• düşerken bir tekme de tntden yiyen takım. herifler golden state ile oynadıkları play-off serisinde önümüzdeki maçların fikstürünü gösterirken * 5, 6 ve 7. maçların yanına if necessary yerine not necessary yazmış skljfksjf yazık lan bi senede heriflerin düştüğü duruma bak.
  • chris bosh'un miami heat'de kalmayı tercih etmesiyle mahvolan takım. takımı yine şampiyonluk potasına sokmak çok çok büyük bir çaba lazım artık.

    aslında her şey istedikleri gibi gidiyordu. lebron james olur da başka bir takıma giderse chris bosh da ciddi ciddi takımdan ayrılmayı düşünecekti. houston hemen adama ulaştı ve senin oradaki gibi maaştan kırmana gerek yok, gel ben sana maksimum kontrat vereyim şampiyonluğa oyna dedi. ve bu da ciddi ciddi bosh'un kafasına girdi.

    ama hesaba katılmayan bir şey vardı. chandler parsons. bu adam restricted free agent. yani herhangi bir takım ona teklifte bulunabilir, eğer parsons da kabul ederse houston'ın 3 gün içinde karşılaması gerekir. ama houston cephesi bosh'u aldıktan sonra chandler'a gelecek teklifi karşılayacağına emindi ve mediada çıkan haberler hep bu yöndeydi.

    sonra bir adam çıktı. kim bu biliyor musunuz? dallas mavericks sahibi mark cuban. parsons'a öyle bir teklifte bulundu ki... bakın teklifin yüksekliğe, overpaid'liği falan değil, küsüratlardan bahsediyorum. teklif öyle ki, bosh geldikten sonra parsons'ın teklifini karşılamak direk onları lüks vergisine çıkaracaktı. tamamen bu şekilde ayarlanmış ve miktarı belirlenmiş bir teklif. lüks vergisi demek sign and trade yapamazsın demek, full mid level exception kullanamazsın demek. yani neredeyse hiç hamle yapamamak demek.

    houston, öncelikle bosh'u takıma katmak için maksimum kontratı alacak boşluk açmaya çalıştı. ömer bir pick karşılığında gönderildi. jeremy lin neredeyse karşılıksız lakers'a gönderildi ama yine olmadı. boşluk yetmedi. bosh'a maksimum teklif edebilmek için qualifying offer ile 2.8 milyon dolar miktarında cap space yiyen chandler parsons'ın serbest kaldığını (renounce) açıklamak zorundalardı. bu da oyuncunun dallas'a direk gitmesi demek olacaktı. yapmadılar. tek bir çare kaldı, o da bosh'tan maksimum'un 2 milyon aşağısında parayı kabul etmesini teklif etmek.

    aslında houston'a çok yakın olan bosh hem bu durum hem sözleşmenin 4 yıllık olması yüzünden, "hani max verecektiniz lan, zikerim yapacağınız işi" deyip 5 yıl olduğundan miami'nin 40 milyon dolar daha fazla değerde olan teklifini kabul etti.

    houston da ömer ile lin'i bedavaya gönderdiğiyle kaldı. şimdi houston'ın 19 milyon cap space'i var. eğer ki bunun 15'ini parsons için kullanırlarsa iyice boku yediler. çünkü 3 tane maksimum kontratlı oyuncuya sahip olmak takıma takviyeye yapamamak anlamına gelir. aynı miami heat'in yıllarca bir guard veya pivot ekleyememesi gibi. üstelik adamların ellerinde şu an ne guard ve ne 4 numara ne de bench. parsons da tüm boşluğu hüp diye yemiş olacak eğer karşılarlarsa. üstelik geçen yıl başarısız olan takımdan da daha kötü bir takım oluşturmuş hem de bunu tüm parayı tüketerek yapmış olacaklar.

    şu anda takımın önünde iki seçenek var. ya parsons'ı tut, takımın geleceğini belle, ya da parsons'ı bırak o boşlukla iyi bir 3 numara ve iyi bir guard al, bir sonraki yıl free agency'de yine şansını dene.

    çok zor durum azizim çok.
  • videolarini cok begendigim thinking basketball'a gore, oynamaya calistiklari oyun temelde dogru olsa da kadro planlamasinin yanlisligindan muzdarip olan takim. harden kendi kimligini buldugundan bu yana tam anlamiyla basaltina guresen bir franchise'a donustuler ve elde ettikleri sonuc da buna uygun oldu hep. kocluk tarzini aslinda epey begendigim d'antoni'nin de kariyeri boyunca playoff'larda tikanan takimlar yonetmis olmasi bayagi ilginc bir durum tabi. belki onun ufku yeterli degildir, sampiyonluk kazanmaya.

    fakat bana kalirsa, houston'in asil sorunu harden'in yeterince buyuk bir star olmamasindan veya kocun eksikliklerinden degil, harden'i tamamlayacak parcalarin ekibe dahil edilememesinden doguyor. ustune ustluk westbrook'un onumuzdeki uc yil boyunca artarak devam edecek olan supermax kontrati var baslarinda demokles'in kilici gibi sallanan.

    birkac yil evvel cp3'ye verdikleri agir sozlesmenin el degistirmis hali olan bu yuklu kontrat maas butcesini doldurmasa, basketbolun evrildigi tarza uygun bir uzun ve takimin kanat eksikligini giderecek elit bir forveti ayni anda harden'in yanina ekleme planlari yapabilirlerdi belki.

    su halleriyle ciddi bir size sorunlari olmasinin yaninda diger sampiyonluk adaylarinin forvet ve uzunlarinin karsisina koyacak nitelikli isimlerden yoksun kaliyorlar. ornegin su an son maci oynanan (ve son ceyreginde 25 sayi geride olduklari) lakers serisi boyunca lebron james hic rahatsiz edilemedi. yine ayni sebeple 5 mactir cocuk parkinda takiliyormus gibi rahat yasayan bir davis var.

    guclu rakiplerin starlarini savunmaktan aciz olmalarinin haricinde, tek gercek hucum silahlari harden oldugu icin playoff'larda savunulmasi gorece daha kolay bir takim goruntusu ciziyorlar. bu nedenle ozellikle de clutch anlarda aslinda gayet sogukkanli bir yapisi olan harden'in verimliligi objektif olarak dusuyor.

    tum bunlari bir arada degerlendirince, kusursuz bir planlamayla bir iki yil icinde gercek bir sampiyonluk adayi haline gelmeleri mumkun olsa da, bana kalirsa, harden'in daha iddiali bir franchise'a (ornegin bucks'ta antetokounmpo'yu cok iyi tamamlardi bana gore) gonderildigi ve yeniden yapilanma yoluna gidildigi bir senaryo herkes icin en mantiklisi olur gibi. ama onlar muhtemelen harden'in peak yillari boyunca zirveye oynamayi denemeye devam edeceklerdir.
  • nba tarihinde 3-1 geri düştüğü bir play-off serisini kazanmayı başaran 9. takım.

    bu başarıyı daha önce bir defa daha tekrarlamışlar. yine konferans yarı finalinde. tam 20 yıl önce. şampiyon oldukları sezon.

    yoksa??? diyecem de golden state warriors'u nah yenerler amk.
  • ligin belki de en iyi 3-5 dış savunmacısından biri olsan patrick beverley'den yoksun halde oynadıkları 2 playoff eşleşmesini de kazandılar. sadece pat-bev de değil üstelik, onun dışında rotasyonda çok önemli bir role sahip olan motiejunas da normal sezonun sonunda sakatlanarak sezonu kapatmıştı. bu haldeki bir takım batı finaline çıkmışsa saygı duymak gerekiyor.

    harden için de "kendini takımdan üstün görüyor" diyebilmek için aşırı önyargılı bir insan olmak gerekiyor. bütün sezon sakatlıklardan dolayı neredeyse hiç tam kadro maça çıkamamış bir takımı (terrence jones, beverley, howard gibi ilk 5 oyuncularının hepsi farklı zamanlarda 1-2 ay kaçırdı en az) hem oynayarak, hem de müthiş bir şekilde oynatarak batı 2.'si yaptı bu adam.

    howard gibi bir karaktersizi (çocuğunu dövmesi, stan van gundy ile gereksiz atışmaları vs.'den dolayı), josh smith'i falan ben de sevmiyorum ama bu takım kesinlikle saygıyı hakediyor.

    edit: 6 yaşındaki çocuğunu kemerle döven bir adama "karaktersiz" dediğiniz için gerzeklikle ve adam olmamakla suçlanabiliyorsunuz ekşi sözlük'te, hey gidin. çocuklarınızı dövmeyin, beyin hücreleri ölüyor, sonra sağa sola "sen adam değilsin" diye saldırıyorlar, yapmayın.
  • chris bosh'un tek bir kararıyla bu sezon için her şeyi tamamen değişmiş takım.

    aslında transfer dönemi başlar başlamaz yeni bir yıldız düşüncesiyle plan oturtulmuş ve gerekli cap space oluşturulmuştu, ya da en azından oluşturulmaya çalışıldı. ilk olarak her ne kadar ihtiyaç duydukları oyuncu olmasa da, bir süper yıldız olması, james harden ve dwight howard ile üçlü güç oluşturma hedefiyle carmelo anthony'nin peşinden koştular. carmelo ile yaptıkları görüşmeden önce hazırlanan billboardlarda carmelo'yu 7 numaralı forma içerisinde göstermek yaptıkları hatalar zincirinin ilkiydi. çünkü takımda hali hazırda kontratlı olan ve 7 numaralı formayı giyen jeremy lin vardı.

    carmelo ile görüştükten sonra ondan cevap beklerken bir anda miami krizi patlak verdi. genel kanıya göre eğer lebron james başka takıma giderse arkasından chris bosh da başka bir takımda oynamak isteyecekti. bosh kadro yapıları itibariyle houston için biçilmiş kaftandı aslında. 4. numarada ciddi bir sıkıntı yaşıyorlardı ve bosh bunu doldurabilecek gayet iyi bir alternatifti.

    biraz geriye dönelim. önceki seneye. dwight howard'ın takıma katılmasından sonra ömer aşık yedek kalmayı istemediğini takıma iletmişti. onu yedek bırakmamak ve takımda tutmak adına 4 numara pozisyonunda oynatmaya çalıştılar ki bu tam bir faciaydı. sonra sezon ilerledikçe ömer'in takımdaki rolü yedek pivot olmaktan öteye gitmedi. halbuki howard geldiğinde ömer'i takas etselerdi karşılığında çok iyi parçalar gelebilirdi çünkü önceki sezonda ilk beş başlamış ve savunma yönü çok dikkat çekmiş ömeri isteyecek çok fazla takım vardı. ama houston büyük bir hata yaparak ömer'i tutmayı tercih etmişti.

    gelelim bu seneye ve bosh konusuna. öncelikle bosh'a maksimum kontrat teklif edileceği söylendi. 31 yaşında olan bosh için gayet iyi bir teklifti bu aslında ve iki tarafın anlaşmaya çok yakın olduğuna dair haberler geliyordu. tabi houston'ın bosh'a maksimum kontrat teklif edecek boşluğu yoktu ve bunun için ömer ile lin'in kontratlarından kurtulmaları gerekiyordu. ömer'i new orleans pelicans'a pick ve karşılığında, jeremy lin'i de los angeles lakers'a üstelik bir pick de kaybederek ama karşılığında 8.5 milyonluk trade exception alarak gönderdiler.

    plan bosh'a kontrat açmak, ardından parsons'a dallas mavericks'in yaptığı yüklü teklifi karşılayıp harden, parsons, bosh ve howard'ı içerecek mükemmel bir 5 oluşturmaktı. ama hesaba katılmayan bir şey vardı. lin ve ömer'e rağmen hala maksimum kontrat için yeterli boşluk oluşturulamamıştı ve parsons'ın 2.8 milyon dolarlık cap hold'u cehennem ateşi gibi duruyordu önlerinde. max için parsons'ın serbest bırakılması yani dallas'a gönderilmesi gerekiyordu. ama houston hem bosh gelsin hem de parsons kalsın düşüncesindeydi. houston bir türlü max'ı bulamazken miami elini çabuk tuttu ve parsons'a yapılan teklifin 2. gününde bosh miami'de kaldı. bosh'un bu kararı houston'ın bütün planlarını tek tek alt üst etti.

    elde sadece bir gün kalmıştı ve bu bir gün içerisinde parsons için karar vermek gerekiyordu. aslında elde bir hamle daha vardı ve bu hamle yine takımı daha iyi yapabilecek bir hamle olabilirdi. pau gasol. takımın ihtiyaç duyduğu bir pozisyonda hala fazlasıyla verimli olabilecek biriydi. ama ilgilenmediler bile. daha doğrusu ilgilenemediler. bunun da tek sebebi gasol'un lakers'ta iken howard ile yaşadığı sıkıntılar.

    artık parsons için karar verme zamanı gelmişti. eğer parsons'ı takımda tutarlarsa geçen yıldan daha kötü bir takım ama çok daha yüklü bir maaş yüküne girecek, sonraki yıllar için de esnekliği büyük ölçüde kaybetmiş olacaklardı. parsons ile aynı bölgede oynayan trevor ariza ile piyasaya göre gayet iyi bir miktara anlaşma sağladılar. ariza'nın olduğu takımda onun 2 katı kadar yüksek maaşlı parsons'ı tutmak takım ve takımın geleceği için tam bir felaket senaryosu olacaktı. onu da bildikleri için parsons'a yapılan teklif karşılanmadı ve parsons da kaybedilmiş oldu.

    bundan sonra ellerinde 10-12 milyon gibi kullanabilecekleri bir space var ve görünen o ki kısa süreçli anlaşmalar ve veteran minimumlar peşinde koşacaklar.

    takım için çok büyük bir hayal kırıklığı ile sonuçlanan bir transfer dönemi oldu. gerçi hala bir iki parça daha takviye edebilirler ama geçen yıldan daha iyi olabileceklerine artık inanmıyorum.

    carmelo'yu istediler gelmedi.

    chris bosh'u istediler gelmedi. gelmemekle kalmadı, tüm planları da bozdu.

    ömer aşık sadece bir pick karşılığında gitti.

    jeremy lin bir hiç uğruna gitti.

    parsons tamamen bedavaya gitti.

    o yok, bu yok, şu yok, kim var?

    elde var sadece trevor ariza.
  • sadece bu yazın değil, belki de son 10 yılın en bedevi, en talihsiz transfer dönemini geçiren takımdır. yukarıda söylendiği gibi tüm hesaplarını üzerine kurdukları a planları, yani lebron veya carmelo gelmediği gibi, b planları olan chris bosh da gelmedi. yetmedi chandler parsons'ı da kaybettiler. cap yeri açmak için çırpınarak buldukları takaslar şu an için enayilikten başka birşey ifade etmez hale geldi, çünkü hem lin hem de ömer'in kontratı seneye bitiyordu ve bu sene hiçbir işlerine yaramayacak cap boşluğu için 2 tane 1. tur hakkını feda etmek zorunda kaldılar. bu mevzu belli olduktan sonra ben olsam en azından lin takasından vazgeçerdim.

    tek güzel taraf, ariza'yı piyasa şartları düşünüldüğünde ucuz sayılabilecek bir fiyata kapatmış olmaları bence. parsons belki daha genç, daha iyi bir seçenek ama dallas'tan aldığı para gerçekten uçuk bir düzeyde. bu arada parsons demişken bir başka bedeviliği daha atlamayalım. parsons'ın normalde sözleşmesi devam ediyordu ve seneye 1 milyon $'dan az bir paraya takımda tutabilirlerdi. ancak kurallar gereği önümüzdeki yıl geldiğinde sınırsız serbest kalacağı için ellerinden kaçırma ihtimalleri daha yüksekti. oysa bu yıl opsiyonu kullanmadıklarında parsons sınırlı serbest kaldı ve gelen teklifleri karşılama şansını elde ettiler. sonrası malum, bu planları da patladı, her türlü kaçırdılar adamı.

    içinde bulundukları rezalet durumu unutturabilecek tek hamle kevin love'ı almak olurdu sanırım, ama ne cazip genç oyuncuları, ne de draft hakları var minnesota'ya verebilecekleri. eli kolu tamamen bağlandı daryl morey'nin. vallahi üzüldüm adamların haline.

    edit: 2 tane 1. turu biraz sallamışım, lakers'a 1 verip pelicans'tan 1 aldılar.
  • takas konusu daha cok su kaldirir eminim. salary cap konusunda buyuk adim attiklarini kabul etmek gerekiyor. sahsen patterson'i pek sevmeyen bir adam olarak thomas robinson'in gelisine sevindim. gerci robinson'u alici gozle cok izlemedim/izleyemedim (sacramento ne lan?). lakin halukarda patterson'dan iyidir diye dusunuyorum. patterson yerine onun gelisi guzel de guard konusunda bu sene biraz zorlanacaklar ona suphe yok.
    lin'i cok seviyorum ama bu dengesiz oldugu gercegini degistirmiyor. sureleri esite yakin paylasan guzel bir ikinci guard olur misal lin'den. eminim cogu takimin kadrosunda gormek istedigi bir seydir bu. bir defa topu oyle cok sevmiyor. asist ustunden yuruyor. harden gibi bir adamin varken zaten diger turlusu biraz zor. sikistiginda elini tasin altina koymaya calisiyor. iste zaten sorun orada cikmaya basliyor. bazi maclarda o koydugu el cok ise yararken bazen takimin tum kimyasini bozuyor. yine de bu sene bircok macta muhtesem bir oyun cikardigini soylerek hakkini vermek gerek lin'in.

    birileri daha deginmis, houston su haliyle birkac sene evvelin thunders'ini andiriyor. andiriyor da bu sadece andirma boyutunda. onumuzdeki sene daha da andirabilir.
    su haliyle westbrook-durant-harden uclusunun top paylasimi olaylarini gozunuzun onune getirin. iste benzer bir sey yasanirsa is kotu houston icin. oyunculara vaat edilen sey bu degil cunku. yani bu sene kurulan kadro enteresan. hepsi takimlarinda 2. ve hatta 3. adam olarak kabul edilen oyunculardi ve birden birinci oyuncu yapildilar. vaat edilen buydu. bunu kokten degistirecek bir sey kimyayi nasil etkiler bilmiyorum.
    bu haliyle takim ilk 8 zorlayacak bir yapiya eristi bence. oturmasi gereken bazi konular var. ornegin harden'in yipranma faktoru. fazla yiprandigi maclarda savunma anlaminda rakiplere kolaylik saglaniyor. dedigim gibi lin dengesiz biraz, ona eslik edecek bir de parsons'i yaz. zira ikisi de sifir kilometre oyuncu. daha once demistim. bu takimin en buyuk sorunu hepsinin cok yeni olmasi. boylarindan buyuk isler yapiyor olmasi bunu degistirmiyor. ozellikle gerilen maclarda yani onemli anlarda bu tecrube eksikligi cok net sekilde ortaya cikiyor.

    misal bu gece oynanan nets macinin ilk yarisinda takimda sayi atmayan adam yok gibiydi. oyle gostermelik sayilar da degildi ustelik bunlar. harden'i boyle fazla yormadan kullanabildikleri her mac onlara bir nefes hakki daha tanir. degilse bu sene zaten ucundan girme sanslari olan playoff'u kacirma riskleri var. umarim kalirlar playoff'a.
  • sezon basindan beri izliyorum bu gencleri (harbi gencler).
    son gunlerde ise arka arkaya 4-5 maclarini izledim. bir defa takim muthis keyif veriyor. hucum anlaminda boyle. savunma anlaminda o kadar degil zira cok pozisyon harcadiklarindan hizli takimlardan cok kolay sayi yiyorlar. hatta son maclarda buna onlem anlaminda hucum ribaundu hic kovalamadilar. geriye daha hizli donebilmek icin bunu yapiyorlar ama her daim yemiyor bu. ornegin biraz evvel biten cavs macinda cok rahat alabilecekleri ribaundlari kovalamadiklari icin bir sure sonra cavs biraz disari acilarak savunmayi genisletti. iceriye dusen toplari da kapanarak topladi. neticede daha dengeli bir ic savunmasi sagladi bu. ilk yarida bu o kadar barizdi ki harden 4 sayida kaldi. surekli penetre eden ve ic-dis oyunlari oynayan bu takim icin bu tam bir facia. sen iceriden ribaund anlaminda da tehlike yaratirsan o zaman seni kovalayacak adam sayisini bir azaltmis olursun. bir ara set serdiler harden onune. sonradan mchale biraz degisiklik yapti. harden da biraz kendine geldi. ikinci yari 25 sayi atti.

    jeremy lin biraz daha adapte olmus sekilde oynuyor. hala yumusak oldugu konular var. ornegin cok basit top kayiplari yapiyor ama katkisi top kayiplarini ortuyor fazlasiyla. ozellikle harden tikandiginda elini tasin altina koymasi en guzel olay houston acisindan. asistleri biraz daha dengeli seyretse muthis olacak.

    omer'in sureleri cok dengesiz seyretmeye basladi. mchale cok zorlamiyor onunla devam etmek icin. onunla baslamaktan vazgecmiyor ama bakti ki olmuyor zorlamiyor. bir defa omer'in sutu yok ve smac disinda sayi opsiyonu da yok. oyle oldugundan ic dis dengesi kurmak adina patterson'i daha fazla tercih ettigi olabiliyor. greg smith ve patterson'in ayni anda sahada oldugu anlar giderek artiyor diyebiliriz. iyi de oynuyor ibneler. smith'ten o kadar beklentim yok zira daha cok genc ama patterson bayagi iyi oynuyor. 3'luk atiyor lan adam. kariyerinin ilk iki yilinda %0 ucluk isabeti olan adam bu sezon, su an itibariyle 53'de 20 (%37) ile 3'luk atiyor. %50 civarinda da fg'i var ki gayet iyi. tek sorun savunma anlaminda yumusak olmasi. ribaund anlaminda da cok guclu degil. bunun altinda yatan sebep adamin center olmamasi (boyu kisa zaten). c-f oynayan bu arkadas her halukarda isini iyi yapiyor. mchale boyali alanda bir aralar kullandigi aldrich'i hic kullanmadi son maclarda. bence ihtiyaci var aldrich'e. smith iyiye gidiyor gittikce ama her halukarda omer'in faul problemine girdigi anlarda falan daha sert durabilecek bir oyuncuya ihtiyaci var pota altinda. geri onun kotu yani da hucumda bir adam eksik olmak. mchale isini iyi biliyor, burnumu sokmuyorum buraya.

    son olarak senenin ihtiyac duyulan elemanlari: delfino, morris ve parsons. bu adamlar iyi oynamadan houston'in bir ust seviyeye cikmasi mumkun degil. delfino kendi adina standart 3'luk yuzdesiyle oynuyor ama bos pozisyonlari atmaktan cekindigi oluyor bazen. bu da takimin ritmini bozuyor. takimdaki en tecrubeli eleman kendisi, bir sekilde olaya dahil olmali.
    parsons cok iyi oynarken son maclarda performansi cok dustu. 15 sayi civarinda atabilecek bir potansiyeli var kendisinin. bir sekilde buna yakin oynamali. serefsiz cok yetenekli bence. gerci sezon basindaki performansinin altinda yatan nedenlerden birisi herkesin harden'a odaklandigindan bunun cok bos kalmasiydi (kim bu cemcuk deyip siklemiyorlardi). artik iyi bir sutor ve sayi yukunu tasiyabilecek birisi oldugu az cok bilindiginden o denli bos birakilmiyor.
    morris... ya ben bu arkadasi pek sevmiyorum. iyi yanlari olsa da itici bir tip. hareketleri falan. gorev adami olarak kullaniyor mchale onu. genelde iyi de performans aliyor.

    sakal'a ne parantez acsan ne paragraf hicbirisi kesmez. adam oynuyor. yuruyedur sakal.

    ya bir de bence bu takimin gizli kahramani mchale. tamamen genclerden olusan bu takimi cok iyi idare ediyor. molalardan donuste hep istedigini sahaya yansittiriyor. takimda super yildiz olarak bir tane adami var: harden. yildiz olarak lin. hadi biraz zorlama ile bir de omer var. yildiz adayi olarak parsons, patterson ve smith. demem o ki aslinda sahada oyle cok ahim sahim bir sey yok. malzemeler muthis degil ama asuresi guzel mchale'in.
    sayi yukunu simdilik her mac 25+ atan harden cekiyor. bu sezon sadece 2 defa 10 sayinin altinda atti harden. mac basi 26+ ortalamayla devam ediyor.
    takim gencligine yarasir bicimde cok hizli basket oynuyor. cok fazla atis deniyorlar ve goze cok guzel bir oyun sergiliyorlar. cok daha onemlisi sonuc aliyorlar. 20-14 gibi gayet iyi bir rakamla sezona devam ediyorlar. su haliyle kazan haline gelmis olan bati'dan cikarlarsa bile bence yeterince iyi bir is yapmis olacaklar. isterlerse 8. siradan ciksinlar muhim degil.
    gelecek senelerde edinilen tecrube ve gerektiginde birkac nokta adamla cok daha can yakici bir takim haline gelecegine suphe yok rockets'in. bir oklahoma draft mucizesi gibi degiller ama iyi yoldalar. biraz savunmalarindaki sertlik dozajini arttirabilme yolunu bulsalar keske. her mac rahat 100 yiyorlar. 100+ attiklarindan kazaniyorlar ama 100-'de tutabilseler keske rakiplerini.
  • fantasy basketball değil gerçek basketbol liginde oynadığı için gayet başarılı bir trade yapmış olan takım. x sayı y rebound vermiş falan bunlar hikaye. nba'de her zaman bozuklukları verip bütünletmek başarıdır. birtakım vasat oyuncuları yollayıp geçen draftta 5. sıradan seçilen, önemli potansiyele sahip thomas robinson'ı kadrosuna katmıştır. robinson yokluktan ilk 5 oynayan patrick patterson'ın yerini rahatlıkla doldurur. bilumum nba yazarı da zaten houston'ın ne kadar iyi bir takas yaptığını konuşuyor. lin-harden-parsons-robinson-aşık 5'i genç ve çok yüksek potansiyele sahip bir grup. rockets bunlarla geleceğe güvenle bakabilir, isterse ileride 1-2 tanesini verip takımından ayrılmak isteyen bir yıldızı kapabilir. sonuç olarak, daryl morey işini bilir.
hesabın var mı? giriş yap