goo
-
cdnin üstünde pembe bir ruj lekesi vardır, arada bir onu kendi dudaklarımla birleştirme arzusuyla yanarım.
-
goo genel olarak şampuan, lip gloss, oje gibi şeylere deniyor güncel ingilizce'de. kadınların bunları "bitirmeden yenisini alma, sürekli yenisini alma" huyuna da goo hoarding deniyor.
-
cok saglam gayet basarili bi sonic youth albumudur. 1990 da cikarilmistir.
-
albüm kapağıyla ilgili birazcık tarihsel bilgi için (bkz: murder on the moors)
-
-
sırf bu albümleri için bile severim sonic youth'u. ilk dinlediğim albümleridir goo. ilk dinlediğimde kendimi şehirlerarası bir otobüste yolculuk ediyor hissetmiştim. gayet midem bulanmıştı! sanırım müzik tutması gibi bir şey. şimdiye kadar benzerini duymadığım bir müzikti. kendime bayağı sordum "ben ne dinlemekteyim?" diye.
albüm bittiğinde "hobaa! bu da neydi şimdi?" derken buldum kendimi.
4 sene sonra gelen edit: işin ilginç yanı ilerki yıllarda da albümü dinledikten sonra sordum aynı soruyu.
hem de her seferinde. -
ing. sümük anlamına da gelir
-
tam bugün albüm yayınlanalı 25 sene olmuş. şarkı listesi eksik kalmış, yazalım.
1 - dirty boots
2 - tunic (song for karen)
3 - mary-christ
4 - kool thing
5 - mote
6 - my friend goo
7 - disappearer
8 - mildred pierce
9 - cinderella's big score
10 - scooter and jinx
11 - titanium expose -
(sonic youth albüm kapagi) hipster milli bayragi.
-
(bkz: german goo girls)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap