güneşe yolculuk
-
filme dair eleştrilerin düştüğü yegene yer vardır; o da sinematografik çiğliklere yaslanıp filmin kendisine dair hiçbir şey söylememek. zannımca bu filmi beğenmeyenler, türkiye'deki savaş gerçeğine, türkiye'de zorunlu göç meselesine, bununla birlikte istanbul'da yaşanan proleterleşmeye, savaş ortamındaki baskıya ve zulme dair hiçbir şey bilmemişler.
birkaç basit soru ile başlayalım; ne zaman yapılmıştır bu film? 1998.
türkiye'de kürt meselesi üzerine çekilen kaç adet vicdanlı film vardır? hade diyelim birkaç, herhalde bu filmden önce mkm gibi kürt kurumlarının bünyesinde çekilenler haricinde nerdeyse hiçbir şey yoktu. şimdi "bu filmi cesaretinden dolayı sevmek zorunda mıyız?" diyenlere sözüm şudur; sevme kardeşim, hiç umrumda değil. lakin her önüne geleni sadece "kültürel materyal tüketicisi" zihniyetinle değerlendirme. başka kriterlerin de olsun. misal, derdi nedir bu filmin? orda anlatılan, klişelerle donatıldığını iddia ettiğin şeylerden hangisi senin hayatına değdi şimdiye kadar da bu film önüne koyduğunda yüz çeviriyorsun?
nereye kıvırırsan kıvır, bu film bir şeyler söylüyor. hem de çok şey söylüyor. gözlerini kapatmıyormuş gibi yapmak için istediğin kadar yırtın.
söylediği de çok kompleks bir şey değil aslında; türkiye'nin batısında yaşayan ve kürt bölgesi'ndeki savaştan bihaber türk, devletini tanıyabilecek kadar o ceberrut ile yüzleşmedikçe, savaşta kürtlerin başına neler getirildiğine anlayabileceği bir yola düşmedikçe...
"ancak ekşi sözlüğe girip bu filmi beğenmediğini yazar" diye bitiresim geldi..
siz sağ ben selamet. -
türkiye'de inatla yok sayılmaya çalışılan filmlerden biri...sadece bir kaç sinema salonunda oynadı, oynadığı salonların çıkışında da sivil polisler beklemekteydi...filmi anlamayan, daha kötüsü izlemeden ahkam kesen çoğu kişinin filmi "bölücülük" ile suçlaması ayrı bir lezzetti tabi...
-
--- spoiler ---
"esmer olmak suc mu?"
--- spoiler ---
turkiye'de 1998-1999 yillarinin nasil zamanlar oldugunu hatirlamak icin guzel bir film. abdullah ocalan'in yakalanmasindan once. ohal halleri cozutmus. olum oruclari, sehirlerde olmadik yerlerde patlayan bombalar, kurtce televizyonu gec sokakta kurtce konusmak bile neredeyse suc, kislari sehri kaplayan karbonmonoksit ve sulfur kokusu, televizyonlarda iskence haberleri ve tabi yine fakirlik. (siralasam devam eder bu.) olayin politik ve sanatsal boyutuna deginmeyecegim. iyisiyle kotusuyle boyle icerikli bir filmi o zaman yapabilmek cesaret ister. yonetmende de bu varmis. onun disinda istanbul'da her sabah tikis tikis otobuslerde, minibuslerde, trenlerde taa nerelerden cikip sehir merkezine calismaya gelen karanlik siluetlerin hayatina bu kadar guzel bir dalisi yapabilen baska bir turk filmi hatirlamiyorum.
benim istanbul'da en cok dolanmayi sevdigim yer eminonu, sirkeci, sultanahmet, beyazit civarlari idi ortaokul sonlari, lise baslarinda. ortodontistim capa'da akademisyendi, onu ziyarete gitmekten kalan bir aliskanlik olsa gerek. o tramvay yolu boyunca yururdum saatlerce, babiali yokusundan asagi... turist saniyorlardi amcalar beni, rahat rahat gezebiliyordum. bir de normal hafta ici oldugu icin (okuldan izin aliniyordu randevuya gitmek icin), tam boyle hafta ici rutinini gozlemleyebiliyordum oralarin. o eminonu'nde motorlarin onundeki meydanda (filmde ana karakterlerden bir tanesi orada kaset satiyor), kim bilir ne kadar vakit gecirdim, o altgecitte oyalandim, insanlari izledim durdum. eve gitmek, kadikoy'e gecmek icin motorlara da oradan biniyordum. halic ne kadar pisti bir de yarabbi. film de iste tam o aralara denk geliyor; gozlemledigimi unuttugum bircok seyi hatirladim film sayesinde. bir de misir carsisi'nda bomba patlamisti, annem gezmeyi sevdigimi biliyor, "kizim dikkat et," diye uyarirdi beni.
onun disinda mahalleye gelen aygaz tupcusunun anons sesini duymayali kac sene oldu allaskina? -
hayran kaldığım siyasi içerikli bir türkçe rap şarkısı. rapzan belagat'a ait. alayına verip veriştirmişler. yerelde ve kendi kişisel sorunlarında sıkışıp kalmış türkçe rapper'ları için bir umut olur umarım.
[http://www.youtube.com/watch?v=yjyzyudpsei http://www.youtube.com/watch?v=yjyzyudpsei]
sözleri:
cihanla koptu film rapzan bugün ayaklanır
adaletin 80'ninde kerhanede hayat kadını
pek işlemez.. bence sorun toplumda
top peşinde koşan takımı kaybedince ayaklanır
bakanı arsızca halka takla attıran
ve deniz feneri dosyasında tek bi delil bulamayan
puşi nükleer silah hapis yattıran
%8 büyümeymiş bizim çorap yırtık lan
kapat defteri roboskiyi bilmesin
diyen de aynı zihniyetti annem cumartesi
93'te sivasta yakıpta izliyenler
13 mart'ta hayırlı olsun diyenlerin kendisi
şimdi anladın mı sorun nedir sorun sen
sorun öyle bakıp sorunları görmemen
kanıp oy verdin hiç bi boku bilmeden
sütü bozuk hükümetin yalanlarını dinlemem
güneşe yolculukta karanlıkla telaşım
bak aynı yolda 6 yıldır yalnızımdır velhasıl
dilimde gezen rapi sol kolumda taşıdım
yargılayıp asın beni kesmem artık kelamı-ı
redhack'e selam (eyo) hacklemeye devam
nette devrim oldu inan gerisi boş lakırtı kelam
şirin baba manyak dinle bizim takım sağlam
idrise* akıl veren tanrıya ben inanmam
uzakta kalma gel yanaş ve sen de dinle bayım
kanımda rap gezer sesi açta anlatayım
sagoya* kulis düşer kodesler benim payım
piyasa yeraltıysa bende o an agartayım
eger rap paraysa ben de pablo escobar
fame* peşinde koşan rapçilerin dilini kes kopart
tuzaklar kurulur ve yapılır teslimat
kızıl bir rengim (eyo) anlatır mı tek bir bar
ve şimdi rap dilimde neydi o gün söylenen
protest bi tavırla bak özgürlüktü istenen
bu türkçe sözlü rap'te görmedim ki nerdeler?
95 cartel rap aynı yerde sendeler
elde kalem varsa dinleyenler mest olur
ve işte o an aynı anda şekillenir ses tonum
şaşırıp bekleme tenimde arama siyah rengi
sokaklarda taş ve sopa dersim harbi ghettodur -
yeşim ustaoğlu filmi...günese yolculukda istanbuldan türkiyenin doğusuna yapılan yolculuğu anlattığı için...politik olmasa o bütçeyi bulabilirlermiydi bilinmez...o bütçeyi bulsalardı politik olabilirler miydi o da bilinmez...
-
-
beni erbane isimli müzik aletiyle tanıştırıp, yıllar süren ve hala da devam eden vurmalı çalgılar öğrenciliğimi başlatmıştır. bu yüzden hayatımın büyük bir kısmına yön veren bir filmdir.
-
bu ülkenin doğusundan ve batısından iki gencin, mehmet ve berzan'ın derin dostluğunun etkileyici öyküsü.
yer yer didaktik olmak pahasına cesur ve insancıl bir politik sinema örneği. -
yeşim ustaoğlu'nun 1998 yapımı filmidir. film, kürt meselesini metropol'de arayıp daha çok göç ve ötekilik söylemi üzerinden kurar. filmin belki de en başarılı tarafı, sadece kürt olmanın değil, kürt gibi olmanın da, hakim söylem ve pratikler çerçevesinde "suç"a tekabül edecek bir yapıyı içerisinde barındırmasını vurgulayabilmesidir. film her ne kadar bazı mesajları çok basit ikilikler üzerine kurmuş ve bu yönlü eleştirilebilinse de, dönemine göre konusu itibariyle başarılı bir yapım sayılır.
-
hiç kimse haybeden konuşmasın zira 10 numara beş yıldız bir film. ortaçağ karanlığındaki 90'lı yıllar bundan daha net anlatılamazdı sinema diliyle. yeşim ustaoğlu'nun usta olduğunu kanıtladığı nadide bir film. izlemeyenler ve o dönemi yaşamayanların yorum yapması çok da sikime...
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap