• cem yılmaz'ın en iyi filmi. ona buna gönderme yok, bilim kurgu yok, sosyal medya jargonu yok, zoraki espriler yok. güldüren, üzen ve sonunda hafif gözleri de nemlendiren sıcacık bir film.
  • --- spoiler ---

    -ne güzel bi kız. alsana böyle bi kız. 40 yaşına geldin.
    +baba gelin o yaa...
    -iyi ya işte, hazır gelin.

    --- spoiler ---
  • keyifli, sıcacık bir cem yılmaz filmi.
    karantinada yakın geçmişte çekilen türk sinemalarına sardım. film kültürüm olmadığından çoğunu izlememiştim fakat ne çok şey kaçırımışım.
    gelelim dikkatimi çeken asıl konuya;

    maceranın içindeki 4'lü acıktığı için bir sahil kasabasında denize sıfır bir balık restoranına oturmaya karar veriyor. iskender* mekana girişin hemen öncesinde yardımcısı maradona'dan kızı etkilemek için hesabı ödemek üzere 50 lira istiyor.
    masa donatılıyor, rakılar, balıklar, ortaya koskocaman salata, hatta sait* kalkarken irmik helvası yiyeceklerini de söylüyor. ve final;
    hesabı gerçekten iskender istiyor ve mekandan kalkıyorlar, hatta birisi kör kütük sarhoş şekilde kalkıyor. *

    şimdi; 50 liranın tamamı hesaba gitti desek kişi başı 12,5 lira yapıyor.
    filmin gösterim yılı 2006, asgari ücret net 380 tl. asgari ücretin yaklaşık 8'de 1'ine 4 kişilik bir arkadaş grubu denize sıfır restoranda dopdolu bir masayla sarhoş olacak kadar rakı-balık keyfi yapabiliyor.

    2020'ye gelelim. asgari ücret net 2324 lira. yani o günün asgari ücretinin 6 küsür katı.
    4 kişilik bir arkadaş grubu; bakın denize sıfır mis gibi bir restoranda demiyorum; nevizade'nin ortalama bir mekanında sınırsız rakı-balık keyfi yapsa, koskoca tabakta salatasını yese, üzerine bir de irmik helvası gömse kaç para öder? bence 1000-1500 liradan aşağı kalkamazlar. hadi ortalamasını almak adına yuvarlayalım, 1150 diyelim; nevizade'de ortalama bir akşam yaşamak için asgari ücretin yarısını ödemek gerekiyor. kişi başı da 287,5 lira yapıyor, 2006'ya göre 23 kat fazla. mekan kalitesi, ortam ve şartların da daha kötü olduğunu ve fiyatı düşük baz aldığımı tekrar belirteyim.

    2006'da asgari ücretin 7,5'da 1'i,
    2020'de asgari ücretin yarısı.
    2006'da kişi başı 12,5 lira,
    2020'de 23 katı olan 287,5 lira.

    soran olursa benim alanım ekonomi dersiniz, kim bilecek.
    son olarak (bkz: hesaplayan adamlar)
  • bana göre bu filmin adı maradona olmalıydı. çünkü 10 numara bir film.
  • --- spoiler ---
    her şey ortaya çıktıktan sonra maradona "o kadar da org almıştık" diye bir cümle kurar. filmin en içi dolu repliği de o'dur zannımca.
    --- spoiler ---
  • hayatın ta kendisi olan, en sevdiğim cem yılmaz filmi. hatta en sevdiğim türk filmi.
    asker ve otoriter bir baba ve yumuşak huylu oğlunun ilişkisi, ilk defa aşık olmak, aldatılmak, toplum tarafından aşağılık görünen bir işin peşinden tutkuyla koşmak, dostluk, yolculuk ve yarı yolda bırakılmalar. kısacası hayat.
    özlem tekin hariç her oyuncu rolünün hakkını -özellikle mazhar alanson- fazlasıyla veriyor. senaryo çok duru, klasik cem yılmaz mizahından farklı ama yüzümüzü bolca güldüren diyaloglar, her şeyiyle yeri çok ayrı bu filmin bende. maradona ve iskenderin arkadaşlığı da sinemada izlediğim en güzel arkadaşlıklardan olabilir. aklıma geldikçe final sahnesini açıp önce duygulanır sonra yüzümde buruk bi gülümsemeyle bitiririm.
    aklımda kalan bazı diyaloglar:

    +neden maradona??-çünkü on numara bir arkadaş o, benim için.

    +iyi çanakkale'den geçerken beni de bırakırsınız?-baba çanakkale'den geçmiyoruz..?+çanakkale zaten geçilmez oğlum.

    +öz oğlum ama hokkabaz…

    edit: çok basit görünen ama çok içten söylenen, filmin finalinde geçen başka bir replik ise;
    -senden de bu beklenirdi zaten oğlum, hayata küsülür mü lan?
  • şu filmi cem yılmaz yerine, entelektüel kesime hitap eden bir adam yapsaydı, fularlı türk sinemaseverleri ortadan ikiye ayrılırdı zevkten. türk sinemasında yapılmış en iyi işlerden biri.
  • en sevdiğim cem yılmaz filmi. diğer çektiği filmler gibi aylar yıllar öncesinden borazanla duyurulmayıp sessiz sakin gayet mütevazi bir şekilde girmişti vizyona. gidip izlemiştim çok da beğenmiştim. gora, arog ve yahşi batı filmlerindeki illa güldürücem esprilerinin bu filmi izledikten sonra abartılı olduğunu da fark etmiştim. zira gayet de gülmüştüm. bahsettiğim diğer filmleri, ortamda milleti güldürücem diye kasarak espri yapan elemana, hokkabaz'ı ise mütevazi, samimi, sessiz sakin kendi halinde espri yapan ama yaran tiplere benzetiyorum. tercihim her zaman ikincisinden yana.
  • -sihiribazlıkta şey vardır işte şimdi bizim bi oyunumuz var mesela, böyle kadını uçuruyosun ya, şimdi içten içe de biliyorsun ya kadın uçmuyo aslında, o insana çok koyuyo yani, o vardır bizde.
    -hee. sen istiyosun ki kadın gerçekten uçsun?
    -mesajı alıyorum fatma.
    -ne mesajı be?!
  • beğenmeyenlerinin olmasına yıllardır şaşırdığım film. cem yılmaz'ın her şey çok güzel olacak'tan sonraki en komik filmi bence.

    hele ki o teyzeyi hipnoz sahnesi yok mu...

    --- spoiler ---

    maradona'nın babaya iskender hipnozda bir numaradır sait abi deyişi ve sonrasında iskender'in teyzeyi hipnoza girişmesi. yoğunlaşan teyzeyi uyandırma çabaları ve sonrasında beyaz kefene sarılı üzerinde bıçak koyulmuş teyzenin ölmüş bedeni ve cem yılmaz'ın yüz ifadesi. cem yılmaz tarihinin en komik olayıdır. filmi durdurup 10 dakika gülmüştüm. gülmeyen siktirsin gitsin.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap