• istanbulda hava gazi üreten ilk fabrika 1853 yilinda yedikulede ikincisi de 1865 de de kurbagaliderede kuruldu. 1891 de ilk havagazi şirketi kuruldu, yasar kemal basta olarak birçok ünlünün çalıştığı "istanbul havagazi ve elektrik ve teşebbüsati sinaiye türk anonim şirketi" 1945 de kamulaştirildi ve belediyeye devredildi. hava gazi, ankaraya 1925 yilinda, galiba izmire de ilk fabrika 1857 de gelmisti. havagazi ilk basta sokak aydinlatmasinda kullanıldı. daha sonra evlere girdi, 50 li yillarda junker marka sofbenler sayesinde de banyolarda da kullanilmaya baslandi.
  • karbon iceren bir maddenin az oksijenle yuksek basinc ve sicaklikta kismi oksitlenmesi sonucu h2, co ve/veya ch4 elde etme yontemi (bkz: gasification). karbon iceren madde komur olabilir, biokutle olabilir, agir yaglar olabilir ve hatta dogal gaz olabilir. yani teorik olarak bir gazi "gasify" edebilirsiniz. sonucta olusan gazin kullanimina gore proses ozellikleri secilir. ornegin bu metodla uretilen sentetik gaz (syngas) sayet enerji uretimi icin kullanilacaksa proses sartlari co ve h2'yi maksimize edecek sekilde ayarlanir. yok sayet hidrojen elde etmek istiyorsaniz, haliyle h2'yi maksimize etmeye calisirsiniz. sayet amonia elde etmekse niyetiniz o zaman kismi oksitlenmeyi hava ile yapip ortama gerekli n eklemesi yapilabilir. bu yontein 1950'lerden sonra populerligini kaybetmesinin nedeni tamamen ekonomidir. dogal gaz ve nafta ekonomik olarak daha elverisli oldugundan bu teknolojiye yatirim yapilmamisir. 1970 petrol krizi doneminde kismi yatirim yapilmis, 2000'den itibaren petrol ve dogla gaz fiyatlarinin yukselmesi uzerine bu teknoloji tekrar ciddi olarak gundeme gelmistir. bu teknolojinin cevreye dogal gazdan daha fazla zarar vermeyecek sekilde uygulanabilir olmasi da bu teknolojiyi gunumuzde uygulanabilir kilmaktadir. bu nasil oluyor derseniz, gasifier'da uretilen syngas bir takim kimyasal islemlerden gecirilip icindeki kukurt ve agir metallerin neredeyse tamami ayrilip bu maddeleri kullanan kimyasal tesislere satilabilmektedirler. sonra syngas gaz turbunlerine gonderilip enerji uretilmekte ve gaz turbunlerindeki yanma sonucu olusan co2 de gasifier'a geri gonderilip oksidasyon reaksyonlari icin "isi dusurucu" olarak kullanilmakta, dolayisi ile dogal gazdan bile daha az co2 salinimi yapilmasi saglanmaktadir. tabii ki bu teknoloji cevreyi kirletmektedir. gunes ve ruzgarla elde edilen enerjiye gore cok daha "kirli" bir yontemdir ama bir o kadar da ucuzdur. komuru bol olan ulkelerin (amerika, cin) bol yatirim yaptigi bir teknolojidir. (bkz: clean coal technologies)
  • hala daha "il hudutlari dahilinde havagazi baglanmasi icin havagazi idarelerinde olacak islerimi takibe" seklinde noter vekaletnamelerinde gecen sey.

    (bkz: matbu form)
    (bkz: ben bugun bunu gordum)
  • kendimi yola vurup radara yakalanınca bir de felek vurdu tabii. arabamı köpek parkına bağladıktan sonra pişmanlığımı unutmak için koşa koşa eve gelip komintern'in ne olduğunu okudum. size burada komintern'in ne olduğundan bahsederdim ama okuduğumu unuttum. hayatıma dair kararlar alayım bari dedim ama indirim sezonunu beklemeye karar verdim. yerdeki çinileri sayarak ilerlerken kendimi küçük odada bulunca karanlıkta oturdum biraz. sokak kapısından bu kadar uzaklaştığım sırada kapıcı zili çalınca heyecandan kendimi battal boy çöp poşetine sarıp kapıya çıkarmışım güzelce. neyse ki o sırada alt komşu adaşım olan karısına, sonuna bir de "cım" ekleyerek seslendi de çay koyarsam açılırım sandım. buharından gözlük camları buğulanınca pencereyi açıp dışarıdaki köpeklere havladım. kaç gündür eğik duran başımı kaldırdım, "nereye gitsen, gökyüzünden kurtulamazsın," diyip kekremsileştim, ellerimi arkamda emmi gibi birleştirerek. o an ağzımda uzun samsun, üstümde memur yeleği oluştu. yeleği çıkarıp makinaya attım. dumanı da içime üfledim. elimi fabulosoyla yıkadım. "ay o parasına bile kıyamaz," gibi bir merhamet cümlesi kurabiliriz artık bence, karıncayı incitmez'den vazgeçerek. ığdır'a otobüs bileti baktım. 50 liraymış. ufkum genişledi bu kesin bilgiyle. arkadaşlarımın whatsapp konuşmalarını okuyup cevap vermedim. çocukken ezberlediğim pamuk prenses'in repliklerini hatırlamaya çalıştım. kötü kraliçenin yasak elmasından ağzım yanınca elma yerine dudağımı ısırıp üç dilek hakkımı mideye indirdim. aynaya sırtımı döndüm. ayna kelimesiyle aynı kelimesinin evlerini ayırdım. yerleri süpürdüm. evde fark yarattım. hayatımda ikinci kez burnum kanadı aniden. derken işte ne bileyim. içim bomboş.

    hava gazını açayım.
  • metan, karbonmonoksit ve hidrojen gazlarinin karisimindan olusur
    (bkz: town gas)
  • ilk bulanların, türkçenin de henüz kullanıma girmemesinden kaynaklı ortaya çıkardığı tuhaf bir tamlama.
    hava zaten gazdır, bir de gazı tutup gaz olarak belirterek bunyede değişik etki yapmaya ne gerek var dimi, yoksa ben mi yamuluyorum...
  • kömür yanmasından elde edilen, havadan hafif, zehirli, yanıcı gaz
    doğal gaz ve bütan/propan gazlarından önce şehir şebekelerinden verilen ısınma ve pişirme amaçlı kullanılabilen gaz
  • " gaz kelimesi latince kökenli “cahos”, yunanca ise “khaos” kelimesinden gelmektedir. ancak bu kelimeyi herkesin anladığı “gaz” manasına ilk defa flemenk jan baptista van helmont (1577 -1644) kullanmıştır. gaz başlangıçta ısınmadan çok aydınlanma için kullanılmaktaydı.

    bu yüzden çeşitli avrupa dillerinde “aydınlanma gazı” anlamına gelen isimler verilmiştir: örneğin ingilizce’de “şehir gazı” manasında “town gas”; fransızca’da yine aynı anlamda “gaz de ville”; almanca’da da “leuchtgas” kelimeleri kullanılmaktadır.

    osmanlı devleti batıdaki gelişmeleri yakından takip etmekte ve mümkün
    olanları transfer etmeye gayret göstermekteydi. aşağıdaki tarihçesinden de
    anlaşılacağı gibi avrupa’da şehirlerin gaz ile aydınlatmasından bir süre sonra istanbul’da da gaz kullanımına başlanmıştır. osmanlı devleti transfer ettiği bu yeniliğin ismini de aynen tercüme ederek almıştır. türkçede de gaz kelimesi
    kullanılarak, bununla yapılan aydınlatmaya “gazla tenvir, tenvirat
    terimini kullanmıştır. gaz üretim mahallerine ise “gazhane” veya “`gaz
    fabrikası`” adı verilmiştir. ancak kısa bir süre sonra gaz kelimesi “havagazı
    şeklinde osmanlı literatürüne girmiştir. bu ilginç değişimi anlatan bir belge
    olmamakla birlikte muhtemelen türklerin ince zekâsının bir ürünü olsa
    gerektir.

    belki gazı doğadaki dört unsurdan biri olan havayı gazla özdeşleştirmişler veya
    hayatı sürdürmek için gerekli olan hava kadar gaza da ihtiyaç duymalarından
    nesnenin kendisi batıdan transfer edilmesine rağmen ismini havagazına
    tebdil etmişlerdir. zaten gazın ilk mucidi olan jan baptista van helmont
    da bu maddeye “esprit=ruh” ismini vermişti. "

    (bkz: http://www.emo.org.tr/ekler/94a988102edcd4b_ek.pdf)
  • sanirim co ve h2 gazlarinin karisimindan olusuyor. eger öyleyse, yuhh diyorum, eskiden bunu kullanan zihniyete. (bkz: karbonmonoksit)
  • boş, gereksiz, önemsiz...
hesabın var mı? giriş yap