aynı isimde "gece (film)" başlığı da var
  • izafidir.

    dertlilere katran karası iken dertsizlere vakitlerin hasıdır. gündüzün celâlini güneş batınca cemâle çeviren karanlıktır. koyu siyah gibi görünse de, malûmunuz, siyahın beyaza en yakın olduğu ândır.

    hayatın hay huyu bitmez, hayy'dan gelip hû'ya giden insan için. yaşamak macerasının en telaşsız zamanlarıdır. en düşkünü bile dünya için koşturmadığı nadir zamanlardandır. zalimlerin bile zulümlerine ara verir diyesim geliyor ama insaf dünyadan irfanla birlikte el etek çekeli çok oldu. şehirlere her gece bombalar yağıyor artık. insan denen mahlûkun "en şerefli" olmak yerine beş para etmezliği tercih edişi karşısında gördüklerini görmezden, bildiklerini bilmezden, duyduklarını duymazdan gelen, tabiatı gereği, varlığı ihata ederek her şeyi setreden gecenin içine bile sığmaz oldu yapılanlar. kir ve kötülük taşar oldu, taşıp da üstümüze çullanır oldu.

    yine de, katran karası kesilmesi kaderinde emredilmediyse, insan için hakikatte eşref zamanıdır. içimizin sesini dinlemek, sesine sesimizi katarak söylemek, "o söyledi ben dinledim, ben söyledim o dinledi" diyebilmek için en elverişli demlerdir.hatta sâfalardır.

    o halde niyaz ile bitirelim, madem ki varsın, madem ki ant içilmiş sana, dertlilere katran karası kesilme, aksine koyu siyah bir merhem gibi onar yaraları. kucağında kıvrılmaktan memnun olanlara da aç kapılarını. aç ki mamur olsun içimiz...
  • kederlerimiz de yıldızlar gibidir. hep oradadırlar ama geceleri görünür hale gelirler gibi bişi okumuştum nietzsche çevirilerinden birinde, üniversite zamanı. son 5-6 senedir bu neon geceler, aman sabahlar olmasın tadında müzikler açıyorum. mr. kitty - after dark

    gece otomobille dolaşmakta terapi benzeri bir durum var. çocukken gece terörleri yaşardım. uyku ve uyanıklık arasında cehennemvari görüntüler ve hisler üşüşürdü bünyeme, boğardı. babam evdeyse dışarı çıkarır dolaştırırdı. korkunç düşünceler yavaş yavaş çekilir, daha garip ve bir şekilde görkemli şeyler hissederdim. pek konuşmazdım o zamanlar. kötü bir tesadüften ötürü tabiatın o gizemli yükü ruhuma çöker gibiydi.

    17-18 sene önce bir sebepten bizimkilere gücenmiş onlar uyuduktan sonra sokağa çıkmıştım. sabaha kadar daha önce girdiğimi hatırlamadığım sokaklara girip geceki hallerine bakmıştım. gecede garip bir davetkarlık var. gündüz hissedemedim onu hiç.
  • yan komşunun oğlu, ramazan, her gece, gizlice odası'nın camında sigara içiyor. onun içtiği sigaranın dumanı, açık camdan benim odama sızıyor ve beni uykumdan uyandırıyor. bazen, zaten uyumamış oluyorum. bir keresinde, apartmanın girişinde karşılaşmıştık, annesi kolundan tutmuş ramazan'ı çekiştiriyordu, "ne zamandan beri içiyorsun oğlum bu mereti?" diyordu, "hep o kötü arkadaşların alıştırdı di mi?" diyordu, "bir daha görürsem içtiğini, babana söylerim, artık sen düşün gerisini" diyordu. ramazan'la göz göze gelmiştik orada, çok utanmıştı, başını eğmiş, yüzüme daha fazla bakamamıştı. işte o bakışı geliyor aklıma ramazan'ın. dayanamıyorum, yatağımdan kalkıp, mutfak camının önündeki yerimi alıyorum ben de. baktığımız cephe yine aynı. bir sigara da ben yakıyorum. ben kimseye yakalanmamışım, kimseden saklanmıyorum. sadece kendimce ramazan'a eşlik ediyorum, utanmasın diye, korkmasın diye. onun bundan haberi bile yokken. ancak bir gece'ye yakışabilecek kadar sessiz paylaşımlardan biri, böylece gerçekleşmiş oluyor... herkes yine kendi gece'sindeyken.
  • insanın ruhuna neyin mayası çalınmışsa onu efsaneleştirir. bazen masal anlatır bazen korkutucu hikayeler.
  • bıktım artık susmaktan, bunca yıl seninle geçti
    bir çift lafa muhtacız, iki yabancı gibi
    saat gece 3 olmuş
    kapında ben, ben yokum sanki
    şimdi gerçeği söyle sonra yap istediğini
    yeter artık hiçbirşey eskisi gibi değil
    yeter artık aslında sen hiç sevmedin
    yoruldum suçlanmaktan
    yanında hiç olmadım sanki
    yüzün herseyi söylerdi ama bakmıyor şimdi..

    zaman geçer büyürüz
    sertleşir dünya.....

    diye giden ve yıllardır dinlemekten usanmadığım özellerimndendir, mor ve ötesidir.
  • kisfmet geyigine de vurasim yok ama, kizimin adi olacak diye umuyorum. bunu su gune kadar actigim bir allahin kulundan da olumlu bir tepki almis degilim, o ayri.

    on alti yasinda ilk olarak anneme "kizim olursa adini gece koyucam" dedigimde, ki kendisi ziyadesiyle acik fikirli bir insandir, ilk tepki olarak "neee!!! ne hakkin var cocuga bunu yapmaya?" demisti. esas ne hakkim var ayse, fatma koymaya demistim, ki tum canimin ici ayse ve fatmalari tenzih ederim (ozur dileyerek soyluyorum ki sanirim yalan). "kizim, o ismin kaderi cocugu mahveder, karanlik bir anlami var" demisti ki, hakikaten henuz boyle bir cocuk ortada yokken, kavram kafamda mahvoldu. zira yillar sonra bir baska dile getirisim talihsiz bicimde liseden hayvan arkadaslarimla sabahladigim bir geceye denk geldi, ki bu grup hayvan muhendis grubu ve tum muhendisleri buradan tenzih ederim (bu kuyruklusu), bu geyik cikip ben gece dedigimde "oo havali gece, bilmemne pavyonunun gulu gece, kizinin yolu yol degil pro, ooh sabahlar olmasin gece, danset yavruku$um muhahahhaha" ve benzer bicimlerde yozlasarak, insanliktan cikarak saatlerce gulduler. olsun, seviyesiz ve hayvan arkadaslarim olmasi gercegi, canim kizima gece ismini koymaktan alakoyamiyacak beni. alakoyamiyacak o ayri da, allah cezalarini versin be! pic ettiler yillarin guzelim hayalini. bilmemne pavyonunun gulu gece ne yahu, cok gecekci be! hayir gece'yi gectim, oglum olursa da ismini ada koyucam dedigimdeki yozlasma seviyelerine ve kendilerini yerlerde yuvarlayarak gulmelerine deginmiyorum bile. sahip oldugum arkadaslar yuzunden burdan donmiyicem yemin ederim.
  • kimi sevsem, gözlerinde bir karanlık, gece. usulca sokulup "geceleri uyku tutmayan çocukluğundan mı tanıyorum seni" deyip kaçmak istemiştim oysa.. kalakaldım. ışıksızlığa, ıssızlığa alışan için vazgeçmek mümkün müdür? bilmiyorum. tek tük ayaksesleri, hayattan kalan..kalakalan, ben gibi. uykulu ,düşünceli yüzlerini,tenimi ürperten soluğunu, uzakevlerde yanıp sönen ışıklarını sevdiğim karanlık. aynı yıldızda karşılaşan yüzlerin masalı sanki. gün doğarken, sabahın ilk ışıkları,ezan sesleri uzaklardan gelen,yanan ve sönen ışıklar yeniden yanan ve sönen gitgide birbirine karışan ve gerçekliğini yitiren, içimdeki herşey gibi..
  • onun uyuttuğu kadar benim unuttuğum var.
  • üzerimize örtülen bir çarşaf misali bizi saklayan siyahi bir kaçış. yıldızları görünür kılan zifiri bir tablo. ve biz insanları uyutmak için var edilen görünmez bir hücre; sizi bir düşünceden diğerine kovalarken asla yılmayan ve vaktinin sayılı olduğu gerçeğiyle içinizdekileri dizginleyerek, bir düş ya da kabus göstermeden bırakmayan karanlık bir gardiyan.
  • en sevdiğim isim. gelecekte birgün, bir kızım olmalı ve adını gece koymalıyım. yoksa üzülebilirim.
hesabın var mı? giriş yap