• beynin, midenin içindekileri tam olarak algılayamaması; midenin içindekilerin beynin doğasın aykırı oluşuyla da açıklanabilir.
  • yenen yemegin sindirilememesi durumu.bir kazan mantı yada bol yaglı hamur işlerinden sekiz on tane yiyen insanların yasadıgı bagırsakların calısmaması gibi..
    (bkz: can bogazdan gelir)
  • kendini balon gibi hissetme durumu
  • bunu ruhsal anlamda aşmış insanlara hangi altyapı, toplumsal kimlik ve referans olursa olsun ''saygı duyulmalı'' önkabulüyle yaklaşıyorum. nicedir içinde bulunduğum tartışmalar, atışmalar, sataşmalar ve cevaplaşmalarda ortadaki mevzuu ne olursa olsun bunu hissettim. bir tartışmaya kendimi fikren, bilgi yönünden zayıf hissedersem girmemem belki de son bir yıldır içinde bulunduklarımda haklı olduğum kabulünü getirdi. burda yine de dik kafalılık etmediğimi söylebilirim. hatamı kabul edebildiğimi de. tek sıkıntının daha çabuk hırçınlaşmamda ve laflarımı sivriltmede olduğunu hissettim. bir süredir de bunun benzeri hiçbir yapıda bulunmamaya özen gösterişimin tek sebebi olmasa da ana sebeplerinden biri budur.

    aşağı yukarı 8-9 ay önce*, gayet de haklı olduğum birşey hakkında belirttiğim cümlelerimde üst paragrafta bahsini geçirdiğim hırçınlığı hissettim. akabinde aldığım geridönütün tutarsızlığı ve saldırganlığı benim hırçınlığımdan değil karşımdakinin kökleşmiş hazımsızlığından oldu. ''ben bunda iyiyim, ben şunda iyiyim, ben buyum, onu çok iyi yaparım''larla dolu cümleler okudum. içeriğe hiçbir cevap yoktu. hırçınlığa tepki yoktu. salt bir hazımsızlık yayılmıştı ortalığa.

    kısa sürede birçok isim hatırladım, burda, başka yerlerde, ve net aleminin dışında; gerçekleşen ; fiilen içinde bulunduğum hayattan... ne çok hazımsızlık varmış aslında. tahammül yok, saygı yok, bulunduğu yeri ve makamı aşamamış bizzat altında ezilmiş ama hazımsızlıkla sahteden ''kıvırıyor'' gibi görünenleri hatırladım. tek sorun bu muydu uzaklaşmamda? kesinlikle değil. zaten neyden uzaklaştığımı bile bilemeyecek kadar soyutlandığım, geride bıraktığım şeyler olmuş.. farkedebiliyorum ama adını dahi koyamıyorum. üstüne kafa da patlattım. o hazımsızlık, bencillik, bildimcilik. belki de şahsi-şahsı iğneleyicilik hiç göze batmaz, dişe dokunmazmış bunların yanında.

    sadece uzaklaşmayı farkettim. bişeylere dalmışım ki farkettiğim şey sadece zerreciklere dönüşmüştü. neyden uzaklaştığımı bilmiyordum. ama neden yaptığımı biliyordum. ya da biliyorum şimdi. gavisconları kovalarla içsen geçmeyecek bi hazımsızlık. derdim buymuş.
  • nefes darlığına da yol açan sindirim problemi. yarim paket kremali biskuvide bile müthiş bir nefes darlığına yol açıyor. zaten psikolojik olarak yediklerim yemek boruma diziliyormuş gibi hissediyorum. bi de bu dert zaman zaman panik yaratıp tansiyonu da yükseltiyor. çare bilenin mesajlamasini cok rica ederim..
  • şeker ile alakalı bir şey okudum. çok ilginç geldi bana. aslında hep anlatılır ve biliriz de işte anca şimdi idrak ediyorum belki. bilmem.

    paylaşıyım:

    hani bazen vücudumuzu şiş hissederiz. aslında bazende kilo var ama hep bitmeyen bi "vücudum şiş benim" dip bilgisi vardır ya. heh! işte. konu bu. bunun sebebi.

    heceliyorum efenim.

    her-bir-şeker-mo le tam `>` 21 molekül suyu bağladığını biliyor musunuz?
    yani tutuyor, salmıyor, aman ya rabbim..dediğimiz nokta.

    işte vücudunuzu şiş hissetmenizin bir diğer ve en önemli sebeplerinden biri budur. yani: şeker.

    biz vücudumuz için gerekli olan suyu şu günde 2-3lt içmemiz gereken ama hiç içemediğimiz su ile karşılarız. fakat en önemli kısmı hücrelerimizin içindeki su ile karşılanır.

    yani nihayetinde, bizler şekerli şeyler tükettiğimizde yukarıdaki bilgiye göre her bir şeker molekülü 21 su molekülünü tuttuğu için hücrelerimiz susuz kalır ve sonuç: hücreler görevini yapamaz, atıklar birikir, hücre zarar görmeye başlar ve hücre ölümüne gider. şeker yemeyi bıraktıktan sonraki sürelerde patır patır kilo vermemizin sebeplerinden biri de buymuş. aydınlandık mı?

    fazla meyve yediğimizde de bu şişliği hissederiz. çünkü meyvede de şeker var fakat bu fruktozdur. fruktoz ise glikoza göre daha az su tutarmış.

    böyle işte. artık bu bilgiyi pandoranın kutusuna koyup saklayıp naparsınız bilmem.
  • aşırı yemek yediğinizde, yağlı yemeklerden sonra, kilo alımı gibi durumlar büyük nedenleridir. rennie veya talcid kullanarak çözüme ulaşılabilir.
  • sütlü kahve içtiğimde başıma gelen nane. sadece süt içtiğimde bir sorunum yok. sadece kahve içtiğimde de. ne zaman kahveme süt katayım desem midem sanki bir kilo taş yemişçesine sert ve huzursuz.

    çözüm önerisi olanlar yeşillendirsin lütfen.
  • mecaz anlamı her hangi bir olayı çekememe, kıskanma durumlarında ortaya çıkan rahatsızlık olarak da tanımlanabilir.
  • çok bildiğini sanan, egosu yüksek bünyelerin " bu nasıl olur" diye kafayı sıyırdığı eylemdir. ekseriyetle başka birinin (ya da ülkenin) başına iyi birşey geldiği, başarı gösterdiği durumlarda hat safhaya çıkar. o esnada bazısı kendi kendini yer, daha şuursuzu ofkeyle salyalarını akıtır etrafa.
    "allah islah etsin" denir bunu yaşayanlara.
hesabın var mı? giriş yap