• 1960larda nasa icin çalışan james lovelock tarafindan, lynn margulis'in de yardımıyla geliştirilen hipotez. lovelock 1979'da yazdıgı " gaia: a new look at life on earth" adlı kitapta, bu hipotezden ilk defa bahsederek, dünyanın aslında canlı bir organizma gibi olduğunu iddia etmiştir. dünyadaki yaşamın adı gaia'dır ve buna göre karalar gaia'nın kemikleri, okyanuslar, denizler ve ırmaklar onun dolaşım sistemi, atmosfer onun solunum sistemi, üzerinde yaşayan canlılar da onun sinir sistemidir. lovelock'a gelen eleştirilerin birinde, canlı olan her organizmanın üreyerek çoğaldığı, dünyadaki yaşam için ise böyle bir durumun olmadığı söylenir. lovelock buna; dünya dışında, örneğin marsta bir şekilde yaşam oluşturulduğunda, bakterilerin yaşaması sağlandığında, gaia çoğalmış olacaktır, diye cevap vermiştir. neticede, bu hipotezde lovelock'ın anlatmak istediği şey, dünyanın bir bölümüne gelecek zararın, aslında dünya üzerindeki tüm yaşamı etkileyeceğidir
  • adini unuttugum bir adama gore dunyadaki her canli tek bir global canlinin bir parcasidir ve bu canlida gerekli buldugunda gezegenin ortamini modifike etmektedir ve boylece hayatta kalmasini saglamaktadir

    yani gezegen boyutunda pek guclu ve kabiliyetli collective bir yasam formu/yuz

    (bkz: gaia)
  • dünya biyosferinin aslında bilinçsiz bir şekilde dünyadaki koşulları yaşama en uygun olacak seviyede düzenlediğini öne süren hipotez. temelde üç ana konu üzerinden yola çıkar.

    1- yaşamın başlangıcından bu yana güneşten dünyamıza gelen enerjinin artmasına rağmen gezegenin ısısının sabit (var olan yaşamın korunmasına uygun sıcaklık aralığında) kalması.
    2- atmosferdeki gaz dağılımının zamanla değişken olması gerekirken yine yaşamın korunmasına uygun olacak seviyelerde kalması.
    3- denizlerdeki tuzluluk oranının değişken olması gerekirken %3.5 gibi bir rakamda sabit kalması.

    yukarıdaki 3 madde bilimsel kanıtlarla desteklenmişlerdir. açıklaması en basit olan 1. ve 2. maddeyi şöyle açabiliriz:
    gezegenin ısısını kontrol altında tutan en büyük etkenlerden birisi karbondioksit, metan gibi sera gazlarıdır. örneğin atmosferdeki karbondioksit oranı arttığında gezegen buna direkt tepki verir. karbondioksit kullanan canlıların biyo kütlesinde artış olur. aşağıdaki görsel üzerinden gezegen çapında son 30 küsür yıl boyunca bitki popülasyonundaki değişimi görebilirsiniz. renkler yeşil tonlarına doğru ilerledikçe artış, kırmızı tonlara ilerledikçe azalışı simgeliyor:
    imgur
    hızlıresim
    yukarıdaki görsel 8 farklı ülkenin 24 enstitüsünden 32 biliminsanının, nasa-modis ve noaa-avhrr uydularından aldıkları verilerle oluşturulmuştur. buradan görebileceğiniz üzere en başta insan etkisi sebebiyle atmosferimizdeki karbon miktarındaki ciddi artışlar nedeniyle doğal olarak bu karbonu kullanan canlıların popülasyonunda bir artış görürüz. bu durum hem gezegen sıcaklığını hem de atmosferdeki oksijen miktarını otomatik olarak dengeler.

    hipotezin ortaya atılmasındaki başlıca sebeplerden birisi dünya dışı yaşam arayışında bir ölçü birimi olarak kullanılmak istenmesidir. biliyorsunuz ki uzak diyarlardaki gezegenlerin atmosferleri üzerinde, yansıttıkları ışığın dalga boyuna bakarak bir fikir sahibi olabiliyoruz. uzun soluklu bir çalışma neticesinde bir gezegenin atmosferindeki maddelerin değişimini ölçüp gezegenimizdeki değişimlerle karşılaştırırsak o gezegende yaşam olup olmadığına dair fikir sahibi olabiliriz.

    buraya kadar, bu anlamıyla gaia hipotezi, olaylara doğrudan bilimsel bir yaklaşımda bulunur. hatta belki kuram olmasından bile söz edebiliriz. ancak bu iddanın hipotez olarak kalmasındaki başlıca nedenlerden birisi, hipotezin sonradan dünyadaki tüm canlıların oluşturduğu biyosferin ve içinde/üstünde bulunduğu maddenin, kısaca tüm gezegenin kolektif zekaya sahip dev bir süper organizma olduğunu önerecek şekilde genişletilmesidir. bu organizmanın adı gaia'dır. gaia tıpkı bir insanı oluşturan hücreler topluluğu gibi, bir biri ile bağımlı ya da bağımsız bütün canlıların hep beraber oluşturduğu şeyin toplamıdır. sinir sistemi, dolaşım sistemi gibi çok hücreli canlılarda bulunan özelliklere sahiptir. mesela hipotezde akdeniz'in gaia'nın karaciğer gibi işlevi olan bir organı olduğu önerilir.

    abiyogenezi açıklamaya çalışan hipotezlerin çoğu gezegendeki yaşamın tek bir canlıdan türediğini önerir. bu hipotezlerin içinde ilk canlının tek bir hücre olmadığını, hücre çeperi diye adlandırdığımız yapının oluşmasından önce bütün okyanusların kendi kendini çoğaltan moleküllerin toplamından oluşan tek bir canlı olduğunu önerenler de vardır. gaia hipotezi bu tip hipotezlerden de destek alır.

    bu bakış açısı bilim insanları arasında dikkat çekse de yeterli seviyede destekçi bulamamıştır. biyologların çoğu bakış açısını teolojik bulur. bir takım biyologlar ise doğal seleksiyon prensiplerine karşı olduğunu savunurlar. hipotezi ortaya atan james lovelock ve geliştiren lynn margulis'in bakış açıları bilimsel olsa bile hipotez, bilim insanı olmayan, bilimsel kavramları tam olarak anlayamamış veya olaya tamamen romantik yaklaşan insanlarca teolojik bir yapıya sürüklenmektedir. bu durum da hipotez ile daha az bilim insanının ilgilenmesine neden olan bir zincirleme reaksiyon yaratır.
  • 21 aralik 2012 ile ilgili teorilerden birinin çıkış noktası. teoriye göre dünya bu kadar çok insanı kaldırmıyor, büyük acılar çekiyor ve büyük bir değişim döneminden geçip, hem kendini tedavi edecek hem de yeni bir çağa adım atacak. yaşayan bir organizma hastalandığında kendini tedavi eder. siz gaia’nın kemiklerini, dolaşım sistemini, solunumunu kirletir ve hasta ederseniz; o da kendisini iyileştirmek isteyecektir. dünya üzerinde yaşanan felaketlerin temelinde, gezegenin kendini iyileştirmeye çalışması vardır.

    “insan dünyanın sonunu getiremez, ama onu yaşanmaz hâle getirebilir. bunlar yeni bir çağın doğum sancıları. farklı bir bilinçlenme çağına giriyoruz. nereden gelip nereye gidiyoruz. hepimiz az ya da çok kusurluyuz ki halen buradayız. buzulların durumu, ozon deliği, çevre kirliliğinin etkileri ve tek evimiz bu narin ve nazik gezegene yaptığımız onca haksızlıklar... tabii ki karşılıksız kalmayacaktır. 2012 sadece 'sembolik' uyarılardır, 'davet'tir. görebilenlerin göreceği, duyabilenlerin duyacağı şeylerdir. tabi ne kadar 'farkında' olunabilirse. her şey insan içindir, ama herkes için değil...”

    demiş kerim soley.
  • "there is a self-regulating mechanism inside everything" diye özetlenebilir.
  • dr. james lovelock adli bilimadami tarafindan yaratilmis teori..hipotezin ismini ise bir zamanlar komsusu olan william golding'in onerisi uzerine gaia koyuyor..
  • (bkz: solaris) *
  • gaia hipotezi oldukça ilginç bir konudur. ingiliz bilim insanı james lovelock tarafından 1970'lerde öne sürülen bu hipotez, dünya'nın bir organizma gibi davrandığını ve kendi kendini düzenlediğini öne sürer. ismini antik yunan mitolojisindeki "gaia" tanrıçasından alır, çünkü bu hipoteze göre dünya canlı organizmaların oluşturduğu bir bütün olarak kabul edilir.

    gaia hipotezi, dünya'nın biyosferi ve çevresinin, canlı organizmaların ve çevrelerinin karmaşık bir etkileşimi sonucunda bir bütün olarak çalıştığını savunur. örneğin, atmosferdeki oksijen seviyesi, karasal ve denizel organizmalar arasındaki etkileşimlerin bir sonucu olarak belirlenir. sıcaklık, karbon döngüsü ve diğer çevresel faktörler de bu etkileşimlerin bir sonucu olarak düzenlenir.

    bu hipotez, dünya'nın karmaşık bir şekilde bir araya gelmiş ve birbiriyle bağlantılı olan doğal sistemlerinin önemini vurgular. lovelock'a göre, dünya bir organizma gibi davranır ve kendi kendini düzenler. bu şekilde, dünya'nın yaşamı destekleyen birçok faktörü dengelemesi ve uyum içinde çalışması sağlanır.

    gaia hipotezi, bilimsel tartışmalara konu olmuş ve eleştirilere maruz kalmıştır. eleştirilerden biri, gaia hipotezinin antropomorfik (insan benzeri) bir yaklaşımı olduğu ve dünya'yı bir organizma gibi tanımlamanın yanlış olduğu yönündedir. ancak, hipotez, dünya'nın çeşitli sistemlerinin birbiriyle etkileşim içinde olduğunu ve bu etkileşimlerin karmaşıklığını vurgulayarak çevre bilimleri ve ekoloji alanındaki düşünceye yeni bir bakış açısı getirmiştir.

    1. homeostasis (dinamik denge): gaia hipotezi, dünya'nın biyosferi ve çevresinin, homeostasis adı verilen bir dinamik denge içinde olduğunu savunur. bu denge, canlı organizmaların etkileşimiyle oluşur ve dünya'nın çeşitli sistemlerinin kararlılığını sağlar.

    2. geribesleme mekanizmaları: hipoteze göre, dünya'nın biyosferi ve çevresi arasında geribesleme mekanizmaları bulunur. bu mekanizmalar, bir değişiklik olduğunda sistemde dengeyi yeniden sağlamak için çalışır.

    3. büyük dönüşümler: gaia hipotezi, dünya'nın geçmişinde büyük dönüşümler yaşadığını ve canlı organizmaların çevreleriyle etkileşime geçerek bu dönüşümleri dengelediğini öne sürer. örneğin, oksijenin atmosferdeki artışı gibi.

    4. canlı ve çevresel etkileşimler: dünya üzerindeki canlı organizmaların, çevreleriyle etkileşime girerek çevresel faktörleri değiştirebildiğini ve bu değişikliklerin geri dönüşü olabileceğini belirtir.

    5. evrim ve adaptasyon: gaia hipotezi, dünya'nın canlı organizmalarının evrim ve adaptasyon süreçlerinin, dünya'nın genel çevresiyle etkileşim içinde olduğunu ve bu etkileşimin organizmaların evrimini etkilediğini savunur.

    bu detaylar, gaia hipoteziyle ilgili daha kapsamlı bir anlayış sağlayabilir. ancak, unutulmaması gereken bir nokta, gaia hipotezinin hala bir hipotez olduğu ve bilimsel toplumda tartışmalı bir konu olduğudur.
  • lynn margulis'ın hayatını adadığı hipotez. eski eşi carl sagan'ın da desteğiyle (ve belki ününün yardımıyla), hiç kimsenin sallamadığı bir hipotezi bir şekilde bilim insanlarının tartışmalarına konu edebilen margulis'in yamulmuyorsam oğlu da gaia üzerine çalışır. bir nevi aile hipotezi.
  • biz evdeyken nasil sabah serinliginde ustumuze birseyler aliyor yada kalorifer açiyorsak, hava sicak oldugunda camlari açip evi havalandiriyorsak aynisinin dunya içinde geçerli oldugunu ortaya suren hipotez.

    benim anladigim; bireyin bireysel olarak degil, global olarak dusunup hareket etmesi, dunyanin hava sirkulasyonunu dusunup onun için en iyisini yapmasi evimizi daha yasanabilir hale getirecektir.
hesabın var mı? giriş yap