araştırması yaparken 20 bin lira için 3 hatta 4 lira çok uçuk bir sapma değildir. internette fiyatların çok şiştiğini unutmayalım. çok kabaca 18-24 lira arasında station wagon araması yaptık. neredeyse her markadan alternatif bulduk. burada şişik fiyatları unutmayın, yani aslında 19 istenen bir aracın ortalama fiyatı 17 olabilir. artık model yılı, şanzıman ve yakıt türünden başlayarak marka, opsiyonlar, ortalama kilometre ve amacımız kışın illaki evden çıkmak değilse son olarak çekiş tipine karar vermek lazım.

    yine bu stepleri beraber yapalım. 2005 den eski olmasın en az üç yıl kullanırız dedik. otomatik olursa iyi olur dedik. senelik 20 bin km civarı yaparız ama çoğu uzun yol olur ondan dizel olmasa da olur dedik. japon hastalığımız var ama du bakalım nolcak. klima şart dedik, uzun yol yapacağız, sunroof olursa iyi olur, deri döşeme şart değil, en az 4 airbag şart, abs şart, çekiş kontrol iyi olur dedik. model yılı itibarıyla merkezi kilit, otomatik camlar, cd çalar zaten standart olur dedik. usta şöför olduğumuz için ön çeker olsun öbür türlü arka çok savruluyor yol tutmuyormuş zaten kışında ön çeker 4 çeker gibi olur dedik*. 3 senede 60bin yaparız kabaca dedik, o yüzden 140bin km nin altında olsun dedik çünkü hatırladık ki genelde station wagon araçlar üstünde çok yol tepilen araçlardır.

    ödev kısmı burada başlıyor. otomatik vitesin aslında bizim aradığımız fiyatlardaki station wagonlarda çok bulunmadığını fark ettik. örneğin 3 model çıkardık, ford focus, renault megane ve japon klasmanından subaru impreza. focusu eski kasa olduğu için geri plana attık ve tanıdıklardan başlayarak başladık araştırmaya. zaten entry çok uzadığı için *tek bir model üzerinden çalışmayı örnekleyeyim. japon sevdiğimiz için baktığımız subarunun modeli yüksek olmasına rağmen çok mantıklı olmadığını gördük, 1500 cc benzinli motor çekiş olarak başarısız ve hem 4 çeker hem ağır olmasından dolayı 3 sene de bel bükebilir. tüketim sorununu lpg ile aşanlar olmuş ve memnunlar. böylece 4 çeker avantaja dönüşebilir. servis fiyatları diğerlerinin biraz üstünde gibi. yine de çok kronik sorunları yokmuş. opsiyon listesi sunroof ve çekiş kontrol hariç gayet iyi . fiyat olarak emsalleri içerisinde en yüksek modellisi. işte burada can alıcı soruyu sormak lazım: neden? 2. eli yavaş, marka imajı zayıf, tüketimi yüksek ve benzinli, sıfır fiyatları emsallerine göre pahalıydı, kaza durumlarında yedek parçası pahalı.

    çok kısa olmasa örnek olması açısından bir başlangıç rotası çizdik. amaç kupon arabanın sadece spor araba demek olmadığını göstermekti, popüler binek araçların station wagon modellerinin oranlarına ve fiyatlarına bakarsanız daha rahat görülebilir. iş kurmak ile arasındaki detaylar bu kadar da değildir. uzun vade de satarken ne kadar zarar edileceği ve bu zararın kabul edilebilirliği araştırılmalıdır.

    tekrardan belirtmeliyim, bu yazılanlar otomobilin bir ihtiyaç değil, hele ki ülkemiz şartlarında, bir lüks olduğunu bilen ve hazırlık aşamasından alımına, satılma noktasına kadar lüks bir şeyin külfet ve keyif unsurlarının dengelenmesi gerektiğini düşünen insanlar için yazılmıştır. plaka takılır takılmaz en popüler modelin bile %10 dan aşağı değer kaybetmediği, ortalama değer kaybının %20 yi bulduğu bir dönemde 2. el araç daha da önem kazanmıştır. bu örnek, ilk iki maddenin bir kısmını kapsıyor. buradan sonra:

    --- spoiler ---

    3-araç göstermek adına teknik donanımı sağlamak demek; usta ile kanka olmayı, servis kayıtlarını tutan elemana canım ciğerim demeyi, tramer e verilen kontürlere küfretmeyi, ekşi sözlükten tüyo alıp uygulayarak araç sahibinden temiz sopa yemeyi gerektirir.**

    4-ilanlar kontrol edilir, pazarlık yapılır
    --- spoiler ---
    ön aramalar ile telefonda zarflar atılarak ilanların genel doğruluğunu onaylamak gerekir.
    akla yatar gibi olanlardan, eğer mesafe uzak değilse, ikinci arama yapılmadan bakmak için randevu alınır. aslında bunlar sizin kişisel taktiklerinizdir ama çok genel kuralları vereyim. eğer araca daha ilandan ısındıysanız cebinizde kapora olsun. pazarlıkta iki büyük silah vardır, hemen al kaporayı ver sabah satışını yada öğleden sonra satışını alayım demek veya sahibinin daha önce belirtmediği kusurları varsa, şurası boyalı, şu eksik gibi, direkt olarak fiyata yansıtıp iyice fiyat düşürmek. tabi burada kusurların, eğer fiyata doğru yansıyorsa, göze alınabilir olması gerekmekte. değişmesi gereken parçalar ve ağır olmadığından emin olduğunuz hafif kazalar eğer fiyat yeteri kadar düşerse göze alınabilir. alırken kazanmak ve doğru risk almak budur. arka camdan bisikletle giren arkadaş veya park ederken park babasını görmeyen eş sizin pazarlık kozunuzdur, unutmayın ki aynı şeyler sizin başınıza geldiğinde aynı pazarlığı sizinle de yapacaklar, önemli olan malın değerini bilmek ne kazıklamak ne kazıklanmaktır.
    --- spoiler ---

    5- çıkan pürüzler halledilir. hayırlı olsun, kazasız belasız denilir. uzman incelemesinde *
    çıkan kusurlar halledilmek üzere ilk adımlar atılır ki onlar bu entrynin konusu değil

    edit not: genç ve bekar insanlara yönelik bir örnek de verebilirim eğer bunun tamamını okuyan babayiğit çıkarsa *
  • ınternet uzerinden otomobil ariyorsaniz plakasi kapatilmis araclarla kesinlikle ilgilenmeyin. plakasi kapatilmis araclar muhtemelen kazali olmakla beraber plaka kapatma sigorta sirketlerinden aracin kaza durumunu sormanizi engelleyip sizi galeriye cekmeye calisan galerici oyunundan ibarettir.
hesabın var mı? giriş yap