• toplama kampı. nazilerinkinden farkı, içine tıkılanlardan sabun yapılmıyor. diğer deneylerin yapılıp, yapılmadığı meçhul; psikolojik işkenceleri ise saklamaya gerek görmüyorlar.

    bu akşam, 5n1k'da cüneyt özdemir'in anlatımıyla izledik. sadece ilk bölümünü izlemek bile insanın içinde yoğun bir isyan kabartıyor, yetmez olsa gerek ki, bir kaç gün daha tefrika edilecekmiş.

    insan sorguluyor, hadi bunları yapıyorlar, nasıl olup da, gazetecilerin girip, gezmesine, sansürlenmiş, ama yeterince detaylı bilgi ve görüntü almasına müsaade ediyorlar?

    tutukluların top oynayıp, havalandıkları yer: yerde bir ok, altında yazı: "makkah 12793km". bunu gören (dini bütün) müslümanın ruh halini düşünebiliyor musunuz? 2 metreye 3 metre, hücre demiyorum, bir kafes, tuvalet, lavabo dahil. bütün kafesler yanyana, araları açık. yani ihtiyaç giderecekseniz, bunu da alenen yapacaksınız. bunları gösteriyorlar, bütün çıplaklığıyla.

    peki neden? neden bu zamanlama, tam da karikatür krizinin patladığı bu günlerde? batıdan zaten sıtkımız sıyrılmışken, iyice nefret edelim diye mi? yoksa, amerikalıların ne kadar karşı konulmaz, durdurulamaz, kural tanımak bir yana, kendi kuralını kendi koyan, dünyanın hakimi, üstün insanlar olduklarını altını çize çize vurgulamak için mi? "aklından bile geçirme" mi bunun altındaki mesaj?

    psikolojik harp nedir diye merak ediyorsanız, işte bu.

    şampanya şişesini çalkalayıp duruyorlar, dur bakalım ne olacak?
  • ahan da sozlukteki praetorlere sozum, artik buradaki tutuklulari hearsayle yargilayabileceklermis. ba ba ba hayvanogluhayvan. simdi hearsay dedigin dedikodunun hallicesidir, baska da birbok degil. yani ornegin guantanamoda bulunan tutuklularin bir kismi gibi diyelim benim hakkimda hicbir suclama yok, 3 yildir oradayim. sonra hiyarin teki cikiyor, mahkemede falan da degil, bir sorgu odasinda, bu immanuel var ya pusttur, bombacidir, i am the bombaci demistir bir keresinde filan diyor.

    bu kadar lan, baska birsey yok. hoop ertesi gun beni mahkemeye cikariyorlar, iddia makami "he is the bombaciiii, yanlizlik cok aciii " naralariyla bana saldiriyor. normalde ne olur, kim yapmis bu iddiayi derler, o tanigi tanik sandalyesine oturturlar (sandalyenin adi da buradan gelmistir, ya yaa) ve "cross examine" ederler, yani savunma makami da bu adamin iddiasinin yalan olup olmadigini yuzyuze sorusturabilir. fakat hukuk cenneti guantanamoda (ki bildiginiz uzere bunlara enemy combatant dedikleri icin, cenova konvansiyonundna muaf tutuyorlar, boylece 3-5 sene suclanmadan hapis yatabilmek hukuki oluveriyor) hearsay'i saglayan tanik, mahkemeye cikmak zorunda degil. savunma makami ancak o tanigi sozde sorgulayan subayi sorguya cekebiliyor.

    butun bunlarin bir tane akliselim cikarimi var: orada bulunan herkesi, ucuncu bir sahistan iskence altinda alinan bir ifadeyle (ki bu tip ifadelerin mahkemede kullanilmasi yasak ama iskence tanimini da yamuk yumuk yapildigindan o da muallak), guvenilirligi olmayan birinden alinan ifadeyle, guilt by associationin en fantastik ornekleriyle suclayabilmek mumkun. yahut cok daha sahanesi, hayali bir tanigin hayali bir ifadesi bile kullanilabilir denk getirirlerse. boylece kilciklik yapan sivil orgutlerin sesi kesilebilecek, yani "ulan iste bunlarin terorist olma ihtimali varmis" denebilecek.

    tahmin edebileceginiz gibi ana haber kaynaklarinda, cocugunu kuvette bogmus bir annenin veya californiayi silip supuren sicak hava dalgasinin haberleri kadar yer bulamadi, biz de abuk subuk sitelerden detaylari anliyoruz.

    http://www.fff.org/comment/com0409b.asp
    http://norightturn.blogspot.com/…namo-evidence.html
  • "20. yüzyılın başlarında, abd kongresi'nce onaylanan ve dönemin başkanı mackinley'in imzaladığı bir kanun değişikliğinin sonucudur bu üs. bu kanun da küba tarihinde "platt kanun değişikliği" olarak bilinir.

    ispanyol sömürgeciliğine karşı küba'nın verdiği bağımsızlık savaşı 1868 yılında başlamış, 30 yıl sonra, artık ispanyol ordusunun, küba bağımsızlık güçlerini durduracak yeterli gücü kalmayınca, abd, ispanya'ya savaş ilan ederek en güçlü filolarını göndermiş. kısa bir süre sonra ispanya'nın teslim oluşuyla birlikte abd adayı işgal etmiş.

    30 yıl boyunca mücadele eden kübalılarsa, 1902 yılında küba cumhuriyetini kurabilmek ve amerikan birliklerinin adadan çıkmasını sağlamak için amerikan hükümetinin koyduğu kuralları kabul etmek zorunda kalmış. bu kurallar ve kanun değişiklikleri, guantanamo körfezinde, intifa hakkının sağlandığı bir arazide, sadece gemilerin yakıt ikmallerini sağlamak üzere, bir deniz üssünün kurulması için bir anlaşma imzalanmasına olanak vermiş. 10 aralik 1903 yılında, ilk küba başkanı tomas estrada palma tarafından imzalanan bu anlaşmanın sona erdirilmesiyle ilgili maddede şöyle deniyor: "işbu anlaşma, her iki tarafın anlaşmanın sonlandırılmasına karar verinceye dek geçerli olacaktır". platt kanunu abd’ye küba’ya müdahale hakkı vermekteydi; bu hak 1901 anayasasına abd askeri birliklerinin küba toprağından çekilmesinin ön koşulu olarak dayatılmıştı. sözleşmenin ikinci maddesinde abd’ye tanınan hak kelimesi kelimesine şöyle tanımlanmaktaydı: “bu alanların -başka hiçbir amaç için değil- yalnızca kömür ikmal ve deniz üsleri olarak kullanımları amacıyla her türlü donanımı sağlamak.”

    1903 ve 1958 tarihleri arasında, genellikle amerikan çıkarlarına boyun eğen küba hükümetleriyle yapılan anlaşmaya göre, 117.6 kilometre kare küba toprağı –yani ülkenin en güzel körfezlerinden birinin önemli bir bölümünü barındıran 11 bin 760 hektar arazi- küba cumhuriyeti’ne yıllık 4,085 abd doları gibi bir meblağ karşılığı, belirli bir bitiş tarihi olmaksızın, böyle bir sistemle bu deniz üssü muhafaza edildi ve kiralandı.

    1 ocak 1959 yılında devrimin zaferle sonuçlanması ve küba’nın tamamen halkın çıkarlarını koruyan siyasi bir döneme girmesiyle, küba hükümeti son 40 yıldır bir isviçre bankasında biriktirilen “kira” çeklerinin tahsilatını durdurmuş, bu anlaşmayı feshedeceğini duyurmaya başlamış, ancak abd, küba halkının ve hükümetinin bu talebine karşın, küba topraklarındaki askeri üssünü elinde tutmayı günümüzde bile "yasal hakkı" saymakta.

    küba, amerika'nın zorla elde ettiği bu kazanımlar karşısında temkinli davranmaya karar vermiş. ama, ulusal topraklarının bu küçük parçasının kendisine iade edilmesini istemeyi, bir gün, tekrar elde edinceye kadar, hep sürdürecek gibi.

    ocak 2002’den beri abd hükümeti bu deniz üssünü, 1903’de imzaladığı anlaşmayı ihlal ederek, afganistan, irak, avrupa ve diğer arap ülkelerinden getirdiği mahkumları sorguladığı bir hapishane olarak kullanıyor.

    küba dışişleri bakanlığı, 19 ocak 2005 tarihinde, guantanamo amerikan deniz üssündeki mahkumlara yapılan zorbalıklardan ötürü küba halkının hoşnutsuzluğunu dile getirerek, abd hükümetine diplomatik bir nota verdi; 1903 anlaşmasının ii. maddesine göre; amerika birleşik devletleri hükümetinin, "anlaşmada adı geçen yerlerin sadece deniz ve kömür istasyonları olarak kullanılması ve diğer hiç bir amaç için kullanılmaması koşuluyla gerekli olan her şeyi yapmayı" vaat ettiğini hatırlattı.

    birleşmiş milletler insan hakları komisyonunun cenevre’deki oturumunda, küba hükümeti, guantanamo’daki insan hakları ihlallerinin araştırılması için bir önerge sundu. abd ve ab üye ülkelerinin karşı çıkmasıyla bu önerge kabul görmedi!"

    kaynak :cüneyt göksu - latinbilgi.net
  • üsten ülkesine dönen ingiliz esirin bir gazeteye verdiği demeçten:

    - ''guantanamo'daki bütün mesele, tutukluların psikolojik olarak ele geçirilmesiydi.. dayak da yedik ama bu yapılan psikolojik işkencenin yanında bir hiçti.. zira dayağın izleri birkaç gün içinde kayboluyordu ama gördüğümüz psikolojik işkencenin izlerini silmemiz imkansız..''

    - ''burada hiçbir hakka sahip değilsiniz''

    - "hayvan haklarına sahip olmaya razı olur hale geldik''

    - "yaptıkları işkenceler arasında, çok dindar tutuklulara mastürbasyon yapan bir kadının izletilmesi bulunuyor.."
  • 11 eylül 2001'den sonra gözaltına alınan zanlıların (yaklaşık 600 kişi kadar) hapsedildiği mekan... gözaltına alınanlardan -bildiğim kadarıyla- hiçbirisi mahkemeye çıkarılmadı; geçenlerde okuduğum bir habere göre de, işkence sonucu 14 kişi intihara teşebbüs etmiş... bir yetkili ikinci körfez savaşı'nda yakalanan esirleri de buraya nakledeceklerini söylemişti... peşinden de ''aralarında masum olanlar da vardır, onlardan özür diliyorum ama onları serbest bırakamayız'' demişti... burada bulunan zanlıların sadece resimlerini görmek bile amerika hakkında kötü şeyler düşünmemiz için yeterlidir... (görüntüleri izleyenler anlamıştır ne demek istediğimi)
  • ırak'taki ebu garip hapishanesi'nde yaşananlardan sonra nedense pabucu dama atılmış, unutulmuş, unutturulmuş, hala 500'e yakın kişinin tutulduğu ve insanlık dışı muamelenin devam ettiği yer. burada tutulan yüzlerce kişi, hükümet tarafından savaş esiri olarak kabul edilmediği için cenevre sözleşmesi'nin sunduğu haklardan yararlanamadığı gibi, ülke sınırları dışında olduğundan (bilindiği gibi küba'dan kiralanmış bir bölgedir burası) amerikan anayasası'nın sağladığı haklardan da mahrum durumdalar. yani kimsenin karışamadığı yerde istihbaratçılar tarafından hak,hukuk yüzü görmeden sistemli bir şekilde sorgulanmaktalar, sorgulanmak kelimesinin sözlük anlamının çok dışına çıkılmış olsa da. insan hakları savunucularının diplomatik çabaları ne yazık ki sonuç vermemekte ve bu zulüm amerika'nın keyfi yetene kadar süreceğe benzer. kısaca, çaresizlik diz boyu.
  • kübada mcdonalds bulunan tek yer.
  • castro nun "kübanın kalbindeki hançer" dediği amerikan üssü, bu aralar talibanları orada tutuyorlarmış
  • neden girdiğinizi ve neden çıkabildiğinizi pek de bilemediğiniz yer, uluslararası işkence kampı. çıkabilmiş bir ingilizin söylediklerini merak ederseniz:
    http://www.opendemocracy.net/…moazzam_begg_3328.jsp
  • 5 yıldan beri tutsakların yargılanmadığı, mahkemeye çıkarılmadığı ve hukukdışı olarak tutuldukları zalimliğin kalesi.

    (bkz: tecrit)
    (bkz: işkence)

    (bkz: tecrit işkencedir)
hesabın var mı? giriş yap