• dış satım.

    insanı bazen çileden çıkaran, çok fazla teferruatı olan bir iştir ama zor değildir. nasıl yapılacağını anlatmaya çalışacağım;

    öncelikle proforma fatura hazırlanır, bu müşteriye fiyat teklifi niteliğinde, fiyat ve temrin tarihi için yapılan pazarlıklar için kullanılan sıkça değişime uğrayan üstünde oynama yapabileceğiniz bir evraktır.

    müşteriyle görüşmeler sonlandıktan, proforma kesinleştikten sonra, üretim, tedarik ve ürünün hazırlanma süreci başlar. hepsi bitip ürünler geldikten sonra da şirketin depo sorumlusu ve çalışanları çeki listesini hazırlamaya başlarlar.

    çeki listesinde sırasıyla yanyana;

    koli no – malın cinsi – adeti – brüt ağırlığı – net ağırlığı – metreküpü yazılır. listenin sonuna hepsinin toplamı yazılır.

    çeki listesinden sonra invoice hazırlanır. ingilizce faturadır.

    üzerinde sırasıyla yanyana;

    ürün no – ürün kodu – adeti – ürün adı – fiyatı ve ürün tutarı yazılır. yine çeki listesindeki gibi altta hepsinin toplamları belirtilir.

    bu işlemde bittikten sonra sıra konşimento hazırlamaya gelir.
    üzerinde sırasıyla alt alta;

    taşıyıcı firma
    gümrükçü
    ihracatçı firma
    ithalatçı firma
    malın cinsi
    brüt kilo
    net kilo
    metreküpü
    malın bedeli
    toplam mal adeti yazılır.

    çeki listesi, invoice, konşimento hazırlandıktan sonra üzerinde temrin tarihi yazılı antetli kağıda basılır. bunlardan sonra da orijinal fatura kesilir. kdv eklenmez, dövizli fatura olarak kesilen faturada yine adet, kod, isim, fiyat gibi ürünün içeriğiyle ilgili bilgiler yer alır. ayrıca faturanın sol alt köşesine malın brüt ve net kiloları, metreküpü, kur bilgisi ve malın menşei not edilir.

    burada önemli olan bütün evraklardaki bilgilerin aynı olup tarihleriyle birlikte birbirini tutmasıdır. tavsiyem depo sorumlusu ve gümrükçünüzle aranızı iyi tutmanızdır. hatta sizde hazır örnekler yoksa gümrükçünüzden isteyebilirsiniz yardımcı oluyorlar.

    en zoru çeki listesinin tutmasıdır. bir ürün unutulur ya da gözden kaçarsa (bizimki gibi ufak ufak 45-50 kalem ürün varsa) saatlerce o açığı aramanız içten değildir. sinir krizinin eşiğine gelirsiniz, tek tek kolilere bakılır, tartılır, unutulan bir ürün varsa aranır, saatlerinizi alabilir bizim rekorumuz gece 1:30, yorgunluktan sinir küpüne dönmüş depocularla eksik olanı arar durursunuz, siz okursunuz onlar kontrol eder hakikaten insanı çileden çıkarır. bunun önüne geçmek için ben stiker çıkarıyordum koli numarası ve içeriği yazan stikerler işinizi kolaylaştırabilir ama şart değil.

    bütün işlemler bittikten sonra her evraktan iki adet olacak şekilde, sadece orijinal faturanın fotokopisi çekilerek, iki dosya hazırlanır. biri malla birlikte taşıyıcı firmaya biri aynı gün içinde gümrükçüye verilir. gümrükçünüz arayıp kaç kap vb. sorular sorabilir yaptığınız palet sayısınız bilmelisiniz ve dediğim gibi gümrükçünüzle aranızı iyi tutun çok işiniz düşebilir.

    hadi kolay gelsin.
  • operasyon ve satış olarak 2'ye ayrılır.
    satış kısmı ürünün fiyatlandırılması, müşterinin bulunması, satışın yapılmasına ve operasyon servisine bilgi verilmesine mütakip raporlamaların yapılması ile sonuçlanır.
    operasyon kısmı ise siparişin gelmesi üretimin yapılması ( hizmet satanlar için geçerli değildir) , sevkiyat organize edilmesi, gümrük evrakların hazırlanması , sevkiyatın yapılması, ürünün sorunsuz ve sağlam varması ile ilgi takibin yapılması ve ay sonlarında bunların raporlanması ile sonuçlanır
    bazı firmalarda bu kısımlar ayrı ayrı çalışırken bazı firmalarda bu işlemler 1 tek kişinin üzerine yıkılmış olabilir bunu önlemek isteyen bazı firmalar ise evrak ile ilgi kısımları gümrük acentelerinden talep ederek kolaya kaçmaktadır. önemli olan en buyuk ayrım ise daima satış kısmı operasyon kısmından daha çok kazanır.
    ben bir operasyoncu olarak kendi bakış acımdan yazdım eksiklerim olabilir.
  • ülkemizde gelişmesi imkansız olan ticaret biçimi…

    en büyük sebebi ne devlet politikası, ne vergi sistemi, ne gümrük kurallarımız. sebebi tamamen insanımızın aptallığı, aç gözlülüğü.

    taşımacılık firması kurduk ingiltere’de. haliyle yük bulalım, araçlarda boş durmasın diye, gemidir permidir beklemeyecek, çokta parası olmayan küçük esnafın ithalat ihracatına ön araştırma, fiyat alma vesaire işlerinde, taşıma bize ait olma şartıyla yardımcı olalım dedik.

    arkadaş, bizim memleket insanı kadar insanı yoran görmedim. dingildir, motordur, araba parçasıdır isterler, ingiliz pat pat fiyat verir ama insanımızın saçma salak istekleri bitmez. fiyat kabul ama faturayı düşükten kessin, kutulu olunca dorse az alıyor, kutudan çıkarsın ama malıma zarar gelmesin, gümrükten de geçsin, fiyatı fabrika teslim alır ama parasını gümrükten sonra öderim diye yan çizer… ingiltere’den ihracat işi olmadı nitekim, baktım boşa kürek çekiyoruz, bıraktım.

    şirketi açtım, döndüm ülkeye. ingiliz, şu mallardan üreten, tanıdık var mı dedi, var dedim, buluruz. mal dediği de ambalaj kutusu. üretici firma fiyat çıkarmış; türkiye’deki satış fiyatıyla birebir aynı… lan, bu ihracata gidiyor ne bileyim, vergin yok, en azından bir yüzde 5-10 daha eksik fiyat vermen gerekmez mi dedim fiyatı verene? e abi patron ingiltere’ye gidiyor diye baktırdı internetten, orada çok pahalıymış diye bu fiyatı verdirdi, benim elimden de bir şey gelmiyor dedi. ne yaptıysak ikna edemedik patronu, bir internet sitesini referans almış, perakende fiyatını gösteriyor. fiyatı mecbur telefon açtım da söyledim özür dileyerek, ingiliz şaştı kaldı… hiç gereği yokken, kendisini anlatmak istediği için kestiği faturalardan bir kaç tane gönderdi, hesabını tek tek yazdırdı, adam haklı. nihayetinde, avrupa’dan almaya devam edecek, muhtemelen türkiye’yi daha pahalı bilecek.

    geçtim, başka bir yerden bu sefer gıda malzemesi var. iş büyük, taşıması da güzel. bu dallama da ingiltere’yi duyunca fiyatı arttırdı. arkadaş, sen bu malı rusya’ya, türki cumhuriyetlere bu fiyattan gönderiyorsun da, ingiltere daha uzak memleket, nakliyesi daha çok tutuyor, hadi daha ucuza değilse de aynı fiyattan gönder bari de, adam alsın, bizde hammallığınızı yapalım, üç kuruş da biz kazanalım… yok arkadaş, onu da ikna edemedik.

    yani sonuç olarak bu akılla biz bokuma ihracatçı ülke oluruz. malımızdan ne kazanırızdan ziyade, malımızı alanların kazancına göz diktiğimiz sürece de bizden bir bok olmaz.
  • ilk basladigimda cok zorlandigimdan, yeni baslayanlara belki ufakta olsa bir yardimim dokunur dusuncesiyle uzerine blog yazdigim, ulkeye doviz getirme yolu.

    blog icin: http://www.burakbardakci.com/
  • üretim ve ihracat her kesim tarafından türkiye'nin tek kurtuluşu olarak dile getiriliyor ama bence devletin yaptığı bazı yanlışlar var.

    - kdv iadesi konusu çok sıkıntılı. iç piyasaya sattığınızda %8 kdv yi anında tahsil ediyorsunuz ama ihracat yaptığınızda devlet sadece yüklenilen kdv'yi ödüyor. bu da her ihracatta kdv zararına yol açarak ihracatı cazip olmaktan çıkarıyor. büyük firmalar bunun yolunu ikinci bir şirket kurarak ya da büyük ihracat şirketleri üzerinden yaparak çözüyorlar ancak ekstra masraf, eziyet ve iş yükü yaratıyor. küçük şirketler çoğunlukla bunu bilmediği için ya da yapamadığı için zarara uğruyor.

    - gelişmekte olan bir ülkede %22 kurumlar vergisi olmaz, olamaz. bu üretim yapmayın demektir. örneğin macaristan’da %9 bulgaristan’da ise %10 dur. biz gelişmiş ülke gibi kurumlar vergisi alıyoruz.

    - ülkemizin beyin göçü ve milyoner göçü vermeyi durdurması şart. zeki insan adalet ve özgürlük, zengin insan ise vergi avantajı ister.

    - ihracatçılara verildiği söylenen destekler çoğunlukla alakasız kişilere ve aracılara gidiyor. bunları bu şekilde vereceklerine hiç vermeseler daha iyi. mutlaka verilecekse daha basit ve şeffaf bir yol izlenmeli.

    - ticaret odası aidatları ve ticaret odasının resmi belge satma olayında ihracatçı firmalar için muafiyet bir olabilir.

    - iharacatçı birlikleri yapılan her ihracattan komisyon almaktan vazgeçmeli, bu olacak iş değil.

    - gümrükleme masrafları çok yüksek, özellikle küçük ihracatlarda sıkıntı oluyor. mikro ihracat bu işi biraz çözdü ama sistem doğru düzgün çalışmadığı için, örneğin atr belgeleri gümrüklerde sürekli kaybolduğu için verimli kullanılamıyor. acilen atr belgelerinin kaybedilme saçmalığı önlenmeli ve daha ciddiyetle takip edilmeli.

    - kurları yıllarca baskılayıp ihracatçıyı çok ezdiler şimdi de fırladı gidiyor, üretim ve ihracat sanılanın aksine yüksek kur değil sadece istikrar ister. bu acilen sağlanmalı.

    - kur farkı karı ve zararı saçmalığından ihracatçının muaf olması lazım. bu adam dövizi yatırım için değil ticaret için muhafaza ediyor.

    - yatırım yapan ve istihdam sağlayan ihracatçı firma, teşvik belgesi gibi formalitelerle uğraştırılmadan direkt desteklenmeli.

    - bankalar ihracatçıları soymaktan vazgeçmeli, yurt dışından gelen bedellerden kesinti yapacağız derken aslında ülkeye zarar veriyorlar.

    - paypal acil olarak açılmalı. bu ödeme şekli küçük ihracatlar için çok önemli.

    - üretilen ürünlerde kullanmak için türkiye'de üretimi olmaması sebebi ile mecburen ithal edilen ara ürünlerde yüksek ithalat vergileri var. bunların olmaması lazım. ihraç kayıtlı bir ithalat şekli var ama uygulamak çok zor. tam bir eziyet.

    - devletin yurt dışından gelen numunelere el koymaktan vazgeçmesi lazım, 4 tane çorap numunesi geliyor gümrüğe takılıyor, 2000 tl ithalat masrafı çıkıyor. adam çekmekten vazgeçip siparişi yapmıyor.

    - ptt kargo mikro ihracat gönderileri için kullanilabilir olmalı.

    - tabi burada bahsettiğim şeyler ihracatını kanuna uygun olarak düzgünce yapan, vergisini zamanında ödeyen dürüst firmalar için olmalıdır.

    ihracatı ve üretimi canlandırın, ülke kurtulsun.
  • 1 milyar dolardan fazla ihracat yapan iller | 2019

    1.istanbul: 86.2 milyar dolar

    2.bursa: 10.3 milyar dolar
    3.izmir: 10.2 milyar dolar
    4.kocaeli: 9.8 milyar dolar
    5.ankara: 8.3 milyar dolar
    6.gaziantep: 7.4 milyar dolar
    7.sakarya: 5.5 milyar dolar

    8.denizli: 2.9 milyar dolar
    9.hatay: 2.9 milyar dolar
    10.kayseri: 2.2 milyar dolar
    11.manisa: 2.2 milyar dolar
    12.konya: 2 milyar dolar
    13.adana: 1.9 milyar dolar
    14.mersin: 1.8 milyar dolar
    15.çorum: 1.5 milyar dolar
    16.antalya: 1.4 milyar dolar
    17.tekirdağ: 1.3 milyar dolar
    18.trabzon: 1.2 milyar dolar
    19.eskişehir: 1.1 milyar dolar

    kaynak: tüik
  • hiç ihracat yapmamış bir firmada tüm altyapısıyla birlikte ihracat departmanı oluşturup, ihracat yapmaya çalışmak kadar zor bir iş yoktur. tüm şartları sağlasanız bile ithalatçının keyfiyle, ihracatçı çalıştırmaya başladı diye hemen tırlar dolusu ihracat yapacağını düşünen patronun baskısı arasında sıkışır kalırsınız. ömrümü yedin 3 ayda.
  • mal mukabili satışlar için özellikle eximbank sigortalarından faydalanmakta yarar vardır.
    nedir bu sigorta? siz müşteri detaylarınızı eximbank'a gönderirsiniz, dayı dersiniz ben bu adama önümüzdeki 6 ay, 1 yılda şu kadar ihracat yapacağım, benim riskimi sigortala. eximbank da bu firma için size bir limit çalışır. bu limitler dahilindeki tüm ihracatlarınız sigortalanmış olur, yani müşteri ödemese bile eximbank bu miktarı size öder.

    eximbank'ın 2013 için ihracat destek programına ayırdığı bütçe 25 milyar dolardır. tüm ihracatımızın mal mukabili olmayacağını var sayarsak (bunun akreditifi var, evrak mukabili var, garanti mektubu var, var oğlu var) bu miktar neredeyse tüm mal mukabili ihracatları sigortalamaya yeter, bence tabi.
    önemli olan firmaların eximbank'a başvurmasıdır.
    hayırlı ihracatlar.
  • türkiye'deki algısı yanlış yönetilen dış ticaret işlemi. iktidar goygoyu için bunun rakamsal olarak artması yeterlidir. ne niteliğinin, ne de ihracatçıların nelerle karşılaştığının kimse için önemi yoktur.

    herkes görmezden gelmese de, son günlerde bir aşağı bir yukarı hareket eden kurların iş kaybı ve zarar olarak etkileri de bir süre sonra görülecektir.

    nedir-bu-turk-ihracatcisinin-cektigi
  • döviz kurları bu seviyedeyken ne yapıp edip ihraç edilecek mal-hizmet arayın gençler. 3-5 bin lira maaş ile bir yere varılmıyor. gerçi şu sıralar evrak işleri inanılmaz teferruatlı hale geldi, ama yine de size yardımcı olabilecek birileri çıkacaktır.
hesabın var mı? giriş yap