• bu nasıl spor, böyle spor mu olur vs denmiş eski entrylerde. üzülerek okudum. bilgi kaynağında olmaması gereken cümleler bence. eh, arada gelip bakıyorum bu başlığa ne zamandır. bir şeyler karalayayım ben de. bildiğim ve tecrübe ettiğim kadarıyla.

    öncelikle tanım: bir spor dalıdır.

    evet efendim spordur. hatta ve hatta en eski olimpik branşlardan biridir. dışardan bakıldığında uçlarına ağırlık takılmış metal bir çubuk kafanın üstüne var güçle kaldırılıyor gibi görülür lakin o iki temel ve basit görünen hareketin arkasında teknik, tecrübe, bilim, atletizm yatar.

    sporcular iki kaldırış stili ile test edilir. bir tanesi ağırlığın tek ve kesintisiz bir çekiş ile başın üstüne alındığı snatch (koparma) diğeri de aslında iki farklı hareketin birleşiminden oluşan ve ağırlığın omuzlara alındıktan sonra baş üstüne alındığı clean&jerk (silkme) hareketidir. bu hareketlerin ilki sporcunun atletizmini ve vücut koordinasyonunu sınarken ikincisi bütün olarak beden gücünü sınar.

    bir halter sporcusu bir powerlifterdan, strongmanden, vücut geliştirmeciden çok daha komplike bir sporcudur çünkü vücudunu birçok farklı alanda geliştirmesi gerekir. olay zaten sadece ağırlığı başın üstüne kaldırmak olsaydı bugün olimpiyatlarda halter değil strongman sporcularını görüyor olurduk. çünkü bu adamların olayı ağırlığı "kaldırmak". kalksın da nasıl olursa olsundur. teknik, atletizm çok önemli değildir. 20 saniye de sürse ağırlık kalktığı zaman başarılı sayılır bu adamlarda. halter öyle değil. kural bellidir. bu kurallar dahilinde o ağırlığı kaldırmak da vücudu farklı farklı alanlarda güçlendirmeyi ve ilerletmeyi zorunlu kılar.

    en başta, olmazsa olmaz denen şey mobilitedir. bir jimnastikçiye yakın derecede esnek ve mobil eklemlere sahip olunmak zorunda. ne demek istediğimi anlamanız için küçük bir test size: evinizin herhangi bir duvarının karşısına geçin, bacaklarınızı omuz genişliğinde açın, ayak parmak uçlarınız duvara değsin, dirseklerinizi yere paralel olacak şekilde kaldırın ve avuç içleriniz de duvara baksın. bu şekilde en aşağıya inene kadar çömelmeye çalışın. çok yüksek ihtimalle düşeceksinizdir. halter öğrenmeye başlamak için bu hareketi düşmeden yapabilecek vücut kontrolüne, esnekliğe sahip olmanız gerekir. en temel mobilite örneği budur.

    bir diğer husus ise vücudun atletizmidir. kaldırışları ağır çekimde izlerseniz sporcular ağırlığı çekebildikleri kadar çektikten sonra hızlı bir şekilde ağırlığın altına girerler. çeyrek saniyenin bile altı bir sürede vücudu tam dik pozisyondan ağırlığın altına sokabilmek sıradan bir insanın yapabileceği bir şey değildir. uzun süreli çalışma ister. nitekim haltere başlangıçta sporculara pvc adını verdiğimiz ağırlıksız çubuklarla aylarca mobilite ve atletizm temeli atılır. ağırlıksız bu çabukluğa ve esnekliğe ulaşamayan sporcu, ağırlık altında nasıl yapabilsin öyle değil mi? patlayıcı güç için sıçrama antrenmanları, sprint koşular, direnç egzersizleri yoğun bir şekilde uygulanır. üst vücut ile alt vücut arasında köprü görevi gören core bölgesi vücudun en sağlam yeri haline getirilir ki sporcu kafasının üstünde kendi kilosunun iki katını tutarken bir bina temeli gibi sapasağlam dursun, sarsılmasın.

    kısaca özet geçtiğim bu sebeplerden ötürü bu sporu icra eden sporcular hem kaslı, hem güçlü, hem hızlı, hem de esnektirler. insan vücudunun gelebileceği en komple fizik denebilir. oturduğumuz yerden "yav bu nasıl spor tutup kaldırıyor öyle" demeden önce elimizdeki 3 asgari ücret değerindeki iletişim cihazını bilgi edinmek için kullanalım. marketten aldığı poşeti eve çıkarırken nefesi götten alanlar gelip burada yıllarını ve emeklerini bu spora vermiş insanları yağlı göbeğini kaşıyarak eleştiriyor. insanoğlu garip.

    halter sporu türkiye'de neden mi geriliyor? işte bunlar yüzünden. adamın spora bakış açısı bu. 83 milyonluk ülkede naim süleymanoğlu ve halil mutlu'dan sonra başarılı bir sporcu çıkarabildik mi? hayır. neden? her yer fitness salonu çünkü. bir mahallede en az 5 tane fitness salonu var. federasyon desen 81 ilde 81 tane halter salonu bile açmamış. olanlarda da eğitim yok. neyse ya ne desem gg.
  • saçma abi. bir mantıksızlık var.

    aha az evvel izledim, adam çıkıyor sahneye, koparmada 160 küsur kg ağırlığı çat diye kaldırıyor. hayvanlar gibi asılıyor. adam 160 küsür ağırlığı kaldırıyor abi. ama ne oluyor? neymiş dirseği azcık bükülmüş diye hakemler saymıyor. ulan gel sen kaldır o zaman pezemeng. adam kaldırmış işte lan koskoca halteri. niye saymıyorsun?

    çok saçma çok. kurallar değişmeli.
  • naim süleymanoğlu ve halil mutlu'nun aktif spor yaşamlarını noktalamalarından sonra ülkemizdeki popülaritesi oldukça azalan spor dalı. araya bir de doping skandalının girmesi bu durumun üstüne tuz biber ekti. ama benim için hala en popüler sporlardan biridir halter. ne zaman trt 3'te hüseyin başaran'ın sesini duysam hemen ekrana kilitlenirim. kim bilir belki de çocukluk yıllarımda naim süleymanoğlu ile valerios leonidis'in müthiş rekabetine tanık olmam bunun nedeni. naim'in çenesini öne çıkarıp yukarıya doğru üflemesiyle saçlarını dalgalandırarak konsantre olma hareketine hayran olmam ve o yıllarda bu hareketin taklidini yapmaya çalışmam da olabilir tabi.
  • bir üstteki entarime hiç beklemediğim bir ilgi geldi. şaşırdım doğrusu. mesaj kutum teşekkürlerle doldu. çok mutlu oldum. buradan tüm güzel mesajlarınız için ben teşekkür ederim.

    adettendir, tanımımızı yapalım. hangi yaşta olursanız olun başlayabileceğiniz bir spor dalıdır.

    önceden bu spora ilgi neredeyse hiç yoktu. malum, sıradan bir insanın da başlamak istese bile buna imkanı yoktu o zamanki şartlarda. ya küçükten aile yönlendirmesi ile bu spora başlardınız ya da içinizde varsa bir şekilde o yoldan giderdiniz. bir de önceleri "halterciler kısa olur, vücuda zararlı" gibi akıl tutulması ön yargılar ülkemiz genelinde büyük kabul görüyordu. nitekim bu sebeplerden dolayı da ülkemizde pek fazla geliştiği söylenemez. (bkz: crossfit) sağolsun, son yıllarda ülkemizde de insanlar bu branşta daha bilgili ve ilgili hale gelmeye başladılar. crossfit antrenmanları olimpik kaldırışları da içerdiği için artık herhangi bir crossfit salonunda (aslında box deniyor böyle yerlere ancak kafa karışıklığı yaşatmasın diye salon diyorum) bu sporu yapabilirsiniz. gerekli ekipmanlar bu salonlarda yeterli seviyede bulunuyor.

    ama tabii ki fitness, powerlifting gibi ağırlık kaldırma içeren sporlara benzemez. ön hazırlık hayati derecede önemlidir. bir üstteki girdimde bahsetmiştim, mobilite olmazsa olmazdır. istediğiniz kadar ağır dambıl kaldırıyor olun, 40-45 santim kollara, geniş omuzlara sahip olsanız dahi 30 kg koparma yapmaya kalktığınızda omuzlarınızı, belinizi, dizlerinizi elinize alma ihtimaliniz hayli yüksektir. bu spora başlamak ve halter antrenmanları yapmak isteseniz bile vücut anatominiz buna elverişli olmayabilir. bunu da en iyi mobilite çalışarak fark edebilirsiniz. (bkz: wall squat) bu konuda en temel testtir. bu hareketi takılmadan, düşmeden, zorlanmadan yapabilecek esnekliğe ve vücut kontrolüne ulaşmadan asla ve asla koparma, silkme öğrenmeye geçmeyiniz.

    en az 2 ay mobilite ve teknik çalışmanın gerekli olduğunu düşünüyorum. vücudunuzun adapte olmasına göre bu süre değişebilir. her gün ama her gün, ağırlıksız, en az 2 metrelik düz bir çubukla teknik çalışmalısınız. iki tip kaldırışın her bir aşamasını %100 doğru ve akıcı hale getirmelisiniz. kendinizi sık sık önden, yandan videoya kaydedip inceleyin. profesyonellerle karşılaştırın. bi gariplik varsa bunu düzeltmeye çalışın ve bol bol izleyin. artık bilgiye ulaşma konusunda çok daha iyi yerlerdeyiz. profesyonel halterciler youtube ve instagramda gayet basit ve sade bir anlatımla çok güzel püf noktaları veriyorlar. orta seviye ingilizceniz varsa çok kolay anlayabilirsiniz. maalesef türkçe kaynak yok denecek kadar az. ben kendim youtube kanalı açıp bu eksiği kapatmaya çalışacağım ancak malum pandemi yüzünden salonlara ne zaman döneceğiz belli değil.

    asla acele etmeyin. bu spor sabır isteyen bir spor. üstüne koya koya ilerlemeniz ve temelin üzerine her bir tuğlayı çok sağlam oturtarak yükselmeniz gerekiyor. ilk yılınızda çok fazla bir şey beklemeyin. havalı kaldırışlar, kırmızı plakalar ilerleyen yıllarda kendiliğinden geliyor zaten. ayrıca bu spor boyu kısaltmaz. dünya şampiyonu gürcü halterci (bkz: lasha talakhadze) 1,97 boyunda örneğin. fizik olarak da salonda kasıla kasıla yürüyen balon badici brolardan çok daha sağlam ve estetik bir fiziğiniz olacağının garantisini verebilirim. bir kere bacaklarınız inanılmaz gelişecek, karın kaslarınız çok güçlü olacak, o kadar güçlü olacak ki tahmin bile edemezsiniz. sırt bölgesine değinmiyorum bile* yani estetik kaygılarınız varsa onları da atın kafanızdan. çin erkek halter takımı sporcularına bir bakın derim. özellikle bir (bkz: lu xiaojun) var ki ondaki fiziği istemeyecek adam tanımıyorum. (bkz: dmitry klokov) da acayip iyi bir fiziğe sahip rus dünya şampiyonudur.

    başlamak isteyip de kafasında soru işareti olanlar için yazdım bu entariyi de. halter öcü değildir efendim. başlamak istiyorsanız yaşı yok. başlayabilir ve yapabilirsiniz ama tabii ki de haddinizi bilmek kaydıyla. çünkü neticede vücudunuzun bir limiti var ve bir süre sonra daha ağır kaldıramayacaksınız. bunun bilincinde olursanız çok keyif alarak icra edersiniz. eyyorlamam bu kadar.
  • 2012 londra olimpiyatlarında kanada madalya kazanırken türkiye'nin sıfır çektiği spor dalıdır. barney stinson duysa gülerdi eminim kanadalı halterci mi olur?
  • dünya rekorları ile ilgili kafama takılan binlerce soru olan spor dalı.
    en merak ettiğim bu siklet değişimleri neden kaynaklanıyor.
    önreğin:naim in 88 de yarıştığı kilo 60.

    sonraki yıllarda siklet 58 ve 62 oluyor. bu neden bu şekilde değişiyor anlamıyorum. yüzmede havuzun boyu bir sene 50 diğer sene 70 metre olmuyor diye biliyorum.

    dünya rekorlarına gelince 60 kilo da naim im seul da kırdığı dünya rekoru koparma da 152.5
    silkmede 190 toplamda 342,5 evet 60 kilo naim in rekoru bu.
    bu olimpiyatlar da ise koreli kim un-guk 327 toplam kaldırdı. sikleti 62 kiloydu. lan arada 15 kilo farktan bahsediyoruz.

    şimdi buraya kadar garip gelmiyor naim zaten 15 kilo fazla kaldırır insan değildi diyorsunuz. ama esas bu sikletin dünya rekoru (sayılmıyor sanırım)
    toplam da 402,5 ile dito shanidze ye ait.

    son tahlilde rus sporcuların doping yaptığı zaten biliniyordu, bu rekorlar çok dikkate de alınmamış. ama ben 2-3 kilo düşük siklette bir adamın 15 kilo fark yapmasını da açıklayamıyorum.

    konu hakkında bilgi sahibi arkadaşlar bilgilendirebilirlerse sevinirim.
  • bir insanın neden böyle bir spor dalına yöneleceği veya olaya çıkış noktasından bakarsak, tee en başından, neden ağırlık kaldırmanın bir spor dalı şeklinde kabul edilmiş olabileceğine dair çıkmazlara düşsem dahi, izlenilesi olduğu su götürmez bir gerçek olan rekabet ortamıdır.

    bir bayan da pekala kendini bu spora adayabilir ancak bu sporla uğraşan kimi bayanların, bayan olmadığı hususunda ciddi şüphelerim var. kaldırdığı ağırlıkların fazlalığından filan da değil, yani göz var izan var yahu bazıları bariz erkek. var mıdır bunun bir kontrolü bilmem nesi?

    ne bileyim, papalık için uygulanan cinsiyet doğrulama metodu uygun gibi gibi. bu daldaki bayan sporcuların azımsanamaz bir bölümü için lazım gibi gibi.
  • sonunda birinin başı o barın altında kalıp karpuz gibi dağılacak ve sonradan önleyici önlemler falan alınmaya başlanacak sanırım.
    ne bileyim o barın iki ucundan esnek çelik teller yukarıdan motorlu bir sistemle hafif boşluklu gergide tutulsa otomatik olarak olmaz mı?
  • bilenlerin beni aydınlatmasını istediğim spor. bir insan atıyorum ilk hakkında silkmede 190'ı tak diye kaldırıp nasıl olurda 192'yi iki denemede de sıçım sıçım sıçarak kaldıramaz. hepi topu %1lik bir fark var. sanki 2 kilo değil de 20 kilo fark varmış gibi birden zorlanıyorlar.
  • geçirdiğim bir kaza neticesinde yaklaşık bir yıldır uzak kaldığım gündelik hayatımın önemli bir parçası. bilek ve bacak kesikleri nedeniyle bayağı ağırlık düşürdüm. işin garibi beynimin, omurlarınım sinasplarına nöronlarına yazdığım silkme ve koparma hareketi yetisini önemli oranda kaybetmiş olmam. şimdilerde yeni yeni başladım ama nerdeee??? daha alacak çok yol var. tabi bilek sıkıntım ve geçen yılki olimpiyatlarda ermenistan milli sporcusunun müsabakada çat diye bileğinin kırılması bende biraz korku oluşturdu.

    halter nedir? silkme ve koparma hareketlerini kabul edilebilir formda, vücut ağırlığı sikletinde yapma sporudur.

    tüm dünyaca kabul edilmiş kahramanı, rahmetli naim süleymanoğlu 'dur.

    nasıl başlanır? her şekilde başlanabilir aslında. direkt silkme ve koparma öğrenerek de olaya başlayabilirsiniz ama kabul edilmiş yöntemler vardır. en meşhuru bulgar yöntemi, ikincisi powerlifting kurucularından rus sheiko metodudur. genelde her çeşit clean, zercher squat, overhead squat, front squat, sumo deadlift, convensional deadlift, decifit deadlift, back squat, box squat, floor bench press, press gibi gayet spesifik ve etkili compound hareketler silsilesiyle geliştirilir.

    silkme ve koparma dinamiğinin kazanılması hayli zaman alabilir. 6 aydan önce öğrenilebileceğine ihtimal vermiyorum. bu süreç hareketin doğasına doğru sıralanacak basamakları, başlangıç programları eşiğinde göz önüne alarak söylediğim çok iddialı olmayan bir şey.

    çok ciddi kazalar gördüm, daha kötülerini duydum. ama iyi bir halterci "hazır" olup olmadığını bilir.bir sporcu hazır değilse ağır girmemelidir.

    ekipman şart. hiçbir şeyin olmasa halter ayakkabın olacak. piyasada genelde adidas weightlift ayakkabısı ve nike romeleos serisi yaygın. adidas her şekilde en iyisi. para yoksa aliexpress'de çin malı halter ayakkabıları var. onlar da ucuz değil ama gayet iş görebilir. sirkecide halter ayakkabısı diye alacaklarınız da bunlardır zaten. fena değiller.

    niye yarışmalara katılmıyoruz? çünkü mesleği bu olmayana kişilerin liftlerinin o düzeyde olması imkansız. 80 kg vücut ağırlığımla yaptığım maksimum koparma 95 kg, silkme de yalan olmasın şimdi 140 yoktu diye hatırlıyorum. tabi bunları hakem izlese kesinlikle geçerli bir kaldırış olarak saymazdı.

    üzüldüğüm, naim süleymanoğlu, halil mutlu gibi dünyaya mührünü basmış sporcularımız olmasına rağmen aslında bu sporda sıfırız. koca türkiye'de bir iki il hariç halter tesisi yok. istanbul'da bir iki tane. yeni yeni crossfit salonları filan açıldı da millet olimpik halter gördü filan.

    bir de bir ara heveslenip 5. kademe halter antrenörlüğü sertifikası alayım dedim gençlik ve spor bakanlığımızdan, formaliteden 15 günlük eğitim yanında 180 kg gibi gayet ciddi bir silkme kaldırışı istediklerini öğrendim. ilaçsız bir sporcu bu kaldırışı çok zor yapar diye tahmin ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap