• yaşanmış bir olay:

    - barış, abi gel halay çekelim biz de...
    - bu tür kollektif senkronize hareketlere adapte olamıyorum...
  • çok yatay ve eşitlikçi bir yapı gibi gözükmesine rağmen pek öyle değildir. aslında baya baya foucaultcu anlamda "iktidar"ın ne olduğunu anlatır. halay genelde "eşitlerin" omuz omuza dansı gibi dursa da halay başının varlığı, (panopticon'un gardiyanı gibi düşünülebilir belki de) ve halay başının yanındakiler, halayı "bilgileri" ile domine eder, yönlendirir. diğerleri görünüşe göre halayın başına "özgürce" ayak uyduran kişilerdir, fakat halayın başı tarafından belirlenmişlerdir. bir özne olarak kendilerini halayın başına "uygun bedenler" ve "hareketler" olarak kurgulamak zorunda hissederler. halaydakiler halay başının yarattığı uysal bedenlerdir. buna uyamayan kişiler kendilerini halaydan çıkmak zorunda hisseder, "uygun" halay partneri olamamışlar ve marjinalize edilmişlerdir.

    bu durumda halay ancak halay başı ile sonunun el ele tutuştuğu ve kimsenin başı olmadığı, daha öz belirlenim üzerinden ilerlemelidir. işte ben buna radikal demokratik halay kuramı diyorum. neden diyorum hiçbir fikrim yok.
  • ezilen halkların, işçi sınıfının en büyük zaafı. hatta bu halay olmasa devrim bile yapardık şimdiye kadar, o derece.

    yahu arkadaş bakıyorum eylemlere, direnişlere her yerde halay var. 1 mayıslar, gezi direnişi, grevler... tam alanı kazanıyoruz 1 mayısta, insanlar öfkeli-dirençli, hemen meydanda halaya başlanıyor. gezi eylemlerinde de aynısı. uzun süre direnmişsin taksim'e girmişsin, duyan geliyor, insanlar akıyor taksıme nasıl oluyorsa birden halay başlıyor, bütün kitle hurraaa halaya. grevler falan hep aynı. bazen ne için gelmiştik lan buraya diye düşünüyorum valla. bütün öfkem, hırsım bir anda gidiyor, halaya kaptırıyorum kendimi.

    kısacası, bu halay egemenlerin kitleyi amacından uzaklaştırmak için kullandıkları bir silahtır. hatta, böyle önüne geçemedikleri direnişlerde kitlenin arasına halaybaşlatıcıları yerleştiriyorlar, hemen halayı başlatıp kitlenin dikkatını, öfkesini dağıtıyorlar.

    not: uzun yılların gözlemine dayanıyor yazdıklarım*. niye inanmıyonuz la? adam nazar var diyince inanıyonuz ama :(
  • bir takim insanlarin el ele, omuz omuza ve birbiriyle alakasiz $ekilde muzik e$liginde tepinmesi.
  • mekanizması nükleer reaksiyon ile birçok paralellik taşır.

    her ikisi de,

    önce etrafındaki herkesi bünyesine katarak hızla büyür, bir noktadan sonra stabilitesini kaybetmeye ve çevreye zarar vermeye başlar ama bir yandan da hala büyümeye devam eder. sonunda stabilitesini tamamen kaybeder ve daha küçük parçalara bölünür.
  • belli bir yöreye ait motifler içeren müziktir. halay sırasında, bir düzine insan ortaya çıkıp birbirlerine temas ederek veyahut bi olayı anlatmaya çalışarak müziğin ritmiyle beraber hareket yaparlar. sembolik, yöresel giysiler giyilerek icra ederler.

    türk insanının halay çekerek dertlerden uzaklaştığı sanılmaktadır. halay sırasında halay basi narasi atarak, elindeki mendille öne çıkan kişi halay cekme teknikleri konusunda uzmanlaşmıştır. bu kişiler daha sonra izleyenler tarafından en çok ilgiye mazhar olurlar. belli bi birikim gerektirir... uzar gider...
  • matrix gibi bişey. morpheus'un, vakt-i zamanında zion'da, niobe ile düğünlerinde yaptığı konuşmadan alıntılarla, halay hakkında bilinmeyen tarihi gerçekler ortaya çıkıyor:

    "welcome, to the desert of halay."

    "what is halay? halay is everywhere. it is all around us, even now, in this very room."

    "halay is a a neural-interactive simulation. it is a computer-generated dream world, built to keep us under control."

    "when halay was first generated, there was a man born inside, who had the ability to change whatever he wanted to remake halay as he saw fit" (halaybaşından bahsediyor)

    "as long as halay exists, the human race will never be free."

    bir soru geliyor davetlilerden:

    "if you're killed in halay, you die here?" - "the body cannot live without halay"

    "halay is a system, sayın davetliler. that system is our enemy. but when you're inside halay, what do you see? businessmen, teachers, lawyers, carpenters... the very minds of the people we are trying to save from halay. but until we do, these people are a part of halay. many of them are so hopelessly dependent on halay that they will fight to protect it."

    "i know that when i put this steak in my mouth, halay is telling my brain that it is juicy and delicious. after nine years you know what i realize? halay is bliss."

    "
    - if i had to choose between tango and halay, i choose halay.
    - halay isn't real!
    - i disagree, trinity. i think halay can be more real than tango.

    "
    "did you know that the first halay was designed to be a perfect human dance, where none suffered, where everyone would be happy? it was a disaster. no one would accept halay, entire dance groups were lost. some believe that, we lacked the programming language to describe perfect halay. but i believe that as a species human beings define halay through misery and suffering. so the perfect halay was a dream, which is why halay was redesigned to this."
  • aynı haraketleri tek kişi olarak yapmaya kalktığınızda "deli la bu" diyecek adamlar, iki kişi ile yaptığınızda koşarak olaya dahil olmayı uygun görürler.
    biz buna halk arasında "yavşaklık" diyoruz.
  • dahil olması en çetrefilli şeydir.

    "şimdi yok yok olmadı birazdan"
    "ahh bee kaçtı bak girseydim keşke"
    "kimin arasına girsem o da sokmaz ki beni o araya"
    "şu kız fena değil önce serçe parmak temasıyla başlarım"

    dahil olma aşamasında yukarıdaki gibi düşüncelere sevk edebilir.
  • bugüne kadar birçok düğüne gittim kimi beş yıldızlı bir otelde şık bir düğündü, kimi orta halli bir düğün salonunda, kimi kır düğünü kimi havuz başındaydı..ama hepsinin tek ortak noktası vardı ne kadar sofistike başlarsa başlasın hepsi halaya bağlandı. sonunda yaka paça dağılmış bir şekilde halaya bağlanmayan türk düğünü yoktur kardeşim!
hesabın var mı? giriş yap