• istanbul'daki evimizde 1 senedir içtiğimiz su. içimi gayet normal, üstelik bir damacanası erikli gibi 7 tl değil 4,5 tl. napalım fakiriz biz. bu arada bu suyu çeşme suyuyla bir tutan kişiler ya hayatında istanbul'un çeşme suyunu içmemiş ya da hiç dayak yememiş.
  • akp'cilerin ve akp'lilerin düşman bellediği su.

    işlerine gelince abdülhamit goygoyu yapan islamcılar bugün şirretliklerini sürdürmek için abdülhamit'in yadigarına sırtlarını dönüyor.

    müslümanların ecdadına duyduğu saygı cüzdanlarıyla doğru orantılı.
  • bir anda “öteki” kesimin favorisi oluvermiş su markası.

    sene 2010, avrupanın en büyük kentlerinden birinde, en büyük goda fuarlarından birine katıldım yine. iki gün harala gürele geçti. bir tenhalık başladı üçüncü gün ve bu sefer ben tezgahı bekliyorum, gelene geçene bakıyorum. türkiye’ye ayrı bir bölüm açılmış ama biz oranın dışında ayrı bir kısımdaydık.

    neyse, iki tane kadın yaklaştı, türk oldukları çok belli zaten. onlar da bizim ürünleri görüp şaşırdılar. ikramdır sohbettir derken “siz hangi firmayı temsilen geldiniz” diye sorum. hamidiye su adına gelmişler.

    istanbullu olmadığımızı öğrendikleri için sordular.
    -biliyor musunuz hamidiye suyu?
    -evet belediye suyu değil mi?
    -ya ama neden öyle diyorsunuz bizim suyumuz vıdı vısı dısı
    -hanımefendi, belediye iştiraki değil mi sizin şirket?
    -evet
    -ibb logosu yok mu üstünde?
    -ama biz kaç ülkeye ihracat yapıyoruz biliyor musunuz?
    -bilmiyorum, benim yaşadığım şehirde yok sizin suyunuz. ayrıca iyi veya kötü demedim. belediyenin şirketi, belediye suyu. o kadar.
    -içtiniz yani sudan?
    -içtim tabi.
    -nerede içtiniz?
    -thy uçakta dayıyor sizin ürünleri oradan biliyorum.
    -ama siz hala saldırıyorsunuz. dayama falan..
    -yoo saldırmıyorum. uçakta sizin su var. seçenek yok. yani yedigün de yok, fantayı da dayıyorlar, coca colayı da.
    -neyse size kolay gelsin biz standa dönüyoruz.
    -size de.. (elimi uzattım... türbanlı olan “elim dolu” diyerek tokalaşmadı, öteki sıktı)

    fuar bitti dönüşte hava alanında pasaport kontrolde yine rastlaştık. uzaktan bir selamlaşma, beklemeye devam. türbanlı olan uzunca bir süre ayakta beklediğimiz için kenara ayrılıp oturdu. pasaport sırası tam bunlara geldi ki, türbanik kalkıp tekrar girdi sıraya. o sırada eni boyu ikişer metre siyahi bir güvenlik görevlisi bunu kaynak yapıyor sanıp geri yollamaya kalktı. bunlar fener tutulmuş tavşan gibi kaldılar. konuşamıyorlar da. neyse o ülkenin dilini de bildiğim için “sıkıntı yok, kendisi az önce sıradaydı, zaten beraberler onlar” diyerek yatıştırdım ortalığı. pasaport çıkışı teşekkür ettiler.

    yani o dönem dil bilmeyen elemanı yurtdışı fuara yollayan belediye iştirakiydi, bugün liyakat esasına döndü anlaşılan. yoksa bizim cenah neden sahipleniversin bir anda?
  • herhangi bir sudan daha kötü olmadığı gibi, daha iyi de değildir. belki marketten alınıyorsa tercih edilmeyebilir, erikli ya da pınar alınabilir, ancak tek tercihse sıkıntı yaratmaz, içilir, idare eder, durumu kurtarır. ayrıca tuvalete de dökülmez, yazıktır.
  • artık modern şehirleşmenin ve göçün gadrine uğramış olsalar da, istanbul'un meşhur sularından biridir. kayışdağı, çamlıca, taşdelen, karakulak gibi... vakıf sulardandır.

    tabii bir zamanlar istanbul'un her tarafından pınarların kaynadığını söylediğimde beni yaşlı zannedenler olabilir. mesela, beşiktaş'ta tam da conrad otelin olduğu yerde, çok güzel bir kaynak suyu vardı...
  • hollanda'da marketlerde satılmaktadır.
  • aynen suya zam yapan baskanla sandikta gorusun tabi.

    diger baskanla da gorusecek misiniz ?

    hayat pahaliliginin % kacindan ekrem imamoglu sorumludur merak ettim acikcasi.

    beyinler piril piril.. ne guzel.
  • tarzan rıfkı filminde geçen bir repliğe konu olmuştur.

    -boksör seni sıkar, sonra da hamidiye suyu diye içer
  • thy uçaklarında da servis edilen su olup istanbul buyuksehir belediyesi'nin kaynak suyudur.
    http://www.hamidiye.com.tr/
hesabın var mı? giriş yap