• okuduğum en iyi romanlardan biri, belki de başlıcasıdır.

    "pip, iki gözüm dostum benim, yaşamak dediğin nedir ki? kaynakla birbirine tutturulmuş ayrılık halkalarından bir zincirdir, söz gelişi" (demirci joe)
  • charles dickens in en iyi romanlarından biri.
    --- spoiler ---
    romanın esas kızı estella orospunun tekidir. bunu kitap boyunca öyle bir belli eder ki kitap biterken ona acımamız gereken yerde 'oohhh müstehak sana psipokat kaltak' deriz. esas oğlan pip ise malın tekidir. bok gibi parası varken bir yatırım yapmamıştır sonra da fukara kalmıştır. ona da müstehaktır. bence kitap boyunca buluşamamaları kaderden ya da estellanın çocukluğundan ziyade salak olmalarının sebebidir. peki madem böyle neden bu roman en iyi romanlarından biri derseniz-ki dersiniz- bunların salaklıklarını o kadar güzel bir dille yazmıştır ki dickens, okurken film izliyormuş hissine kapılırsınız.
    --- spoiler ---
  • imdb'ye sayısız defa quote'larini eklemeye çalıştığım ve başaramadığım film...
    "if this isnt love, i dont think i can handle the real thing"
    "its my heart, and its broken"
  • "estella, everything i do, i do it for you" demiş ethan hawke...
  • --- spoiler ---

    - bende gördüğün ne varsa sensin estella

    --- spoiler ---

    *
  • bbc oldukca iyi bır uyarlamasını çekmiş. ozellikle sanat yönetmenlerini buradan kutlamak istiyorum. sherlock'ta da boyle bır incelik, boyle bır estetik anlayışı vardi. gokyuzunu ve genis arazileri seyretmek icin bile izlenebilir.
  • 650 sayfayı bir solukta okuduğumu söyleyemeyeceğim; fakat iş hayatımın en yoğun günlerini yaşarken, arkadaşlarla hafta içi bir sürü plan yaparken 650 sayfalık bir kitabı 15 günde okumak bile bu kitabın ne kadar sürükleyici olduğunu gösterir kendi adıma. sürekli olarak bir yerlerden kaçıp, pip'in hayatına geri dönmeye heveslendim kitabı okuyamadığım zamanlarda, çok kafamı veremeyeceğim anlarda da okumak istemedim, bir şeyleri pas geçerim diye düşünerek. yıllar önce, lisede ingilizce hazırlık sınıfında 150 sayfa civarındaki kısa bir halini okumuştum ve kitapçılarda geçirdiğim başıboş zamanlarda anladım konsantre olup artık uzun soluklu bir kitap okumam gerektiğini. her yönüyle dört dörtlük bir romandır bu, pip'in eniştesi joe'nun pip hastalanınca olan tavrı ve iyileştiği zaman tavrını değiştirerek yeniden saygıyla davranmaya başlaması, ilk fırsatını bulduğunda da ondan kaçıp yerine, yurduna, kendi küçük hayatına dönüş yapması; pip'in ise yüzlerce sayfa boyunca ona karşı suçlu hissedip hiçbir şey yapmaması, yapamaması kitabın en acıklı yanıdır kanımca. kaldı ki kısmen arka planda geçen pip-estella aşkı ve herbert karakteri ile de söylenecek pek çok şey var elbet. her insan evladının kesinlikle okuması, sonra unuttukça baştan okuması gereken bir baş yapıttır kendisi, dünya klasikleri arasında da şimdiye kadar okuduklarımdan suç ve ceza ile budala ile beraber en dikkat çekicisiydi.

    can yayınlarından okuyunuz.
  • ne güzel bir romandın sen!
    ankara konur sokak'taki kelepir'den seni ve budala'yı alıp koşa koşa evime gittiğimi hatırlıyorum. odama kapanıp saatlerce seni okumak ne güzeldi! yarım akıllı, saf joe eniştenin iyimserliği, heyecanı hem mutlu ederdi beni hem de içimi acıtırdı. (sevgili iyi pip! ondan utandığını gördüğüm bölümlerde kahrolurdum.) 'ne alemler yapacağız değil mi pip?' deyişini aradan geçen onca yıla rağmen hiç unutmadım. pip'in estella'ya duyduğu büyük aşkı ben de sakladım hep bir taraflarımda. seni öyle çok sevdim ki seni yazan adamın (charles dickens) yazdığı her şeyi okumaya karar verdim, okudum da... ama hiçbirini senin kadar sevmedim, gönlümdeki yerini başkasına kaptırmadım.
  • filme baskın olarak aktarılan aşk teması yüzünden kim vurduya giden toplumsal ve felsefi temaları olan, adını pip'in hayatta kendini her zaman ilerletmeye dair duyduğu büyük umutlarından alan roman. aslına bakarsak, okuma-yazma öğrenme, kültürlü olma, zengin olma, toplumda sınıf atlama gibi büyük umutlar estella'nın aşkını kazanma isteğiyle pip'in aklına düşer, ama sonunda, pip, basit bir 'aşka karşılık isteği'nden daha fazlasına, kendi adalet duygusunu, vicdanını ve doğrularını geliştirmiş bir insana dönüşmüş olarak, ulaşır. yani diğer bir deyişle, aslında görürüz ki, her yeni aşkın başında duyulan bağımlılık zamanla özgürlük sevdasına meyletmeye başlar, çünkü insan aşkın içinde binbir yönünü keşfeder hayatın. bağımlılık azalır, özerklik artar.

    özetle her ne kadar ağız sulanarak bakılıyor olsa da pip'in estella aşkına, romanın sonunda estella'yı çıkarırsak, ona duyulan aşktan daha büyük bir şey buluruz karşımızda. pip'in kendini bulmuş olması...
hesabın var mı? giriş yap