• panasonic düğün salonu kamerası ile çekilmiş,sürreal filmi "özlem" ile beni benden almış, belliki filmin senaristi ve yönetmenince fazlaca kafa bulunmuşn arabeksin şansölyesi. filmden bahsetmezsem çatlarım.

    detaylar as follows;

    gökhan şile dolaylarında filizlenmiş, 1.69 boya 95 kilo, disipline etmeyi başaramadığı fortlak göbeği ile dört dörtlük toraman bi delikanlıdır. akşamları bi balıkçıda org çalmakta( şu yamahanın araplar için yaptığı yalel yalel orglardan) gündüzleri de amatör kümede kalma savaşı veren,toplama kampı bahçesi gibi boktan,çamurlu,göletli bi sahada idman yapan mahalle takımında kalecilik yapmaktadır. takımın umudu gökhandır(1.69 boya 95 kilo abi adam, bunu kalaci yaptıklarına göre nasıl umutsuz bi takımsa artık) minibüs şöföründen bozma teknik direktör gökhanla özel olarak ilgilenmekte,onu kendisi çalıştırmaktadır.
    gökahana attığı toplar ve gökhanın da bu toplara 4 saniye tepkime süresi ve uçuşlarıyla respons'u öyle bi ağlatmıştırki beni gülmekten oyy. antrenör bi yerde şöyle der

    -afferin gökhan, yarın da böyle yaparsan tamamdır( ama burda ne demek istediğini anlayamadım zira gökhan o atlayışlarını maçta da sergilerse takımının amına koyulması işten değildir)

    gökhan maç öncesi gece kendisini dinlemeye gelen butikler kraliçesinin yakın markajına takılır, kendisinden demo kasedini isteyen kadının otel odasına gider,ama folloş teyze onu kolayca bırakmak niyetinde değildir ve
    kendisinden bahsetmesini isteyerek gökhanın saçlarını okşamaya başlar. gökhan kendinden bahseder ve futbol takımı detayını da bahsetmeden edemez ve o anda teyze şuh bi sesle şu öldürücü repliği yumurtlar "daha ilk bakışta anlamıştım sporcu olduğunu" nee!! nasıl laannn!!! gökhan güney be abi !! bu adamın 1.69 boya 95 kilo olduğunu gören bir tek benmiyim?? adamın, sporun konsept limitleri dahilinde bile olmadığı belli!! neyse teyze gökhanı gece götürür. gökhan sabah uyandığında maça geç kaldığını farkeder, e maç gecesi sevişmiş ve alkol almıştır. ucu ucuna maça gider. umutlar ondadır. maçta hayrettin demirbaşı bile kıskandırabilecek kadar apış arası goller yer. taraftara yapılan dublaj şahanedir "o gol yenirmi ulan,allah belanı versin" gökhan göt olmuş, o gece toraman göbeği ile içki sigara içmiş eve sarhoş gelmiş, kendisini yatırmaya çalışan babasına "buubba simoviç geçen hafta ordudan 2 tane yedi, simo bile yergen ben iki tane yemişim çokmu be bubbaa" demiş, belliki yediği goller az gelmiştir. sabah yavuklusu ile deniz kıyısında oturur(temiz aşklarına leke değmiş, kız boynuzun allahını yemiştir ama bilmemektedir tabi) "bu utançla burda daha fazla kalamam, gidicem buralardan" der gökhan(lan mahalle maçı altı üstü!!). gökhan otomarsan malı 302ye binerken babasının elini öper, sevgilisinin de elini sıkar!!(80lerde yazılan mektuplardaki "ellerinden sıkarım" ekolünün bu adamdan çıktığını düşündüm o an. sevgilin be abi, eli sıkılırmı ulan!) istabula gider, butiğe uğrar. teyze buna "hemen çalışmalara başlıyoruz, afişleri hazırlatıyorum, gökhan güney! türkiyenin julio iglesiası !!!!" der. türkiyenin julio iglesiası be abi, ya tekrar ediyorum 1.69 boya 95 kilo abi adam!! ama julionun da bir zamanlar kaleci olduğunu düşünürsek gökhan da oradan yırtabiler belki. gökhan kısa süreli bir şöhret yakalar, gündüzleri butikçi teyzeyi bafiler ve orgdan yatay geçiş yaptığı kuyruklu piyanoda beste kasmaktadır, görsen mozart mübarek! teyze daha fazla bafi talep edince ilhamı kaçan gökhan,ilhamı ile beraber şileye kaçmakta bulur çareyi. şilede herşey aynıdır,sanki o bacak arası golleri ben yemişimdir.
    butikler kraliçesi intikam için arkasından bir android gönderir(adam üflesen yıkılıcak bi tip ama öyle bi android rolü kesiyorki yul brynner utanırdı kendinden) adam gider gökhanın babasının teknesini sabote eder,dede ölür, kızı atar bi 134e kaçırır. elinde direksiyonla gezen mahalle delisi akil olur ve buna "babanın teknesinde bi adam vardı abi dün,baykuş gibi bi adamdı, falconettiye benziyordu, kıl bi herif, ruh gibiydi" der eşgal bile verir(deliye bak!!) gökhan atlar bi renault 12 ts'ye ve amansız bi takip sahnesi başlar. bi ara gökhan arabayı kaybeder ve bi petrol istasyonunda durur "kardeş buradan siyah bi murat geçtimi?" diye sorar. cevap şahanedir " başka bi araba ile birleştiler abi, sarışın butikçi kadına gitmekten bahsettiler!! ulan olayın düğüm noktasını pompacı çözmüş,gökhana şahane bi orta yapmıştır. gökhan mevzuyu böylece anlamış ve hemen butiğe dümen kırmıştır. androidi yakalar pataklar. android buna dövememesi için yalvarırken vurma abi kurbanın oliim, çükün oliim çıkar beni!!!(yani bunu hakkaten dedimi tam anlayamadım ama yakın bir şeydi yani) der. herşeyi itiraf eder. gökhan kadınlara el kaldırmadığı için butikçiyi dövmez. polise verir. sevgilisi ile şileye döner.
  • şu sıralar yeşilyurt çarşısında balıkçı işletmektedir. bir kuruyemişçi ve bir wafflecının nerdeyse arasına inşa ettiği balık satış noktasından çevre hane halklarına derya kuzuları satmaktadır. bol kazançlar allah rızkını arttırsın.
  • $oyle bir $arkisi vardi 80lerin ortasinda, gumuldur yollarinda dinleyip dinleyip bayilirdim bu buyuk sanatci ve muhte$em sese:
    sevoceksoeee insooooon candan sewwmmmeliiiiiiii
    sevoceksoeee insooooon candan sewwmmmeliiiiiiii
    candan sevmelii condon sevmeeeeliii
  • yıllar sonra bir arabesk prensinin, geç de olsa, gökhan güney'in yeniden doğuşuna şahit oluyorum. zira son zamanlarda gökhan güney flash tv'de program yapmaya başladı. üstelik popstar mehtap'la birlikte. (ya da ben öyle sanıyorum, zira endüksiyon bobiniisimli arkadaş programın mehtap'ın programı olduğunu hatırlattı.)

    gökhan güney benim kafamın ayarı değildi. halamın kızları dinlerdi daha fazla. her ne kadar arada sırada "arabeskin taçsız prensi" kontenjanından isminin anıldığını duysam da pek takip edemedim. yine de işte çocuk kulağıyla kendimce bir karara vardım, benim "arabesk filmimde gökhan güney'e yer yok" deyip daha mainstream ve prensten çok kral olan orhan gencebay ve müslüm gürses ikilisine yöneldim.

    yine de mümkün mertebe bu gökhan güney mevzusu kafamı kurcalardı. sesi ve görüntüsü böylesine garip olan bir adam nasıl prens olabilirdi ki? kesin bir bit yeniği vardı bu işin içinde. teleon zamanında yakalarsam kaçırmadığım gökhan güney filmleriyle kendisine dair araştırmamış genişlettim.

    gökhan güney artık, flash tv'deki programında gerçekten bir tahtta oturuyor. halen prens olduğu söylenebilir. maalesef prens olmasına rağmen ancak flash tv'de ve halen prens olmasına rağmen biraz bıyıklar beyazlamış, yüzü kırışmış ve saçları peruk olmuş. artık genç arabeskçilere destek oluyor. flash tv'nin her biri ayrı bir underground müzikal ekole adanmış programları arasında, gökhan güney'in programının adı çok dokunaklı "şöhretin bedeli". program acılı arabesk kanalından yürümeye niyet etmiş bol gırtlak nameli, full ağlayan kemanlı, eğlenceli parçasında bile damar arabesk yorgunluğu olan yeni nesil arabeskçi arkadaşları ve onların modern müzik içinde en cevval sese sahip olsalar da hiçbir yere gelemeyişlerini, sadece flash tv'ye çıkabilmelerini konu alıyor. yani program gökhan güney'in sunumuyla tam da bir david hume empirizmi içerisinde kendisini en fazla maksimumda tekrar edebilecek (ki maksimumu tahtta oturan gökhan güney'dir) konukların maksimum'un ötesine geçemeyeceklerini kabul ederek katıldıkları ve buna rağmen yakındıkları bir paradoks. hepsi o kadar acılı şeyler yaşamışlar ki, arabeskçi olmaktan başka çareleri yok fakat daha ötesi de yok.

    sesi gayet güzel, çalgıcılara son derece hakim, acılı arabeskin doğasını kavramış, bağrından yetişmiş arabeskçi gençler programda hem "sanatçı" olarak yaşadıkları zorluklardan bahsederken, hem de gökhan güney'in tahtına bile razı oluşlarıyla hüzünlü bir görüntü çiziyorlar. işin kötüsü gökhan güney'in tahtı kaptırmaya hiç niyeti yok. evet peruk var, prenslikten ne bir baronluk kalmış, ne bir dikili taş ama söz izleyiciye damardan aşı yapma konusuna gelince gökhan güney tahtından kalkıp bir şarkı söylüyor ve neden prens olduğunu gösteriyor. çalgıcılara daha hâkim, sesini kullanışı daha profesyonelce, şarkıları daha dokunaklı, daha fazla bir şeyler hatırlatıyor. toplumun algısında gökhan güney var ve o bunun farkında, diğerleri ise önce kendilerine dair bir algı yaratmak zorundalar.

    programda en büyük kavga da bu yüzden çıkıyor. çünkü gelen konukların tamamı kendini göstermek arzusunda. kimi şarkısını söyleyerek, kimi güçlü sessiyle, kimi fiziğiyle veya göbek atışıyla; bazısı başına gelen birbirinden "dertli" olayların ünlü oluşuna nasıl engel olduğuyla öne çıkmaya çalışıyor. programın default konuklarından biri, habire dayak yemiş gibi duran, sürekli "eşşeğimi çaldılar", "karım beni aldattı", "bana albüm yapacağız deyip kandırdılar" falan diyen, şakülü kaymış bir genç üstü şahıs. diğer kanatta da bazen albümünden bahsetmek isteyen bir kadın veya sesini göstermek isteyen hakan taşıyan ayarı genç bir yiğit oluyor. bu ikinci konuklar default konuğun sürekli yaşadığı belaları anlatmasından, ağlamasından, konuyu hep kendine çekmesinden ve halkın da ona "vah vah" demesinden öyle rahatsız oluyorlar ki, çoğu zaman "birader hep sen konuştun yeter, biz de albümümüzü tanıtalım" kavgası oluyor. gökhan amca bu gibi durumlarda devreye girerek, öğütleriyle olsun, karizmasıyla, ağırlığıyla, halkın gönlünde edindiği yerle olsun bu gençleri tecrübelerinden faydalandırıp sakinleştiriyor ve bir parça patlatıyor arkasına.

    bazen göbek atmak isteyen bir kadın ve sadece sesi güzel olan kazık yutmuş bir adam sahnede "düet" yapabiliyorlar. bu durumda acayip görüntüler oluyor. izleyici bu arabesk ortamla mest olunca default konuk ağlamaya falan başlıyor "nooldu niye ağladın" falan derken yine bir dertli anı, yine bir yılan hikayesi.

    tüm bunların arasında biliyoruz ki, bu gençlerin çoğu gelip geçici. bir dahaki hafta belki olmazlar bile. fakat gökhan güney programda sesiyle olsun, öğütleriyle, olgunluğuyla, bu tür "keder" ortamlarına, "sorunlu arabeskçilerin sorunları"na hakimliğiyle adeta yeniden doğuyor. tüm amatörlüklerin arasında profesyonelliğiyle "bir gökhan güney vardı"yı an be an "gökhan güney" gerçeğine dönüştürüyor. türkiye'de halkın tam da özüne hitap eden programlarıyla flash tv, halkın kitlesel belleğine gökhan güney'i yerleştiriyor, hem de prens olarak, hem de tahtta ve peruğu bazen biraz sağa kayarken, bazen boğazı gıcık yaparken, bazen "canlı yayın" mefhumuna uzak oluşunun zaafından doğan tuhaflıklara sebep olurken...

    artık gökhan güney'i yadsımıyorum. yani tam olarak anladığımı, bana bir şeyler hissettirdiğini net olarak söylemem tabii ama geçen gün bir şarkısında az daha çeşitli duygulara yelken açıyordum bile. allahtan şeyda kanal değiştirdi de kendime geldim.
  • öylesi cenabet adam ki buna aşık olan tüm saf temiz genç kızlar(efendim bir banu alkan, bir derya tuna) filmin ilerleyen dakikalarında genelev gülü olup çıkıyor..
  • arabeski sevmeme -neden olmuş- ender seslerden biridir. başlıca hitleri: seni sevmeyen ölsün (bir zamanların cim bom tezahurat sarkisi), neden imkansız, bu can sensiz yaşar mı, candan sevmeli, iyi düşün öyle sev, bir seni düşündüm bir de kendimi sayılabilir. saygı ve sevgiyle dinliyoruz.
  • estetikten yoksun, biraz böyle amelie tabir ettiğimiz tarzda, battal sesli, kıvırcık saçlı bi adamdır bu... ne işe yaradığını bilmediğim ve ama hatta "hayranları" bile olan bu adama bir dönem "arabeskin prensi" sıfatını yakıştırmışlardı da oturduğum yerden kalkıp kahretmiştim müzik eğlence prodüktörlerine.

    filmleri bile vardır gökhan güney'in; mahalle arası, başka her müzikten yoksun arabesk kadınları sever görünürlerdi bu adamı... 3-5 senede bir, tgrt, kanal7, flash tv gibi kanalların eğlence programlarında görünüp, yaşadığını haber verir. bıyığı gram eksilmez, değişmez, büyümez, küçülmez.

    genellikle arda uskan senaryolarında, temel gürsu yönetmenliğinde, kâh banu alkan, kâh canan perver ile bir dönem film üstüne film çekmiştir; demek ki fena şöhretmiyliş adam hoca; başka bi tribi varmış yani.
  • basketci gokhan guney saclarini en dızgın tariyan adamdi, saclarini yana dogru tarar, kafasina yapistirir, adam gibi cikardi sahaya, oyle salos salos degil.
  • basketbolcu olup vakti zamanında efes pilsende de oynami$ bulunan basketbolcu gokhan guney $u anda dolandiricilik sucundan dolayi hapistedir.
hesabın var mı? giriş yap