• türk futbolunu son bir kaç yıldır saran yeni bir bela var. özellikle galatasaray özelinde bu belayı incelersek sağ kanatta oynayan arda'nın suratı düştüğü zaman " arda oranın adamı değil abi, koysana sola" ya da elano orta sahada oynadığı zaman " elano orta sahada yalnız kalıyor, forvet arkasında brezilya da ki akrabalarını özlüyor, sol kanatta efkarlanıyor, koysana sağ kanatta asistin asistinin asisti kategorisinin bir numarası olsun" diyerek futbolun ruhuna küfür ediyorlar.

    işte dün gece ekrem sakatlandığı an ibrahim üzülmez sol ayaklı olmasına sahaya girerken biraz da bunlar aklıma geldiği için iyi oynamasını en az onun kadar istedim. sağolsun oyuna girdiği andan itibaren de beni yanıltmadı. deplasman tribününe giden taraftarı zevkten dört köşe oldu. koca bir ikinci yarı ters kanatta harcayabileceği ne kadar kalori varsa harcadı. faul yaptı, yan hakeme hasiktir çekti, kendisinden 10 yaş küçük bir kanat oyuncusunu durdurmaya çalıştı. real madrid efsanesi guti ve biraz da haşarı olduğu için gittiği yerde barınamayan quaresma'ya kol kanat gerdi. ne küçük enişte emre'ye ne de maçın ipini 5. dakikada elinden kaçıran cüneyt çakır'a onları yem etmedi. onlar kart görmesin diye itirazdan sarı kart gördü ama hakemin de kolay kart gösterme ucuzluğunu elinden aldı. kısacası tam bir takım kaptanı gibi davrandı.

    ibrahim üzülmez takım otobüsünün arkasında dedikodu yapıp maç içerisinde istemediği adama pas atmayanlardan değil. ibrahim cumartesi gecesi magazin programları tarafından arkadaşları ile nişantaşında otururken görüntülenmiyor. ibrahim başkalarının hastanede yattığı yatağından çağırıldığı milli takıma çağırılmıyor. ibrahim, takımın genç oyuncusunun derdini dinliyor, derdi karı kızsa ona nasihat veriyor, yetmiyorsa mektebe götürüyor. ibrahim aldığı primin bir kısmını dönem dönem tesis çalışanları ile paylaşıyor.
    bazı taraftarlar kendilerine dahi rakibinde ruhuyla oynayan futbolcuyu sevdiklerini ve kendi takımlarında görmek istediklerini itiraf edemezler. ibrahim üzülmez süper lig, bank asya ve hatta hatta tff. 2. lig kırmızı grup dahilinde her takım taraftarının kendi gönül verdikleri takımda takım kaptanı olarak görmek isteyeceği bir adam. gelin bugün saat 17:00'ye kadar bunu kendimize itiraf edelim.

    inşallah ön libero oynadığın günleri de görürüm ibrahim.
  • kötü topçuydu, bazen bozuk saat kadar bile doğruyu göstermediği oluyordu. kabul. ama ibrahim üzülmez benim için iyi ya da kötü topçu demek değildi. temsil ettiği şeyler başkaydı.
    ibo bir devre numaralının önünden bir devre kapalının önünden rüzgar gibi esen, yaptığı ortalarla forvetlere gol rekorları kırdıran bir bek değildi ki. düşün bakalım sen 108 senelik tarihinde öyle bir beke sahip olmuşmusun ki.
    ibrahim üzülmez kimdi biliyor musun? ibo tribündeki sendin; dört taş bir topla oynadığın mahalle maçında 13-1 yenilirken hala kendisini yerden yere atan, yeteneksizliğine rağmen kendini beşiktaş'ın santraforu sanan adamdı. ibo tribündeki bendim; beraber uğruna savaştığın şeyi senin kadar önemsemediğini gördüğün adama küfreden, yetmiyorsa kıçına tekme atan adamdı. ibo; takımın belki de en kötü oyuncusu olduğunu bildiğin halde kadrolar okunurken ismini duyunca sana güven verendi. kısaca ibo federasyonun 6+2+3+5+2 gibi sikimsonik kontenjanlar çıkarırken çıkartmayı unuttuğu her takıma lazım olan +1 adam kontenjanından takımda olması gereken adamdı.

    takım kaptanlığını sadece seramonide en önde yürüyüp hakemin top/kale sorusuna sanki bir milyon canlı para finalinde soru cevaplıyor eşşolueşekliğinde cevap vermeye indirgeyen futbol endüstrisi benim kaptanımı yedi. afiyet olsun.
  • uefa'nın, beşiktaş'ın şampiyonlar ligi'ndeki en ünlü beş galibiyeti videosunda başrolde lan adam...

    http://www.uefa.com/…rs-of-ucl/videoid=2398058.html

    ilkinde, barça maçında soldan deli gibi yardırıp golü yaratması var.

    ikincisinde sergen'e, üçüncüsünde bobo'ya direkt asisti var. ve ayrıca diğer iki maçta da sahada. beş maçın üçünde de kaptan üstelik.

    beşiktaş'ın hakiki efsanelerinden birisi aslında, ama işte, öyle fiyakalı olmayınca...

    kral adam.
  • nuri sahin in a milli olup almanya ya gol attıgı yasta* tarlada arkadaslarıyla top oynuyordu

    serdar kurutulus un besiktas orta sahasını tek basına tasıdıgı yasta* amator bir kulube transefer!! olmus ama kadroya bile girememişti

    emre belözoglu nun uefa kupası yarı finaline cıktıgı (kırmızı kart yuzunden finali sadece seyretti) ve akabinde intere gidip ilk onbir oldugu yasta* askere gidip uzun donem er oldu. konfederasyon kupası veya herhangi bir gencler turnuvasında degil askerdeyken kesfedildi.

    tuncay sanlı nın 40 defa milli oldugu yasta * ilk profesyonel sozleşmesini imzalayıp 1. lige geldi*.

    iki senelik birinci lig tecrubesinin ardından 19 eylul 2000 besiktas barcelona macinda hayatının futbolunu oynadı.

    cok kosuyo ama orta yapamıyor eleştirileri altında umit davalanın futbolu bıraktıgı yasta iyi kotu orta yapmayı ogrendi.

    su anda 33 yasında... herhangi bir altyapı egitimi almamasına ragmen 7 yıldır besiktas sol kanadının degişmez oyuncusu. hali hazırda milli takımın sol beki. emin ama agır adımlarla ilerliyor

    johnny walker keep walking.
  • futbolcuyken takımda en sevdiğim futbolcuydu. çünkü sahadaki en hırslı oyuncu, tribündekilerle nerdeyse aynı hırsta olan futbolcu hep ibrahim üzülmez olurdu. ve şimdi dünya futbolunda gördüğüm en iyi teknik direktör başlangıçlarından birini yapmıştır. top yapamayan gençlerbirliği'ni yenilmeyen bir takıma dönüştürmüştür. futbolumuza tekrar hoşgeldin sir ibrahim üzülmez.
  • 11 senedir vardı, çok çok küfür yedi bu adam. hep çok sevdim ben ibrahim'i, koşularını, yapamadığı ortaları, 2 senede bir attığı golleri.

    dalga geçildi bu adamla, kafasını kaldırmıyor, orta yapamıyor, yakışıklı değil diye. o dalga geçenler dahi takdir etmeye başladı yıllar geçtikçe.

    çünkü ibrahim beşiktaş'tı, her beşiktaş maçını izlerken sol kanatta sürekli, defalarca bindiren bir adam görürdük. pes etmeyen bu adamdı, hırsı tükenmeyen bu adamdı, kendisine edilen küfürlere aldırmadan koşan, tribünlere küsmeyen bu adamdı.

    'oo deli ibrahim' diye tribünlere çağrıldığında bu adam, her seferinde eli kalbinde bitiriyordu tribünlere gelişini, öpücük yolluyordu tribünde. yoktu bunun kadar içteni, gönül adamıydı.

    çok mutluyum ki inönü'deki son maçını izledim bu deli'nin, üstümde 'ibrahim 19' yazan formamla.

    az kurmadım hayalini kafamda jübilesinin kafamda, iki elim kanda olsa gidecektim. ama bunu hayalini hiç kurmamıştım: ''anneannemlerin evinde, ntv spor'da italya ligi özetlerini izleyip çay içerken 'ibrahim üzülmez'in sözleşmesi feshedildi' yazısını görüp hayattan kopmak.''

    daha izleyemediğim 2 şubat 2009 beşiktaş antalyaspor maçı'ndan sonra gol atacaktın, canlı golünü görecektim ibo?

    tümer'in gidişinden sonra hiçbir gidiş koymaz diyordum da, ah be deli. çok sevmiştim seni.

    benim elim kalbimde bu kez, öpücüğü ben gönderiyorum sana.

    19 numarayı başka sırtlarda görmek, pazu bandı başkasının takması çok koyacak. tribünde 'deli ibrahim' diye bağrılacak, ama kalbine elini götüren bir deli olmayacak.

    14 şubat sevgililer günü'nde olacak ayrılık değil bu.
  • takım deplasmana giderken havaalanında, beyaz çorapları ve arkası kıvrılmış şekilde giydiği kösele ayakkabılarıyla akıllarımızda yer etmiş, başını eğip allah ne verdiyse koşturup duran beşiktaşlı futbolcu.
  • yeryüzünde devre arasında sakal traşı olan tek futbolcu.
  • "ben sahada mücadelemi göstermezsem, en başta beşiktaşlılar eleştirir beni zaten" demiştir.

    daha ne desin?
  • başında ilhan cavcav'ın bulunduğu kulübün teknik direktörlüğüne gelmiştir. 2016'yı görebileceğinden kuşkuluyum.
hesabın var mı? giriş yap