• her çıktığında yıl 2013 olmuş kanseri tedavi ediyorsunuz şu virüslere hâlâ çare bulamadınız diye küfrettiren şeydir.
  • her virüs gibi insan vücuduna bi kere yerleşti mi kalıyor, bağışıklık sistemi düştüğünde ya da çöktüğünde kendini ele veriyor ve canlanıyor. normalde kristalize olarak bulunan virüs can kazanıyor. hsv1 ve hsv2 olarak tanınan iki tip arasında 50% genetik yatkınlık bulunmakta ancak yaygın inanç hsv1 i "iyi" hsv2 yi kötü anlamlandırmaktadır. oysa mesele bu iki virüsün etkin olduğu bölgeler arasındaki farka sosyal bakıştır. hsv1 vakalarının çoğu oral bölgede görülürken hsv2 genital organlar etrafında bulunur. vücudunuzun bu bölgeye yakın kısımlarına bir yere yerleşmişse genitalde bulunduğunda ve bağışıklık sisteminiz zayıf düştüğünde aktif hale gelecektir. vücdunda hsv1 olanlar hsv2 yi aldıklarında ataklar, ilk kez hsv gören birine göre daha hafif olabilir. zira hsv1 e karşı vücut çoktaaan antikor üretmiş oluyor. bulaşıcıdır. yazık ki vücuttan atmak söz konusu değildir. ancak semptomları görüldüğünde çeşitli müdahaleler olabilir. bu konuya ilişkin detaylı bir site için http://www.herpesonline.org/hsv1vs2.html

    bugün yapılan testlerle bu virüsü bedeninizde taşıyıp taşımadığınız anlaşılabiliyor. sanıldığı gibi yalnızca cinsel olarak aktif olan bireylerde değil erişkinlerde genitallerde rastlanılabilirken, dudaklarda olanı çok küçük yaşlarda da vücuda girmiş olabiliyor. doktor değilim. meraklı bi okuyucunun buldukları.
  • ortadan kaybolana kadar depresif olmaya sebep olabilecek kadar gıcık bir virüs.. iğrenç bir kaşıntı, konuşurken tam o noktada iğrenç bir gerginlik, hassasiyet.. bu virüs çok küçük yaşta bulaşıyor, çocukluktan sonra ortaya çıkması hemen hemen imkansız. küçükken, bu virüsü taşıyan biri tarafından -yanaktan da olsa- öpülürseniz bulaşıyor. ve hayat boyu vücudun bir yerinde saklanıyor, bağışıklık sistemi zayıfladığında, stresli zamanlarda ya da b vitamini eksikliğinde hemen dudaktan baş veriyor. çok fırsatçı, çok it bir virüs yani. neyse ki uçuk oluşturmadan önce haber veriyor, şiddetli ve uzun süren bir kaşıntı ile. bu sırada hemen zovirax sürülürse savaş başlamadan bitiyor. ama zovirax yanınızda yoksa ya da gece siz fark etmeden çıktıysa vay halinize. zovirax gene çok büyümeden kurutuyor ama o kuruyana kadar çektiğimi de bir ben bilirim.
    umuyorum ki ilerde virüsü vücuttan tamamen kaldırabilecek, bir anlamda uninstall edebilecek bir ilaç falan çıkar ortaya. aksi takdirde, hayat boyu zovirax...
  • insanı hayattan soğutan virüs.
    neymiş efendim her insanın vücudunda herpes ve tüberkiloz gibi bazı virüsler zaten bulunurmuş da bağışıklık seviyesi düşenlerde ortaya çıkarmış. bu durumda benim yaşıyor olmam mucize zira düzenli tahlillerimde hiçbir sorun çıkmazken düzenli uçuk çıkartıyorum. neyse canlar viral gibi olmasın ama çörek otu yağı diye bişe var. ondan aldım, hap gibi zaten yutuverdim. uzun süredir çıkmıyor meret.
    dertlilerin bilgisine sunayım dedim.
  • hsv-1 taşıyıcısı olan kişilerin çocuklarına bulaştırmaması için dikkatli olması tavsiye edilir. yoksa sizin bundan muzdarip olduğunuz yetmezmiş gibi çocuğunuza da bu işkenceyi çektirirsiniz.
  • hayatımda ilk defa bu virüsle ilgili test yaptırdım. kanımdaki hsv-1 ve hsv-2 antikorlarına bakıldı. hsv-1, yani dudak uçuklarına neden olan virüs, pozitif. o herkeste var, defalarca dudaklarım uçukladı. beni ilgilendiren o değildi. beni ilgilendiren, cinsel yolla bulaşan hsv-2.

    şimdiye kadar hiç genital uçukla karşılaşmadım; ama neredeyse her zaman korunsam da sık partner değiştiren bir geyim. kondom bazı virüslere karşı korumayabiliyor, herpes simplex de bunlardan biri. doktoruma sordum, merak ettiğim için. test yaptırdım, hsv-2 negatif çıktı. yani vücudumda genital uçuklara neden olan virüs yok.

    bana dedi ki, uçuk oluşursa acyclovir uygulanıyormuş; ama hsv'nin nihai bir tedavisi yokmuş. sporadik olarak ataklar yaşanabilirmiş, ağrılı veya ağrısız genital uçuklar oluşabilirmiş. hatta bana konuyla ilgili bir anısını anlattı.

    heteroseksüel bir kadın varmış, bizim doktorun tanıdığı. daha önce hsv-2 testi yaptırmış ve negatif çıkmış. sonra bir adamla çıkmaya başlamışlar, derken adamda bir genital uçuk çıkmış. test yaptırmışlar, adam hsv-2 açısından pozitif çıkmış. ilişkileri devam etmiş, sonra ayrılmışlar. ilişki sırasında korundukları ve adam acyclovir de kullandığı halde kadın da pozitife dönmüş. biraz da şans işi.

    bu bilgi ne işimize yarayacak? organ transplantı alan, yani vücuduna organ nakledilen insana "immünosupresan" (bağışıklık sistemi baskılayıcı) uygulanıyor. organ transplantı alan bir partneri olan insan hsv-2 açısından pozitifse dikkatli olunması gerekiyor; çünkü immünosupresan yüzünden hsv-2 enfeksiyonu o kişi için sağlıklı insanlardan daha riskli olabilirmiş.

    onun dışında, hsv-2 konusunda popülasyonun önemli bir bölümü bu virüsü zaten cinsel yolla edinmiş olabilirmiş, ama herhangi bir belirti de vermeyebilirmiş. hsv-2 açısından negatif olduğuma sevindim; "şimdiye kadar" şanslı imişim. bundan sonra tek eşli olsam fena olmaz, çünkü cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda takıntılıyım ve bir süre sonra paranoyaklaşıp cinsellikten abstain etmeye başlayabilirim.
  • (bkz: valtrex)

    mucizevi tedavisinde her türlü kremden daha etkilidir.
  • allahın belası virüs.

    hele ki bir hasta olmaya görün, bir yerden bişiler kapıp boğazınız iltihaplanırsa ardından bunu bekleyin; çünkü gelir. ateş yapıyor, sinir yapıyor, halsizlik yapıyor. zaten sürekli bir acı ve sızlama hissi var. ağız çevresinde olduğu için yemekten, içmekten soğutuyor. tam işkence.

    bağışıklık sisteminizdeki herhangi bir zayıflamayı kollar.
  • tedavisi icin zovirax onerilebilecek virutik hastalik.
  • keratokonjunktivit sonucu oluşan korneal körlüğün abd'de en sık rastlanan etkeni hsv tip-1'dir.
hesabın var mı? giriş yap