• deep purple'ın machine head albümünden gazman şarkı. şöyle düşünün şimdi, 1960 ların sonu 70 lerin başı. geniş amerikan yollarında bir adet cabriolet pontiac firebird kullanıyorsunuz. üzerinizde mensup olduğunuz lisenin beyzbol takımının poları var. saçlarınız sarı ve küt kesilmiş, briyantin ile arkaya taranmış, sakal makal da yok, ampulsünüz... evet evet yanlış okumadınız; çipilsiniz!

    gece 3-5 arkadaş dışarı çıkmışsınız, bir de tabi ki kız arkadaşınız var şöyle çıtı pıtı, fiti piti salak amerikan kızlarından. bir gece klubüne gidiyorsunuz. şöyle de salak bir şey var, ehliyeti 16'da veriyorlar ama 21'e kadar alkol yasak kanunen. ahahahahah. gerizekalılar.

    neyse; ışıklarda duruyorsunuz yol üzerinde, arabanız yeni cilalanmış, dolunay gibi parlıyor afedersiniz. yanınıza bir araba daha yanaşıyor... siyah bir ford mustang shelby. içerisinde deri ceketli, gece olmasına rağmen güneş gözlüklü, kirpi saçlı, pis sakallı bir eleman duruyor. yanında da siyah uzun saçları önüne dökülmüş, siyahlar içinde güzel bir kız... "vay artise bak lan" diye düşünürken arabanızdaki kızların yan tarafı kestiğini fark ediyorsunuz, kıl oluyorsunuz. arka koltuktaki arkadaşınız da sizi gazlıyor "heey dostuuum, şu kahrolası serseriye gününü göstereliiim" diye veriyor alttan alttan. kızlar da heyecanlanıyorlar, birazdan iki araba gazı sonuna kadar köklerken, aslında yarışan bu metal yığınları olmayacak, yüzbinlerce yılda gelişen bir içgüdü ayaklanacak tarihin paslı sayfalarından...

    güç, para, yiyecek, kadın için yarışmak. erkekliklerin küstahça kantara konması. azim, kararlılık, cesaret, ihtiras... hepsi aynı kefede tartılacak. terazide yukarı kalkan erkeklikte aşağı inecek. yenilecek, kaybedecek, yerle yeksan olacak. belki ileride sertleşme sorunu bile yaşayacak özgüvensizlikten...

    ve ayaklar pedallara gider.... eski amerikan arabalarının etine dolgun beyaz butlu bir kadın ile hoyratça sevişen bir vikingin içtiği şarap gibi benzini içtiğini duyarsınız. hörrrn, rumrumrumrumrum.... siz gaza bastıkça pontiac'ınızın önü kalkmakta, şahlanmış kırat gibi kızışmaktadır kendi kendine... ışığın yeşile dönmesini beklersiniz... babanızın, kara perşembe sonrası dedenizin kurduğu aile yadigarı lüks emlak şirketinden geliri çok iyidir. siz zenginsinizdir, yandaki ise bir serseri. o siyah mustangi kimbilir nerelerden çalmıştır. siz en iyi şekilde arabanıza bakarken o serkeş, geceleri içtiği otun etkisinden sabahları uyanamaz ki arabasına bakabilsin... yalnız dikkatinizi mustang'in motor sesi çeker biraz, hafif farklı bir gürleme vardır o seste... amaan neyse siz yana döner ve "arabasına var mısın serseriiii eheheheh" dersiniz, yandaki eleman hiç konuşmaz, kafasını sizi aşağılar gibi yana eğer, siz tüm erkekliğinizle kafa tutarsınız son model canavar firebird'ünüzle. "hillside tepesindeki ışıklara kadar.... yoksa sen gerçek bir erkek değil misin? testisli bir hanımefendiysen bilelim" dersin. aklın yanındaki kızlardadır. kızları sadece meme, kalça ve vajinadan ibaret sandığınız için ikisinin toplam ağırlığının 10 kg. olduğunu sanırsınız. ama halbuki şu an arabanızda 100 kilogram fazla ağırlık vardır. arabadaki diğer elemanı saymıyorum bile...

    gizemli serseri kafasını "e hadi bakalım" gibi sallar ve "oralarda bir taksi durağı olsa iyi olur, kızları gecenin yarısı yol ortasında bırakmak istemezsin değil mi?" diyerek ilk defa gülümser pis pis ve yanındaki kızı öper ateşli bir şekilde... siz de ilk defa "acaba yarıştan vazgeçsem mi" diye tereddüte düşersiniz, ellerinizi ter basar, alnınızda ter damlacıkları belirir soğuk ve yağlı... ama geri dönemezsiniz artık...

    ve yeşil yanar, ikiniz de gaza yüklendiğinizde mustang'den bir şarkı yükseldiğini duyarsınız hayal meyal.

    mustang'in arkasında dikenli bir yazı stiliyle "d.d." yazdığını görürsünüz... hillside'a doğru gazlarken de mustang'in arka tamponunu görmek için epey vaktiniz olduğunu anlarsınız...

    neon ışıklarının yansıdığı temiz amerikan caddelerinin olmayan tozlarını yutarken ezilmişlikten sivilceleriniz çıkar...

    ve kara mustang'in açık camından şöyle bir hard rock şarkısı yayılmaktadır gece göklerine...

    nobody gonna take my car
    i m gonna race it to the ground
    nobody gonna beat my car
    its gonna break the speed of sound...
  • arabada dinlemek sakincalidir lakin araba surekli hizlanir farkina varmazsiniz.
  • klavye solosu süründürür , gitar solosu öldürür.
  • teybi bozuk olan külüstür arabamla uzun mesafeli bir yolculuk yaparken defalarca bağıra bağıra söylediğim şaheserdir. boktan sesimi yalnızken kimsenin dinlemeyeceğini bilerek yüksek sesle şarkı söylemek çok zevkliymiş.
  • "bu rock müzik ne mene bi şeydir abi" diye soran bi yeniyetmeye direkt "aha budur" denebilecek şarkı...
  • "bu sarki ile araba kullanip gaza gelen hatun kisi gercek bir prensestir ve biz ona tapariz(asigiz)" koy-u mor suresi-ayet:1
  • simdiki gruplarin bu sololari nereden buldugunu anlamak icin dinlenilmesi farz olan sarki...
  • araba kullanırken dinlenmesi yasaklanması gereken deep purple parçası. ilk olarak jon lord sersemletir, ritchie blackmore ölümcül darbeyi vurur.
  • ritchie blackmoreun muhtesem solosunun bulundugu rockta da metal de de kalsik olmus insani delirten hezeyanin en uc noktasi olan bir deep purple parcasi
  • bu öyle bi gaz şarkıdır ki her türlü angarya işi yapmak için gerekli enerjiyi bir anda insanın içine doldurabilme yetisine sahiptir.
hesabın var mı? giriş yap