• kesinlikle overrated olmayan aksine underrated olan ve underrated olması ile ünlü olan sanatçı. kariyerine justin bieber,beyonce, alicia keys ve john legend gibi bir çok sanatçıya söz yazarak başlıyor. nostalgia ultra ile ilgi çektikten sonra tamamı kendi prodüksiyonu olan channel orange albümü ile başarıyı yakalıyor, ve blonde de günümüzün diğer klasik albümlerinden biri.

    ayrıca kanye west in aslında drake ile kavga sebeplerinde birisi olmuştur kendisi, kanye westin plak şirketi ile çalışmamasına rağmen, kanye bir konserini yarıda kesip radyoda saçma drake şarkıları çalıyorsunuz ama frank ocean güzel müzik yapıyor onu çalmıyorsunuz gibi bir çıkışı var. dışarıya kapalı bir sanatçı olsada(eskisi gibi sanatçılara söz yazmıyor) beraber çalıştığı çalışmadığı bir sürü sanatçı, frank oceanı sistematik bir şekilde över.

    frank ocean’ı diğer sanatçılardan özel kılan şey ise, söz yazarlığı, kendine özel abstrakt hikaye anlatımı, duygu anlatım biçimi ve tabii ki vokali. bu konularda kendine has kesinlikle eşi benzeri yok, şarkılarının strüktürü alışık olunan şarkılarının strüktüründe farklı olduğu için genelde radyoda, sokakta duyulmaz frank ocean, kafa sallamalık şarkılar yapmıyor çünkü, dinlerken içinde kaybolacağınız şarkılar yapıyor kendisi, pek grammy friendly de değil ödül de vermiyorlar, diğer sanatçılarla düette yapmıyor, ama hal böyle iken bu adama overrated demek büyük haksızlık, amerikada en büyük sanatçılar hakkında underrated derken ekşide 3 sayfa yazı yazılmış hakkında buna overrated demek daha da büyük haksızlık.
  • tamamen kişisel bir zevkle blond* albümünü zirveye koydum. yıllar içinde paylaşılamayan, müzik dünyası kodamanlarının, "bizim plak şirketine gel bokunu yiyim" dediği bir adama dönüşse de mütevazılık durumunu koruyor sanki. fazla ortalarda görünmeyen, sessiz sakin takılan, az ve öz röportajlar veren bir müzisyen. en büyük hayranlarından biri de brad pitt. bu arada brad pitt sağlam müzikseverdir ha. bir örnek: (bkz: #67051959) hatta brad pitt, angelina jolie ile boşandığı dönemlerde frank ocean'a sarmış, ayrılık acısının üzerine bol bol frank ocean dinlemiş. ve evet, frank ocean da bir konserinde brad pitt'i arayıp ona close to you'yu söylüyor. çok romantik yav kafayı yiycem. erkekliği böyle yıkacaklar işte. :d

    benim liste:
    pink + white
    self control
    seigfried
    ivy
    nights
  • pink + white adli sarkisinin back vokallerini beyonce yapmistir.

    adam oyle farkli bir boyutta ki beyonce'ye back vokallik yaptirtabiliyor.
  • bugün keşfettiğim harika işler çıkartmış bir sanatçı. in my room, nights, ve pyramids parçaları şimdilik beğendiklerim arasında öne çıkanlar.
  • içtenlikten ekmek yiyen müzisyen. duygusu bence çok fazla. tek gerektirdiği şey, yalnızlık hissi. hafif dumanlı (belki rakılı) bir kafada, ağlamakla gülmek arasında gezdirir. aynı şarkıda hem komik hem hüzünlü. blond hakkında söyleyebileceğim ilk şey, intimate olduğu. estetik kaygılarını korurken, üretim esnasındaki denemeleri de içeriyor gibi. onu ciddiye alıp, müziğine "emek veren" dinleyiciyi aldatmıyor bence. dinlediğime değen müzisyen. ama tekrar tekrar da dinlemem, kafası bana ağır.
  • adını ilerleyen günlerde daha çok duyacağımız biri. watch the throne'da made in america ve no church in the wild ile tanıdım ben kendisini. albümdeki en sevdiğim iki parçada yer alıyordu bu adam. ve şimdi, watch the throne'dan bir yıl sonra, kendi albümü channel orange ile her yerde karşıma çıkmaya başladı. birkaç gündür albümü dinliyorum da, şahane bir şey olmuş. şunun güzelliğine bakın lütfen: http://www.youtube.com/watch?v=hfywq2aebic#t=8m21s
  • bir bad religion gerçeği var ki, aylardır kafamın içinde çınlıyor.
  • coachella show’unda depresyonun hallerinden biri olan self sabotageına şahit olduğumuz sanatçı. cancel culture öyle pis bişey ki fanıyım diye geçinen insan bile o güruha dahil olup bir taş da kendisi atmaktan çekinmiyor, düşene bir tekme de sen vur hesabı... kendimi onların yerine koydum my bloody valentine tam 21 yıl sonra çıkan 2013’teki yeni albümünün şerefine primaverada sahne alacaktı. lineup açıklandığı gece daha ortada schengenim filan yokken biletini alıvermiş, izleme şerefinde bulunmuştum! mbv harika bir performans sergilemişti mesela tam tersi olsaydı napardım diye düşündüm hiç birşey yapmazdım sanırım, sen kimsin koskoca mbv’yi cancellıyosun di mi?
    frank’ın show’unda eğer her şey planlandığı gibi gitseydi 23 şarkı + björk feat’i izleyecektik, bize düşen yarım saatlik chaotic / bölük pörçük bi performans oldu -morgandoesntcare ig’si olmasa o onu da göremeyecektik hoş- tadı damağımızda kaldı.
    frank ocean bu kadar büyük lokmayı bir anda ağzına atmaya çalışıp büyük sıçsa da, sanatçılığıyla müsemma vulnerabilitysinin dışavurumuna şahit olduğum için onu yabana atamam, ona sadece kocaman sarılıp “i feel u bru.” diyebilirim fanlarına da “go grow up somewhere!” demek fena olmazdı doğrusu.
  • yarın yeni albümünü çıkaracağı söylenen şarkıcı. channel orange çıktığında üniversiteye başlayacaktım, 2012 yazıma damgasını vurmuştu yarınki albümü de tam olarak mezun olduğum yaza denk gelecek. yeni albümü channel orange gibi bir şaheseri de geçerse buralar yıkılır, grammy ödüllerinde dengeler değişir hatta. çoook uzun bir ara vermişti ve kendisinden ses seda çıkmamıştı, yarın müzik dünyasını dev bir sürpriz bekliyor yani.
  • tanri gibi bir tip ama fanlarini da unu de pek sevmiyor. ondan album cikarmayi da pek siklemiyor. allah belamizi versin.
hesabın var mı? giriş yap