• gezilip görülecek yer hususunda bilgilendirilmek isteyen tembel gebeşleri engelliyorum. onlar haricinde, şu başlıkta gördüğüm kadarıyla 189 tane entry var. helsinki hakkında bir şey merak ettiğinizde girip okuyun diye yazılmış bunlar. sizin yeşilinize bir, size iki.

    bu rezillik ne zaman son bulacak, gerçekten merak ediyorum. şunu yaparken hiç mi utanmıyorsunuz, hiç mi "ben neden bu kadar salağım?" diye düşünmüyorsunuz acaba? ulan helsinki başlığına girip "bilgilendirmek isteyenler yeşillendirsin" yazmak nasıl bir akıl tutulmasıdır? okusana yazanları? soru soracaksan ekşi duyuru diye bir platform var. google'a helsinki'de gezilecek yerler yazsan karşına onlarca site çıkacak, ingilizce yazsan hele yüzlerce çıkacak.

    abarttığımı düşünebilirsiniz ama hayır, bu yapılan düpedüz saygısızlık ve ahlaksızlıktır. aptallıktır üstüne. sene 2017 olmuş, adam ekşi sözlük gibi bir yere gelip "bilenler yeşillendirsin" yazıp gidiyor lan ahahaha. inanılmaz gerçekten.
  • stockholm halkinin dayatmasi ve “sehir merkezindeki hicbir yapi parlamento binasinin yuksekligini gecemez” yasasi sayesinde binalarin en fazla 7-8 kat oldugu finlandiya’nin baskenti. istanbul, paris, roma gibi onemli tarihsel gecmise sahip baskentlerle kiyaslayinca, cok “yeni” bir sehir. kucuk olmasina ragmen toplu tasima konusunda “iste medeniyet” dedirtiyor. denizi bizim alistigimiz mavi-turkuaz degil de daha cok yesil-kahverengi. ve evet nerdeyse herkes ingilizce biliyor. (ilk gunlerimde, acilen yetismem gereken bir yere giderken 10 dakika icinde ingilizce bilmeyen uc helsinkili’ye rastlamam da benim talihsizligim olsa gerek.)

    helsinki sehir merkezinde muhakkak gorulmesi gereken yerler deyince bunlari birkac kategoride saymak uygun olacak:

    -dini yapilar (senato meydanindaki lutheryan "beyaz katedral", bir masal yapisi gorunumundeki ortodoks uspenskin katedraali, kayaya oyulmus bir kilise olan temppeliaukion kirkko)

    -muzeler (finlandiya ulusal muzesi olan kansallismuseo , klasik bir guzel sanatlar muzesi olan ve koleksiyonunda bir adet van gogh, bir adet de cezanne bulunduran ateneum, ilginc mimarisi ve surekli yenilenen sergileriyle modern sanat muzesi kiasma, eski kablo fabrikasi * icinde yer alan tiyatro muzesi, yabanci plastik sanat eserlerine ve sikkelere ev sahipligi yapan sinebrychoff, 20. yuzyilin basinda uc fin mimar herman gesellius, armas lindgren ve eliel saarinen tarafindan insa edilen hvitträsk, doga tarihi muzesi, suomenlinna adasi’ndaki suomenlinna muzesi, helsinki'nin biraz disinda kalan, unlu besteci jean sibelius'un evi ainola)

    -diger onemli binalar (finlandia hall, opera binasi, olimpiyat stadyumu, belediye sarayi, senato binasi, baskanlik sarayi, bank of finland, postane binasi, merkez tren istasyonu rautotientori),

    -alisveris, vb. (market hall ve tabi ki market square, stockmann, marimekko, forum, lasipalatsi, tennispalatsi)

    sehirdeki etkinlikler de cesitlilik gosterir. haftanin her gunu bir veya birkac muze 17:00-20:00 saatleri arasinda ucretsiz gezilebilir. karaoke barlar cok populerdir. butun otellerde, magazalarda ve bilgi merkezlerinde bulunabilen haritalar ve haftalik-aylik rehberler ile kenti sanki yillardir orada yasiyormuscasina rahat gezebilirsiniz. zaten yollar cok duzenli, trafik sakin ve butun yonlendirmeler eksiksizdir. yaklasik bir saat suren ve kentin icinde ring sefer yapan * tramvaylarla dolasmak da ilginc olur.

    sokak aralarinda, genis dukkanlari olan sahaflari ise ayri bir dunyadir. genellikle fince ve isvecce kitap-dergi satmakla birlikte, zaman zaman tek tuk ingilizce eserlere de rastlanir. cok uygun fiyata super kitaplar bulabilir, ayrica entelektuel ve insan canlisi sahipleri ile sohbet de edebilirsiniz. mesela meshur fin destani kalevala’yi, stockmann’da satilan oxford classics serisinden 14-17 euro’luk fiyatina almaktasa, birkac sahaf gezdikten sonra 4-5 euro’ya almaniz isten bile degildir.

    uzun gunleri, gunesi seven, yeni yerler gorme heyecani tasiyan kisiler icin yaz aylarindaki kisa donemli kalislarda hos anilarla donulen bir kenttir ama olumsuz yanlari da vardir: son derece kendine donuk yasayan insanlarinin yolda tanimadiklari herkesi gormezden gelmeleri ve bunu “utangaclik” olarak degerlendirmeleri bunlardan biridir. (mesela biri size yolda yururken carpar ve sonra sanki boyle bir olay hic olmamis gibi yoluna devam eder. ne size bakar, ne de ozur diler.) gece yarisini gectikten sonra sokaktaki ince su cizgilerinin sidik olmasi baska bir dikkat edilmesi gereken noktadir. zira alkol almis * fin insani bardan cikip, gostere gostere sokaga isemeye bayilir. ustelik alkol alma isini fin insani haftanin her gunu yapar. asiri sarhos olup sabahin ucunde dordunde cama cikip, ayrildigi kiz arkadasina saydirir. ama olsun, yine de guzel bir kenttir helsinki. *
  • 2011 mart ayı itibari ile - 34 derecenin görüldüğü şehir ve bu soğukta sokaklarında tiril tiril ablaların minik minik elbiseler ile dolaştığı şehir.
    ne kadar doğrudur bilemem lakin bu tiril tiril ablaların birinden, gecenin bir vakti, 4. votka sonrası öğrendiğim kadarıyla , bebekleri daha mini minicikken geceleri soğukta uyutuyorlarmış bir kaç saat, dayanıklılık kazansın diye, bizde yapsan kayın peder, kayın valide hanım hepsi direk balkondan atar ya neyse, bir de finlilere depresif diyorlar.

    şehrin keyifli mekanlarından biri molly malone's irish bar, bu barda sıradan bir cuma akşamında çalan isveçli bir gruptan mavi sakal'ın iki yol'unu dinlemek ise olup olabilecek en dumur olaylardan biridir herhalde. (bkz: bu da böyle bir anımdır)

    bir diğer enteresan detay ise, helsinki'de yerleşik bir türk'ten öğrendiğim ufuk açıcı bilgi. şehirde bildiğimiz anlamda bir pavyon mevcut, rus romen vs ablaların 200 eur karşılığı bedenlerini kiraladıkları bir "pavyon". işletmecisi de haliyle türk. şehri efsanesi midir bilemem lakin bana anlatıldığı kadarıyla cumhurbaşkanı abdullah gül, helsinki ziyareti esnasında, türk işletmesi diye buraya götürülüp yemek yemek şerefine ulaştırılmış. inandırıcılığı tartışılır elbette.

    ruslar ile avrupalılar arasına sıkışmış güzel insanların yaşadığı sürprizlerle dolu bir şehir helsinki, gidin görün, olmazsa çok şey kaybeder misiniz ? kabataş'da çay için o da olur
  • kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk demeden herkesin şakur şukur yerlere tükürdüğü, üstelik bu eylemi bütün genizlerini, üst solunum yollarını falan temizleyerek yaptıkları bir şehir. acaba diyorum, kışın hep karlı, soğuk ve karanlık ya burası, "ben böyle şehrin içine tüküreyim" mi demek istiyorlar, bilmiyorum ki...
  • kışın gezildiğinde gri gökyüzü, pastel renkleri, mimarisi ve her yanı kaplayan kar tabakası ile huzur aşılayan* bir kent.
    kısa süreli kalış izlenimi bu elbette, uzun vadede kişiyi depresif tavırlara sürüklemesi olası. votkaların güzelliği de cabası...
    duraklara metro misali yazıldığı dakikalarda varan otobüsleriyle, insanların iskandinav güzelliğiyle, otomobil lastiği tamircisinin bile canavar gibi* ingilizce konuşmasıyla keyif veren şehir.
    soğuk; balkanlardan gelen soğuk hava dalgaları eşliğinde büyümüş bir edirnelinin bir kasım günü trafik ışıklarında zıplamadan duramayacağı kadar soğuk. helsinki belediyesi de durumun farkında zaten, "buz donar iz bırakır, turist döviz bırakır" yazan bir afiş vardı..
  • got dondurucu sogukta corapsiz babet giyen sakinlere sahip. baltik denizi donmus, kadin corap giymiyor lan! insan degiller, yemin ederim.
  • murphy kanunlari sehri. aylar boyu bilet alip, ilk defa biletsiz metroya binildigi gun yakalanip 80 euro ceza odeme sehri.
  • bu kentte bir park var bizim meclis parkı gibi - meşhur bir park ama hatırlayamadım adını- yolun kenarında arabalar falan geçiyor yandan. yazın bu parkta insanlar plaj havlusunu seriyorlar çimlere; şortlarıyla, bikinileriyle yatıp güneşleniyor. hatta üstsüz güneşlenen kızlar bile görmüştüm. bizim ulusta şortla gezsen karaciğerini eline verirler adamın.
  • benim için "nerede doğup büyümüş olmak isterdin" sorusunun cevabı. fazla turistik bir şehir değil, aman aman bir güzelliği de yok. türkiye'den -bana kalırsa- sırf burayı görmek için kalkıp gidilmez. fakat civarlarda gezinenler için (örn: tallinn) uğranabilecek bir yer. medeniyet ve gelişmişlik bakımından insanlığın vardığı son nokta olabilir, hayatımda gördüğüm en yaşanılası yerdir ayrıca.

    finlandiya iskandinav ülkesi değil, dolayısıyla helsinki de diğer iskandinav başkentlerine fazla benzemiyor. örneğin stockholm, oslo ve kopenhag birbirine az çok benzerler; fakat helsinki tam iskandinavya ile rusya arasında kalmış olduğunu hissettiren bir yer. bu aralar ülkeye girişte -milliyetinden bağımsız- herkesi sorguluyorlar. ülkeye geleni geçeni sokmadıklarını zaten içine girince de anlıyorsunuz.*

    her yeri gezmek için bir gün yeterli. gitmeden önce hsl uygulamasını indirin telefonunuza. helsinki vantaa havalimanı'na indikten sonra uygulamayı açın, orada günlük bilet alabileceğinizi göreceksiniz. helsinki metropolitan bölgesi a-b-c-d olarak bölgelere ayrılmış durumda. havalimanının bulunduğu vantaa'yı da kapsayan abc bileti almanız yeterli olur. bir günlük bilet 11 euro. tüm toplu taşıma araçlarında geçerli (genelde kontrol yok ama yakalanırsanız 60 euro civarı bir ceza var). sonra dosdoğru railway station tabelalarını takip edin. trene bindikten sonra 20 dakikaya tren merkezdeki tren istasyonuna varıyorsunuz.

    istasyondan çıktıktan sonra şu rotayı izleyebilirsiniz:

    1. fazer café: isminden de anlaşılacağı üzere burası ünlü çikolatacı fazer'in kafesi. pastalar 6-7 euro civarı, içecekler de aynı civarda. pasta + kahve yaparsanız 12-13 euro'ya çıkarsınız (güney avrupa ile kıyaslayınca ateş pahası ama finlandiya genel olarak görebileceğiniz en pahalı ülkelerden biri)

    2. senato meydanı: şehrin en ünlü noktası. burada kocaman bir katedral var ve çar 2. aleksandr'ın heykeli bulunmakta ("şehrin en ünlü noktasında neden rus çarı'nın neden heykeli var" diye merak eden olursa: finlandiya rusya'da özerk konumdayken kendilerine önemli haklar tanıdığı için heykelini dikmişler). katedralin ise bir numarası yok, özellikle içi hayatınızda görebileceğiniz en sıradan kilise olabilir. dışarısı fotoğraf çekmek için daha güzeldir.

    3. kauppatori: senato meydanı'ndan denize doğru yürürseniz 150-200 metre uzaklıkta. burası pazar yeri gibi bir yer. somon çorbası, geyik köftesi vs yenilebilir. ayrıca suomenlinna adasına buradan geçilebilir (hsl uygulamasından aldığınız bileti buradan adaya giden teknelerde de kullanabiliyorsunuz).

    4. vanha kauppahalli: kauppatori'nin kapalı olanını düşünün, hemen dibinde zaten.

    5. suomenlinna: burası genelde helsinki'ye gelen çoğu insanın beğendiği tek yer oluyor. ayrı bir kasaba gibi, hoş bir ada. kauppatori'den bir sürü sefer mevcut. gidiş 20 dk civarı sürüyor, adaya da 2 saat ayırılsa yeterli.

    6. uspenskin katedraali: helsinki'nin -bana kalırsa- en güzel yapısı bu. muazzam bir katedral, mutlaka görülmeli. kauppatori'den yürüyerek 2-3 dakikada ulaşabilirsiniz. bulunduğu tepeden manzara da harikadır.

    7. oodi: liman kısmındaki yerler görüldükten sonra tekrar tren istasyonunun oraya dönüp bu hoş kütüphane görülebilir (özellikle sağladığı imkânlar sırt çantalılar için bulunmaz nimet)

    8. eduskunta: meclis binası, pek bir numarası yok, yine de görülebilir.

    9. suomen kansallismuseo: finlandiya ulusal müzesi. müzelere ilgisi olanların görmesi gereken bir mekan.

    10. temppeliaukion kirkko: burası kayadan oluşan ilginç bir lutheran kilisesi. içine giriş ücreti 5 euro.*

    11. sibelius-monumentti: parkın içerisinde yer alan ilginç bir anıt, görülebilir. parkın oradan sahile inerseniz gün batımında efsanevî fotoğraflar çekebilirsiniz.

    12. seurasaari: "üsttekilerin hepsini gördüm, vaktim fazla" diyenlerin gidebileceği çok çok çok güzel bir ada.

    ekstra vakti olanlara ayrıca johanneksenkirkko, a scene ii gibi yerleri görebilirler.

    ayrıca notlar:

    - bu şehre gitmeden önce ne kadar harcayacağınızı planlıyorsanız iki ile çarpın
    - kafe önerileri: kaffa, johan & nyström ve andante. bu kafelerden hangisine denk gelirseniz gidin. kaffa zaten oldukça ünlü finlandiya genelinde, kahveleri marketlerde de bulunabiliyor.
    - kahvaltı için: levain bakery. kapıdan içeri adım attığınızda cebinizden bir servet buharlaşır ama mükemmel bir pastanedir.
    - burger için: friends & brgrs: burası gayet güzel bir burgerci, her daim tıklım tıklım olur.
    - club önerisi: kaiku*
  • şu an içinde bulunduğum güzel şehir. ayrıca arkadaşlar burada her yer kız lan. bunların hiç erkek çocuğu olmuyor galiba. her yerde öbek öbek kız kaynıyor. hepsi de çok güzel sarı sarı. kalp krizi geçireceğim allahıma.
hesabın var mı? giriş yap