• benim cevremde 30 ya$ina gelmeden kimse kendisine soru sormaz ve o gun
    gelip cattiginda, bunlara cevap vermek icin artik cok gectir.

    nasil oluyor anlatayim: 20 ya$indasindir, biraz sacmalarsin ve uyandiginda
    30 ya$ina gelmissindir. her sey bitmistir: bir daha asla 2 ile baslayan bir
    ya$in olmayacaktir.10 yil oncekinde 10 yil daha ya$li ve gecen yildan 10
    kilo daha sisman oldugunu kabullenmen gerekmektedir. geriye kac yil
    kalmistir ? ortalama omur istatistiklerine gore, erkeksen 42, kadinsan 50
    yil omrun vardir. ama hastaliklarin, dokulen saclarin, bunamanin, ellerde
    beliren lekelerin hesabi tutulmaz. kimse kendine su sorulari sormaz:
    hayatimi yeterince degerlendirdim mi ? ba$ka turlu mu ya$amaliydim ? dogru
    insanla, dogru yerde miydim ? bu dunya bana ne sunuyor ?

    dogumdan olume hayatlarimiz otomatik kumandaya baglidir ve aki$ini
    degi$tirmek insanustu bir cesaret gerektirir.

    20 ya$imdayken hayatta her$eyi bildigimi saniyordum. 30 ya$imda hicbirsey
    bilmedigimi ogrendim. 10 yilimi, sonradan unutmak zorunda kalacagim $eyleri
    ogrenmekle gecirmistim.

    hersey fazla mukemmeldi. ideal ciftlerden sakinmak gerekir, guzel olmaya
    fazla duskunlerdir. a$k evliliginde sorun fazla yuksekten ba$lamasidir.
    boyle bir evlilikte yasanabilecek tek sasirtici olay bir felakettir. yoksa
    ne mi olur ? hayat bitmi$tir. ya$amadan once zaten cennetteydiniz. olene
    kadar , oyunculari hic degismeyen ayni kusursuz filmde kalacaktiniz. boyle
    bir$ey yasanamaz. insan herseye cok erken ya$ta sahip olunca, kurtulu$
    kisvesine burunmu$ bi felaket bekler hale geliyor. icini rahatlatmak icin
    felaket yolu gozukuyor.

    sadece baskalari icin evlendigimi, insanin kendisi icin evlenmedigini kabul
    etmem uzun surdu. insan neden evlenir ? arkadaslarini sinirlendirmek ya da
    ana babasini mutlu etmek icin, cogunlukla ikisini birden, bazen de tersini
    yapmak icin.

    insan mezuniyet ya da ehliyet sinavini nasil veriyorsa aynen oyle evleniyor:
    her ne pahasina olursa olsun normal, normal, normal olmak icin, hep ayni
    kabin icine dokulmek istiyoruz. herkesten yukarida olamayinca altta kalmak
    korkusuyla herkes gibi olmak istiyoruz. gercek bir a$ki mahvetmenin en guzel
    yolu.

    zaten evlilik sadece normalligin dayattigi bir model degil: ayni zamanda
    reklamlar, filmler, gazeteler, hatta edebiyat araciligiyla gerceklestirilen
    olaganustu bir beyin yikama faaliyeti, ba$ dondurucu kucukhanimlari
    parmaklarina bir yuzuk, uzerlerine beyaz bir elbise gecirmeyi arzulamaya
    iten muazzam bir zehirleme olayi. yoksa bunu akillarindan bile
    gecirmezlerdi. buyuk a$k'i ise evet, inisleri ve ciki$lariyla bunu elbette
    dusunurlerdi. yoksa ya$amanin anlami ne ? kusursuz bir dunyada kizlar asla
    bu kadar suni bir icadin hayaline kapilmazlardi. samimiyetin, tutkunun, mutlak
    olanin hayalini kurarlardi, kiralik smokinli bi herifin degil. tanrinin hergunu
    kendilerini $a$irtmayi bilecek erkegi beklerlerdi, eve ekmekle tuz getirecek
    erkegi degil. her$eyi doga'nin -yani arzunun- iradesine birakirlardi. ne yazik
    ki, engellenmis anneler kizlarina ayni mutsuzlugu diliyor ve onlar da, anneleri gibi cok
    fazla pembe dizi seyretmi$ durumdalar. sonucta, kendilerini sadece ve sadece
    mukemmel olmayan bir erkek mutlu edebilecekken, du$leri kirilmi$, hayata
    kusmus mustakbel kiz kurulari uretip o a$agilik reklam konseptini, beyaz
    atli prens'i bekleyip duruyorlar.

    demi$ olan adam
    (bkz: askin omru uc yildir)
  • romantik egoist kitabında, çok sayıda bulunan vecize gibi cümlelerden biri:

    "nezle olduğum zaman kokain çektiğimi zannediyorlar: işte buna şöhret sahibi olmak denir!"
  • "iktidar sahibi olmak için, insanları zayıf olduğunuza inandırın"

    (bkz: romantik egoist)
  • "reklamcıyım. kainatı kirletiyorum. ben size pis şeyleri bile satan adamım. asla sahip olamayacağınız o şeylerin hayalini kurduran... photoshop'ta rötuşlanmış kusursuz bir mutluluk... kılı kırk yararak oluşturulmuş görüntüler, moda müzikler.
    zar zor biriktirdiğiniz paralarla, son kampanyada itelediğim rüyalarınızın arabasını satın almayı başardığınızda ben onu çoktan demode etmiş olacağım. sizi yenilik bağimlisi yapiyorum. yeniliğin avantajı, hiçbir zaman yeni kalmamasıdır.
    salyalarınızı akıtmak: benim görevim bu. benim mesleğimde kimse mutlu olmanızı istemez, çünkü mutlu insanlar tüketmezler.
    çektiğiniz acı, ticareti canlandırıyor. bizim jargonumuzda buna "alışveriş sonrası düşü kırıklığı" deniyor. size acilen bir ürün gerekiyor; ama ona sahip olur olmaz bir başkasına gereksinim duyuyorsunuz... ihtiyaçlar meydana getirmek için kıskançlığı, acıyı, doyumsuzluğu körüklemek gerekiyor. işte benim savaş gereçlerim bunlar. hedefim ise sizsiniz."
  • ne de şanslıyız ki kitaplarının cevirisi de oldukca akıcı olan yazardır.
    (bkz: renan akman)
  • bana "çok satanlar arasından da adam gibi yazarlar çıkabilirmiş" dedirtebilen tek yazar.
  • eski reklam, yeni hayat yazarı..
  • kitaplarında her zaman acemi bir capkın, ba$arısız bir a$ık olan beigbeder..
  • kelimelerin fransiz oyuncusu.
  • "ben ölü bir adamım. her sabah dayanılmaz bir uyuma isteğiyle uyanıyorum. siyahlar giyiyorum, çünkü kendi yasımı tutuyorum. olamadığım insanın yasını.." demiş olan fransız yazardır.
hesabın var mı? giriş yap