• sinir sisteminin gizli kahramanları. geçtiğimiz yüzyılda alametleri henüz keşfedilmediği için figuranlık bilemedin yardımcı oyunculuktan kurtulamamışlardır. ancak, son on yılda ivmelenen çalışmalar, gliaların da tıpki nöronlar gibi haberleştiğini, bunun için birbirlerine kalsiyum dalgaları gönderdiklerini, gap junctionlardan hızla geçen bu kalsiyum sinyalinin nöronların içinde birçok, çok, metabolik olayı tetiklediğini, ayrıca damarlarla direkt muhattap olmayan nöronların damar ile iletişiminde arabulucu rolu oynadıklarını, damar-glia- nöron üçgenini gözönünde bulundurduğumuzda cns'deki glikoz gelecek, o2 çıkacak, glutamate lazım, glutaminden devşir.. gibi ve gibi ölümcül hassasiyette işlevlerin bu hücreler aracılığıyla yapıldığını görüyoruz. bir de şu var bu hücreler de nöronlar gibi exitotoxicity'den müzdaripler. şöyle diyelim, çok çalışınca kendisi başta olmak üzere çevre hücrelere de yolladıkları, haydi abbas vakit tamam sinyali. exitotoxicity'nin bir çok nörodejeneratif hastalığa sebep olduğu muhakkak. peki miyelinlenmeden baş sorunlu glialarımız zehirlenip ölürse ne olur: ms. sanıyorum ms başta olmak üzere, alzeheimer, dementia gibi gibi nörodejeneratif hastalıkların tedavisi glialardan geçmekte. o değil de, bir de multipotent kök hücreler var ki, ya nörona ya da glia'ya dönüşüyorlar, asıl onlar cok acayip.
  • noronlarin calismasini ve gelismesini kontrol eden, yardim ve yataklik eden bunlar. mesela, ana karni gelisiminde sinir sistemi olusurken belirli noronlarin goc etmesinde, gocu yoneten ve yonlendiren de bunlar, noronlarin etrafini kaplayip koruyan da bunlar, noronlara besin getiren de, bir noron oldugunde cenazesini parcalamak suretiyle kaldiran da, senelerce komada kalanlari "ey kuru dallara can veren allahim" kapsaminda zarar gormus noronlarin yerine gecip kok hucre olmadan kok hucre gibi noronun gorevlerini ustune alarak baglantiyi yeniden baslatan da, kurtla parcalayip cobanla aglayan da bunlar, veyahut bu gotelekler.

    ustelik ana karnindaki icin de, yetiskin memeliler icin de ayni gorevlere hayat boyu tam gaz devam. sinaptik esnekligi arttiran glutamate'i abartir da noron aktivitesini costurursak, beraberinde bunlari cortlatma olasiligimiz da ziyadesiyle yuksek, ki bu yol burdan alzheimer'a kadar gidiyor. noronlar beynin yuzde onuyken, bu canlarimin icicikleri yuzde doksan. ey grey matter diye kendi etrafimizda donerek sahnenin sol tarafindan tek tek cikalim lutfen.
  • poliribosomların glialardan, neuron axonuna transfer edildiğinin saptanmasıyla yeni bir çığır açılmıştır.

    (su an sabahın 6'sı evde dans ediyorum)

    kaynak:

    schwann cell to axon transfer of ribosomes: toward a novel understanding of the role of glia in the nervous system.
    court fa, hendriks wt, macgillavry hd, alvarez j, van minnen j
    j neurosci 2008 oct 22 28(43):11024-9
  • başka hücrelerin yerine geçerek, kök hücre kadar önemli bir işleve sahip olduğu anlaşılan beyin hücreleridir.

    http://www.ntvmsnbc.com/news/382813.asp
  • kandaki zararlı maddelerin beyine ulaşmasını engeller. aynı zamanda aralarındaki kopukluk ms hastalığının nedenidir.
  • sinir sisteminde büyük damar çevreleri haricinde bağ dokusu bulunmadığından, bağ dokusunun yerini glial hücreler alır. birbirleri ile bol gap junctionlar vardır ve kan-beyin kariyerini yaparlar. ayrıca sinir hücrelerinin aksine mitozla çoğalarak rejenere olabilen hücrelerdir.
  • merkezi sinir sisteminde nöronların etrafını çeviren ve onlara desteklik eden çeşitli küçük sinir hücreleridir. her nöronun etrafında 10 kadar glia hücresi yer alır. organizmanın hayatı boyunca mitoz geçiren hücrelerdir.
  • aynştayn da daha fazla olduğu ortaya çıkmış otopsiyle.
  • şizofreniden de sorumlu küçük sinir hücrelerimiz. son araştırmalara göre ''çocukluk başlangıçlı şizofreninin'' altında glial hücre bozukluğu yatıyor. bunu kanıtlamak amacıyla yapılan deneylerde şizofreni teşhisi konmuş bireylerden alınan bu beyin hücreleri normal farelere yerleştirildiğinde hayvanların sinir hücre ağları düzgün bir biçimde olgunlaşmamış ve fareler şizofreni hastalarında görülen aynı anti sosyal davranışları ve kaygıları göstermeye başlamışlar.
    ayrıca glial gen haritasındaki bir dizi kusurun, nöronlar arası iletişimi kesintiye uğratan kimyasal dengesizlikler yarattığı da ortaya konmuş bu anormalliklerde bir dizi yeni tedavilerin ve ilaçlarında araştırma konusu imiş ama alınacak yol düşünülürse daha çok başındayız yolun.
  • santral*sinir sistemi ve periferik* sinir sisteminde bulunan. sinir hücresi olmayan hücrelerdir glia hücreleri. kelime kökeni yunanca olan glia, yapıştırıcı* anlamına geliyor. sinir hücresi olmamasıyla beraber mitoz geçirebiliyor. sinir hücrelerini besleyen, koruyan, yalıtım ve desteklik sağlayan glia hücreleri santral sinir sisteminde mikroglia ve makroglia olmak üzere ikiye ayrılıyor.

    mikroglia, onarım ve savunma görevini üstleniyor.
    makroglialar; astrosit, oligodendrosit ve ependim olarak üçe ayrılıyor.

    astrositler, kan-beyin bariyerini sağlar ve bu bariyerden glikoz geçişi görülür. enerji bakımından yüksek olan yağların geçişi bu noktada görülmez.
    oligodendrositler, santral sinir sistemi için miyelin kılıf üretir.
    ependim hücreleri, beyin ventrikülü (boşluk) ile spinal (omurilik) kanal arasındaki boşluğu örter ve beyin omurilik sıvısı* üretir.

    periferik (çevresel) sinir sisteminde; schwann hücreleri, satellit hücreleri ve enterik glia hücreleri bulunur.
    schwann hücresi, periferik sinir sistemi için miyelinli ve miyelinsiz olarak kılıf üretir. somatik sinir sistemi (istemli çalışan) için miyelinsiz, otonom sinir sistemi (istemsiz çalışan) için miyelinli kılıf üretir.
    satellit hücresi, otonom sinir sisteminde sempatik veya parasempatik gangliaların etrafını örtmekle beraber dış ortam yapısını kontrol eder. bu duruma bir nevi homeostaz diyebiliriz.
    enterik glia hücresi, otonom sinir sistemi içerisinde yer alan sindirim organlarının ganglialarında bulunur ve sindirime bağlı kas çalışmasında homeostaz görevi yapar.

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap