• "inandığı,beğendiği herşeyin temelini ucuzluk,kısa yoldan ulaşma,çalışmama,emeğe saygısızlık,sanat,ilim irfandan uzak olma üstüne inşa eden bir insan" olarak (golf kullanıcıları bizi böyle tanımlıyorlar), 1.6 crdi dct style design pack modeline 1.5 ay önce sahip olduğum şey. kendimce artılarını - eksilerini uzun uzun yazarım gerekirse (bir forumda yazmışlığım var, çok şükür otomobilini çüküyle özdeşleştirip eksilerini itiraf edemeyen mallardan değilim), ama burada böyle resmen tercihim üzerinden hakarete uğramışken, farklı bir yaklaşım sergilemekte fayda var.

    öncelikle söyleyeyim, golf ile bir alıp veremediğim yok. aklı başında hiç bir insanın da alıp veremediğinin olmaması gerektiğini düşünüyorum. araba, kalitesi, başardıkları, artıları inkâr edilecek bir araba değil, yalnızca türkiye'de değil tüm dünyada ulaştığı satış rakamları da bunun belirteci zaten. lakin, arabanın iyi olduğunu söylemek, türkiye'de, özellikle dizel - otomatik kombinasyonuna sahip olan modelleri için konuşuyorum, hakettiğinin çok üzerinde fiyatlara satıldığını inkâr etmeyi gerektirmiyor. bu noktada, hyundai i30'un golf kadar iyi bir araba olduğunu iddia etmem ama golf'ten daha iyi bir fiyat/performans aracı olduğunu bal gibi de iddia ederim, bu iddiamın çatır çatır arkasında da dururum (tekrar ediyorum, ben kendi sahip olduğum dizel - otomatik kombinasyonuna odaklı konuşuyorum, iş benzinliye gelince denklem değişebilir). üstelik, bu f/p artısı, öyle "içi çin malı ucuz oyuncaklarla doldurulmuş onun bi kereeee" diye bok atılarak örtbas edilebilecek bir şey de değil, özellikle kıyaslanan taraflardan biri utanmasa sol dış aynayı bile opsiyon listesine koyacakken. madem arabanın içini bu oyuncaklarla donatmak bu kadar basit, ucuz ve önemsiz bir şey, vw de donatsın o zaman, engel olan mı var? utanmasa sol aynayı bile opsiyon yapmak yerine o da donatsın aynı oyuncaklarla (malum çok basit ve ucuz bir şey, firmaya maliyeti de olmazdı)? burada hiç de "golf'ün bunlara ihtiyacı yok kiiii" diye bikbiklemeyin, neredeyse sıfır maliyetle ekstra müşteri çekecek bir şey, hangi firma daha fazla satış yapmak istemez ki?

    bakın, samimiyetle söylüyorum, golf kullanıcılarının bu agresifliğini bir yere kadar anlıyorum. burası türkiye, bu ülkede insanlar birbirleriyle seçtikleri ve sahip oldukları üzerinden anlamsız bir yarış içindeler. bu yarışa kapılmış gitmiş bir birey için, donanım olarak bomboş bir arabaya eşek yüküyle para vermiş olmanın psikolojik ağırlığı hakikaten fazladır. dalga da geçmiyorum, ironi de yapmıyorum, son derece samimi söylüyorum bunu. ama yine de duracağınız yeri bilmenizde fayda var sevgili golfçü arkadaşlar.

    takip ettiğim bir forumda, bir kullanıcı, türkiye'deki golf kullanıcılarının genel zihniyetini çok güzel tanımlamıştı: "türkiye'deki golf kullanıcılarına göre, golf'ten ucuz her araba dandik, golf'ten pahalı her araba gereksizdir." doğrusu muhteşem bir tanımlama. üzerine ekleyeceğim şey ise şu olabilir: golf kullanıcıları, bir arabaya denk bir arabaya göre 15 - 20 bin lira daha fazla para vermiş olmanın (not: denk araba derken, kategorik bir denklikten söz ediyorum. örneğin, i30 1.6 crdi dct ile golf 1.6 tdi dsg kategorik olarak denk arabalardır. ikisi de 5 kapılı hatchback, ikisi de c segmenti, ikisi de premium olmayan sınıfta, ikisi de 1.6 litre, ikisi de dizel, ikisi de otomatik) kendilerini zengin, bu parayı vermeyenleri fakir yaptığına inanıyorlar. dahası, tanımını kendi kafalarında yarattıkları zenginlikleri ile insanları ezmeye çalışıyorlar. bir de bunlar millete ahlak dersi veriyor iyi mi! gözün çıksın ironi!

    şunu mutlaka vurgulamalıyım: ben insanların tercihlerini ve zevklerini eleştirme yanlısı değilim. eğer önceki sayfalarda golf'ü tercih edenler de sırf bu tercihlerinden ötürü böyle terbiyesizce hakarete uğradıysa, buna da karşıyım. eleştirilen şey zevk ve tercih değil, bunu ortaya koyma biçimi. bir golf kullanıcısı bana gelse dese ki: "abi ben vw hastasıyım. öyle böyle değil, bu markaya tapıyorum. aşırı bir sevgim, aşırı bir duygusal bağım var. hyundai i30'un üstündeki tüm hyundai logolarını söküp yerine vw logosu çakıp 150 bin liraya satsalar hiç düşünmeden alırım." en ufak şekilde eleştirirsem siksinler. senin parandır, senin keyfindir, senin duygu durumundur, senin zevkindir der geçerim. ama orada durmak şartıyla. bizdekiler orada durmayı başaramıyor işte, mesele bu. ne kadar itiraf edemese de, kazıklandığı şüphesi içini kemirip durdukça saldırganlaşıyor. gelip milletin tercihine saydırıyor, hakaret ediyor. valla arkadaş, ben ne sebeple olursa olsun, bomboş arabaya eşek yüküyle para vermek istemiyorum. bireysel zevkimdir. nokta.
  • ne yazık ki hala genel tüketici gözündeki algı "en nihayetinde hyundai" şeklinde.

    evet, koreliler epey yol aldılar. bundan 10 sene önce yaptıkları şaka gibi tasarımlar ve yerlerde olan kalite algısı artık yok, ancak bence kompakt bir hyundai'nin en azından marka imajı açısından kabul edilebilir olması için gereken süre, marka bağımlılığının çok yoğun olduğu otomobil sektöründe en az iki jenerasyon daha sürecek gibi.

    bir de modayı çok geriden takip ediyorlar. örneğin avrupalılar artık sakin ve sade kokpit düzenine geçmesine karşın uzakdoğu kokpit dizaynı hala esenler otogarı gibi. renkli renkli ışıklar, abartı tasarım oyunları vs. keza karoser dizaynında da uzakdoğuluların bir numaralı ilham kaynağı alfa romeo bile artık daha sakin tasarımlar yapıyor.
  • tipi güzel de 80 bin lira hyundai için çok.

    onun yerine ikinci el bmw alınır alınmasına da o bmw'ye de 80 bin lira çok.

    he ama dersen ki golf, bak orda bir dururum. yok lan durmam ona da çok.

    80 bin lira başlı başına çok amk.
  • manuel dizel versiyonuna güdümlenip otomatik vitesli benzinli elite modeli ile deneme sürüşünü yaptığım, başarılı ama biraz pahalı bulduğum araçtır.

    dış görünüşü sanırım benim gibi her arabanın her modelini tanımayanlar için tasarlanmış. bakınca bmw ya da başka bir arabaya benzetmedim, kendi içinde başarılı buldum. arabanın içi gerçekten geniş, sürücü koltuğunu kendime göre ayarladığımda bile arkada birinin rahat oturabileceği kadar bacak boşluğu kaldı. ayrıca aracın arkası basık değil, yani arabada oturan herkesin rahat edeceği bir iç hacim yaratmışlar. benzinli motorun da dizel motorunda beygir gücü çok iyi. özellikle dizel motorda 128 beygir bu fiyat aralığında başka bir araçta yok diye tahmin ediyorum. otomatik vites ile deneme sürüşü düz bir yolda yapıldığı için yokuşta kalkma durumunu test edemedim. genel olarak konforlu bulduğumu söyleyebilirim. araca alışmak için bir süre harcanması gerektiğini zannetmiyorum. herhangi düzeyde bir sürücü alıp keyifle kullanabilir. lansman rengi olan mavi de gerçekten araca yakışıyor, satın alsam bu rengi tercih ederim.

    sadece elit modelinde bulunan bazı özellikler var. park konusunda aracın arkasındaki kamera ve dikiz aynasındaki ekran ile park edebiliyorsunuz. çok anlamlı bulmadım, ne kadar ihtiyaç var diye sorguladım. tabi bu benim tercihim, geriye dönüp nereye park ettiğime bakmadan rahat edemiyorum çünkü. aynada ekran belirmesi havalı bir durum tabi, bunu da itiraf etmek gerek. panaromik cam tavanın perdesi otomatik değil, el ile kapatılıyor. panaromik cam tavanlı araç alıp da, tavanı hergün kullanan ve gerekli bulan biriyle henüz tanışmadım. aracın satıcısı da zaten bu perdenin yazın sıcaktan, kışın da soğuktan kapalı olacağını söyledi. ama bu cam tavan penceresi tamamen açılabiliyor. yazın sıcak bir günde aracın tavan camını açıp bir de öyle denemek isterdim, eminim o da havalıdır. el freni elektronik, araç anahtarsız başlıyor, sürücü koltuğu manuel değil elektronik olarak ayarlanıyor. herşeyin elektronik olmasından huzursuzluk duyan biriysen benim gibi, bu özellikler de seni o kadar etkilemeyecektir ama yine bunlar da "havalı" özellikler. aslında bu aracın elite versiyonu sadece havalı. ben bu aracı belirli bir bütçe ile alacak olsam style ile tatmin olurdum. style baz model olarak düşünülmemeli çünkü elit ile arasındaki tek fark yukarıda anlatılanlar ve diz hava yastıkları. ama araç aldığında herşey "full" olsun isteyenler elite versiyonunu tabi ki tercih edecektir.

    aracın benzinli versiyonu sanki türkiye için değil de benzinin daha ucuz olduğu başka ülkeler için üretilmiş. az yol yapan ve şık bir arabaya sahip olmak isteyen birisinin başını çok ağrıtmayabilir. ama benzinli otomatik versiyonun şehir içi sarfiyatı 9.1 lt ve bu değer şehir içi sarfiyatı 8.2 lt olarak tanıtılan ix35'den (aynı markanın suv sınıfındaki mekanik vitesli aracı) daha yüksek. ix35'i ve benzeri araçları yakıt tüketimi nedeniyle tercih etmeyen biri i30'un benzinli otomatik versiyonunu da tercih etmemeli.

    otomatik dizel versiyonunda yakıt tüketiminin aynı motordaki mekanik vitese göre 2 litre daha fazla olması dikkat çekici. bu durum "hyundai otomatik şanzıman işini daha tam çözemedi mi" diye sorduruyor. bu soruyu rahatsız edici kılan durum ise aracın fiyatı. otomatik dizel versiyonunun 54.300 tl olması aracın doğrudan tercih edilmesini biraz engelliyor. bu parayı verdikten sonra... ile başlayan cümleler kurmaya başlıyorsun doğal olarak. tamam anlıyorum, piyasadaki diğer dizel araçların fiyatına bakınca bu araçtan 45000 civarında olması beklenemez. adamlar bir karizma yaratmak için çalışmış, aracın içi de boş değil, şimdi de iyi bir fiyata satmak istiyor. ama bu parayı hyundai'ye verinceye kadar acaba şunu mu alsam diye mutlaka düşünüyorsun.

    hyundai ve kia el ele verip artık bütçeye uygun araç markası imajından çıkmaya karar vermiş olabilir. ama bu kararı beraber vermedik koreli dostlarım. bugün karar verdim artık ben eskisinden daha önemliyim desem patronum bana zam yapar mı? belirli gerekçeler olması lazım, belirli bir alışkanlık yaratılması lazım ki (imho) bu markalar bütçe markası imajından çıksın. bu nedenle hyundai i30 1.6 crdi style otomatik vitesin tercih edilebilir fakat 4-5 bin lira fazlası olan bir araç olduğunu düşünüyorum.
  • tüm c sınıfı araçlardan üstün olduğu iddia edilmeyen ancak bu sınıfta tepeye oynayacak bir f/p aracı olduğu aşikar olan araç. bunu geç de olsa idrak edenlerin, karizmayı büsbütün çizdirmemek adına vuruşa vuruşa geri çekilme çabası içinde olmaları da ayrı bir eğlence unsuru. bu vuruşa vuruşa geri çekilme seansı sırasında olay klasik ikinci el argümanına gelmiş, yok efendim illa da sıfır diye tutturursan gider bunu alırmışsın da, halbuki aynı paraya 1 yaşında 10.000 - 20.000 km aralığında c segmenti premium araçlar bulunurmuş da, bıdı bıdı da bıdı bıdı, bik bik de bik bik. diyorum ya, büsbütün de lafını yemiş konumuna düşmemek için bir vuruşa vuruşa geri çekilme çabası. ama yemezler. neden yemezler?

    1) herkes öyle sandığın gibi işsiz güçsüz değil. ikinci el araba almak, sıfır araba almaktan çok daha uzun ve zorlu bir mesai isteyen bir iştir. günlerce, belki haftalarca o malum sitede vakit geçirilecek. kaç tane arabaya gidilip bakılacak, sahibi ile pazarlık yapılacak. nice temiz denilen araçlar arızalı çıkacak, kazalı çıkacak, yeni olmasına rağmen kilometresiyle oynanmış çıkacak, hatta pert kayıtlı çıkan bile olacak. bu durumun meydana gelmemesi için kaç tane araç ekspertize götürülecek. bu hem zaman hem de para demek. yoğun bir iş temposunda çalışan, üstelik evli olan bir kişi düşünün. kolay değil.

    2) haydi, birinci maddedeki şeylerin geçersiz olduğunu, ikinci el araç almanın son derece kolay ve zahmetsiz bir şey olduğunu kabul edelim. eğer bir yıllık ve 10.000 - 20.000 km arasında bir araç almak sıfır araç almaktan farksız bir şeyse, ben de gider bu özelliklere sahip bir i30 alırım, sıfırından bariz bir şekilde daha ucuza gelir. binaenaleyh ne diyorduk: c sınıfının en iyi aracı demiyorduk (hiç bir zaman demedik, ama dediğimizi götünden uyduranlar var) ama f/p aracı diyorduk. bakınız, bu durumda araç hala f/p aracı.

    3) yine ikinci el meselesi: bunun sonunun olmadığını da insanlar görmeli. eğer ben 1 yıllık 10.000 - 20.000 aralığında bir araba almaya razıysam, 2 yıllık 20.000 - 40.000 aralığında bir araç alır, sözü edilen v40, 1, a3'ten de iyisini bulurum. 3 yıllık 30.000 - 60.000 aralığında araç alacak olursam daha iyisinden de daha iyisini bulurum. yani bu işin sonu yok.

    sonuçta, karşılaştırma dediğin muadil araçlar arasında yapılır. son olarak, diyeceğim o ki, müsterih ol golfçü kardeşim. sen hangi arabanın direksiyonunda kendini mutlu hissediyorsan iyi araba odur. merak etme, kazıklanmadın. kazıklanmış hissedip hissedip de iyi bir f/p aracı alanlara saydırmana gerek yok yani.
  • 7 ileri çift kavramalı dct otomatik şanzımanı ile çok canlar yakacak otomobil. şikayet konusu olan yakıt sarfiyatını ciddi anlamda düşürmeyi başarmışlar.

    dizel versiyonu daha rodaj süresi tamamlanmadan, genelde şehir içi kullanımda 100 km'de 7 litre civarı yakıyor. ilk bakımdan sonra tahmin ediyorum 5.5-6 litre seviyelerine düşecektir.

    almayı düşünen arkadaşlara style design pack paketini öneririm. elite paketinin bir alt versiyonu ve yaklaşık 5 bin liralık fiyat avantajı sağlıyor. elektrikli koltuk, elektrikli el freni, otomatik park asistanı gibi çok da gerekli olmayan özellikler dışında style design pack de gayet dolu. cam tavan, anahtarsız çalıştırma, hız sabitleyici, bluetooth, park sensörü gibi özelliklerin hepsine sahip oluyorsunuz.

    das auto diyerek 10 12 bin lira fazla verip golf de alabilirsiniz gerçi. tercih sizin. ama i30'un da kapı sesi gayet tok bi gidin görün derim.

    uzun yol editi: araç henüz ilk bakıma girmedi, izmir ankara arasını 5,5 l/100 km ile aldı. gaza dokunduğun anda altından kaçması ve ne ara 140'a vardığını fark ettirmemesi ile gönüllerde taht kurdu.
  • 1 aylık 1.6 dizel otomatik elite kullanıcısıyım ve bu aracı şöyle tanımlıyorum;

    kabin içi:

    öncelikle aracın kabin içerisinde kullanılan deri, kumaş ve plastik aksamı gayet kaliteli. özellikle kapılarda ve konsolda kullanılan malzeme yumuşak ve kaliteli bir his veriyor. gösterge panelleri ve diğer aydınlatma ekipmanları kabin içerisinde ki kalitenin devamı niteliğinde. gece yolculuklarında araç içerisinde ki ambiyans gerçekten kendinizi özel hissettiriyor. sürücü tarafındaki bel destek ayarlı elektrikli koltuk gerçekten başarılı fakat hafızalı olmaması büyük bir eksiklik. aracın ses yalıtımı dizel olmasına ve hankook marka lastiklere sahip olmasına rağmen yeterli ve başarılı. tabi yalıtım konusunda en büyük öneme sahip panoramik sunroof tüm ayrıntılarına rağmen içeriye rüzgar sesini kesinlikle almıyor. fakat kabin içerisinde kullanılan malzeme hava şartlarınında etkisiyle bozuk yollarda ses yapabiliyor. ben bu durumu gündüzleri sıcak ve güneşli geceleri ise soğuk hava şartlarına bağlıyorum. lakin gündüzleri kabin içerisinde hiç ses yokken hava soğuduğunda tıkırtılar garç gurç sürtünme sesleri beni çıldırtıyor. tabi bu sorunu biraz müzikle çözebiliyoruz.

    dış tasarım:

    dış tasarım bildiğiniz üzere avrupalı tüketicilerin zevklerine hitaben yapılmış. bu konuda söylenecek pek söz yok zaten aracın dış tasarımını beğenmeseydim satın almazdım. bir kaç ufak tefek güzelliğe deyineyim hemen. yan aynalar ve kapı kollarının içine gizlenmiş beyaz aydınlatmalar ve aracın yanına yaklaştığınızda bu aydınlatmalar ile yan aynaların otomatik açılması aracın yanından uzaklaştığınızda otomatik kapanmaları marka takıntılı insanlar için bir hyundai'e değil de bir bmw'ye biniyormuşsunuz hissi verebilir.

    karoser:

    aracın karoserine laf edeni oyarım abi. bu yazıyı yazmadan 3 gün önce park halindeki aracıma vatandaşın biri (bkz: gavat) sol arka çamurluk ve tamponun kesişme noktasından çarpmış. tamponda 2-3 cm civarında bir boya atığı var fakat çamurluk kısmı daha kötü görünmesine rağmen kendi imkanlarımla yaptığım pasta cilanın ardından eski haline geri döndü ve ne boya atığı ne de çöküntü meydana gelmiş. güvenlik kamerasından izlediğim kadarıyla da baya baya hızlı çarpmış hayvan oğlu hayvan. ulan arkadaş araba kullanmayı bilmiyorsun bari sedan arabaya binme. yine aynı gün arabayı yıkamacıya verdim hani geldiğinde üst üste gelir derler ya yıkamacının bekleme salonunda oturuyorum oradan oraya alıyorlar arabayı. geri geri giderken yolun ortasındaki zincir bağladıkları demir direğe yine aynı yerden sol arka tamponu dan diye çarptı. dedim tüy diktin. neyse ki yine bir şey yok biraz çizilmiş filan ama beyaz olduğu için gözükmüyor ama ne hikmetse park sensörünün biri içeri kaçmış. demem o ki gözlemlediğim kadarıyla arabanın götü başı sağlam.

    motor, yürüyen ve diğer ıvır zıvırlar:

    6 ileri otomatik tork konvertörlü şanzımanı çok konforlu bir kere bunu söyleyeyim. vites geçişleri sarsıntısız ve stabil. aracın 0-100 km/s hızlanması fabrika verilerini doğruluyor. süspansiyon sistemi yumuşak, tok ve sessiz. viraja girdiğiniz gibi çıkabiliyorsunuz ki bunda esp, vsm gibi güvenlik sistemlerinin de yardımı oluyor. 3 modlu direksiyon sertliği olayı süper bir şey on numara çalışıyor ve çok işe yarıyor. örneğin rüzgarlı bir otobanda (bkz: çeşme otobanı) spor moda alıp taş gibi bir direksiyonla rüzgara kafa atabiliyorsunuz. veya park ederken korelilerin çevirisiyle comport moda alıp pamuk gibi bir direksiyonla koca aracı serçe parmağınızla park edebiliyorsunuz. fren sistemi içinde olumlu görüşlerim var. abs, ebd ve vsm ile ani frenlerde araç çok atak bir şekilde sizi olduğunuz yere gömüyor.e koca koca disk frenler var abi bir zahmet dursun yani. bir de o elektronik park frenini nasıl yapmışlar çözemedim. varsa yetkili bir abimiz anlatsın yav. çok garip bir mekanizma. arabayı olduğu yere çiviliyor arkadaş yok böyle bir şey. ama araç 15-20 km/s ile giderken çekmenizi tavsiye etmem ön camdan çıkma ihtimaliniz yüksek. zaten daha yüksek hızlarda devreye giriyor mu bilmiyorum cesaret edemedim :(

    işin özeti; fiyat, teknoloji, donanım ve diğer ıvır zıvırlar için bu araç alınır. tam bir fiyat/performans ürünü.
  • araba alacaksan alman alacaksın abi diyen tiplere hayal kırıklığı yaşatan otomobil.

    rakip olarak gösterilen seat leon'un yıllık satış rakamı i30'un yaklaşık 1/3ü kadar. ilerde satarken yaşatacağı zorluk ve değer kaybı göz ardı edilemeyecek hususlar.

    i30'un motorunun 136 ps, leon'un motorunun 105 ps olmasına değinmiyorum bile.
  • ekim 2013 - haziran 2014 arasında üretilen modelleri geri çağrılan otomobil. isveçliler sağolsun geyik testine sokuyorlar arabayı ve arabanın elektrohidrolik sistemi ikinci manevrada devre dışı kalıp aracı kontrol edilemez hale getiriyor.

    i30 sahiplerine tavsiyem aracı bir an önce servise götürmeleri ve bu süreye kadar da aracı sakin, ani manevralardan uzak bir şekilde sürmeleri.

    test burada: http://www.youtube.com/watch?v=zrpxxlj_7si
  • hyundai'nin en iyi modellerinden.
    bizde de ix35 var. 2012'den beri kullanıyoruz. şu ana kadar herhangi bir falsosunu görmedik. hyundailerin ortak sıkıntısı yakıt. ama benzinli modellerde sıvı sistem lpg ile bu sorun çözülüyor.
    markası hyundai yeaa diyenlere, teneke diyenlere, vw golf gibi donanım fakiri ve doğa düşmanı araçlarla karşılaştıranlara aldanmayın. ama i30 alırken kardeşine de bakıp öyle karar verin derim;
    (bkz: kia cee'd)
    edit: düzeltme.
hesabın var mı? giriş yap