• hayatimda izledigim en saglam oyundu galiba. kusursuzdu..
  • birinin yükselişinin diğerinin ise düşüşünün başlaması aynı devreye isabet eden temaşa aleminin bu iki müstesna san'atkârının, birbirine zıtmış gibi görünen hayat hikâyelerinin esasen paralel seyreden çizgiler kadar müsâvi olduğunu gösteren bir oyundur.

    (bkz: afife jale)
    (bkz: bedia muvahhit)
  • 100 yılını kutlayan şehir tiyatrolarımızda sergilenen nefis kurgu ve oyunculuk barındıran alkışı bolca hakeden bir oyun.
    çok yaşasın tiyatromuz, "deliliğinden vazgeçmeyen" afife jale ve bedia muvahhit'in anılarını unutmayarak özgürce yaşasın, müslüman türk kızına tiyatroyu edepsizlik olarak gören zihniyete inat, sahnelerin kapılarını kadınlarımıza açan ata'mızın istediği gibi... tıpkı hayal-i temsil oyununda sahnelendiği gibi...
  • "...bu toprakların kadınları özeldir.. hayata kattıkları da, hayatın onlardan çaldıkları da... siz hiç, hayatınızı borçlu olduğunuz herhangi birinin hayatını çaldınız mı? bu topraklarda kadın olmak nedir üzerine ahkam kesemem. ama erkek olmak üzerine kesebilirim: utançtır. unutmayınız. eğer oyunumuzun iki yaprağı erkek olsaydı, böyle bir oyun çıkmazdı karşımıza. böyle acılar çekilmemiş, böylesi bedeller ödenmemiş olurdu. bu yanıyla da karşınızdaki oyun bir özür. tüm erkekleri temsilen, tüm kadınlara dilenmiş bir özür. affetsinler bizleri."

    bu satırlar oyunun tanıtım kitapçığından, yönetmeni yigit sertdemir'e ait.

    daha perde açılmadan tüylerimi diken diken eden bu satırlar, aslen oyunun da sessiz habercisiymiş.

    afife'nin ve bedia'nın hayatlarına tanıklık etmek, dahası öğrenmek çok acayipti. duygusuyla insanı derinlemesine içine çeken bir oyun bu. tekrar ve tekrar izlenesi.. gözyaşı ve tebessümün karıştığı... izleyin, izlettirin.
    son söz:
    yaşasın tiyatro! yaşasın delilik!
    saygı, özlem ve teşekkürle...
  • kasım ayından itibaren her ay kendime bir temsiline bilet hediye edeceğim ta ki bedia mı afife mi olduğuma karar verene kadar. iyi ki siz sahnelediniz iyi ki ben de o koltuklarda oturdum da çok ihtiyacım varken kalbime dokundunuz. var olun.

    edit: afifeyim ben şanssızlık yakasını bırakmayan.
  • bu yıl seyrettiğim en iyi oyun diyebilirim daha yıl bile bitmemisken henüz.
    ahmet sami özbudak ne güzel yazmış, nası güzel kurgulamış, hayran olmamak mümkün değil, bir de yigit sertdemir'in yönetmenliği ve oyunculuğu eklenince, üstüne afife ve jale yani şebnem kostem ve hümay güldağ da olunca, tadından yiyemedim. çok ağlattilar, çok dusundurduler. gidin,seyredin, aglayin, düşünün; nedir kadin bu ülkede?
  • birkaç kere seyrettiğim ve seyretmeye doyamadığım oyun... en beğendiğim tiyatro oyunudur... hayatımda ilk kez bir tiyatro oyunu seyrederken gözlerimden yaşlar süzüldü... her unsuru ile mükemmel bir oyun, özellikle oyuncu performansı açısından ders niteliğinde, senaryo da çok güzel. başta oyuncular (hümay güldağ, şebnem köstem, yiğit sertdemir) oyunda emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler...

    afife jale (şebnem köstem, oyundan):
    "bir gün her yerde görünen bir çiy damlasına dönmek isterim."
    "katil piyes balıklı rum hastanesi'nde."
    "dikran ben ölüyor muyum?"
    "kafamda yüzlerce insan var."
    "çocukluğum elimden alınmış gibi hissediyorum."
    "çok melankolik bir mahluksun." :)
    "ya muvaffak olamazsam, ya bana gülerse, umarım buraya döndüğümde pişmanlık içinde kıvranmam."
    "seninle konuştuğum için bana deli diyecekler,hayır, asıl benimle konuştuğun için sana deli diyecekler."
    "yalnız, burada duruluyor." (sahneyi gösterir.)
    "şefkatin ceza oluyor bazen."
    "kafamı artık taşıyamıyorum."

    "geldiğin için teşekkür ederim."
    "bir aktris sahneye makyajsız çıkmamalı."
    "yapayalnızım ben."
    "insanoğlunun en büyük yanılgısı yalnızlıkla mücadeledir."

    "siz konuşunca insanın kalbi duyuyor."
    "her kalp duymuyordur."
    "bunun için kalpsiz olmak gerek."

    "aşığım beni yıllar önce bulsaydı hayatım daha farklı olabilirdi."
    "geç mi kaldın?"
    "ben geç kalmadım, mutsuz son erken geldi."

    "bana bir kanat lazım, çünkü sürekli düşüyorum."
    "bu karanlığın dibi yok."

    "bir fare vardı, artık gelmiyor sayın fare."

    ekleme:
    biri oyun için 11 liraya değmez diye bir şey yazmış, sizin gibiler oyunlara gelmesin, evde tv seyredin siz. bir de tiyatroculuğu anlatan oyun demiş, daha oyunun konusunu anlamamışsın! ona göre oyundaki en güzel şey de yanında oturan kızın ses tonuymuş! şaka mısınız siz! kadın sesi duyman için tiyatroya gelmene gerek yok!.. afife jale konulu tiyatro oyunundan ne bekliyorsunuz, onu da merak ediyorum! açıp afife jale'nin hayatını okusanız, oyunun bu paralelde olacağını tahmin edersiniz, doğal olarak dram dolu bir oyun... ayrıca sıkılanları zorla içeride tutmuyorlar... biri de kahverenkli ceket giyen seyirci derken oyuncu beni mi kastetti, demiş. tabii ki hayır, oyundaki replik o. oyuncu sizi görüp de replik mi değiştirdi sanıyorsunuz.
  • bu sezon da bültende yer alarak yüzleri güldürmüştür.
    "çok melankolik bir mahluksun :)"
    "sen dünyayı gezmeliydin afife, seni herkes tanımalıydı."
    "yalnız bana şarkı söyle, ben sadece sana oynuyorsam sen de sadece bana söyle."

    "çok sonradan öğrendim onun herkesten görünür bir kadın olduğunu."

    ekleme: seyretmeye doyamadığım oyundur... sanatçılar, ilk oyundaki gibi oynuyorlar, hep aynı heyecan mevcut, ne kadar da güzel... ha ha edebi şaka :)

    kurtçuk kız ve elma jale'nin sahnesinde.
  • izlediğim en etkileyici oyunlardan biriydi. oyunculuk, dekor, sahne büyüleyiciydi. tiyatroyu seven herkesin kesinlikle izlemesi gereken, şehir tiyatrolarında sergilenen oyun.
  • daha fazla farklı farklı oyunlar izleyebilmek adına; bir oyunu çok beğensem bile ikinci kez izlediğim olmadı şimdiye kadar ta ki hayal-i temsil oyununu izleyene kadar. ilk kez bir oyunu iki kere izlememe vesile olan, aynı dönemlerde sahneye çıkan ama birlikte aynı sahneyi hiç paylaşmamış olan afife jale ile bedia muvahhit'in hikayesini fare metaforu üzerinden kesiştiren muazzam oyun.

    günümüzde tiyatroya yapılan baskı ve müdahaleler düşünüldüğünde bile o dönemde böylesine zorluklara karşı korkusuzca,cesurca direnen ve böylelikle türk tiyatrosunun günümüze kadar uzanmasına büyük katkılar sağlayan, türk kadının sahnede yer edinmesinde kapıyı aralayan, darülbedayi'nin emektarları olan ilk müslüman türk kadın tiyatro oyuncusu afife jale ile ilk müslüman türk kadın sinema oyuncusu bedia muvahhit'i hayali bir temsille sahnede buluşturarak istanbul şehir tiyatrolarının 100. yılına yakışır bir oyun olmuş. türk tiyatrosuna katkıda bulunmuş ve örnek olmuş böyle önemli isimlerin hayatları sahneye taşıyarak biyografik bir oyun olmuş aynı zamanda.

    yalnızlıklarını, aşklarını, üstlendikleri sorumlulukları, karşılaştıkları zorlukları, idealistliklerini hayat hikayeleri ile birleştirerek böylesine güzel bir oynu kaleme aldığı için oynun yazarı olan ahmet sami özbudak'ı öncelikle tebrik etmek gerekiyor. sonrasında da bu oyunu seyirciyle buluşturduğu için ve bunu enfes oyunculuğu ile bütünleştiren oyunun yönetmeni, dikran'ı, boris'i, ahmet refet muvahhit'i, bican efendi'si yiğit sertdemir ve diğer oyuncuları tebrik etmek isterim. yiğit sertdemir, insanın yüreğine işlercesine öyle güzel güzel tatlı tatlı anlatıyordu ve de oynuyordu ki her karakteri sanki başka biri canlandırıyormuşcasına pek çok karakteri başarıyla canlandırdı.

    tahtadan bir dekora sahip oyunda, tahtadan duvarların içinden çıkan dekorlar farklı zaman ve mekanları taşımış sahneye. oyunda ayrıca; yer yer ışık ve gölge oyunlarına da yer verilmiş. ışık ve sahne tasarımı cem yılmazer'e ait ve başarılı olmuş.

    zihni göktay, toron karacaoğlu, erhan yazıcıoğlu gibi isimler de sesleriyle bu üç kişilik oyuna eşlik etmekteler. şekerpare ve çürük temel oyunlarında sesiyle kulaklarımızın pasını silen dolunay pircioğlu bu oyunda da o güzel sesiyle sözlerini yiğit sertdemir'in yazdığı şarkıya eşlik etmekte.

    tüm tiyatroseverlerin kaçırmaması gereken, güzel bir oyun.
hesabın var mı? giriş yap