• bu gece sahit oldugum bir olayla allah dusurmesin dedirten hastanedir. kalp krizi sebebiyle acil servise kizi, damadi ve torunu tarafindan getirilen ata oguz amca'nin yogun bakima kaldirilmasina karar verdiler. buraya kadar hersey normaldi. 2 yatak otemizde - hemsire bankosunun neredeyse onunde - perdenin arkasinda yatan amcadan bir hırıltı geldi. ben ve arkadasimin bile dikkatini ceken bu ses nedense hemsirelerin dikkatini cekmedi. bir sure sonra doktor - ki kendisinin bu olayda en az kabahatli oldugunu dusunuyorum - koseden cikti ve "gozunuz gormuyor mu? adam gidiyor." diye bagirdi ki bu bir hemsire ve bir saglik gorevlisinin ancak dikkatini cekebildi - digerleri halen sakindi(!). kalp masaji unitesi cekildi hemen ve nefes alabilmesi icin amcanin agzini acmaya calisiyorlardi. yatagin etrafindaki gorevli sayisi 6ya cikti ama ise yaradiklari soylenemez. ben nasil seyrediyorsam onlar da oyle bakiyordu. kalp masaji plakalarinda kullanilan jeli kumsalda gunes kremi sikar edasiyla sikan o gorevlinin de ben girtlagini sikmak istedim o anda. acil servis hiz gerektirmiyorsa ben yanlis biliyorum demektir. bu sakinlikten ote umursamazlik gibi duran hareketlerden sadece birisi. bitmedi... plakalari eline alan doktor bir kez daha bagirdi. neden mi? aletin sarji bitmis. sarj kablosu getirmeye kosan bir gorevli bir hemsire ile carpisti. kablo geldi ama bu sirada elle masaja baslamislardi. kablonun takilmasi - kullanilmasi derken 4 dakika (daha az degil) kaybedildi. adamcagiz su an yogun bakimda ama o kaybedilen 4 dakika ne goturdu kendisinden bilemiyorum. bir kontrol listesi, hazirlik paneli, denetim dosyasi yok mudur bu hastanede? acil serviste bu tur bir ekipman nasil hazir olmaz, akil almaz... dedim ya allah dusurmesin...
  • bu hemşire, pencere kenarındaki bebeklerin yenidoğan sarılığını daha çabuk atlattığını farkederek bir nevi fototerapinin mucidi olmuştur.

    (diye hatırlıyorum, yani yüzde doksan dokuz bu kadındı.)
  • modern hemşireliğin temellerini atan florence nightingale 12 mayıs 1820’de italya’nın floransa şehrinde doğmuştur. avrupa turunda olan ingiliz çift edward ve frances nightingale kızlarına bulundukları şehrin adını vermişlerdir. zengin ve asil bir ailesi olan nightingale matematik, din, felsefe, dil (latince, almanca, fransızca, italyanca), tarih, müzik ve resim dersleri almıştır. ahlak, ölüm, ölümsüzlük gibi soyut kavramlarla uğraşmış, vaktinin büyük kısmını kütüphanede geçirmiş, dini ilkeleri topluma gerekli olduğu şekilde uygulamayı arzu etmiştir. ergenlik çağlarında aristokratik bir sosyal çevrede sıradan birisi olmak istemediğini yaşamında daha yararlı birisi olmak istedigini hissettiğini 1837 yılında günlüğüne yazdığı notu “tanrı benimle konuştu ve beni hizmetine çağırdı.” ile dile getirmiştir. (williamson, 1999; fitzpatrick, whall, 1989; marrier, 1986)
    florence nightingale yirmi yaşına geldiğinde ailesinden hemşire olmak amacı ile hastaneye gidebilmesi için izin istemiştir. ailesinin hastanelerin o zamanki durumunu göz önüne alarak bu isteğini olumlu karşılamaması, florence’ı olumsuzluğa düşürmüştür. 24 yaşında artık kendisi için en uygun durumun evlenmek olduğuna inanan ailesinin bu doğrultudaki çabalarına, uygun eş adaylarının kendisi ile evlenme isteklerine karşın, hemşireliğin kendisi için en iyi seçim olduğuna karar vermiştir. ailesinin bu amacından vazgeçirmek için düzenlediği gezilerde ( fransa, almanya, belçika ve italya) hastaneleri incelemeyi başarmış ve eğitimli kadınların yaşamlarını hemşireliğe adayacağı bir protestan rahibeleri grubu oluşturmayı, bunu gerçekleştirmek için eğitim görmek üzere kiesserth’e katılmıştır.
    1.2. kırım savaşı

    1853 yılında osmanlı devleti ile rusya arasında başlayan kırım savaşı’na 1854 yılında ingiltere, fransa, sardunya da katılmış, osmanlı devleti yardım için gerekli kararlar almış ve hastane olarak kullanmaları için de başta selimiye kışlası olmak üzere birçok kışlaları boşaltıp tümüyle müteffiklerine vermiştir. fakat çok bakımsız ve harap durumdaki bu kışlaların zaman darlığı nedeniyle, hazırlık ve değişiklik yapamadan hastane olarak kullanılmış olması ve hastaların yatacak yeri olmayışı, kanlı battaniyelerin tahta döşemeler üzerine serilerek yatak vazifesi görmesi operasyonlar ve ampütasyonların anestetik madde kullanılmadan yapılması durumlarıyla karşılaşılmıştır. günlük gereksinimleri karşılayacak en gerekli malzemeler, sargılar, kırıklar için tahta, ilaç vs yoktu. lambasızlık nedeniyle hastanelerde geceleri ay ışığıyla çalışıyorlardı.
    kırım’da birdenbire kolera salgını çıkması üzerine 1000 koleralı asker de üsküdar’a gönderilmişti. kazanılan savaşlarla övünen ingilizler, battaniyelere sarılı olarak yerlerde yatan askerlerine yemek ve su verecek bir kişi olmadığını, bu övündükleri askerlerin yoksulluk içinde çürüdüklerini çok geç öğrendiler.
    london times gazetesi muhabirinin ingiliz askerlerinin vahim durumunu, bunun yanında fransız yaralılarla, fransız hükümeti’nin nasıl ilgilendiğini yazmasının ardından harekete geçen ingiliz savunma bakanlığı, soruşturma başlatmıştır. o sırada ingiltere’nin türkiye büyük elçisi bulunan lord straford redeliefe derhal acil gereksinimlerin alınması için görevlendirilmiştir.
    florence nightingale’i iyi tanıyan dönemin savunma bakanı sidney herbert, kendisine mektup yazarak, hükümetin garantisi altında kurulacak hemşire ekibinin başında türkiye’ye gitmesini istemiştir. 38 kişilik ekibiyle 1854’te türkiye’ye gelen nightingale kırım savaşı esnasında selimiye kışlası ve haydarpaşa hastanesi’nde (üsküdar) başarılı görevler yerine getirmiştir. üsküdar’dan sonra kırım’a gitmesi istenen nightingale iyileşerek savaş alanına yeniden gönderilen 420 askerle birlikte kırım’a gitmiştir. kırımda çoğunluğunu askerlerin oluşturduğu büyük bir kalabalık tarafından coşkuyla karşılanmıştır. (kütüphane) kırım’da çalışmalarına başladıktan kısa bir süre sonra hastalanan nightingale kırım humması’na yakalanmıştır. bir süre kırım’da tedavi gördükten sonra istanbul’a geri dönen nightingale tedavisi tamamlandıktan sonra tekrar kırım’a dönmek istemiş ve dönmüştür.
    nightingale’in gerek istanbul’da, gerekse kırım’da gösterdiği insanüstü çaba, büyük takdirle karşılanmıştır. artık insanlık ona hayrandır. onu tanıyıp ingiltere’ye dönen askerlerin ve halkın dilinden düşmez olmuştur.
  • adına hastaneler yapılır, doğum günü kutlanır, parklara bahçelere ismi verilir fakat savaş ve insani yardım konusunda enteresan fikirlerinden genelde yaygın medya kanalları bahsetmezler.

    florence nightingale; savaş bölgelerine yapılan insani yardımın "insancıllığının" sorgulanması gerektiğini düşünür. savaşı asıl yapan ve yürüten devletlerin sorumluluklarını, bu insani yardım kuruluşlarıyla paylaştığını söyler ve insani yardım örgütlerinin, devletin savaş bütçesinin bir kısmını sırtlayarak, devletin savaşı sürdürmesine yardımcı olduğunu savunur. ayrıca, insani yardımın savaşın kötülüğünü perdeleyerek, kamuoyunun savaş durumun ciddiyetini anlamasının önündeki bir engel olarak da görür.

    savaşın, devletlere maliyeti ne kadar yüksek olursa, savaş o kadar kısa sürer düşüncesinde bi insandır. o yüzden, üsküdar'a atandığında, ingiliz yetkililerinin belini ağır maliyetlere bükmesine neden olacak aksiyonlar için mektup üstüne mektup yazmış ve kamuoyuyla paylaşılması halinde hükümet aleyhine bir kamuoyu oluşturacak önerilerde bulunmuştur çaktırmadan. tabii bu önerilerin büyük bi kısmı yetkililerce mektuplardan çıkarılmış. göt olduklarından.

    hatta kızıl haç kurulurken, uluslararası bir yardım örgütü fikrini 'dünyanın en saçma ve gereksiz yapılanması' olarak nitelendirmiştir. dünya üzerindeki hicbi ordunun yaralılara tam destek veremediğini söylereyek, kızılhaç için destek isteyenlere karşı cevabı da kesindir: 'yasalar ve bütçeler yaralılara yardım konusunda yetersizse, derhal yeterli hale getirilmelidir ' -eğer, savaşın maliyeti, direkt devletin sırtına binerse, savaşların ivedilikle biteceginden emindir. insani yardim örgütleri, devletin sırtındsn bu maliyetleri aldıkça, devletler savaşmaya hep devam eder.

    devletin üzerinden sorumlulugu alan bu tip kuruluşlari tiksindirici bulmuştur. elbette bunun nedeni bu şekilde savaşın uzayacağını bilmesidir.

    "iyi bi insan" olmanın yanında gördüğünüz gibi oldukça inatçı ve rasyonel bi insandır da aynı zamanda.
  • hijyen ve beslenmenin hasta bakımında önemli bir etken olduğunu farkeden ilk insandır. ondan önce, hastanelerde hijyenik koşullar önemsenmezdi.
  • bugün ölüm yıldönümü olan ve tüm dünyada modern hemşireliğin kurucusu olarak kabul edilen nam-ı diğer “lambalı kadın”.

    florence nightingale, ailesi kendisinden daha farklı şeyler umarken 1837’de tanrının kendisine ‘ilahi bir çağrı’ yolladığını ileri sürerek kendisini hasta bakımına ve sağlığına adadı.

    17. yüzyıl ve 19.yüzyıl arası dönem, tıp tarihçisi fielding garrison tarafından “hemşireliğin karanlık çağı” olarak tanımlanır. bu dönemde hemşireler deneyimsiz, yeteneksiz olmakla ve hatta “hemşireliğin amacına aykırı davranış”larıyla anılıyordu. hemşirelerin çalıştıkları hastaneler de kirli ve düzensiz olduğundan, salgın hastalıkların hızla yayılmasına olanak sağlıyordu. hastaneler, o dönemin insanları için “ölüm yeri” olarak biliniyordu. florence nightingale’in köklü ve refah içinde yaşayan ailesinin, kızlarını böyle bir yerde çalışmaktan alıkoymak istemesi de doğal karşılandı.

    florence nightingale 1859’da kaiserwerth’te kırım savaşı boyunca hemşirelik hakkında öğrendiği ne varsa derlediği “hemşirelik üzerine notlar” isimli kitabını yayınladı.

    orijinal adı “notes on nursing” olan kitap, yardımcı ipuçlarıyla hasta bakımı hakkında bilgi veriyordu. nightingale’e göre hijyen, temiz hava, uygun ışıklandırma ve iyi bir diyet programı her hastane için temel gereksinimlerdi. tavsiyeleri birçok hastaneyi “ölüm yeri” olmaktan kurtaran nightingale’in 200 kitabı daha bulunuyor.
    hayatının geri kalanını yatağa bağlı bir hasta olarak geçirse de, kurduğu bağlantılarla fikirlerini tüm dünyaya yaymaya devam etti.

    sözlerinden biri: “ilerleyen bir dünyada iki çeşit insan bulunması gerekir ki bunlar; orada bulunan en iyiyi benimseyen ve bundan hoşlanan ile daha iyiyi dileyen ve onu yaratmayı deneyenlerdir.”*

    dipnot: kendisine lambalı kadın lakabının takılmasının nedeni, geceleri kanlı sargı bezlerini değiştirmek için kışla koridorlarında sürekli lambasıyla gezmesiymiş.
  • çayda çıra'nın italyanca cover'ını yapıp, ortamı ışıl ışıl aydınlatmış; bu arada insanlık tarihinde adı geçen ilk hemşire olarak tanınmıştır. "kendisi erkek olsaydı acaba bugün hemşirelik, kadınlardan çok erkeklere ait bi meslek mi olurdu?" sorusunu kafamda fosforlu bir soru işareti olarak bırakan, zamanında çok faydaları görülmüş, ünlü bir şahsiyettir.
  • fizik bölümü mezunudur.**

    fizik konusunda çalışmalar yapmak istemiştir ama kendisine kadınların uğursuzluk getirdiği gerekçesiyle izin verilmemiştir o da kendini hemşireliğe adamıştır.
  • sözde a plus olan ama aslında devlet hastanesinden daha beter olan hastanedir. çalışan doktorlarına lafım kesinlikle yok her biri işinde çok iyi doktorlardır ancak konu yönetimse ve iç idari işleri ise dünyanın en kötü hastanesi olmaya adaydır. para alma konusunda evet a plustur.
  • flörence nightingale, dünyadaki en eski sosyal girişimcilerden biridir. örneğin hastanelere sterilize kavramını getirmiş; sterilize edilmiş alet kullanımı ve temizliğin sayesinde crimean savaşı'nda, ingiliz ordusunda yaşanan ölüm oranını yüzde 50, hindistan ordusunda ki yaralı asker sayısındaki ölümleri de yüzde 75 oranında düşürmüş.

    flörence nightingale, temizliğin ve steril ortamın binlerce askerin hayatını kurtarabileceğini, ingiltere kralına ilginc ve yenilikci bir sekilde anlatmistir. ingiliz kralı için 1000 asker önemli bir rakam olmayabilir. kral seviyedeki yöneticiler, büyük resmi görmeyi ister dusuncesiyle, başhemşire flörence nightingale, bugün birçoğumuzun kullandığı ilk “pay diyagramını” (pie chart) icat etmiş kral’a büyük resmi gösterebilmek için. istatistiğe ve matematiğe olan ilgisi sayesinde, verileri, pay diyagramına çevirerek, ingiltere yönetimini, hastanelerdeki temizlik konusunda bilgilendirmeyi başarmanın yanında, onların, bu çabaları finansal olarak desteklemelerini de sağlamış.
hesabın var mı? giriş yap