• ben bu şehre baya bi gidip geldim. çok özel bir sevgim olmasa da yıllar içinde bir bağ oluştu şehrin ruhuyla aramda. yaşamak, çocuk büyütmek ve yaşlanmak için ideal bir şehirdir. ama benim için önemi bir taksi şoföründen dolayı olmuştur.

    3 yıl kadar önce bir sonbahar, bir dizi toplantı için graz'a ulaştık. otele yerleşip yemek için dışarı çıktık. otelin çağırdığı taksiye bindik. taksi tesla olduğu için şoförle biraz muhabbet etmek istedim. endonezya'lı olan şoför ağır aksanlı ingilizcesi ile, burada türk çok, dedi. hatta şurası müslüman mezarlığı türk bölümü var, dedi. türkler kebapçı mı genelde, dedim. daha bile kötü diye bağırdı. allah allah galiba pezevenklik, torbacılık falan yapıyor buradaki hemşeriler diye düşünürken, hepsi taksi şoförü! diye haykırdı. vay amk, rekabet sevmiyor galiba diye düşündüm. konuyu değiştirdim. ileride bi taksi gördü, bak taksici ve türk, diye bağırdı. ara ara yaptı bunu.

    ertesi gün resepsiyondan taksi rica ettim. aynı abi geldi jilet gibi teslasıyla. bindim arkaya. selam, sabah derken bak şu park halindeki üç taksinin şoförü de türk, dedi. ama öfkeyle, kınayarak söyledi. dedim ki, neden türkler şoför olmasın istiyorsun? sorun türk olmaları değil, genç olmaları, dedi. bunlar 3. kuşak göçmen. anaları babaları okumaları için seferber oluyor, ellerinden geleni yapıyor fakat bu çocuklar kolay paraya kanıp şoför oluyorlar, dedi. bazıları da şoför olmalı ama dediğimde çok sinirlendi. benim gibiler şoför olmalı. 30'lu yaşlarda doğru düzgün dil bilmeden, diploma sahibi olmadan vasıfsız bir şekilde göçmüş yetişkinlere göre taksicilik. bir genç için taksicilik rezil bir meslek, korkunç bir kayıp, dedi. adamın derdini anladım orada.

    üçüncü gün yine sabah toplantı için taksi istedim. kaderimmiş gibi aynı abi geldi, aldı beni. artık inşallah taksici muhabbeti açmaz diyordum ki, bak 22 yaşında türk genç taksici, halbuki babası ne kadar özendi okusun diye, dedi. o an aklıma geldi, senin çocuğun var mı? dedim. üç oğlu olduğunu söyledi. büyüyünce ne olmalarını istersin? dedim.

    taksici olmasınlar da ne olurlarsa olsunlar, dedi.
  • her köşesini gezmek ve görmek gibi bir saplantınız yoksa topu topu altı saatte çok rahat bir şekilde gezilen küçük, sevimli şehir. viyana'ya trenle 2,5 saat uzaklıkta. avrupa şehirlerinin değişmez özelliği olan şehrin ortasından nehir geçmesi tribini mur nehri gerçekleştiriyor. en görülesi yeri deniz seviyesinden 474 metre yükseklikte olan saat kulesi. hatta bu kulenin bir özelliği de graz gençlerinin, çiftlerin ilk öpüşmelerinin bu mekanda gerçekleşmesi. artık bu geleneği sürdüren çiftler var mıdır bilemem ama durum bu.
  • şehir parkından belediyenin bulunduğu ana meydanına inen sporgasse adındaki sokak üzerindeki binalardan birinin en üst katındaki camlardan birinde, camdan sarkmış, eli palalı, sarıklı, ağaçtan türk heykelinin* olduğu küçük, sevimli şehir. söz konusu bina, sokağın sonuna doğru, sağdadır, kafasını kaldırmadıkça görmez insan bu heykelciği (https://www.graztourismus.at/…alais-saurau_shg_1474).

    rivayet odur ki, osmanlılar şehri işgal etmiş ve schlossberg'i kuşatmışlardır. ordu kumandanı ibrahim paşa, bu binaya (palais saurau) karargah kurmuştur (yıl 1532). bir gün, paşa subaylarıyla birlikte, sofrada otururken, masaya leziz bir kızartma* gelir. tam o anda, schlossberg'den atılan bir top mermisi tam masanın ortasına, kızartmanın üzerine öyle usturuplu düşer ki, kızartma camdan uçar gider. subaylardan biri, kızartmayı yakalayayım diye, pencereye hamle eder, ne var ki, orada sıkışıp kalır. bunu gören ibrahim paşa, avusturyalıların top atmadaki maharetinden ürker ve schlossberg'i almaktan vazgeçip, kuşatmayı sona erdirir ve çekilir. subay ise hala orada durmaktadır.

    şehrin resmi web sitesi: https://www.graztourismus.at/
  • avusturya'nın genel pahalılığı ve insanlarının yabancılara karşı mesafesi bir kenara konulduğunda, güzelliği ve düzeniyle gayet yaşanılası bir yer. aşağı düşmekte olan tavuk kızartmasını yakalamaya çalışırken pencerede sıkışıp kalan yeniçeri hikayesi ilk duyduğumda gözlerimden yaş getirmiştir. uyduranın eline yüreğine sağlık da, bu nasıl bi rivayet lan böyle. şehri işgal edip alamadık diye bu kadar mı aşağılanır bir millet. allaam yarappim.

    tramvaylarında az gidip gelmedik beleşe, hakkını helal et graz belediyesi.
  • güzel şehir. özellikle mur'un doğu tarafı ayrı güzel, unesco dünya mirası listesindeki innenstadt'ın olduğu bölge yani. karl-franzens üniversitesi'nin paralelinden geçen yoldan, doğuya mariatrost tarafına doğru yürüdükçe yemyeşil ağaçlı yollar, şairane müstakil evler ve top peşinde koşturmaktan asla yorulmayan in-cin takımlarıyla karşılaşılıyor.
    pazar akşamları herrengasse'de tek başına sololar atan saksafoncu abimiz, özellikle karlı günlerde insanın kalbine işleyen ezgiler çalıyor.
    stadtpark'ın opera tarafında bisikletli torbacılar kamp kuruyor, diğer tarafında insanlar en küçük bir güneşte kendisini parkhaus civarındaki alana atıyor.
    opera demişken, hemen arkasında haftaiçi pazar kuruluyor, yerel gıdalar vesaire satılıyor.
    insanları sakin. insanları güzel. kadınlar çekici, erkekler yakışıklı. kaybettikleri nokta o korkunç steirisch aksanı. o melek gibi kızlardan nasıl "jo des moch' i glei, kanste a bissl wartn bite?" gibi korkunç cümleler çıktığına, çok fazla defa şahit oldum.
    öğrenci şehri. 6 kişiden biri öğrenci. şehrin ekonomisinin önemli bir kısmını erasmusçular döndürüyor; partilerde akan içkinin*** haddi hesabı yok.
    avrupa'nın en güvenli şehirlerinden bir de. kimse kimseye dokunmuyor.
    kültür şehri. her türlü sanat mevcut. kunsthaus'u, operası meşhur. müzeler gırla. her daim bir şeyler oluyor, bir sergi, bir söyleşi, bir konser, ortam durulmuyor.

    uzun lafın kısası, güzel şehir.
  • gece kulüplerinin sabaha kaybolduğu şehir. o çoğu binada bulunan çılgın büyük kapılar kapatılıyor, tabelalar kaldırılıyor ve bum. ilk geldiğimde üniversitemin yolunun üstünde olan meşhur elizabethstrasse(night clubların çoğu burada bulunur)'nin her gece gittiğimiz o cadde olduğunu 2 ay boyunca anlayamamıştım. şoktayım.
  • maria theresa zamanında yayımlanan kararname ile hastanelerindeki bütün ölümler için otopsi yapmanın zorunlu hale getirildiği şehir. halen yürürlükte olan bu uygulama sayesinde graz, dünyada otopsi kayıtları en düzgün olan yerlerden biridir.
  • karlı bir havada içine düştüğüm değişik atmosferli şehir. çok fazla türk var bir çok avrupa şehrinde rastlandığı gibi. bir de kürdistan enformasyon bürosu bulunmakta bu şehirde. içerisinde apo tipli zatlar gördüm, klon mu acaba diye düşünmeden edemedim. viyanadan otobüsle 22€ trenle 37€dur yolculuk. gitmeden hostelinizi otelinizi ayarlayın. problem çıkmasın...
  • 6ay boyunca yerlesik olarak yasadigim ve ozledigim mukemmel sehir. hergun en az 1-2 saat yuruyus yapardim. sabahlari evimin yakinindaki spar'dan yiyecek birseyler ve soguk neskafe alirdim. her ne kadar yagmuri bitmese de aklimda hep gunesli, mutlu bir sehir olarak kalacaktir
  • 1 sene yaşadığım ve hayatımın en güzel günlerini geçirdiğim styria şehri.

    mevsimine göre yeşilin, sarının ve kızılın en güzel tonlarını sunan dağları ve alplerden gelen esintiyle iliklerinizde hissettiğiniz muhteşem temiz havası. frankfurt ya da londra tarzı yerleri gezip görme tarzınız varsa sizin için sıkıcı olabilir çünkü size sunabileceği ne çılgınca bir sarayı ne de 100 katlı gökdelenleri barındırmaz. ama bütün şehir merkeziyle unesco kültür mirasında olduğunu belirtmek yeterli olur sanırım.

    saçma sapan ışıklandırması olsada jakominiplatz'ı, aykırı bir mimariye sahip kunsthaus'u, şehrin ortasında yükselen schlosberg'i, eggenberg'i ve şu an unuttuğum diğer kendine özgü özellikleriyle dolu bir şehir.

    ayrıca belirtmekte fayda var, burda yaşayan 5 6 bin civarındaki türkün hemen hemen hepsi konyalıdır.

    yapılması gerekenler:

    - bir şarap tatma turuna çıkın. italya sınırında olduğu için hem italyan hem de avusturya şaraplarını tadabilirsiniz.

    - scholesber'in tepesindeki skybar'da bir yemek yiyin. böylesine eşsiz bir manzarayla gayet lezzetli styria yemeklerini tadabilirsiniz.

    - eggenberger allee'de bulunan tigris kebap'tan bir döner yiyin. arkadaş bu kadar mı değişik, bu kadar mı lezzetli döner olur.

    - 5 üniversite barındırdığı için oldukça hareketli bir gece yaşamı sunmakta. demlenmek için flan o'brien ve civarı barlar, dans etmek içinse 6 7 club bulunduran elisabethstrasse'ye uğrayabilirsiniz. hatta konseptli partiler varsa postgarage, ppc ya da scholesberg'in altında mağarada hizmet sunan dom in berg'e uğrayabilirsiniz.

    - yürümeyi seviyorsanız, üstte bahsettiğim muhteşem kırlarında yürüyün, sürekli turlar var.
hesabın var mı? giriş yap