• bu akşam galada izledim filmi.
    sıcak sıcak yazıyorum.
    öncelikle: dışarısı ne kadar soğukmuş!

    komünizm ve yokoluşu bu kadar romantik bir şekilde daha nasıl anlatılabilir?
    çakıldım kaldım yerimde. lenin heykeli aklımın en dramatik köşesinde.
    lenin ve hüzün.
    salata turşusu... berlin duvarı... lothar mathaeus'un penaltı golü...

    kodanın sonuna dek izledim filmi. son kırıntısına kadar.. yetmedi. şimdi indiriyorum müziklerini.

    bu filme gitmeye mecbursunuz! haberiniz yok!
  • -sınır kapısındaki adamın şarhoş ve oaradaki punklarla fotograflar çekiyor oluşu...
    -alex'in işten gelince uyuyakalması üzerine annesinin 'bu bu kadar yorulmazdı eskiden' şeklindeki yorumu
    -bankadaki adamın sogukluğu...
    -kız kardeşin çocuğunun altına eski bezler bağlamaktan bıkması ve alex'in ona gdr bizi hasta etmedi ama demesi...
    -kızının yıllar sonra gördüğü babasına sadece 'afiyet olsun,burger king'i tercih ettiğiniz için teşekkürler' diyebilmesi....
    tüm bu parçalar aslında bir şeyleri çok da iddia etmeden insanlığın tıpkı almanya gibi olan parçalanmışlığını anlatıyor gibiydi sanki...bir tarafta renkli raflarla gelen ama eninde sonunda elindeki bir tomar parayla bekleyen insanlara yapabliceğim bir şey yok bu para artık değersiz diyebilen,ismini zeplinlere yazdırıp çokçukları eglendiren kapitalist batı,diger tarafta da ne yazık ki hali artık annenin halinde özetlenmiş,dışarıda çok şeyler olup biterken aynı haberleri tekrar tekrar izlendiğini bile anlamaktan aciz,ona ne verilirse onu alan,zamanın dışına çıkmış,hayal olmuş,hayalde kalmış,duygusal saplantılı,hala herşeyin onun sandığı gibi olduğunu zanneden sosyalist doğu...çok ama çok güzeldi...
  • bütün ideolojilerin temelinde olan insana dair şahane bir hikaye. eğlenceli olduğu kadar duygusal ve çarpıcı.

    --- spoiler ---

    öncelikle bizde olsa komadan çıkan anneye yaşananları çaktırmamak için izletilecek televizyon kanalı sorununu çok kolay çözebilirlerdi: (bkz: flash tv)

    film boyunca bir yandan alex'in çöp karıştırırken komşusuna yakalanıp durmasına gülerken bir yandan da ablasının burger king'de yıllardır görmediği babasından sipariş aldığı anla dağılıyorsun.

    hatta filmi tek bir cümleyle özetle deseler tereddütsüz:

    - afiyet olsun. bizi tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz.; derim.

    edit: ulan flash tv bile bizdeki ortama dayanamadı!
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    hasta anne: coca cola sosyalist bir içecek mi? kola savaştan önce de yok muydu?
    alex: anlamıyor musun anne, batı bizi yıllarca kandırmış.
    --- spoiler ---
  • ben bir sinema uzmanı değilim. ama kesinlikle izlediğim en güzel alman filmiydi.
    bağımsızlar da dahil olmak üzere, hiç bir amerikan filminde bu "duygu"yu bulmuş, görmüş değilim. böyle bir yaşanmışlık, insanı insana anlatmada böyle bir tat hiç almadım onlardan. ve bu film, kesinlikle 2 yıldır orijinal dvd halinde, paketi bile açılmadan, unutulmuş yattığı için beni çok üzdü, keşke daha evvelce izleseymişim...

    ne kadar güzel anlattı bana ailemden dinlediklerimi... yıkılış-diriliş mi? özgürlük-kölelik mi? idealistlik-muahafazakarlık mı? hangisi zıt, hangisi aynı ben bilemedim.

    ne kadar çok düşündürttü anlatamam. neden kapılar açılınca, herkes batı'ya aktı? niçin insanlar biraz daha mal uğruna tüm sosyal güvencelerinden, değerlerinden, inançlarından, uğruna yaşadıklarından vaz geçti? hiç üzülmediler mi?

    ya duvardan-önce? niye basına özgürlük isteyenleri copladı dövdü asker-polisler, tıpkı bir faşist gibi acımasızca? yoldaşlar birbirinin kuyusunu kazar mıydı, birlikte bir ülküye ulaşmak varken?

    devrim hayalini gerçekleştirmiş, ömrünü iyi-kötü bir rejime adamış o zavallı insancıklar sonra... tam rahat etme hayaliyle dolarken onlar, kapitalizmin artıkları oldular. yaşlılara yer yok, yaşlılara iş yok, umut yok... ne ücretsiz güzel huzurevleri, ne bedava sağlık eskisi gibi, ne de ömrünü çalışarak geçirdiği için duyulacak saygı.. bütün mülklerini, emeklerini verip ne aldılar sonunda, hiç.. güzel amaçlara adanmış bir hayatın anılarından başka kalmadı işte hiç bir şey... rusya'da da en çok protestoyu yaşlılar yaptı, yapıyorlar da hala, rus gazetelerinde çıkıyor haberleri, bizde yoktur, uzak oralar... çocuklarına neler bırakmak istediler, ne buldular... muhtemelen, çocuklarının elbiselere, telefonlara, hazır yemeklere böyle saldırmalarını beklemiyorlardı, çocuklar böyle yetiştirilmemişti, bir eşya-bir kıyafet, büyüğünden küçüğüne geçerdi, sabır, çalışkanlık erdemdi; açgözlülük, köşe dönmecilik değil...

    sonra, pratik yarar sağlamayan bilime yer olmadığını anlarız bir de, soğuk savaş yoksa, uzaya roketler-uydular fırlatlmayacksa, yıldız savaşları planlarına gerek kalmadıysa, kime lazım ki astronot-kozmonot? gitsin taksi sürsün, yıllarca uzay eğitimleri ya da yıllarca bale eğitimi gereksizdir, porno sektörü çok daha fazla para getirir insana kapitalist dünyada, eğer aradığın tek şey paraysa...

    ben filmde şunu tekrar idrak ettim, klişe dursa da: bir zamanlar insanlar daha insandı. en azından bir umut vardı.. işte bu film, o umudun filmidir. o umudu gerçekleştiremeyen sovyetler'in de eleştirisidir. neden alex'in hayali haberlerindeki gibi, insanların eşyalarla mutlu olmadıklarını fark edip, insanca yaşamak için doğu'ya akmadıklarını bulmak için, neden üniversitede okumak yerine hamburgercide sıcak paranın tercih edildiğini düşünmek için, sosyalizmden neden hastalıkmış gibi bahsedildiğini düşünmek için çok önemli sorular sordurtur insana...

    ve tüm bu güzel, göze göze girmeyen, doğal-ötesi siyasal yanının üstüne, bazen bir kavanoz turşunun önemini anlamak için de izlenebilir. turşu gözüme hiç böyle gözükmemişti!

    ve "kız evlat hayırlı olur" klişesini yıkar bu film, abla hayallerini satarken çocuk annesinin ölmemesi için deyim yerindeyse kıçını yırtar. ("allah herkese böyle hayırlı evlat nasip etsin!" dememek ne mümkün şimdi?)

    ha, o evladı da öyle yetiştiren o annedir, o ayrı...

    bu film izlenmeden, "sinema" eksik kalırdı...
  • 1.5 senedir harddisk'te duruyodu bu film. ancak dün internet kesilince hadi izliyim bari dedim yoksa bi türlü elim gitmiyodu neden bilmem.internetin kesik olması gerçekten işe yaradı çünkü filmi bölmeden tüm dikkatimi vererek izledim bu sayede. film izledikten sonra ilk düşündüğüm berlin duvarı hakkında hiçbir şey bilmediğim oldu. 2.dünya savaşını çok iyi bilmeme rağmen savaştan sonra almanya ne yaptı ne etti hiç araştırmamışım nedense. sadece 89'da berlin duvarı'nın yıkıldığını hatırlıyorum bi de italya 90da almanya'nın şampiyon olduğunu. işin ilginç yanı o tarihlerde sscb ne yapar eder perestroyka bilmemne biliyorum ama almanya tarafım 0. neyse bu gerçeği farkedince biraz bozuldum tabi çünkü belki biraz bilgim olsa çok daha fazla keyif alabilirdim filmden. neyse en azından filmi izledikten sonra açtım okudum nedir ne değildir öğrendim. filme gelicek olursam;

    --- spoiler ---

    film o kadar güzel çekilmiş ki, imdb'de daniel brühl'e baktım ordan da good bye lenin'e geçiyim dedim, daniel brühl'ün oynadığı filmlere bakıyorum good bye lenin yok. alla alla diyorum nerde bu film? sonra farkettim ki 1990lı tarihlere bakıyorum. filmin 2003 yapımı olduğunu tamamen unutmuşum. sinematografisi cidden çok başarılı olmuş. bir de araya footagelar koymamışlar mı!! gerçekten 1990 yapımı sanıyo insan filmi. kapitalizmin doğu almanya'ya girişini görünce, gözümde şey canlandı, sel suları barajı yıkar da bir anda etrafı su basar. işte aynen kapitalizm de bi anda herşeyin üzerine siniverdi. etraf coca cola kamyonu doldu, evlere uydular girdi, en kral markalar cirit atmaya başladı. sosyalizm'in "s"si kalmadı adeta.bu sene rusya'ya tatile gittiğimde rus rehberimiz, komünizmin yıkılmasından aslında çoğu kimsenin memnun olmadığını söylemişti. sanırım en azından doğu almanya'da yaşayan çoğu kimse içinde bu durum söz konusu oldu çünkü sosyalizmde en azından ücretsiz eğitim, sağlık hizmeti alınıyodu ne bilim yabancı sermayelere yer yoktu ama işsizlik de yoktu böyle bir hayat yaşarken bir anda kapitalizmin ağır şartlarına uyum sağlamak en azından belli bir yaşı gelmiş olan insanlar için oldukça zor olmuştur heralde. ünlü kozmonot sigmund jahn'ın taksicilik yapması buna çok güzel bir örnekti. işte o yüzden alex'in annesi komadan çıktığı an bu durumu öğrenseydi anında inme inerdi kadıncağıza. o yüzden alex'in yapmaya çalıştığı gerçekten çok akıllıcaydı bence.

    alex'i gerçekten çok takdir ettim yani hayırlı evlat dediğin de böyle olsa gerek. annesi yaşanan olayları anlamasın diye öyle canla başla uğraştı ki, iyiki filmin sonunda lara annesine gerçeği söyledi de kadıncağız ne kadar iyi bir evlat yetiştirdiğini bilerek öldü. oyunculuklar o kadar doğaldı ki sanki bir belgesel izliyormuş hissine kapılıyor insan. ben bunu yabancı filmlerde hep hissediyorum çünkü hollywood'un yapmacık, aşırı oyunculuğu olmuyo bu filmlerde. özellikle alex'in arkadaşı denis'in olduğu sahnelerde ister istemez gülüyo insan,florian lukas çok başarılı bir oyunculuk çıkarmış. gördüğüm kadarıyla film en iyi yabancı film oscarına aday olamamış o sene les invasions barbares kazandıydı, ben olsam %100 bu filme verirdim.

    * film çoğunlukla doğu berlin'de çekilmiş olmasına rağmen etraftaki panolar ve reklamlar o kadar çokmuş ki reklamları kaldırmak için bol bol cgi kullanmak zorunda kalmışlar.

    *florian lukas ilk başta alex rolünü oynayacakmış ama yönetmen wolfgang beckerrol için daniel brühlü seçince, lukas'a da denis rolü düşmüş.

    * alex'in bankada paraları değiştirmeye gittiği gün çekilen sahne 11 eylül 2001de çekilmiş. o yüzden oyuncular sahneyi çekerken oldukça zorlanmışlar.

    * chulpan khamatova aslen kazak olduğundan yeteri kadar almanca bilmiyomuş, o yüzden cümleleri kelime kelime ezberlemek zorunda kalmış.

    --- spoiler ---

    süper film mutlaka izlenmeli. 9/10

    not: neyse ya sandığım kadar cahil değilmişim, demin imdb'nin good bye lenin forumunda "lenin kim" başlıklı bi yazı gördüm. şöyle devam ediyodu: "filmin adı neden good bye lenin? filmin castinde lenin diye birisi yoktu!"
  • önemli olan bir sistemin nasıl yaşadığı nasıl yıkıldığı, yada arasındaki rekabet değil, siz nasıl algılarsanız sistem öyle birşeydir demeye getiren bir film aslında. atilimci arkadaşlarin propanganda diye atıldıkları, bu filmden bile bak sovyet revizyonizmi nasıl çöktü dedikleri bir filmdir ki, yazık onlara bilet paralarını sinemaya harcamasınlar, bundan bu yorumu çıkartıyorsanız o paraları biraz kitap alıp okuyun dünyanız genişlesin diyesi geliyor insanın. biz iki sovyet revizyonisti izledik bu filmi şıpır şıpır da ağladık, dilerim ölmeden önce revizyonist bir sosyalizmde bile olsa yaşamak bize nasip olur. dilerim lenin heykelinin biraz da ulyess'in bakışı'ndakine gönderme yapan bakışı ve elini uzatışını kavrar, şimdi gidiyorsun ama yoldaş insanlık bir gün yediği bokun farkına varacaktır diyebilelim.
  • müzikleri çıkarınca güzel olan film.

    müzikleri ekleyince mükemmel oluyor.

    (bkz: yann tiersen etkisi)
  • wolfgang becker'in 2003 yapımı filmi. sağlığı bozuk olan annesine, üzülmesin, yıpranmasın diye bir rüya alemi yaratan bir çocuk üzerine. filmi izleyemediysek de, yann tiersen imzalı müziklerini dinleyip özlem ve sempati geliştirdik erken.
  • 11 yasindayken televizyondan duydugumda o kadar da birsey ifade etmeyen, 'sevindiklerine gore iyi birseydir heralde' deyip gectigim berlin duvarinin yikilisinin aslinda ne demek oldugunu bana bilmemkac sene sonra fazlasiyla hissettirebilmis enfes bi film.
hesabın var mı? giriş yap