• hikmet çetinkaya 1983'te bir söyleşi yapmış kendisiyle. günizi yayınları tarafından basılan çağının tanığı üç yazar adlı kitabında yer alan söyleşinin bir kısmını yayımlamış köşesinde bugün:

    "... bütün bunlar düşünülmeden devlet kadrolarını imam hatip liselerinde şeriat öğrenimi görmüş ve oralardan üniversitelere geçip mezun olmuş kişilerin eline tesliim etmenin bir sakıncası olmadığını söyleyenler, yukarıda belirttiğim gibi, tarihsel bilgi ve bilinçten nasiplerini almamış olanlardır. atatürk devriminin, türkiye cumhuriyeti'nin temel taşı niteliğindeki laiklik ilkesinin önemini kavramamış olanlardır. şeriatçıya verilen ödünlerin sonu gelmez; her ödünden sonra yeni ödünler istenir. çünkü amaçları türkiye cumhuriyeti'ni din dogmalarına dayanan bir islam devleti durumuna getirmektir. bu amaca ulaşıncaya kadar uğraşacaklar, üst üste verilen ödünlerle güçlenecekler ve bir gün silahlı kuvvetlere de meydan okuyacak duruma geleceklerdir. bunu şimdiden görmemek için kör veya uykuda olmak gerekir"
  • cumhuriyet sonrası türkiye'de modern anlamda ilk hukuk fakültesi* kurulduğunda genelde,von tuhr,schwarz,hirch gibi avrupalı ya da ebul ula mardin gibi arap asıllı hocalar.ders vermekte iken yetişen ilk cumhuriyet dönemi türk hukukçularından biridir.medeni hukuk derslerine girmiş olup,ölümü bir zamanlar öğrencisi olan babamı gözyaşlarına boğmuştur.
  • meşhurların zengin olmadığı dönemin meşhur hukukçusu
  • türkçeleştirdiği borçlar kanunu ile hayır dualarımızı almış rahmetli kişi.
  • türkiye cumhuriyeti'nin yetiştirdiği en büyük hukuk profesörlerinden biridir.. saygın kişiliğinin yanında gerçek bir hukukçudur. 1961 anayasası gibi mükemmel bir anayasayı hazırlayanlar arasındadır. hocaların hocasıdır. ordinaryüs profesörüdür.
  • demirkırat belgeselinde kendisiyle ilgili şöyle bir yorum vardı. şu aralar o bölüme geldi mi bilmiyorum ben çok önce izlediğimden hatırlıyorum:

    birand: o sıralarda bazı üniversite profesörleri de idamlardan yanaydı. bunların başında da hıfzı veldet velidedeoğlu geliyordu.

    hvv: bana sordular, hocam dediler, idam var mı idam dediler. ben de suç onu gerektiriyorsa idam da olur dedim.
  • ***
    hıfzı velidedeoğlu nutuk’u atütürkçü olmayan düşüncelerden korudu!

    kitabınızın adı; tarih-lenk. “timurlenk’i çağrıştırıyor”...

    haklısınız. timurlenk’e gönderme var. orta asyalı bu büyük ve bir o kadar da zalim hükümdarı “aksak timur” diye biliriz. ben de kitabıma “tarih-lenk” adını vererek “aksak ve zalim bir tarihi” anlatmak istedim. çünkü aksak tarih zalimdir.

    “tarih-lenk”in ilk bölümünde sadeleştirilirken, günümüz türkçesine uyarlanırken anlam saplamalarına maruz kalan kitaplara yer vermişsiniz. ilki de nutuk...

    hıfzı velidedeoğlu’nun adını da sadeleştirerek “söylev” yaptığı nutuk’tan bahsediyorum. metni incelediğimde gerekmeyen müdahaleler gördüm. üstelik “söylev” 39. baskısını yaptı, en çok okunan “nutuk”lardan. bu yüzden dikkat çekmek istedim. çok ilginç tercihler yapılmış ve bunlar açık yüreklilikle önsözde de söylenmiş. beşte birine yer verilmemiş. şöyle diyor velidedeoğlu “atatürkçü düşünce açısından önem taşımayan ayrıntılara ilişkin kimi bölümleri kısalttık.” bu da nutuk’unun beşte biri!

    nasıl yani atatürk’ün atatürkçü olmayan fikirleri mi varmış?

    evet, ortada böyle bir tuhaf durum var. ama benim takıldığım yer burası değil. sadeleştirme ile değişen anlamlar...

    mesela?

    atatürk “osmanlı devleti’nin artık yaşacak gücü kalmamıştır, yeni bir türk devleti kurmak gerekiyordu” demiş. ama velidedeoğlu bunu sadeleştirirken “yeni” kelimesi atmış. iyi de o zaman cümlenin tüm anlamını bozar. sonra bir ilginç tercihi de şu: erzurum kongresi yapılıyor. yani daha sivas kongresi de ankara’da yeni bir hükümet de yok. atatürk, “hükümet-i merkezi” tabirini kullanıyor, istanbul’daki hükümet için. velidedeoğlu bunu atıp “istanbul hükümeti” diyor. buradan şu sonuç çıkar: osmanlı’da milli bir meclis yoktu, millet fikri de cumhuriyetle ortaya çıktı.

    ***
    http://pazarvatan.gazetevatan.com/…13276&yaz=güncel
  • çorum'dan çıkan adamlardan*
  • tarihteki ilk demir leblebi.
  • evlilik hakkındaki en çok kabul gören tanımı yapmış ordinaryüs:

    “tam ve sürekli bir hayat ortaklığı yaratmak üzere ayrı cinsiyetteki iki kişinin hukuken makbul ve geçerli birleşmesi olup, sosyal, ahlaki ve aynı zamanda hukuki bir kurumdur.”
hesabın var mı? giriş yap