• doksanların ortasında houston rockets'ın olajuwon'ın önderliğinde kazandığı ilk şampiyonluğundaki kadrosunu hatırlamaya çalışın. benim aklıma gelen üç oyuncu oldu: sam cassell, robert horry ve kenny smith. sam cassell o sene çaylaktı ve az süre aldı, şampiyonluğa katkısı minimum düzeydeydi. robert horry'nin nba'deki 2. yılıydı; 9 sayı 5 ribaunt 2 asist istatistiklerine sahipti. kenny smith nba ortalamasında bir oyun kurucuydu, o kadar. all-star seviyesinde performans gösterdiği tek bir sezon bile olmamıştır tarihte.

    atladığım bir şeyler olmalı diye düşünüp wikipedia'dan araştırdım ve rockets'ın o seneki kadrosunu inceledim. mario elie, vernon maxwell ve otis thorpe hatırladığım oyuncular. hiçbiri oyuna hükmedecek kapasitede isimler değillerdi, bu yüzden bir önceki paragrafta isimlerini andığım oyunculardan bile daha sonra hatıra geliyorlardı.

    ve olajuwon bu kadroyu şampiyon yaptı. durmadı, bir clyde drexler update'iyle bir sene sonra tekrar şampiyonluğa taşıdı rockets'ı.

    bir iddiam olacak. nba tarihinde şampiyonluk yaşamış tüm kadroları alın. bu takımların hepsinden en iyi oyuncularını çıkarın. 1993-1994 rockets kadrosu açık ara en zayıf takım olur ve en iyi oyuncusu kadroda yer almayan diğer şampiyonların çoğu tarafından süpürülür 7 maçlık serilerde. işte hakeem olajuwon vasat denebilecek bu takımı tek başına şampiyon yaptı. bırakın yardımcı bir yıldızı, ortalama üstü denebilecek bir oyuncusu olmayan bir takımı. o kadar değerli bir oyuncuydu.
  • nba tarihinin başlangıcından beri, ligin geneli (nadir istisnalar dışında) 5 numaraların hakimiyeti altına alındığı açıktır.

    1950'de 5 numara george mikan onculugunde minneapolis lakers'ın altı yıl içinde beş şampiyonluk kazandı. ardından, 1957'de bill russell liderliğindeki boston celtics'in 13 sezon boyunca 11 şampiyonlukla tarihteki en büyük takımın zaferli dönemi başladı. russell, baş düşmanı wilt chamberlain ile mücadele ederken, ikisi 11 yıllık bir dönemde toplamda dokuz kez lig mvp'si oldu. russell'in 1969'da emekli olmasıyla aynı yıl, milwaukee bucks, ilk sıradan nba'nın gelecek vadeden büyük oyuncusunu, ucla'dan merkez ferdinand lewis alcinder jr.'ı (daha sonralari kareem abdul-jabbar olarak bilinir) seçti. kareem, nba tarihinde en çok altı lig mvp'sini kazandı ve on kez nba finallerine çıktı, altısını kazanarak şampiyonluk yaşadı.

    sonra tabii ki, 90'lar büyük adamların altın dönemini shaquille o'neal, david robinson ve patrick ewing gibi oyuncuların çıkışıyla başlattı.

    hakeem, nba tarihinde en başarılı veya istatistiksel olarak en başarılı 5 numara değildir. fakat kariyeri bağlamınında, karşılaştığı rekabeti ve eşlik eden kadroyu anlamak, hakeem'in kendi üretkenliği ile birlikte, bence nba tarihinin en iyi 5 numara yapabilecek geçerli bir argümandir.

    en iyiyi nasıl ölçmek veya tanımlamak gerekir? açıkça hakeem en çok başarı kazanan oyuncu değildir, çünkü kareem altı kez final ve altı kez lig mvp'si kazanmıştır. nba finallerine daha yakından bakarsanız: kareem, milwaukee'de oscar robertson ile bir şampiyonluk kazandı ve ardından la'da magic johnson ile beş kez şampiyon oldu. bill russell, bob cousy gibi tüm zamanların en iyi 50 oyuncusundan dördüyle oynadı. shaq, üç şampiyonluğunu efsanevi kobe bryant ile ve dördüncüyu de, yine tüm zamanların en iyi 50 oyuncusundan biri olan dwyane wade ile kazandı. wilt chamberlain, 1960 ve 1973 yılları arasında takım arkadaşları toplamda 24 kez all-star seçildi. tüm bu oyuncular, yalnızca iyi veya harika basketbolcularla değil, tüm zamanların en büyük oyuncularıyla birlikte oynadılar. fakat hakeem böyle bir şansa sahip değildi.

    dönemin en iyi oyuncuları gibi, hakeem de zirve yıllarında takım değiştirme eğilimine gitmeyi reddetti. olajuwon, nba'ye girdiği ilk üç sezonunda all-star olan ralph sampson ile oynadı. sampson, olajuwon'un çaylak sezonu olan 1984-85'te ikinci all-nba takımina secilmisti. olajuwon'un 15 yıllık kariyeri boyunca, all-nba takımına seçilen bir takım arkadaşıyla oynadi o da sadece çaylak sezonunda oldu. sampson ile birlikte, genç hakeem ikinci sezonunda, 23 yaşında, nba finallerine kadar yükseldi.

    batı konferansı finallerinde meşhur 80'ler lakers'ını geçti. tüm playoff serisi boyunca ortalama 27 sayı, 12 ribaunt ve %53 isabetle oynadı. finallerde, yine dönemin en iyi takımı olan 1986 boston celtics ile karşı karşıya geldi. o dönemde lig mvp'si olan larry bird'ün liderlik ettiği, o sezon 67 galibiyet alan ve sadece bir ev sahibi maçı kaybeden beş hall of famer'ı olan bir takımla karşılaştı ve kaybetti. gelecek parlak görünüyordu çünkü twin towers olan hakeem olajuwon ve ralph sampson vardı. fakat parlak gelecek çabucak bulutlandı. bir sonraki sezon, ralph sampson sakatlık sorunları yaşadı. 40'tan fazla maç kaçırdı. aynı zamanda houston'daki son sezonu oldu. hakeem'in zirve yıllarında (25 ile 32 yaş arası) önemli oyuncu seviyesinde yalnızca bir kisiyle bir yıl oynadı. o da 1991-92 sezonunda otis thorpe ile birlikte oldu. thorpe'un bütün kariyeri boyunca yalnızca bir kez all-star seçildiğinin altini cizmek lazim. prime hakeem olajuwon'un yanında oynadığı en iyi oyuncuydu.

    1994-95 nba sezonunda, houston rockets clyde drexler'ı takasla kadrosuna katınca şansı döndü. 1996-97 sezonunda ise hakeem, charles barkley'nin de houston'a katılmasıyla adeta en şanslı günlerini yaşadı. o sezon üçü de all-star takımına seçildi. süper takım diyebiliriz.

    gercek ise tam olarak öyle değildi. barkley 13. sezonundaydı, drexler 14. sezonundaydı ve hakeem 13. sezonundaydı. hepsi de 30'lu yaşların ortalarında ve zirvelerinin dışındaydi. son dönem süper takım döneminde gördüğümüz zirvedeki oyuncu eşleşmelerinden çok uzaklardaydı. bu houston takımı ayrıca sakatlıklarla uğraştı, drexler o yıl 20 maç kaçırdı. barkley 30 maç kaçırdı. yine de, rockets o sezon 57 galibiyet aldı. batı konferans finallerine kadar ilerlemeyi başardılar. orada 64 galibiyetli karl malone liderliğindeki utah jazz ile karşılaştılar.

    yenilgiye rağmen, hakeem bu seri boyunca en iyi oyuncuydu, ortalama 27 sayı, 9 ribaunt, 4 asist, 3 blok ve 2 top çalma ile %59 isabetle oynadı. utah jazz, seri sonunda kazanıp nba finallerine kadar yükseldi. ve orada jordan ile karşılaştı.

    kariyerinde ilk kez gerçek anlamda iyi oyuncularla oynadığı bu yılda ne yazık ki hakeem'in de son yılı olacaktı. diz ameliyatı sonrası birçok maçı kaçırdı. hakeem, yaşının ilerlemesiyle birlikte, son beş sezonda 378 maçın sadece 215'inde başladı. istatistikleri ve verimliliği düşüş gösterdi.

    zirve döneminde, diğer all-star kalibreli oyuncularla oynamadığı zamanlarda, hakeem 12 kez all-nba takımına seçildi. tüm zamanların en çok sayı atan 12. oyuncusudur, ribauntta 14. sıradadır ve tüm zamanların en çok blok yapan oyuncusudur. bunlara ek olarak bence nba tarihindeki en iyi playoff performansını sergiledi. 1993-94 sezonu ile başlayarak, first team all-nba, first team all-defense, lig mvp'si ve en iyi savunma oyuncusu seçildi. şampiyonluk kazandı ve nba finalleri'nin mvp'si oldu. bir sezon içinde bunları başaran oyuncu sayısı ise hiç yok. 1993-94 sezonu playofflarda, clyde drexlerli 47 galibiyetli portland trail blazers'ı ilk turda yendi. ikinci turda, 56 galibiyetli charles barkley liderliğindeki phoenix suns'ı geçti. batı konferansı finalleri'nde ise stockton ve malone'un utah jazz ile karşı karşıya geldi. son olarak nba finalleri'nde patrick ewing liderliğindeki new york knicks'le çarpıştı. bu houston takımının ikinci en iyi oyuncusu otis thorpeyidi. normal sezonda maç başına 14 sayı ortalamasıyla oynadı. bu dönemdeki playoff serisinde ise, vernon maxwell ortalama maç başına neredeyse 14 sayı attı. thorpe ve maxwell toplamda 35 yıl nba'de oynamış, sadece bir all-star maçı seçilmiş oyunculardı. özellikle rekabet ve kadro derinligi düşünüldüğünde, tüm zamanların en inanılmaz playoff performanslarından biridir.

    1995 playofflarında ise, hakeem, 60 galibiyetli stockton ve iki kez lig mvp'si karl malone onderligindeki utah jazz'ı birinci turda yendi. ikinci turda, 59 galibiyetli, eski mvp charles barkley'in liderlik ettiği suns'ı mağlup etti. batı konferansı finalleri'nde ise, 62 galibiyetli san antonio spurs ile karşı karşıya geldi. sezonun lig mvp'si david robinson'ı geçti. hakeem, nba finalleri'nde ise gelecekteki lig mvp'si shaquille o'neal ve orlando magic'in karşısına çıktı. orlando'yu dört maçta süpürdü. dört tur boyunca, toplamda yüzde 73 galibiyet yüzdesine sahip olan dört lig mvp'siyle yüzleşti, bu rakam nba tarihindeki herhangi bir şampiyonun karşılaştığı rakamların en yükseğidir.

    80'ler lakers'ını ikinci sezonunda yendi, tartışmasız en iyi takımla başa çıktı ve tek bir all-star oyuncusuyla oynayarak üst üste şampiyonluk kazandı. eğer hakeem; kobe bryant, magic johnson, dwyane wade, jerry west veya bob cousy gibi oyuncularla bir araya gelseydi, kaç şampiyonluk kazanabilirdi? bu olasılıkların hayalini artık size bırakıyorum.
  • zamanında kendi adına cıkacak olan spor ayakkabının fiyatı 100 $ olarak belirlenince ''benim hayranlarım bu parayı verecek kadar zengin degil diyerek'' kendi alacagı 50 $'dan vazgecerek ayakkabının 50 $ a satılmasını saglamış bir insandır.
  • bir chicago maçında jordan'ın üstünden attığı turnikeyi şöyle yorumlayan efsane oyuncu:
    "jordan içeriye drive etmiş iki adım atmış ve topu sağ eliyle üstümden potaya bırakmaya hazırlanıyordu dilini de dışarı çıkarmıştı, o sırada ben bloklamak için elimi kaldırınca havadayken topu sağ elinden sol eline geçirdi ve potaya bıraktı o sırada dudağının sağ tarafında olan dilini de sola geçirdiğini farkettim. böylece jordan'ı soracak olan torunlarıma anlatacağım bir hikaye daha yaşamış oldum."
  • zamanında bu adam için oldukça uzun bir yazı yazmıştım ama, geçenlerde robert horry'nin yaptığı bir tespit(bill simmons'ın bs reportunda konuktu kendisi), kendisinin neden nba tarihinin en iyi uzunu olduğunu bir kez daha tescil ettirdi..

    shaq güç oyuncusuydu, gücüyle sizi yerlebir edebilirdi..

    duncan yetenek oyuncusu(ydu), sizi yeteneğiyle yere serebilirdi..

    hakeem ise bu iki özelliğe birden sahip tek oyuncuydu.. karşısındakinin onunla aynı güçte olduğunu gördüğü anda footwork'üne başvurur, daha zayıf olduğunu gördüğünde ise onu gücüyle domine ederdi..

    hakeem böyle bir oyuncuydu işte. zayıf olduğunuz yerden sizi kıvrar, kazanana kadar da bırakmazdı.. kendisine uygun takım arkadaşlarını yakalaması geç oldu belki ama, sonucunda iki sene üstüste şampiyon olmayı da başardı..

    büyük oyuncuydu bu adam, ne diyeyim daha..
  • küçücüktüm, ufacıktım. basketbolla tek ilgim şu an külüstür olarak tanımlanabilecek sega mega drive'ımdaki nba live 95 oyunumdu. oyundaki takımların güçlerine baktığımda houston ve orlando'nun güçlerinin çok yüksek olduğunu görmüştüm, küçüklük sevdasıyla sırf bu yüzden onlardan birini seçmeye karar vermiştim. şu an hakeem olajuwon başlığına yazdığıma göre tahmin edebileceğiniz gibi seçtiğim takım houston rockets olmuştu.

    olajuwon ile ilgili şöyle bir gerçek vardır ki, post-merger diyebileceğimiz aba sonrası nba tarihinin en büyük stat canavarıdır bu adam. şu an geriye dönüp bakıldığında sadece nbatv'deki klasik maçlardan performanslarını gören insanların atlayacağı çok şey vardır kendisiyle ilgili. genel anlamda başardıkları ve istatistikleri zaten daha önce belirtilmiş, o yüzden onlara girmiyorum. ancak bahsedilmeyen bazı şeylere de değinmek lazım.
    -- olajuwon, nijerya'da tek hayali futbol oynamak olan bir çocukken geldiği nba'de ilk sezonunda 21 sayı 11 ribaundluk(oha?) bir averaj yakalamış.
    -- 87 playofflarında 6. maçta seattle, houston'ı yenerken hakeem'in performansı: 49 sayı, 25 ribaund(oha 2,3,4?) adam resmen tek başına tüm seattle takımıyla kapışmış.
    -- kendisi shaq gibi adamların bir anlamda öncüsü olmuştur. "tamam artık bitti bu adam" yorumlarını duyduğu an tüm o yorumları sahiplerine birer birer yedirmiştir. bu hayvansal istatistikleri hem savunmaların çok aktif olmadığı dönemde(89-90 senesinde 25-14-3 ortalama) hem de gereğinden fazla aktif olduğu dönemde(92-95 arası 27-11-4 ve tam 3.9 blok[oha 5?]) yakalaması gerçekten amerikanların deyimiyle jaw-dropping(çene düşürtücü gibi bir deyim yok bildiğim kadarıyla türkçemizde? hadi insanın ağzını açık bırakan diyelim biz buna) bir olaydır.
    -- burada müslümanlığından falan bahsedilmiş ama kendisiyle ilgili bilinmeyen(veya hatırlanmak istemeyen diyelim) en önemli özelliği, kariyerinin ilk yıllarında takım arkadaşlarından şikayet edip durmasıdır. kobe ile ilgili 2005-2007 yılları arası söylenenler, jordan ile ilgili 86-89 yılları arası söylenenlerin aynıları olajuwon için de geçerliydi. 91'de kendisinin yaptığı bir açıklama: "all i was saying was, you don't build with these guys. i wasn't criticizing my teammates. i was only saying that it's o.k to have one or two guys[like that], but not a whole team of them. after all, my career's on the line." türkçe meali: "tek demek istediğim, bu adamlarla başarı yakalayabilecek bir takım kuramazsınız. ben takım arkadaşlarımı eleştirmiyordum. demek istediğim bu tarz adamlardan bir iki tanesi takım içinde kabul edilebilir, ama takımın tamamı böyle adamlardan kurulmamalı. sonuçta ortada benim kariyerim var" gerçekten hiç eleştirmemiş takım arkadaşlarını(burada ironi var)..
    -- kendisini son 30 yılın belki de en önemli uzunu yapan olay ise, döneminde karşısına çıkan tüm diğe "kaliteli" uzunları parkelerin dibine gömmüş olmasıdır. kimler çıktı karşısına? karl malone, charles barkley, david robinson, shaq.. hakeem hepsini matchup bazında resmen sinek gibi ezdi. özellikle 94 mvp'sini alan david robinson'ın mvp'yi aldığı maçta hakeem tarafından resmen tecavüze uğraması nba tarihinin en trajikomik olaylarından biridir(nowitzki'nin 2007 mvp'sini aldıktan hemen sonra stephen jackson kaptanlığındaki golden state tarafından tecavüze uğraması bu konuda başı çeker).
    -- hücumda yaptığı hareketler için ekstra bir playbook yazılmalı. pota altında kullandığı o kadar çok hareket vardı ki, onu savunanların hepsi(shaq dahil) ya bir zamandan sonra sıkılıp savunmayı bırakıyordu, ya da 6 faul alıp oyun dışı kalıyordu(bu noktayı biraz daha açmak gerekirse, 95 finallerinin ilk maçında shaq maç boyunca hücumda müthiş oynamasına rağmen maçın en önemli anlarında bir pota altı savaşında dream taarruzuna maruz kalır ve 6 faulle oyun dışı kalır. sonuç? son saniyede maçın en önemli ribaundunu kaçan topu içeri tipleyerek almış sayılan hakeem, takımına oldukça duygusal bir galibiyet kazandırır ve 4-0lık hezimetin önünü açar.)
    -- ve son olarak.. tarihin en "sihirli" şampiyonluğunun baş aktörüydü hakeem. o ünlü 95 şampiyonluğu.. bir takım hayal edin ki, playofflara 6. sıradan girsin, tüm playofflar boyunca (finallere kadar) hiç ev sahibi avantajına sahip olmasın, iki tane deplasmanda 7. maç oynasın(hem de pheonix ve utah gibi contender takımlara karşı) ve bu maçları kazanarak finalde penny-shaq ikilisini ihtiva eden magic'i süpürerek şampiyonluğa ulaşsın. tabii ki seriye yine deplasmanda başlayarak..

    -- (2014 edition varyasyonları sebebiyle ikinci bir son olarak giriyorum bu noktada, genç dimağlara selam olsun): houston rockets'ın 1994 kadrosunu takdim ediyorum sizlere, basketball-reference sponsorluğunda: http://www.basketball-reference.com/…l#totals::none kendi adıma konuşayım, 2004 detroit pistons'ın şampiyonluğu dahi daha "anlamlı" gelmiştir bana bu kadronun şampiyon olmasından. aslında bu yazıda değişmesi gereken başka şeyler de var ama, yıllar önce yazdığım için nostaljik dokusuna zarar gelmesini istemiyorum diyeyim(2014 edition varysasyonları burada sona erdi).

    ezcümle: belki yeni bir jordan görebiliriz(oyun tarzı bakımından. kobe, wade, carter gibi adamlar benziyorlar zaten. kişisel özelliklere girmiyorum), ne bileyim yeni bir magic görebiliriz(lebron andırmıyor değil, d'antoni sisteminde showtime lakers tarzı bir hücumla magic'in tüm paslarını atabilecek görüşe sahip bir adam) ama asla, asla yeni bir hakeem olajuwon göremeyiz. tek hayali futbol oynamak olan nijeryalı bir çocuğun amerikanların egemen olduğu bir lige diktiği bayrağın temsilidir bu dev adam.
  • houston'da oynadıgı dönemde oruclu olarak cıktıgı bir chicago macında 32 sayı 16 ribaund alan süper oyuncu.
    40 dakika sahada kalmış ve su icmemiştir.
    charles barkley bu mactan sonra hakeem'in bugun yaptıgı şey büyük bir inanc,o böyle inanclıyken ben basketbolu bırakamam demiştir.
  • 1994 yilinda nba'de mvp(yilin oyuncusu) secildikten sonra adidas, nike veya reebok gibi firmalar yerine kariyerinin erken dönemlerinden beri calistigi spalding firmasinin "the dream" markasi ile 35 dolarlik bir ayakkabi cikarmistir. bu konu hakkinda görüslerini "3 (erkek)cocuklu, calisan yoksul bir anne nasil 120 dolarlik nike veya reebok ayakkabilari satin alabilir?.. alamaz. bu yüzden cocuklar bu ayakkabilari magazalardan ve birbirlerinden caliyorlar. bazen bunun icin birbirlerini öldürüyorlar." seklinde aciklamis vicdanli basketbolcu.
  • murat murathanoğlu'nun özellikle kariyer başlangıcını ve ncaa yıllarını eşsiz şekilde anlattığı efsane nba yıldızı.

    kendi adıma tüm nba tarihinde jordan'la beraber gelmiş geçmiş en sevdiğim oyuncu kendileri olduğu için nba kariyerini efsane insan murat murathanoğlu'nun çok basit geçiştirdiğini gördüm. o bize nba'i sevdiren, bizi nba ile tanıştıran kişidir. çok severim kendisini menajerlik ve fanatiklik kariyerliği hariç (abisi mehmet okur'un menajeriydi, o dönemleri unutmak istiyorum) ve nba kısmını daha çok anlatmasını isterdim.

    hakeem olajuwon ralph sampson'la beraber twin towers'ı kurmuş kişi. çok da özel bir isim ve hakikaten 84 draftında kimse roket takımına jordan'ı seçmediği için küfür etmediyse bu hakeem'in muhteşemliğinden ötürüdür ancak onun kariyerinin en özel yanları two towers ya da 2 yüzük kazanması değil, onun altında yaşadıklarıdır:

    1994 yılında oynadığı oyun gerçekten olağanüstüydü ve jordan gittiği için sevinecek kadar cahil olan, zekası kıt olan biz ergen yıldız takım seviyesindeki lisans çıkarmış artis bebecikler için kendisi idol'dü. 3 yılda 30 cm boy atmıştım ve beni pivot oynatırlardı. hakeem'i izlemek benim için aşırı önemli birşey olmuştu. adamın pota altında oynadığı oyunun kaynağının moses malone olduğu söylenir hep ve ben sadece kısıtlı videolardan moses malone'u izlemiş olsam da hakeem'in yaptığı şeylerin bir benzerini dünya gözüyle canlı yayında asla görmedim. sadece sayılar değil olay. "heart of a champion" olayı çok önemli arkadaşlar. 94 nba finallerini izlediyseniz beni anlarsınız. pat riley'nin knicks'inin bad boys'dan daha sert, daha "evil" olduğu yazılırdı. aşırı zor bir takımdı onlar. nba finallerinin en kana-kan dişe-diş serisi oynandı. o dönem şöyle bir istatistik hatırlıyorum; nba finalleri tarihinin en düşük skorlu serisi!!! bu ünvan bildiğim kadarıyla hala bu seriye ait. shaolin soccer izleyen vardır mutlaka, o filmi izleyenler, futbol oynamayı öğrenmeye çalışan elemanların saha içinde bir anda savaş sahnesine girdiği süper sahneyi anımsarsa zaten kopacaktır şimdi. işte onun gibi bir seriydi. sadece ewing'i değil, oakley'i falan da ezmişti hakeem. acayip bir karakterdi. tarihte aynı sezonda en iyi savunmacı, mvp, final mvp'si ödülü alan o dönem tek, toplamda 2 isimden birisi. diğeri için bkz. lebron james. tabii ki şaka. (bkz: michael jordan)

    95 sezonunda arkadaşlar murat murathanoğlu üstadın es geçtiği kısım geliyor. hakeem olajuwon'da bir kan hastalığı çıkar.aşırı bir halsizlik ve performans düşüklüğü ortaya çıkar. taramalarda kendisine anemi teşhisi konmuştur. 10 maç kaçırır. o dönem roket takımı baş aşağı gitmektedir ve ortak çıkarların ortak takımlarda buluşması anlamına gelen nba'de büyük bir olay olur. "original dream team" in üyesi, 8 kez all star olmuş gelmiş geçmiş en iyi oyunculardan birisi olan clyde drexler takasını ister ve houston rockets'a katılır!!! hakeem sahalara döndüğünde çok kötü giden houston son bir toparlanma ile 6. sıradan play-off'a katılır. burada çok önemli bir gerçek var arkadaşlar:

    houston rockets tarihte 6. sıradan play-offlara katılıp şampiyon olan tek takımdır!!!

    hakeem olajuwon sırasıyla karl malonelu, john stockton lı utah, kendisinden önceki son batı şampiyonu sir charles barkley, kevin johnson lı suns'ı beklenmedik şekilde elemiştir. tüm bu takımlar çok çok iyi elit takımlardı. ama hakeem'in underdog olarak seriye gelip nba mvp'si david robinson a sahip olan -yanlış hatırlamıyorsam- 62-20'yle ligi birinci bitirmiş spurs'ü yenmesi efsane bir olaydı. new york finalinden bile büyük olaydır. david robinson'ın spotların altına girip hakeem'in yok sayılmasına ve kıyasıya eleştirilmesine hakeem in yanıtı "35.3 sayı, 12.5 ribaund 5.0 asist 4.2 blok(!) 1.2 top çalma" dır. youtube'da 95 batı finallerine dair videolar bulabilirsiniz. hakeem'in robinson'ı ezim ezim ezdiği inanılmaz batı finallerinin üstüne nba finallerine çıkıp ligin geleceği olan yeni spot ışığı figürü shaq'la kapışıp orlando'yu 4-0'la süpürmesinin ardından böylesi destansı bir pota altı savaşı zaferi de nba tarihinde görülmeyecektir.

    shaq tarihin en dominant dönemini yaşamıştır ama karşısında hakeem'in karşılaştığı gibi "seri pivot getir kardeşim" dönemi yoktur. malone artık 2 finali kaybetmiştir, amiral, ewing, hakeem ya bırakmış ya emeklilik sezonuna gelmiştir. shaq'in karşısındaki en önemli 2 isim aslında 4 numara olan webber ve duncan'dır. inanılmaz fiziğini inanılmaz bir konjonktürle birleştirmiştir. zaten adam shaq arkadaşlar toplamda 4 yüzük 6 final ama hakeem çok daha farklı bir gladyatör çağının müthiş atleti, efsane klas ismiydi. hakeem olajuwon bugün nba'de daha "versatile" olan pivotların çıkış noktası, idea sıdır. oyun bugün 3 sayı dominasyonuna, dış atışa evrilmiş ve shaq tarzı ezici pivotlar artık drummond rolüne evrilmiştir. yani tamamlayıcı parça olmuşlardır. hakeem, ise embiid, towns gibi uzunların, a.d. gibi isimlerin, dmc tarzında oynayan isimlerin yaradılış noktasıdır. bu gözlerin gördüğü en klas pivottur. shaq bir çekiçse hakeem bir neşterdi ancak hiç bir çekiç onu kıramazdı. hakeem quadruple double yapmış 4 oyuncu içinde tarihte tek pivot.(bu tam tersiymiş, yani hepsi pivotmuş, amiral'i ben hatırlamıyordum araştırınca onu da gördüm) ancak 1'den çok quadruple double yapan tek kişi olması gibi eşsiz bir istatistik hala kendisine ait. ondaki klaslık, estetik, azim çok başka seviyedeydi.

    (bkz: dream shake)

    arkadaşlar onun oyununun alamet-i farikası sayılan dream shake "topla 1 adım, sonra dur, fake at" gibi birşey değildi. dream shake sınırı olmayan bir emprovize kombinasyonlar bütünüydü ve onun hentbol kariyeri ile şekillenmiş, öncesi ve benzeri olmayan, sonra da aynı seviyede yapılamamış bir olaydı. örneğin jordan sınırsız kombinasyonla sayı bulabilirdi. onun repertuarı sınırsızdı. ancak jordan, kobe, curry, harden gibi isimler, durant gibi isimler birer dış oyuncudur. hakeem ise kariyerinde hand check'in faul sayılmadığı yıllarda çok sert bir nba'de olağanüstü klas, naif ve estetik bir şekilde sayı bulabilirdi.

    benim adıma, tüm yaşamımda izlediğim en klas pota altı oyuncusu hakeem olajuwon'dır. onun basketbol klasının izdüşümleri de bugün nba'de oyunu çok başka seviyeye çıkaran müthiş isimler olarak oyuna keyif katmaktadır. hakeem artık bir oyuncudan ziyade bir ekol haline gelmiştir. geçtiğimiz 40 yıldan bu yana sky hook ile kareem abduljabbar, hakeem'in ilk prototipi olan moses malone dışında hiç bir uzun, günümüz oyununda hakeem'in pota altında koyduğu standartlara temel olabilecek ya da ek olabilecek bir ekstra katmamışlardır.zamanının tartışmasız en büyük ve dominant oyuncusu olmak efsanevi bir ünvandır. zamandan bağımsız olarak ortaya standartlar koyabilmek ise çok başka bir büyüklüktür. ve hakeem olajuwon pota altında bu klasın çimentosunu atan en önemli isimdir.
  • 1995 konferans finali oncesi san antonio'lu david robinson sezonun mvp'si odulunu alir, butun sezon dokturmus olan hakeem bunu kendine yediremez, butun seri ve ozellikler ilk mac boyunca hayatinin en guzel oyununu oynar, seri boyunca eslestigi robinson'u tam anlamiyla maymun eder.
    zaten seri sonunda david robinson'da cikar "hayatimda karsilastigim en iyi oynayan oyuncuydu, kendisini durduramadim" tarzi aciklama yapar.
    o sene san antonio'u eleyen houston finalde de orlando'yu supurur, mutlu son.
hesabın var mı? giriş yap