• gazetelerin internet sayfalarında dolaşırken bir resim galerisine rastladım; imam hüseyin ve 71 yakınının 680 yılında kerbela’da şehit edilişinin yasını tutan, üzerinde bıçak ve jiletler bulunan zincirlerle kendilerini kamçılayan gençlerin kanlı fotoğrafları. fotoğraflar hindistan’ın keşmir bölgesinden. buna benzer bir çok tören türkiye’de de gerçekleştiriliyor.
    dindar arkadaşlara sorduğumda cevap hep aynı; islamiyette böyle birşey yok.
    eee dönüp bakıyoruz suudi arabistan’a, kadınlar halen dini gerekçelerden dolayı araba kullanamıyor.
    bir başka yerde selefiler islamda yeri yok diye türbe yıkıyor.
    bir başkayerde “10 yaşın altındaki kız çocuklarının evlenmesinin yasaklanması islami kurallara aykırı.” tartışması yapılıyor, nerde, iran parlementosunda. bak üç beş kişiden bahsetmiyorum burada, bu tartışma iran parlementosunda yapılıyor.
    lafa gelince 1.5 milyarlık islam alemi, sonra bu müslüman değil, o gerçek islam değil.
  • bunu deyip deyip resmen göt möt bırakmadılar bizde. abi gerçek islam'ın ne olduğunun bir önemi var mı? yani ben islam'ın uygulanışına bakarım. bizim hayatımızı o etkiler çünkü.
    bakıyosun burda milyonlarca insan sırf müslüman olduklarını düşündükleri için ayıya dayı diyorlar şu ülkede. kadın bir et parçası gibi görülüyor. avrupa'nın hiç bir yerinde görülmemiş iğrençlikler, tecavüzler, şiddet bizim ülkemizde.

    ha diyorsunuz ki müslümanın da iyisi kötüsü var. ben de onu diyorum işte. kalbinizdeki allah sevgisi bi boka yaramıyo güzel kardeşim. iyiysen iyiysin kötüysen kötüysün.

    ben de geçtim bu yollardan. müslümanlık güzel dedim, evrim aslında şöyle şöyle dinimize uydurulabilir dedim kastım da kastım. bir kere konuştuğum bütün dinciler evrimin çürütüldüğüne inanıyor lan! insan bu kadar mı dünyadan bihaber olur. bu kadar mı kullanmaz kendisine verilen beyni. oku! diyor ilk ayette be adam bari onu düzgün yap.

    göster bakalım bitane refah içinde yaşayan ülke? ama islam bu değil :/ (senin kafanı zikeyim ya)
    bak avrupa'da refah var diyorsun. ama onlar yavur, kim kimle zikişiyo belli değil. ahlak yok töre yok. mutluluk bizim kalbimizde :)))) (senin de kafanı zikeyim)

    yanlış olmasın ben kendini über zeki gördüğü için işi gücü müslümanlığa bok atan biri değilim. ama eğer bu islam denilen şey topluma yarar yerine zarar getiriyorsa başlarım öyle işe. benim emin olduğum tek şey şimdilik elimde bu hayatımın olduğu. madem bunu da bana tanrı verdiyse son zerresine kadar keyif alarak istediğim gibi yaşayacağım. zaten tanrı varsa da gerçek olan din islam değil bence. kimsenin zoruna gitmesin.

    servetini insanlara yardım etmek için harcayan bir deist cehenneme gidecekken milyonların hakkını yiyen, milyonlara zulmeden adam cennete gidecekse o din benim için yoktur. madem bu beyni bana allah verdi, ona mantıksız gelen şeyleri kabullenmiyor anasını satayım. o kadar da mı güvenmiyorsunuz tanrınıza?

    edit: birilerinin zoruna gitmiş. kimseyi dinden çıkarmıyoruz kardeşim. bence islam güzellikler dini değil işte. bu da benim fikrim. ahmet 100 tane adam öldürmüş. sen kıvran dur, ahmet bu değil de iyi çocuk aslında de. 100 can geri geldi mi? gelmedi ameke.
  • boko haram --> gerçek islam bu değil
    el kaide --> gerçek islam bu değil
    taliban --> gerçek islam bu değil
    iran --> gerçek islam bu değil
    pakistan --> gerçek islam bu değil
    çeçenistan --> gerçek islam bu değil
    ışid --> gerçek islam bu değil

    o değil bu değil e geriye ne kaldı ulan it??
  • ""taliban çıktığında “bunlar islam’ı yanlış yorumluyor” deyip kendimizi onlardan ayrı tutmaya çalıştık.

    el kaide çıktığında, yıllarca bin ladin eleştirisi yaparak yine “bunların gerçek islam’la alakası yok” diyerek kendimizi oyaladık.

    ışid çıktı, her zamanki gibi yine kolay yolu seçtik ve “bu insanlar gerçek müslüman değil” diyerek konuyu kapatmaya çalıştık.

    bin ladin’i bırakmış, bağdadi’yi tartışmaya başlamıştık.

    yıllarca “âlim” deyip ağzının içine baktığımız insanların vahşiliği, kadın istismarını, ölmeyi, öldürmeyi meşrulaştıran fetvalarını duyduğumuzda “bunlar sapıtmış, gerçek islam bu değil” deyip sorumluluğu üzerimizden attığımızı sandık.

    işler her geçen gün daha da kötüye gitti.

    dini otorite bildiğimiz insanlar, kurumlar din adına her gün yeni bir skandala imza atıyor.

    mesela dinî alanda önemli bir otorite sayılan hayrettin karaman’ın, bir süredir kaleme aldığı her yazı, büyük kırılmalara sebep oluyor.

    en son “yolsuzluk yapana hırsız demenin ne kadar büyük bir günah olduğunu” anlattı bize.

    bunu yazmaya niçin ihtiyaç duyduğu başlı başına bir sorun.

    ve birçok kimse “hayrettin karaman’ın söylediğinin gerçek islam’la alakası yok” deyip işin içinden çıktı.

    geçtiğimiz hafta diyanet’in işçi güvenliğini konu ettiği cuma hutbesinde “tedbirde aşırılık allah’a güveni sarsar” mesajı verilince yeni bir şaşkınlık yaşadık.

    iktidara yamanmış bir dinin ne tür sapma ve bozulmalara yol açacağını göstermesi açısından son örneklerden biriydi.

    ***

    sadece bunlar değil.

    dünya yolsuzluk endeksinde en az yolsuzluk yapan ilk 55 ülke arasında tek bir tane müslüman ülke yok!

    diğer taraftan din adına sınav soruları çalındı. yolsuzluk yapıldı. insanların hayatı karartıldı. hatta cinayetler işlendi. kadınlar aşağılandı. toplum içinde gülmelerinin, hatta bir işte çalışmalarının büyük günah olduğu söylendi.

    üstelik bunları, saygınlığını dindarlığına borçlu kimseler dile getirdi.

    din ve dindarlık çatışmanın, ayrışmanın odağı haline geldi.

    din adına adam kayırma aldı başını gitti.

    din adına rüşvet almak, rüşvet vermek neredeyse bir alışkanlık haline geldi.

    garip bir biçimde insanların dindarlığı arttıkça, işlediği kabahatler de o oranda yükseldi.

    dindarlaştıkça insanlıktan, evrensel değerlerden kopan, uzaklaşan kimseler haline geldik.

    kendini dindar olarak tanımlayanlar, tuhaf ama, cennete gitmek için kötülükte, cehalette yarışır oldular.

    bu tablodan dolayı, batılı ülkelerde islam karşıtlığı, müslüman düşmanlığı her geçen gün artarak devam ediyor.

    dindarların sığlığı ve ötekini dışlama tavrı endişe verici boyutlarda.

    üzülerek söylüyorum, artık dünya islam’ı bu korkunç, insanlık dışı, hukuk dışı tutum ve davranışlarla tanır oldu.

    hal böyleyken bu olup bitene getirebileceğimiz bir tek savunmamız var: “gerçek islam bu değil. gerçek dindarlık bu değil.”

    biliyoruz ki, bizim “onlar gerçek müslüman değil” diye nitelediğimiz kimseler, aynı şeyi bizim için söylüyorlar!

    peki gerçek islam hangisi? gerçek dindarlık nerede, kimde?

    niçin asırlardır gerçek dindarlık uygulanamadı? hâlâ bir türlü niçin uygulanamıyor?

    dinî kurumlar, âlim dediğimiz dindar şahsiyetler de gerçek islam’ı bilmiyor veyahut uygulayamıyorsa kim nerede, nasıl uygulayacak?

    “gerçek islam bu değil” diyerek islam’ın yara almasının önüne geçemiyoruz.

    toplumlar için önemli bir değer olan dinin gelecekte de varlığını sürdürmesini istiyorsak meselenin esasını konuşmamız gerek.

    bu kadar kötülük nasıl oluyor da bu dinde kendine yer buluyor?

    bunca insan niçin ve nasıl islam’ı bu kadar yanlış yorumluyor?

    bunun nedeni ne? islam neden ilk yıllardaki, asrı saadetteki pırıltısını, cazibesini, kıymetini koruyamıyor?

    gerçek müslümanlık dediğimiz, ilk 15 yılda hayat bulabildi. 1400 yılda toplam 15 yıl.

    yani, hz. ömer’den sonra artık biz yeryüzünde gerçek müslümanlığın yaşadığını göremedik.

    “peki neden?” sorusu üzerine bir kafa yormamız gerekmiyor mu?

    bu sorudan kaçarak nereye varacağız?

    taliban, ışid, boko haram, müslüman kardeşler, diyanet, cemaat, ak parti, hayrettin karaman, yusuf el karadavi, suud müftüsü, mehmet görmez, cübbeli ahmet, tuğrul inançer ve daha birçok şahıs ve kurumu tartışmaktan kurtulup işin özüne yani sorunun asıl kaynağına ne zaman ineceğiz?

    bu insanların problemli düşünce ve sözlerine neyin kaynaklık ettiğini sorgulamaktan niçin korkuyoruz?

    asıl sorunun kişilerde değil, yorumda, algıda, dini insan hayatında konumlandırdığımız yerde olduğunu ne zaman göreceğiz?

    asıl problemin dinden, dindarlıktan ne anladığımızda olduğunu ne zaman düşünmeye başlayacağız?

    asıl sorunun, dini 21. yüzyıl şartlarına göre yorumlayamadığımızdan kaynaklandığını ne zaman fark edeceğiz?

    kabahat işleyen dindar gördüğümüzde, ne zamana kadar “bu gerçek müslüman değil” kolaycılığına başvuracağız?

    dünyada “gerçek müslümanlık bunlarınki” diyebileceğimiz tek bir grup, cemaat, yapı yok.

    bu gerçeği görmemek için daha ne kadar direneceğiz?

    ***

    geçtiğimiz hafta habertürk’te iki kıymetli ilahiyat profesörü hayri kırbaşoğlu ve ilhami güler’i izledim.

    ilhami güler hoca o programda şunu söyledi: “ışid’in, savundukları ve yapmaya çalıştıkları, kuran ve sünnetin vaaz etiklerinden farklı değil. yani bu kaynakları düz bir okumayla ele alırsak bu insanların yaptıklarının hepsi bu kaynaklarda var.”

    bu, yabana atılacak bir görüş değil.

    ilhami hoca’dan dinledim: hz ömer bazı ayetleri “o günün şartları için geçerliydi” diyerek uygulamaktan imtina etmiş.

    “o gün” dediği 10 yıl öncesi.

    bu tutum sayesinde hz ömer dönemine kadar işler yolunda gitti.

    ondan sonra kimse islam’ı günün koşullarına göre anlamaya ve yaşamaya cesaret edemediği ve akıl erdiremediği için müslümanlık gelişen hayatın şartlarıyla çelişir oldu.

    ***

    geçmişte dindar cemaatlerin içinde bulunmuş, islamcılık davasına omuz vermiş insanlardan çok sayıda mail alıyorum.

    büyük bir dram yaşanıyor. insanların ruhunda ve kalbinde derin bir boşluk oluşmuş.

    bugün olup bitenlere bakarak “ben başörtüsü için hayatımı harcadım. boşuna mıydı? ben dindarlık yaygınlaşsın diye ömrümü verdim. bu muydu? ben müslümanlık barış getirecek, haksızlıkları giderecek diye düşünüyordum bunun için gençliğimi harcadım boşuna mıydı?..” türü sorular soruyorlar.

    “20-30 yıl islamcılık davası içinde bulundum. son yaşadıklarımızdan sonra artık inancımı kaybettim” diyenler var.

    tüm bu kırılmaları, dağılmaları, umutsuzlukları görmezden mi geleceğiz?

    kanaat önderleri niçin bu dehşetengiz tabloya kafa yormuyor?

    niçin yeni hayat şartları ile din yorumunun çelişmesine köklü çözüm aranmıyorlar?

    veyahut arayan, kafa yoranların sesleri niçin bastırılıyor?

    iktidardan bağımsız, olup bitene sıhhatli açıklamalar getirecek, insanları içine düştükleri umutsuzluktan çıkaracak sözü olan hiç kimse kalmadı mı?

    yıllarca tv’ler, gazeteler, vakıflar, dernekler aracılığıyla insanları dindarlığa davet ettiler.

    şimdi o insanlar büyük bir bataklığın içinde çırpınıp duruyor.

    hem davet ediyorsun hem de bataklıkta terk ediyorsun. olacak iş mi?

    davet ettikleri dindarlık çatışmanın, kötülüğün, ayrımcılığın kaynağı olmuş, bunu umursamıyorlar!?

    100 yıllık islamcılık davası resmen çöktü. çıkıp iki kelime etmiyorlar. böyle bir vurdumduymazlık olabilir mi?

    ***

    eğer risk alıp bir çıkış bulmazsak müslümanlık gözümüzün önünde parçalanıp yok olacak.

    “müslümanım” demeye utanır hale geleceğiz.

    batı’da artan müslüman karşıtlığına söyleyecek bir sözümüz yok.

    çünkü her şey, bizim bile kabul edemeyeceğiz şekilde gelişiyor.

    bir söz, bir çıkış bulmamız gerekiyor. yoksa din adına birbirimizi yiyip bitireceğiz.

    sonra da kimi müslümanlar bizim mahvımızdan bahsederken “gerçek islam bu değil, bunlar da gerçek müslüman değildi” diyecekler.

    ***

    ben ilahiyatçı değilim, din âlimi hiç değilim.

    ne yapılacağı konusunda bir kanaat beyan edemem.

    bu ülkenin bir evladıyım.

    ve islam’ın durumu, hepimizin sorunu.

    bir tıkanıklık olduğunu görüyoruz.

    dindarlığın toplumda giderek problemin kaynağı haline geldiğinin farkındayız.

    islam’ın gerçek işlevini yerine getirmediğini görüyoruz.

    ya ahlak, dürüstlük, adalet, eşitlik, özgürlük gibi binlerce yıllık insanlık değerleri ışığında; günümüz koşullarında dindarlığımızı yeni bir gözle algılayacağız…

    ya da avrupa’da olduğu gibi dinin bütünüyle kalplerden, zihinlerden hatta toplum sahnesinden atılmasına sebep olacak din karşıtlığının büyümesine seyirci kalacağız.

    tercih bizim.""

    levent gültekin'in yazısı
  • islamın bozulmayan din olduğuna inanan kamil cümlesi. arkadaş hani sen dinini bozulmamış diye tüm dinlerin önüne koyuyordun? gerçek islam bu değilse bozulduğunu da kabul etmiş oluyorsun. zaten sizin kanınıza işlemiş tutarsızlık.
  • "... sadece 1-2 kişiye bakarak islam hakkında yorum yapmak yanlıştır." diye de devam eder bu.

    ulan her gün kendine müslüman diyen bir adamın/kadının pisliği ortaya çıkarken nasıl inatla ve ısrarlabunu söyleyebilirsiniz? işte bunu aklım havsalam almıyor.

    daha kaç pislik gerek yahu yorum yapmak için? söyleyin de o sayıya ulaşmadan yorum yapmayalım yok yere.
  • senin benim gibi tatli su muslumanlarının nafile tesellisidir.

    bu cumlenin kullanıldığı yerler gerçek islamın tam da bu olduğu yerlerdir. yayılmak ugruna cihat ilan eden, kadını ikinci sinif goren, erkege 4 kadın hakkı verirken, zina yapan kadını recm eden, musluman olmayanın malını, parasını, karısını kendine hak ve helal gorendir. herkes gercek islamın ne olmadığını bilir, ne oldugundan habersizdir. islam aslında tam da budur. dunyadaki iran, suudi arabistan, pakistan, afganistan ve endonezya gibi buyuk islami cumhuriyet ve krallıkların tamamında bu kurallar geçerlidir. ama islam bu degil, senin benim zannettiğimiz. evet!
hesabın var mı? giriş yap