göçmen
-
bu konuda söylenmiş en anlamlı söz:
"muhacir diye küçümsenenler, tarihin yazdığı savaşlarda en geriye kalanlar, yani 'düşmanla sonuna kadar dövüşenler' , çekilen ordunun ri'cat hatlarını sağlamak için kendilerini feda edenler ve düşman karşısında kaçmak, çekilmek nedir bilmeyenlerdir. muhacirler kaybedilmiş ülkelerimizin milli hatıralarıdır."
17.01.1931 m.kemal atatürk -
muhacir olarak da bilinen ve ülke, sehir, memleket, diyar degistiren kişi ya da topluluklar için kullanılır. genellikle geri dönüşleri yoktur bu yüzden turist değillerdir. bıraktıkları yerde "terk ettiler / kaçtilar" diye, geldikleri yerde "nerden çıktılar" diye horlanırlar. istisnaları vardır lakin. mekke'den hicret edenler ensariler tarafından kardeş bilinmiştir. balkan savaşında yüz binlerce türk çetelerden kaçarak sirkeci'ye yığıldığında yiyecek ekmeği olmayan istanbullular elde ne varsa gelenlere dağıtmıştır.
değişik bir psikolojisi vardır göçmenlerin, göçmenliğin. yerleştikleri yerde kendilerini kabul ettirmek için tuhaf bir eziklik yaşarlar kimi zaman. horlanirlar. kahveye girdiklerinde sirtlarini duvara verecek sekilde otururlar ilk baslarda. güven duygusuna taparlar handiyse. hele ki ecnebi diyardan gelmislerse "rum artigi", "gavur bozmasi" gibi hakaretlere de maruz kalirlar. kimi zaman da "bizim karnimiz açken devlet bunlara ev verdi" önermesiyle lokmalari, kazançlari baslarina kakilir.
izmir'de oldugu gibi camiden çikarken bile gavur suçlamasina maruz kalirlar (sene 1960). eklendikleri esas kütleden bir farklari yokmus gibi görünse de yemekleri, aliskanliklari, dualari, korkulari farklidir.
çesmede su sirasinda beklerken kovalarina toprak dökülür, kirik türkçeleriyle dalga geçilir, namussuz olduklari pesinen kabul edilip fikralara konu olurlar. göçmendirler, çaliskan bilinirler. bunun sebebi dogustan degil, yasamak için daha çok çalismak zorunda birakilmalaridir. meslek sahibidirler. geldikleri ülkenin türkiye'den farkindan kaynaklanir. hesap kitap bilirler, çünkü terkettikleri topraklarin da aslinda yerlisi degildirler. örnegin 400 yillik balkanli bir topluluk bile müslüman olmasi sebebiyle o tapraklarin yabancisi gibidir. hayatta kalma çabalarina böyle bir etken de dahildir. sir saklamayi bilirler, sir tutarlar. bu da dogustan degil, terk ettikleri ve yeni yerlestikleri diyarlarda kimliklerini saklamak zorunda kalacaklarini bilmelerinden kaynaklanir. böyle hallerde göz renklerinden utanir, gözlerini kisarlar. saçlarini örterler de o beyaz tenlerini anlik olsun örtemezler.
eglenmeyi severler. bu da dogustan degil, göç sartlarini her daim diri tutan kan dökülme potansiyelinin getirdigi bikkinliktir.
mesela balkanlarin, kafkaslarin, ortadogunun müzikleri niçin güzeldir? hareketlisi en hareketli, hüzünlüsü en hüzünlü?
çünkü göçmendirler. geldikleri ve gittikleri yerlerin müzigi sentez olur, kulaga hos gelir. müziklerine acinin da,hüznün de, sevincin de en hasi karismistir.
göçmenlik bütün ülkelerin ve halklarin, milletlerin ve de bireylerin bugün ya da gelecekteki muhtemel kaderidir.
...
son tahlilde göçmenlik inananlar için de ahirettir. -
mayıs müzik topluluğu'nun gülizar albümünün ikinci parçası cazırtı'nın açılışını yaptı.
iki satır sözle bu kadar güzel anlatılabilir miydi?
uzağa değil usta, değil usta
ötelere, öteye gittin
yalnızlığın, yalnızlığın, yalnızlığın ondandır...
kedith: şiir özdemir asaf'a aitmiş. bu da aslı gibiymiş:
uzağa değil usta
öteye hep öteye gitti
yalnızlığı ondandır -
hayatlari acilarla dolu goc yollarinda gecmis ama, acilardan guzellikler olusturbilmeyi hep basarabilmis insanlar .
-
tepemize çöken baskıcı rejime rağmen doğruları haykırmaktan kendini alıkoymayan cesur rapper'ımızın/şairimizin*benzer tarzda işlere ilham olması açısından loop'a sarılması ve bolca destek görmesi gereken rap parçası.
yürüyedur bro, şehinşah başta olmak üzere diğer mc'lerimizden de benzer tatta işler bekliyoruz. hele ki 20 yaş altı gençlerimize ufak da olsa bir umut ışığı yakması açısından çok ama çok mühim işler bunlar.
hatta şöyle diyeyim: şu dönemde bile türkçe rap'i "protest" şekilde kaleme almayan adamlar ne kendini rapçi diye tanımlasın ne de bu kültürün dinleyicilerinden kendine saygı beklesin..* -
hidra'nın efsane iki verse'e sahip protest parçası. devran döndüğünde karşı duranlar değerli olacak.
"kendi vatanımda kendi varlığım bir dertken
hiçbir yazıtı okumak istemiyorum tersten."
baya iyi.
https://youtu.be/zna1sjkothg -
demir demirkan'in ilk albumune yaptigi ilk klibin sarkisi. elektronik altyapisi, felsefi sozleri, sony muzik tarafindan distortion'i ve davulu kisilmis rock soundu ile demir'in kaliteli muzik seruvenini ta en basindan gosteren sarkiydi:
"yerim, yurdum dar geldi
elimde olan az geldi
çok bilmek dünya derdi
derdim beni vurdu yola
aşk istedim yaş verdi
çok istedim az geldi
âlem bana ters geldi
hâlim beni vurdu yola
göçmen oldum, yürür oldum
kendi kendimi arar oldum
göçmen oldum, sensiz oldum
neler umdum, neler buldum"
demir demirkan da ben de infj kisilik tipine sahibiz. o ilk kez 90'larda cikip kendini aramis disarida, geri donmus, simdi kaldigi yerden gocmenlik hikayesine devam ediyor amerika'da. 11 yildir gocmen olarak yasadigim baska bir ulkede, ergenlikte dinledigim bu sarki baska bir anlamli geliyor simdi. -
ilginç bir şekilde göç ettikleri ülkeye uymak yerine orada kendi hegemonyalarını kurmaya çalışıyor bu insanlar. sanırım sebebi göçmenlerin genellikle (özellikle tamamı demiyorum) beyinsiz, parazit ve gereksiz insanlar olmaları.
stockholm'e gidip türk ve iran mahallesi kurmak nasıl bir kafadır?
bir de helsinki'ye bu konuda çok fazla üzülüyorum, kuzey ülkelerine gidenler genellikle dünya'nın en gereksiz ırkı olan arap'lardan oluşuyor ve tamamına yakını hakikaten insan değil. bu çok üzücü bir şey. finlandiya'ya gidip oranın toprağını zehirliyorlar resmen.
göçmenlere ne nefretim varmış arkadaş, kendimi seviyorum valla.
bir gün başbakan olursam (ay hadi inşallah) türkiye'deki göçmenlere zeka ve zevk testi uygulayacağım (araplar bunun dışında onlar sınır dışı) ve testi geçemeyenler afganistan'a yollanacak. -
göçen. göçen. giden değil, göçen. göçmek, gitmek kadar özgür bir seçim değil, göçen gitmeyi seçen değil, gitmeye itilen, gitmeye zorlanan biri. nedenleri çeşit çeşit, kimi zaman siyasi, kimi zaman ekonomik, kimi zaman çevresel-ki yakında glecekte iklim değişikliği nedeniyle de göçmek zorunda kalacağı söyleniyor insanların- kimi zamansa sadece daha iyiye ulaşma isteği. gitmekten farklı olarak, bir dönüş umudu da barındırmıyor için de göç. dönüşü olmayan bir gidiş göç, bir daha dönmeyecek ise göçmen.
-
ezginin günlüğü'nün ilk yıllarında yazdığı enfes şarkı.
http://goo.gl/i6xs6f
sevdalardan sevdalara
düşe kalka
yana güle
döndüm bir küçük
göçmen yıldıza
ışıklarımı türkülerimi
çaldım bir küçük
delişmen saza
gurbetlerden gurbetlere
yurdumdan
yuvamdan ayrı
halkımdan
sılamdan ayrı
döndüm bir küçük
yaralı kuşa
yeşillerimi gökçelerimi
bıraktım küçük
bir çalıkuşa
acılardan acılara
yalım yalım
için için
eridim yandım eridim
gecelerden gecelere
yıldız yıldız
yaşın yaşın
üşüdüm dondum üşüdüm
gemilerden kara kara
trenlerden indim bindim
uzaklardan uzaklara
ah hep uzaklara gittim
kömürleyin ocaklardan
demir bacalardan tüttüm
ah yurdumda gözde güldüm
kara ellerce derildim
el yurduna
uzaklara
gözden ırağa sürüldüm
ah yurdumda yahşi güldüm
uğrun ellerce derildim
el yurduna
uzaklara
çorak toprağa dikildim
yanık bir türküyüm şimdi
çalar beni
çalar beni
boynu bükük kırık sazlar
ağlar beni
ağlar beni
sılamda nişanlı kızlar
yazar beni
yazar beni
eğri büğrü elyazılar
uçar beni
uçar beni
bağrı yaralı turnalar
sorar beni
sorar beni
umut pınarım analar
bitmez mi
gece bitmez
gün doğmaz mı
acı denen
kurt yürekten
direnince
kovulmaz mı
sevgi denen
yurt gurbetten
kurtulunca
şen olmaz mı
analardan analara
yudum yudum
yurdum yurdum
emdim umudum büyüdüm
sevdaların acıların
gurbetlerin
gecelerin
üstüne üstüne yürüdüm
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap