• kendisinin günümüz lise din kitaplarında yer alan bir söylemi vardır ki ben hala neden söylendiğini anlamış değilim.

    "ben ahiret var diyorum ve inanıyorum, siz yok diyor ve inanmıyorsunuz. eğer sizin dediğiniz doğruysa, sonunda ben inandığım için birşey kaybetmem. ama benim dediğim doğruysa siz inkar ettiğiniz için zararlı çıkarsınız."

    böyle bir içten pazarlıklı, çıkarcı anlayışla dine inanılsa ne olur, inanılmasa ne olur..
  • islam tasavvufçusu. filozof ibn rusd ile girdiği bilginin kaynağı hakkındaki tartışmayla da bilinir. gazali'ye göre gerçek aklın ötesinde, ancak sezgi ile kavranılabilecek düzeydedir. akılcı ibn rüsd bunu kabul etmez, dine karşı çıkmamakla birlikte gerçeğin akıl ile kavranabileceğini savlar. aralarındaki tartışmayı tüm islam aleminin sonucunu merakla beklediği bir satranç oyununa benzetmek yanlış olur. kazanan ve kaybeden çoktan belliydi. zaman içinde donuklaşan, tutuklaşan islam düşüncesi kendisini haklı çıkaracak bir ideolog arayışındaydı o dönemlerde. işin bir de politik boyutu var; selçuklu'nun doğusunda yükselen ve selçuklunun bütünlüğünü tehdit eden ismaililik akımına karşı, karşı tezin geliştirilmesi gerekiyordu. bu işi de gazali üstlendi. yönetici sınıfın desteğini de alan ortodoks fikirleriyle, yalnızca şii radikalleri değil, islam alemindeki tüm fikir çeşitliliğini sildi süpürdü. dayanakları pek de sağlam değildi ama tam da o dönemde ihtiyaç duyulan türdendi. misal, aklın ne kadar yanıltıcı olduğunu, akla güvenilmemesi gerektiğini ileri sürdü. her ne kadar ibn rüsd, "aklın güvenilir olmadığını savunan bir adamın aklına da güvenilmez" mealinde bir ayar vermişse de gazaliye, konjonktür ondan yanaydı. ardından kendini de aşan derin bir bağnazlık miras bırakmıştır islam alemine. rivayetlere göre yöneticiler tarafından kullanılmasından rahatsızlık duymuş ömrünün son yıllarında kendisine yönelik teklifleri reddedip, yalnızlığı tercih etmiştir. belki de dini ilimleri ihya edeceğim derken koskoca bir islam alemini mahvettiğini gönül gözüyle görmüştür. aklın yanıltıcı bir rehber olduğuna ilişkin düşüncesinin tarihin testine dayanamadığı belli; ırak'ta gördük bunu, afganistan'da, filistin'de... elin kafirinin akıl yoluyla geliştirdiği silahların; duaların, yakarışların, ibadetin, gönül gözü açık beldelerin müminlerini nasıl paramparça ettiğini, imansızın akıl yoluyla bildiklerinin yanında müminin kutsal kitaptan, peygamber hadislerinden devşirdiği bilgilerin beş kuruşluk değerinin olmadığını... gazali belki biraz selçuklu'nun ömrünü uzatmıştır ama tüm islam aleminin de sonsuz karanlığa gömülmesi pahasına.
  • islam düşüncesinde felsefenin canına ot tıkayan insan mı desek? sanırım vahdeti şuhutçuydu bu.
  • septik (felsefeci değil) kelâmcı.

    şöyle ki;

    kör ve yaşlı bir kadın yolda otururken karşıdan gazali gelir, ahali kadını dürterek; "kalkıp saygı göstersene hanım, gazali geliyor" der; ama kadın, "banane ya" dercesine davranmaya devam eder. bu defa ahali; "sen o adamın kim olduğunu biliyor musun?" der.
    kadın da; "yooo, kimmiş o?" deyince, ahali; gazali o, allah'ın varolduğuna dair tam yüz kanıt getirdi, çok mübarek bir adamdır..." der.
    bu defa kadın; "demek ki yüz kere şühpeye düşmüş, ben hiç şüphe etmedim." der.

    şimdi siz de tutup; "bak kadına, nasıl iman sahibi" demeyin... zirâ kadının imanı taklidi, gazali'nin ki ise tahkiki imandır.
  • "atalarının dindarlığı ile övünenler, başkalarının yemesiyle doyacağını sananlar gibidirler" diye buyurmuş derin insan.
  • sadece aşağıdaki yazısına bakarak gazali'nin ne olduğunu görebilirsiniz:

    "hem bu filozofları (antik yunan) hem de onların islam filozofları arasında ibni sina, farabi gibi yandaşlarını imansızlar olarak kabul etmeliyiz (...) örneğin bir parça pamuğun ateşte yanmasını ele alalım. inançsız akılcı felsefeciler, pamuğu yakanın ateş olduğunu iddia edeceklerdir. bunu reddediyoruz ve şöyle diyoruz: pamuğu yakan ateş değildir, pamuğu yakan allah'tır."

    bunu söyleyen biri normalde bir karikatüre konu olmalıdır fakat gazali olunca önünde saygıyla eğilme zorunluluğu doğuyor!

    islam'ın ilk dönemlerinde bağdat, mısır, endülüs gibi yerlerde başlayan bilimsel çalışmalar, fikirlerin eleştirel olarak tartışılması islam'ı kendi döneminin ötesine taşımıştır. bu durum uzun sürmedi fakat. iyi bir demagog ve epey bir nüfuza sahip olan gazali, bir karabasan gibi her şeyin üzerine çökmekte ve bu aydınlanmacı geleneği boğmak için tarih sahnesindeki yerini almada geç kalmamıştır. o dönemin ünlü alimlerini, düşünürlerini kafirlikle suçlayıp tıp, astronomi, kimya alanındaki çalışmalara dini kaidelere uymuyor gerekçesiyle karşı çıkmıştır. islam'ı mühürlenmiş bir zaman dilimine hapsetmeyi kendine görev edinen gazali bu mücadelesinde de hiç de yalnız olmadı. geniş çevrelerce desteklenen gazali bu coğrafyadaki cehaletin, tahammülsüzlüğün, gericiliğin ana damarlarındandır. ne yazık ki bu damara pompalanan kan hiç durmadı.
  • kadın dostu bir alim.

    "kadinlariniza evlerinin kapisinda oturmamalari için yeni elbise yaptirmayin, çünkü elbiseleri güzel ve yeni olursa kalplerine disari çikmak arzusu gelir. (gazali, kimyayi saadet, s: 178)
    disari çikmasi kesin gereken kadin ise kocasindan izin aldiktan sonra disari çikacak ve su kurallara kesin uyacaktir:
    siki sikiya örtünüp kötü giysilere bürüne,
    hiç çikmamis gibi davrana,
    basini öne egip kimsenin yüzüne bakmaya,
    kalabaliga karismaya,
    erkeklerin bulundugu yerlere yanasmaya,
    herkesin dolastigi sokaklardan uzak dura,
    isini bir an önce bitirip evine döne, (gazali, ihya, 2/290)" *
  • (bkz: #136820190) o kadar kötü bir entry ki neresine geçireceğimi şaşırdım ama elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışacağım:

    1) en kötü char sözelci kadın değil yobaz erkektir. bakın dünyada eşek üzerinde kaçmaya çalışılan ne kadar ülke varsa yobaz erkekler tarafından yönetilir. ayrıca bu sayısalcı sözelci muhabbeti de köylü köklerinden kopmaya çalışan ailesi tarafından zorla sayısala yönlendirilip hayatı sikilen çalışkan ama alık, kompleksli türk genci muhabbettidir.

    2) bir tweete 8 paragraf cevap vermek zorunda kalıyorsanız bu büyük ihtimalle düşünceleriniz inandırıcı olmak için çok fazla kelimeye ihtiyaç duyduğundandır. sade düşünemediğiniz için yanlış yollara sapıyorsunuzdur.

    3) lütfen kendinizi nietzsche sanıp onu yazdım, bunu anlattım, köşemde bahsettim diye triplere girmeyin. alt tarafı entry'leri 50-60 kişinin gözüne çarpan vasat bir sözlük yazarısınız. kimse sizin külliyatınızı takip etmiyor. burada en fazla okunan entry'ler bile 500 kişi tarafından baştan sona okunmamıştır. kendinize lüzumundan fazla değer atfetmeyin.

    4) gazali nedenselliği allah'la kesen bir bağnazdır. zeki adamdır ama agustinus gibi kendine ve takip edenlere zarar veren tipte bir zekidir. gazali'nin her boşluğa allah'ı koyan bakış açısı müslümanların içine düştüğü nihilizmin sebebidir. mesela; gazali'ye göre pamuğun yanmasının sebebi allah'tır. yanmayı allah başlatır, pamuğun küllerini yaratır ve siyah rengi verir. gazali'ye göre pamuğun yanmasının, ısı ve maddenin bir araya gelişinin bir sonucu olması sadece filozofların gözlemidir. oysa bu nedensellik değil, eşzamanlılıktır. pamuk ve ateş her bir araya geldiğinde yanması ise allah'ın alışkanlıklarıdır, adetullahtır. her seferinde aynı sonuçların ortaya çıkması nedenselliği ispatlamaz. aynı nedenlerin her sefer aynı sonuçları doğurması sorununa böyle cevap bulur.

    sözlük yobazının “filozof milozof zannederler” dediği ibn rüşd, “eğer sebepler ve sonuçlar arasında bir bağlantı yoksa bu dünyada bir düzenin ya da nizamın olması mümkün değildir. eğer düzen ve nizam yoksa; var olan şeylerin bilme ya da irade kullanma gücü yoktur demektir. oysa düzen ve nizamın bir bilgelik ve akıl aracılığı ile yaratılmış olduğunu görüyoruz.” der. bu tutumla ibn rüşd gazali'den bin kat daha filozoftur, evet. gazali'nin tanrıdan anladığı mutlak iradedir, ibn rüşd'ün anladığı mutlak akıldır. bunlar öyle basit mevzular değil, toplumların eğilimlerine yön veriyor.

    nedenselliğin inkarı bilim için gerekli olan tahmin yürütmeyi epistemolojik olarak imkansız; teolojik olarak da istenmeyen bir şey yapıyor. bu durum bütün günlük hayatı etkiliyor. 1983–1984 yıllarında “tanrı havayı yaratır ve istediğinde yağmuru yağdırır; hava durumu hesaplanabilir değildir” görüşü ile pakistan'da hava durumu haberleri yayından kaldırılmıştır. pakistan biliyorsunuz fenahuyluspazo gibi adamların yönettiği bir ülkedir. en iyi sayısalcıları koşa koşa olmadı botla motla avrupa'ya abd'ye gidip itci olmaya çalışırlar. çünkü pakistan toplumunun ataları gazali gibi düşünen adamlardır. gazali gibi düşünen adamlar karl popper gibi düşünen adamlara yenilmeye mahkûmdur.

    5) ondan sonra istediğiniz kadar “müslüman cep telefonu icat etmez çünkü bu şeytan işidir müslüman'a saban yeter” diye kendinizi kandırın. anca okuyanı güldürürsünüz çünkü okuyan da bunu cep telefonundan okuyor, yazanın da cep telefonundan ya da bilgisayardan yazdığını biliyor. kapitalizmle ilgili bu sinyalci çaresizlik “avrupa sömürdü de zengin oldu biz iyiliğimizden kaybettik” muhabbetine benziyor. yalan yanlış bir zavallılık.

    6) son olarak konuyu açan tweet'teki alıntıda gazali takvaya, etiğe, ahlaka dair şahsi bir yorum yapmıyor. bakara suresi 219. ayette “sana neyi infak edeceklerini soruyorlar. de ki: ihtiyaçtan fazlasını infak edin. işte böylece allah, size âyetlerini açıklıyor. umulur ki siz düşünürsünüz.” diyor. inanan için allah'ın sözü bu. kıvırmak isteyen için nedir bilemem.

    gazali ve müslüman dünyasının bugünkü hali konusunda daha fazlasını bilmek isteyenler, üstadım skocax'ın gazalici nihilist zihniyet ve müslüman aklının mühürlenişinin hikayesi yazılarını bulup okusunlar. gönlümün efendisi çekti gitti fenahuylularla uğraşmak bize kaldı.
  • sert bir otorite savunucusu. fransız devrimi öncesinde ansiklopedi nasıl denis diderot'un elinde bir silaha dönüşmüşse, gazali'nin de kalemi saldırı amaçlıdır (büyük bir farkla; denis diderot hakim sınıfa karşı mücadele ederken gazali hakim sınıfın savunuculuğunu yapar.) hakkında pek bilinmeyen yanı, (hammad el yemeni'yi de unutmamak lazım) günümüzde de yankısı duyulan pek çok iftira/iddiayı öne süren kişi olmasıdır. "ayaktakımı" olarak bahsettiği isyancıların birçoğunun muhalif şii grupların mensubu olmasından da güç bularak mücadelesini çok farklı eksenlere çeker. eserinde*(buradaki bir başka nokta ise eserini, abbasi halifesinin emriyle kaleme aldığından bahsetmesi ve hatta bundan kıvanç duyduğunu da eklemeden geçmemesi) dartlarını savurur:

    "batıniyye mezhebinin özü, şeriat yaygısını söküp kaldırmaktır... çünkü onlar, mecusilerin her şeyi mübah salan koludur. muharremattan olsa bile, kadınları mübah; her mahsuru helal saydılar. onların maksadı, saltanattı. müslümanların mallarına ve ırzlarına el atmaktı. müslümanlardan intikam almaktı. bu sebeple, müslüman kanı döktüler; akla gelmedik belaları, başlarına musallat ettiler. ey okuyucu, sana, onların bu mezheplerinin pisliklerinden, inançlarının rezaletlerinden açıklayacaklarımız var."

    sadece bir kapı deliğinden baktığında, gördüklerini eşsiz bir şelaleyi anlatır gibi anlatan edebiyatçıların en azından bir yönünü bulduğumuz gazali, sünnilerle şiilerin aralarında bulunan teolojik problemleri, batınilerdeki kadın erkek ilişkilerine yoğunlaştırarak devam eder, bir tür orgy havası çizmeyi ihmal etmez (bu açıdan şu "mum söndü" iddiasını ilk ortaya atan hammad el yemeni gibi kadın-erkek ilişkilerini anlatır, ilk üyelikte dai'nin yatağına katılımcının eşini koyması gerektiğini söyler, daha da devam eder durur.) halifeliğin sınırları içerisinde isyan halinde olan "ayaktakımı" sadece şiilerden oluşmaz ama bu büyük kanadı bile etiket idamına yollamak, özellikle de hilafet topraklarının, muhalifler arasında pinpon topu gibi el değiştirdiği bir dönemde büyük bir rol sayılır.

    burada enteresan nokta ise, ibn haldun'un eserinde* hakim ideoloji için ithamda bulunan bu devlet memurlarının tavırlarından da bahsedilmesi. misalen ibn haldun, aralarında (hatta aralarında bulunmasına teessüf de ettiği) bakıllani'nin de bulunduğu birçok ulemanın -iddiaların doğru olmadığını bilmelerine karşın- abbasi halifesi yanında tavır aldıklarını söyler. özellikle fatımi halifesinin peygamber soyundan gelmediğinin iddia edilmesini eleştirir (eldeki verilerin bu soy iddiasını doğrulamasına karşın, bunun abbasi hilafeti için yıkıcı olması, yönetici kadroyu kalemşörlere başvurmaya itiyor doğal olarak.)

    peki gazali hakkında günümüzde nasıl bir görüş hakim?. ebu zehra* gibi birçok sünni ulema, gazali'nin iddialarını en küçük bir sorgulama ya da bir sağlamadan geçirmeden aynen aktarıyor ve benimsiyor (muhammed ebu zehra'nın özellikle de türkiye'de neredeyse tamamiyle kabul edildiğini, "resmileştiğini" de belirtmekte fayda var.) sanırım yine romantik tarih yazımına kurban gitmeye devam edilecek. hala geçmişte kalmış insanlara tarihsel bir kişilik olarak bakılıp, irdelenemiyor, bazı ölüler hiç ölmüyor. bunun yapılması durumunda müslüman sinod'u ise hemen faillerle bağlarını kesiyor. islam tarihi üzerine ciddi bir otorite ve hiyerarşi incelemesi yapılabildiğini ve bunun "resmi kanattan" yapıldığını pek duyan var mı?. sanırım romantik tarih sevdamız dolayısıyla "buralı" bir michel foucault'un parmaklarını kırardık...
  • #136820190

    arkadaş gazali'yi bilmediğimizi iddia ediyor. akp kontenjanından sözlüğe girmiş olanların oylarıyla debeye girmiş bir de!

    biz sözelci zekasıyla anlamıyormuşuz. onlar matematiksel zeka ile gazali'yi analiz edip ne büyük düşünür olduğunu anlamışlar. ulan matematiksel zeka ile gazali analiz mi edilir?

    başlıyoruz:

    1. vahiyle gelen bilgi hakikattir, insanın aklıyla eriştiği bilgi tu kakadır! diyen adama düşünür denmez. düşünmeyi reddden adamdan düşünür mü olur?

    2. gazali ibn-i rüşd'ün piriymiş. ibn-i rüşd kim köpekmiş!

    gazali doğmatizmin sıçtığı bok, ibn-i rüşd ise avrupa aydınlanmasını etkilemiş bir akılcıdır. (avrupalılar bile bunu kabul ediyor, aydınlanma felsefesini etkileyen fikir insanları arasında ismini sayıyorlar) gazali akılcılığı reddeden, felsefeyi günah sayan imamdır.

    3. gazali'yi bilmiyormuşuz. o islamın altın çağını yaşatan bir düşünürmüş.

    ibn-i sina, farabi vb, gazali denen adam tarafından tekfir ilan edilmiştir. tekfir vahiy ile peygamber aracılığıyla tebliğ edilen kesin gerçekleri inkar eden ve buna karşı olan kişiledir. gazali ve onun gibilere göre, ibn-i sina, farabi vs düşünürler sadece islam dışı değil aynı zamanda islam düşmanıdır. gazali ve müritlerinin hakim olduğu islam dünyasında artık başka bir filozof yetişmeyecektir.

    gazali akıla dayanan bilgiyi reddeder, bilginin kaynağının ilahi olduğunu, vahiy, hadis ve sünnet olduğunu ileri söyler ve bunu tartışmayı bile kabul etmez. kendisine karşı çıkanları din düşmanı sayıp öldürür!

    4. ortadoğu'daki bok çukurunu imam gazali ve müritleri kazdı.

    islam'ın altın çağından bahsediyorsanız, gazali'ye kadar geri gitmenize gerek yok. ışid, kuran hükümlerini ve peygamberin sünnetini dolaysız biçimde uygulayarak gazali'nn hayalini kurduğu islam aydınlanmasını 21. yy'da yaşatmıştır. köle pazarları kurup (tıpkı peygamber zamanında olduğu gibi) insan alıp satmış, din düşmanı ilan ettiği kişileri öldürüp mallarına el koyup ganimeti de tıpkı kuran'da belirtildiği şekilde dağıtmıştır.

    5. gazali büyük bir düşünür olsa, bir çok düşünürü ve düşünceyi tetikler ve kendisinin ardından başka düşünürler yetişmesine neden olurdu. oysa gazali'den sonra doğuda felsefe ve bilim tamamen bitti.

    islamcılar farabi, ibn-i rüşd ve ibn-i sina gibi düşünürleri vitrin olarak kullanarak avlarını tuzağa çekerler. ama gazali'ye biat edinceye kadar sizi bir cahil olarak görürler.

    bakmayın belediyelerinin ramazan geceleri karagöz-hacivat oynattıklarına bundan 100 yıl önce karagöz hacivat oynatan kahvehaneleri basıp adam öldürüyorlardı. "taliban ile zihniyet farkımız yok!" diyen adamlar zihniyetini açık ediyor. ama sen anlamıyorsundur.

    islamcılar hepimiz müslümanız diye size yaklaşır, "sadece biz müslümanız onlar islam düşmanı"na evrilirler. bu evrim sırasında birden bizim topraklarımız dar-l harp, bizim malımız ve mülkümüz kendilerine helal olur.

    iş lafa gelince türkiye'nin %99'u müslümandır. ama gerçekte bir tek onlar müslümandır.

    binlerce bilim tarihçisi, doğu aydınlanmasının (islam demiyorum. çünkü değil) sona ermesinin nedeni olarak imama gazali'yi gösteriyor ama tabi biz sözelci zekasıyla bilmiyoruz onlar matematiksel zekalarını kullanarak gazali'nin ne büyük düşünür olduğunu buluyorlar.

    hadi ordan be!

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap